# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SABHANKRA – Nocturnal Elegies
| 14.02.2025

Dünyanın en alakasız gibi görünen iki hissini bir potada eriten İstanbullu grubun inatçı, tutkulu ve istikrarlı yolculuğu devam ediyor.

Kendisi de gerek grup olarak gerek basın olarak 20 yıldan uzun süredir Türk metal ortamlarında olan bir insan olarak ülkemiz metal dünyasına dair konuşulması gereken çok fazla konu olduğunun farkındayım. Gruplarda çalan ve bu işe emek veren arkadaşlarımla yaptığım sohbetlerin asla bitmek bilmemesinden, saatlerce konuştuktan sonra bile daha konuşacak onlarca başlık olmasından bunu rahatlıkla görebiliyorum. Bundan on yıl önce konuştuğumuz konuların pek çoğunun günümüzde de geçerli olduğu, Türkiye’de metal yapmanın ayrı bir motivasyon, tutku, emek, inat istediği ortada.

Kimileri karşılarına çıkan pek çok şeye karşı koyamayıp pes ediyor, kimileri kendini şartlara uyarlamaya çalışıyor, kimileri ise diğer dinamiklere çok da aldırış etmeden yola devam ediyor.

Bugün bu yola devam edenlerden biriyle, ülkemiz metal sahnesinin 2000 sonrasındaki en istikrarlı gruplarından biri olan SABHANKRA ve yeni albümü “Nocturnal Elegies”le birlikteyiz.

2001 yılında kurulan ve melodik bir black, death, thrash metal sentezi sunan SABHANKRA, 2006’daki ilk albümü “Powercraft”in ardından düzenli aralıklarla EP’ler çıkaran ve 2014’teki “Seers Memoir”la birlikte düzenli albüm olayını oturtan İstanbullu bir grup. Yazıyı buna vurgu yaparak açmamın sebebi, SABHANKRA’nın uzun soluklu oluşunun altında yatan ve bu düzenli üretimi sağlayan inatçı, tutkulu ve vazgeçmeyen duruşun kesinlikle saygı duyulması gereken bir tavır olduğunu düşünüyor olmam.

Ülkemiz metal piyasası sağ olsun, sizi farklı şekillerde bezdirmek, vazgeçirmek, bıktırmak, hayal kırıklığına uğratmak, kızdırmak, kısacası “benden bu kadar” dedirtmek için olanca gücüyle çalışadursun, SABHANKRA ve uzun ömürlü benzer gruplar buna aldırış etmeden yollarına devam ediyorlar.

2018’de çıkardıkları ve bence kariyerlerinin en iyi albümü olan “From the Frozen Mountains”la, özellikle de albümün açılışını yapan “Crushed Under the Fists of the New Reign” ile ayrı bir gönül bağım var. Bunun sebebi albümün incelemesini sitede yayınladıktan kısa bir süre sonra, albümü tam da adına yaraşır şekilde karlarla kaplı dağlarda, hadi utanmadan söyleyeyim, Avusturya Alplerinin tepesinde dinlemiş oluşum (vurmayın diye korkuyla gözlerimi kısıp çok hızlı gözlerimi kırpıştırıyorum).

Dört yıl önceki “Death to Traitors”da da aynı kaliteyi tutturan ve istikrarlı ilerleyişini sürdüren SABHANKRA şimdi de altıncı albümü “Nocturnal Elegies” ile karşımızda. Albümü başlatır başlatmaz fark ettiğimiz şey SABHANKRA’nın bu albümde bugüne kadarki en iyi prodüksiyonuna imza atmış oluşu. Gitarlar hiç olmadığı kadar dolgun ve bu sayede müziğin vermek istediği güç daha sağlam yansıtılıyor. Özellikle klavye, gitar ve davul miksinin dengeli oluşu albümü dinleme keyfini son derece olumlu etkiliyor. Böylesi bir agresiflikte bir şeylerin miksten dolayı arada kaynayıp gitmesi talihsizlik olurdu.

Albüm ilerledikçe göze çarpan başlıca şey, SABHANKRA’nın “Nocturnal Elegies”i epey yırtıcı ve saldırgan şekilde tasarladığı ve belki de bu uğurda bazı dinamiklerden feragat ettiği. Albümün büyük kısmı blast beat’ten veya double bass davullardan oluşuyor, ki black metal odaklı bir müzik dinlediğimiz düşünüldüğünde buna çok da şaşırmamak lazım. Yine de albümü baştan sona dinlerken bir miktar daha varyasyon arayanlar olursa bu da anlayışla karşılanabilir.

