2000’lerin başlarında çılgın atan ve zamanla hep aynı fikirler etrafında dönmesinden dolayı sönümlenen, “demek ki geçici bir trendmiş” şeklinde yorumlanan, ancak sonradan bazı aklı başında yeni gruplar ve sağlam şekilde geri dönen eskiler sayesinde tekrar canlılık kazanan deathcore’dan konuşacağız bugün.
Deathcore’un yeniden yükselmesini sağlayan, türün kurtuluş formülü olarak gösterebileceğimiz çeşitli şeyler var. Bunlardan biri sertliği elden bırakmamak. Deathcore zaten oldum olası sert bir müzikti, ancak türün geri dönüşüne baktığımızda pek çok grubun müziğindeki kimi klişeleri törpüleyip daha da agresif, daha death metale kayan bir yaklaşımla parladığına tanık olduk.
LORNA SHORE, SHADOW OF INTENT gibi isim yapan daha yeni gruplar olaya senfonik tatlar ve viral olmalarını sağlayan bazı yan fikirler eklerken, özellikle uzun soluklu grupların aralarda bir şeyler deneseler bile esas yükselişlerine ekstremlikten taviz vermeyerek ulaştıklarını gördük.
Bu süreçte SUICIDE SILENCE gibi saçmalayan, OCEANO gibi ekstra bir fikir üretemeyen birtakım gruplar silinirken, misal CARNIFEX black metalden destek aldı, THY ART IS MURDER death metale yanladı, FIT FOR AN AUTOPSY neredeyse GOJIRA’ya selam çakan işlere girişti, bugünkü konuğumuz olan WHITECHAPEL ise öfkesini farklı şekillerde yansıtma yoluna gitti.
Grubun “The Valley”le başlayıp “Kin”le devam eden kendini yeniden keşfetme sürecinin yeni ayağı olan “Hymns in Dissonance”, hele bir de “Kin”den sonra geldiği düşünüldüğünde WHITECHAPEL’ın şu noktada çıkarabileceği en şiddetli, en acımasız, en ezici albüm olma özelliğini taşıyor.
Özellikle THY ART IS MURDER’ın karizmayı acayip çizdirmesinden, daha yeni nesil grupların yukarıda da dediğim gibi senfonik unsurlar ve başka yan fikirlerle kalabalıktan sıyrılmaya çalıştığı bir ortamda WHITECHAPEL, varsayılan deathcore’u sadece çok şiddetli ve klişelerden bağımsız şekilde icra ederek de ışıldanabileceğini, övgülere mazhar olunabileceğini kanıtlıyor.
“Hymns in Dissonance” tek kelimeyle olmasa da üç kelimeyle “soluksuz bırakan ezicilikte” bir albüm. Phil Bozeman’ın geçmişten getirdiği yükleri, ailevi sorunları ve sıkıntılı çocukluk, gençlik döneminden vücut bulan öfkeyle kavrulan ve grubun üç gitarist kullanıyor olmasının hayvanlığıyla devleşen WHITECHAPEL müziği, Bozeman’ın yaşadıklarının gerçekliğinden ve belli ki peşini bırakmamasından dolayı diğer pek çok gruba göre daha içselleştirilmiş, kalıtsal, DNA’ya kodlanmış bir öfke barındırıyor. Bozeman’ın vokallerinden kendisinin hiçbir zaman sinirli, öfkeli, nefret dolu taklidi yapmadığını, bu şarkıları kaydederken kendini bu kafaya sokup gerçekten de sinirli, öfkeli ve nefret dolu olduğunu hissedebiliyoruz.
“We hunt, we kill, we feast, we conquer We are disciples of hate, rage, and murder”
Albümün her bir yerden 8, 9, 10 gibi notlar almasının sebebi de bu sertliği çok samimi şekilde yansıtmayı başarması. Bunu sağlayan başlıca şey de albümün sertliği inanılmaz bir tavizsizlikle ve inatla kullanması. Bir an olsun yelkenleri düşürmüyorlar, kırılganlık emaresi göstermiyorlar, basıyorlar nefreti, basıyorlar öfkeyi. Böyle olunca da albüm sertliği ve nefes aldırmazlığı ile sizi bir an olsun elinden bırakmıyor, ezdikçe eziyor.
Grubun bir önceki albümünün incelemesinde şöyle demiştim: “‘Kin’in üçte birine yakını rock, hatta radyoda çalınabilecek rock olsa ve sertlik ile “piyasa şarkı” karakterleri iç içe kullanılmış olsa da ben grubun niyetinin iyi olduğuna inanıyorum.”