Albümü açan “The Shadebringer” gayet epik bir girişin ardından 1.33’te giren melodisiyle grubun frontman’i Savaş’ın doksanlar Türk popunun melankolisinden nasıl tuhaf ve özgün şekilde yararlandığını gösteren örneklerden biri. Bu gerçekten tez konusu olabilecek bir şey. SABHANKRA bir şekilde doksanlar Türk popunun nostaljik, melankolik hissiyatı ile black metalin esrarengiz havasını ve agresyonunu bir çatı altında buluşturabiliyor. Kendisinin ne kadar büyük bir Harun Kolçak hayranı olduğunu bildiğimden, bu konuda herhangi bir bilgim olmamasına rağmen albümün belirli yerlerinde Harun Kolçak şarkılarındaki irili ufaklı melodilere gönderme yaptıysa şaşırmayacağım bile diyebilirim. Savaş, yaptıysan aşağıya yorum bırak.

Savaş demişken, albümdeki vokallerin genelinde hissedilen chorus/flanger/phaser tarzı bir efekt var. Çok öne çıkmıyor, ancak vokallerin tamamında bu efekt kullanılmış. Benim dinleme zevkimi etkilemese de özellikle bazı uzun çığlıklarda, haykırışlarda daha çıplak ve saf bir vokal duymak isterdim, onu da eklemeden geçmeyeyim.

Aynı nostaljik Türk müziği öykünmesi ikinci şarkı “Embrace the Winter”ın girişindeki Banu Kırbağ – “Bu Üşüme, Bu Ürperti” sample’ıyla da karşımıza çıkıyor. Bu açıdan SABHANKRA’nın gerçekten de başka kimseye benzemeyen enteresan bir havası, bir doksanlar lezzeti var ve bu durum her fırsat bulduğunda kendini göstermekten geri durmuyor. “Battles in the North”, “Blizzard Beasts” dönemi IMMORTAL gibi başlayan “Facing Fears”ın ancak otuz saniye dayanıp araya epik klavyeler sokması veya “Heal My Shattered Heart”ın direkt klavyeyle başlayıp aynı anda hem damar doksanlar Türk popu hem de black metal hissi verebilmesi cidden şaşırtıcı şeyler. Dediğim gibi, bu ve benzeri melodiler benim bilmediğim birtakım Türkçe pop şarkılarına, Harun Kolçak’ın falan kıyıda köşede kalmış en underrated şarkısına göndermeyse, o kadarını bilemeyeceğim. Harun Kolçak’la benim de muhabbetim vardı, benim de sabahın köründe kendisi tarafından telefonla aranıp yeni BORKNAGAR albümünü, DIMMU BORGIR’i konuşmuşluğum, sahne önünde birlikte KATATONIA beklemişliğim, hasta yatağına GOJIRA albümü götürmüşlüğüm var, ama Savaş’ın bu konudaki dağarcığının yanına yaklaşmam mümkün değil.

Albümün genelindeki yırtıcılığın yanında saçlı sakallı kıllı adamlardan narin dokunuşlar, kırılgan notalar da dinlemek isterseniz, albüm “Dreaming of Snow” adlı kısa enstrümantal geçişte ve kapanıştaki “Fading Memories”de bu ihtiyacınızı da karşılıyor. Özellikle kapanış şarkısını dinlerken yine “ulan bu kesin doksanların başlarındaki obskür bir TRT dizisinin müziğine falan gönderme olmasın” diye düşünmeden edemedim.

SABHANKRA bahsettiğim bu yönleriyle gerçekten de enteresan bir yerde duruyor. Dünyanın en orijinal müziğini yapmıyor olabilirler, ancak bir şekilde yan yana gelmesi mümkün değilmiş gibi duran iki hissi, en azından bana yaşatmayı başarıyorlar. SABHANKRA dinlerken aynı anda hem 1993 yılının bir pazar günü okuldaki basket kursundan geldikten sonra haftalık duşunu alırken bir yandan da radyodan Bendeniz – “Müjdeler Ver”, Deniz Arcak – “Eller Aldatır”, Harun Kolçak – “Derman Olayım”, Zuhal Olcay – “İyisin”, Ajlan-Mine – “Aşk Olsun”, Levent Yüksel – “Beni Bırakın” dinleyen 12 yaşındaki Ahmet’i hem de 2001 dolaylarında Norveçli black metal grupları tarafından çıkarılmış tüm albümleri dinlemek şeklinde manyakça bir yolculuğa çıkan Ahmet’i bir arada buluyorum.