“Hymns in Dissonance”ın bu kadar sert ve acımasız olmasının sebebi “Kin”de yaptıklarından memnun olmamaları mı yoksa dönemsel ve psikolojik olarak şu anda bunu yapmaları gerektiğini düşünmeleri mi bilmiyorum ama “Kin”deki yumuşak WHITECHAPEL nasıl iyi niyetli ve samimiyse, “Hymns in Dissonance”taki öküz gibi sert WHITECHAPEL da o kadar iyi niyetli ve samimi. Müzikleri elbette kötü niyetli, intikam hırsıyla dolu, ama sanatlarını sunuş biçimleri ve yaptıkları şeyi içten bir şekilde sunmaları iyi niyetli.
Başlıkta da dediğim gibi, WHITECHAPEL bu albüm özelinde sertliği ve müzikal şiddeti aşırı efektif kullanıyor. Sadece sert ve ekstrem olmak için saçma sapan işlere girmeden, işi kaosa ve gürültüye dönüştürmeden, zekice bir sertlikle dinleyiciyi avucunda tutuyor ve belki herkesçe fark edilmese de günümüz deathcore’unun en güvenilir isimlerinden biri olmayı sürdürüyor.
Kadro Phil Bozeman: Vokal
Alex Wade: Gitar
Zach Householder: Gitar
Ben Savage: Lead gitar
Gabe Crisp: Bas
Brandon Zackey: Davul
Şarkılar 1. Prisoner 666
2. Hymns in Dissonance
3. Diabolic Slumber
4. A Visceral Retch
5. Ex Infernis
6. Hate Cult Ritual
7. The Abysmal Gospel
8. Bedlam
9. Mammoth God
10. Nothing Is Coming for Any of Us
Yine en sevdiğim olaylardan biri gerçekleşti. Böyle olduğu zaman mest oluyorum. Geçen sene de misal Nachtmystium için olmuştu, yine aynı şey. Beklentisiz bir albümü dinlemeye başlıyorsun ve bir bakmışsın Ana de Armas ile cima eyleme zevkine ulaşmışsın.
Sabahın 5’inde bastım play tuşuna. Bu arada belirteyim, ben bu adamları tanımam etmem, tek bir parçalarını dinlemişliğim yok. Yine Nachtmystium albümlerini dinlediğim, bildiğim gruptu. Neyse uzatmaya gerek yok, grup ile tanıştım, bu senenin (bence) en iyi albümlerinden birine merhaba dedim, çok memnun oldum. Şirinler de bunu beğendi.
Şu an kulağımda 5. turu dönüyor. Vay hayvan evlatları vay…
Bu sene iyi deathcore albümleri geliyor… Crown Magnetar, Paleface Swiss çıkardıkları albümler de iyiydi. Bleed from Within deathcore olmasa da onlarınki de sağlam.
@Canoir, Suriname sea toad diye bir kurbağa cinsi var. Eğer bu kapaktan bile feci huylanıyorsan, o kurbağanın adını bir yerde görürsen koşarak kaç. YouTube’da karşına çıkarsa direkt uygulamayı kapat.
Bende tripofobi yok ama olan bir yakın arkadaşımın bu kurbağanın o özelliğiyle ilgili bir videonun 5 saniyesine maruz kalıp nefesinin kesildiğine bire bir tanık oldum. Nefes alamadı kız, çıldırdı resmen.
Dediğim gibi beni rahatsız etmiyor ama tripofobisi olmayanı bile tripofobi yapabilir, öyle bir şey.
@Ahmet Saraçoğlu, abi bunu dedikten sonra merak edip bakmamam mümkün müydü? Şaka yapmıyorum galiba tansiyonum düştü, vücudumun sol tarafı uyuştu huylanmaktan. Amk o neydi ya
The Valley’den itibaren gruba birşeyler oldu, tıpkı Cradle of Filth gibi bir yükseliş dönemine geçtiler. Motivasyonları ne bilmiyorum ama şaka maka bence başyapıtlarını çıkarmış durumdalar. Bu yılın en iyi albümlerinden biri 9/10
Siktiğimin kapağı da çocukken film izlemiştim amazon ormanlarında mı ne geçiyordu. Zehirli bir örümcek üzerindeki zehirli okları fırlatıyordu adamın suratına. Tarantula gibi bir şeydi, onun gözlerini hatırlatıyor.
Scour ile bu albumü arka arkaya dinledim ve bu sırada ellerim boş kalmasın diye sol elimle kutu carlsberg gömerken, sağ elimle 31 çektim. Herkese tavsiye ediyorum.
Yine en sevdiğim olaylardan biri gerçekleşti. Böyle olduğu zaman mest oluyorum. Geçen sene de misal Nachtmystium için olmuştu, yine aynı şey. Beklentisiz bir albümü dinlemeye başlıyorsun ve bir bakmışsın Ana de Armas ile cima eyleme zevkine ulaşmışsın.
Sabahın 5’inde bastım play tuşuna. Bu arada belirteyim, ben bu adamları tanımam etmem, tek bir parçalarını dinlemişliğim yok. Yine Nachtmystium albümlerini dinlediğim, bildiğim gruptu. Neyse uzatmaya gerek yok, grup ile tanıştım, bu senenin (bence) en iyi albümlerinden birine merhaba dedim, çok memnun oldum. Şirinler de bunu beğendi.
Şu an kulağımda 5. turu dönüyor. Vay hayvan evlatları vay…
9 verecektim 1 vereni görünce 10 puan bastım
Bu sene iyi deathcore albümleri geliyor… Crown Magnetar, Paleface Swiss çıkardıkları albümler de iyiydi. Bleed from Within deathcore olmasa da onlarınki de sağlam.
16.04.2025
@Scream Bloody Gore, Traitors dahil etmeyi unuttum
Kapak tripofobi yüzünden feci huylandırıyor bakamıyorum
16.04.2025
@Canoir, Suriname sea toad diye bir kurbağa cinsi var. Eğer bu kapaktan bile feci huylanıyorsan, o kurbağanın adını bir yerde görürsen koşarak kaç. YouTube’da karşına çıkarsa direkt uygulamayı kapat.
Bende tripofobi yok ama olan bir yakın arkadaşımın bu kurbağanın o özelliğiyle ilgili bir videonun 5 saniyesine maruz kalıp nefesinin kesildiğine bire bir tanık oldum. Nefes alamadı kız, çıldırdı resmen.
Dediğim gibi beni rahatsız etmiyor ama tripofobisi olmayanı bile tripofobi yapabilir, öyle bir şey.
17.04.2025
@Ahmet Saraçoğlu, abi bunu dedikten sonra merak edip bakmamam mümkün müydü? Şaka yapmıyorum galiba tansiyonum düştü, vücudumun sol tarafı uyuştu huylanmaktan. Amk o neydi ya
17.04.2025
@Canoir, tripofobi yakıtı bir doğurma yöntemi var, huylanmaya müsait olanı mahvediyor belli ki.
Muhtemelen bugün sonunda boynum Corpsegrinder abimizinki ile eşit seviyeye gelir. Teşekkürler Whitechapel.
Ulan az önce dedim ki, AMG bu albüme 2,5 puan vermiştir. Arattım, 3 vermiş. Yakaladım sayılır :)
The Valley’den itibaren gruba birşeyler oldu, tıpkı Cradle of Filth gibi bir yükseliş dönemine geçtiler. Motivasyonları ne bilmiyorum ama şaka maka bence başyapıtlarını çıkarmış durumdalar. Bu yılın en iyi albümlerinden biri 9/10
Bence de güzel bir albüm sadece bateri biraz kendini tekrar yapısı çoktu şarkılarda
Siktiğimin kapağı da çocukken film izlemiştim amazon ormanlarında mı ne geçiyordu. Zehirli bir örümcek üzerindeki zehirli okları fırlatıyordu adamın suratına. Tarantula gibi bir şeydi, onun gözlerini hatırlatıyor.
Bi ara müsait olduğunuzda ‘Hate Cult Ritual’ övelim arkadaşlar.
“Diabolic Slumber” grubun bugüne kadar yaptığı en manyak şarkı olabilir. Hasta mısınız olm siz?
Scour ile bu albumü arka arkaya dinledim ve bu sırada ellerim boş kalmasın diye sol elimle kutu carlsberg gömerken, sağ elimle 31 çektim. Herkese tavsiye ediyorum.
‘Diabolic Slumber’ parçasında ‘Humanitys Last Breath’ öküzlüğü ve gerginliğini hissedenler eqqlesin:
plague47cmsahinarkakoltugundaagzimaver@hotmail.com
Simit + sade gazoz kombosunun muhteşemliği konusunda fikri olmayanlar dinlemesin.
Geçenlerde “Diabolic Slumber”ı ilk defa canlı çaldılar. Muazzam bişey cidden.
Hymns in Dissonance‘ ın Marduk anına kesinlikle trafikte denk gelinmemeli, ya ceza yersin ya da kaza yaparsın
27.08.2025
@Gökay, haftalar sonra sitede ilk kez kupon lafı edildi, sen de kokusunu alıp haftalar sonra ilk kez yorum yaptın ahah
27.08.2025
@Ahmet Saraçoğlu, valla kupon soran arkadaşı görünce benim de aklıma Gökay gelmişti ne zamandır 100 küsür oranlı kuponlarını paylaşmıyor diye hahahha
27.08.2025
@Ahmet Saraçoğlu, ahah cidden kokusunu aldım herhalde, yazmadan önce yorumu görmemiştim abi
Madem geldik, birkaç kupon patlasın hemen 🕺