Dünyada bunu yapabilen başka bir grup yok ve olabileceğini de sanmıyorum. Bu yüzden de SABHANKRA’ya teşekkür ediyor, kendilerini geliştirmeye devam ettikleri bu vazgeçmeyen, inatçı, tutkulu yolculuklarında kendilerine başarılar diliyorum.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.50/10, Toplam oy: 18)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2025
Şirket
El Emeği Göz Nûru Plakçılık
Kadro
Savaş Sungur: Vokal, gitar, klavye
Süha Kozbey: Elektro, klasik gitar
Gürkan Yücel: Bas
Rıdvan Başoğlu: Davul
Şarkılar
1. The Shadebringer
2. Embrace the Winter
3. Facing the Fears
4. Dreaming of Snow
5. Heathens Hate
6. Heal My Shattered Heart
7. Weight of Time
8. Fading Memories
  Yorum alanı

“SABHANKRA – Nocturnal Elegies” yazısına 8 yorum var

  1. Scream Bloody Gore says:

    Bu ülkede bu müziği üretmiş olan herkesi taktir etmek lazım. USA’de millet birbirini desteklemek için gitarını pedalını ödünç verir, bizde çoğu göt ne yaparsan bok atmaktan hiç sıkılmaz, sırf zarar gör diye sen tuvalette sıçarken gitarını çalıp satar. Kıskançlık bu milletin çoğunun damarında, kendini geliştirmez biraz yükselenin de defterini dürer, sefalette eşitlik arar.

    90′larda taşşak olsun diye arabesk ve kenan doğulu coverlardık, vazgeçmeyip devam etsek bizim kayıtlarda da onlara benzer tınılar olabilirdi :)

    Bu albüm başarılı, yurtdışında da sevildiğini duyuyorum görüyorum. Başarılarının devamını diliyorum.

  2. Candaş says:

    Güzel

  3. Seyfettin Dursun says:

    Yine çok iyi bir albüm yapmış Sabhankra, zevkle dinliyorum bir süredir. İncelemede de geçtiği üzere diğer albümlerdeki zayıf prodüksiyon burada aşılmış, her şey olması gerektiği duyuluyor. Bestelerdeki ince ayrıntıları ve göndermeleri benim anlamam mümkün değil ama dinlediğim şeyde bir özgünlük olduğuna kefil olabilirim. Ben sadece blast beat’leri biraz azaltır veya davulun bestelerdeki melodikliği görece daha az engellemesini sağlamaya çalışırdım. Bu haliyle de gayet iyi gayet başarılı. Elinize sağlık, adlarını “Ankara” gibi tınlayan bir kelime olarak belirlemelerine rağmen İstanbullu olan arkadaşlar:)

  4. Gulyabani says:

    İzmirdeki konserleri çok iyiydi. Daha önce sadece bir kaç kez dinlediğim bir grup iken o konserden sonra takip etmeye başladım. İlk defa dinleyen bir sürü insanın göt gibi kalmasına şahit olmuştum.

  5. Godless Killing Machine says:

    From the Frozen Mountains çok iyi albümdü, Spotify’de neden EP olarak gösteriliyor anlamadım.

    Keşke bir Türk grubu Osmanlı nası sikti ama sizi temalı albüm yapsa, sahneye de yeniçeri kıyafetleriyle çıksa. Metal alemindeki en saçma fikir olmaz.

  6. enemyofgod says:

    Sabhankra son üç albümdür kendi sound’unu oturttu ve her albüm bu sound’daki hakimiyetini arttırıyor. Her albüm bir öncekinden daha iyi diyemem ama kesinlikle daha olgun bir müzik yapıyorlar. Death to Traitors çok daha benlik bir albümdü ama bu albümdeki adımlardan da çok memnun ayrılıyorum ve ilk gideceğim Sabhankra konserinde bu şarkıları dinlemek istiyorum.

  7. OblomoV says:

    PitStop kanalı grubun vokal ve gitaristi Savaş Sungur ile röportaj yapmıs:

    https://www.youtube.com/watch?v=-OIVvum2bRo&t=680s

  8. OblomoV says:

    Kritikte ve Savaş’ın röportajda bahsettiği üzere 90′lar Türkçe popun melodikliğinden beslenmesi riskli sayılabilecek ama şahane uygulanmış bir fikir. 90′lar Türkçe pop ile büyümüş ve nostalji duygusuyla birlikte ederinden daha fazla sevdiğim bu müzikle çocukluktan sonra hayatımı kaplamış metal müziğin harmanlanması rüya gibi bir şey. Belki kabusa evrilmeye müsait bir rüya ama grubumuz bu işin altından kalkmış ve güzel bir kulvar açmış. Bu yoldan devam ederler umarım. Bütün bunların yanında buz gibi İskandinav melodikliğini de hissedebiliyorsunuz ki daha ne olsun. Sound tatmin edici, klavye kullanımına bayıldım.
    Birkaç gündür bu albümü toplam kaç kere dinledim bilemiyorum. Genel olarak çok beğendim ve yılın en iyileri adaylarına yazdım şimdilik. Bursa’da konser verirlerse gideceğim.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.