# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
YOB – The Unreal Never Lived
| 13.01.2025

Yola çıkınca yol kaybolur.

Hayatımın uzak ara en kötü günlerini geçirdiğim bir dönemde incelemiştim “Clearing the Path to Ascend”i. Albümü dinlerken yürüdüğüm yolları, o ılık sabah esintisini, iç çekişlerimi, darlanmalarımı, hepsini dün gibi hatırlıyorum.

Ayağa kalkmak, yüklerden kurtulmak, ileriye bakabilmek için insanın önce bunu yapabilmesini sağlayacak şartlara sahip olması gerekir ve YOB da bu albüm özelinde bu tarz bir metafor, bu tarz bir referans kullanma yoluna gidiyor. Bu bence çeşitli sıkıntılar yaşayan, ayağa kalkmaya çalışan herkes için geçerli bir durum. İyileşmeye, devam etmeye niyetliyseniz, önce şartları buna uygun hâle getirmelisiniz.

…her şeyin bir şekilde nihayete ermesi, rahatlaması, boşalması gibi bir etki yaratıyor ve adeta dinleyicinin kendisiyle baş başa kalıp bir şeyleri sorgulamasına vesile oluyor.

Geçen 5,5 ayın ardından bakınca, bu ifadelerden bazılarını sadece o albüm veya Mike Scheidt özelinde değil, kendi içimden geçen şeyleri çaresizce dışarı kusmak için de yazdığımı görüyorum.

“…bize içinde yanan alevleri, debelenip durduğu çelişkileri, bir şeylerin farkında olmanın verdiği acıları gösterip yine de bir umut olduğuna inanmanın verdiği tarifsiz rahatlamayı, her zorluğun sonunda bir şekilde ayağa kalkılabileceğine ilişkin ışığı sunuyor.”

Şimdi bakınca ve o zamanları düşününce fark ediyorum ki bunlar sadece “Clearing the Path to Ascend” özelinde ifadeler değilmiş… Bunlar aslında benim içimdeki şeylermiş.

O yüzden de kapanışını “Başka YOB incelemelerinde görüşmek üzere” diyerek yaptığım o incelemenin ardından kendimi uzun süre başka bir YOB albümü inceleyecek, hatta dinleyecek ruh hâline getiremedim. O günlerin sonrasında yine aynı oranda zor, yıpratıcı, hayat değiştiren olaylar oldu, ancak nihayet kendimi belli şeylerden sıyrılmam gerektiğine inandırdım ve görünüşe göre artık o dönemlerde yaşananların boyunduruğunda değilim. Bu yüzden de yeni bir YOB incelemesiyle bunu kutlayayım dedim.

Konu YOB olunca yazılabilecek pek çok albüm var tabii. Diğerlerini de elbet yazarız, ama ben ikinci sırayı grubun damar olmaktan uzak, doom metalin standart fikirlerine yakın duran ama bir yandan da YOB’luğunu göstermekten geri durmayan bu ezici albümüne vermeye karar verdim. “The Unreal Never Lived”, Mike Scheidt’ın henüz bir filozof, ulu bir bilge, bir şaman büyücüsü, bir kabile reisi olmadan önceki daha öfkeli, hırçın, cazgır zamanlarında meydana getirdiği, YOB’un orijinal kadrosuyla çıkardığı son albüm olma şerefine nail olan, baştan sona devasa bir doom metal albümü. Saykodelik’likse saykodelik’lik, epiklikse epiklik, hayvanlıksa hayvanlık… “The Unreal Never Lived”de bunların hepsi var.

Bunların hepsini başlatan “Quantum Mystic”te YOB’un albümü gayet enerjik biçimde açtığını görüyoruz. Tabii YOB’dan bahsettiğimiz için bu hemen olmuyor, enerjinin verilmesi için iki dakika kadar beklememiz gerekiyor. Ardından fuzzy gitarlar, löngür löngür baslar ve Scheidt’ın akıllara zarar çeşitli vokalleriyle yol almaya başlıyoruz. Bu şarkının atmosferinden ISIS, cozuttuğu kısımlarda ise en doomy tarafından HIGH ON FIRE tatları aldığımı söyleyebilirim. Ne var ki albümün genelinde öne çıkan daha baskın referanslar da mevcut ve bunlar da NEUROSIS, ELECTRIC WIZARD, BLACK SABBATH (default) ve SLEEP olarak sayılabilir.

“Grasping Air” ve “Kosmos”ta daha yoğun NEUROSIS ve ELECTRIC WIZARD havaları görüyoruz. Grup bu şarkılarda doom metalin tüm eziciliğini kullanıyor ve sludge’ın en çamurlu tarafıyla doom’un katrana bulanan mizacını saykodelik dokunuşlar eşliğinde üzerimize boca ediyor. Böyle benzetmeler, şekilli betimlemelerle ifade etme yoluna gidiyorum, ancak bahsettiğimiz grup YOB olduğu için tabii ki de çok daha derinlikli bir temasal altyapı ve bu doğrultuda ilerleyen kişisel sözler var. Scheidt şarkı sözlerini kesin sağdan soldan aldığı eciş bücüş birtakım ruhani ilhamlarla, yok pre-sekteryan Budizm, yok Hindistan sokak lezzetleri, yok Ayurveda bir sürü siksokla bezemiş olduğundan onların tahliline girmek gibi bir niyetim yok. Kapanışı yapan “The Mental Tyrant”ta ise bir YOB geleneği olarak 20 dakika üstü devasa bir şeyle karşılaşıyoruz ve pek çok farklı duyguyu içinde barındıran bu şarkıyla grubun ruhani, mistik taraflarına bakma fırsatı buluyoruz.

Böylece albüm, daha doğrusu bu deneyim sona eriyor. “The Unreal Never Lived” YOB’un tamamı iyi ve çok iyi albümlerden oluşan diskografisinin en iyi işlerinden biri. Grubun daha primitif ve yalın doom/sludge metal kafasını saykodelik tarafına nazaran daha baskın şekilde sunuyor ve YOB’un maneviyat ile maddiyat arasında gezinen kozmik yolculuğunun en önemli yapı taşlarından birini oluşturuyor. Zamanında bir incelemede YOB için “metafizik doom” tabirini görmüştüm. Gerçekten de yerinde bir tanımlama.

YOB’un son albümü öncesindeki en uzun arası dört yıldı, ancak “Our Raw Heart”tan bu yana yedi yıl geçti. Grubun geçtiğimiz yıl kadrosuna genççe bir davulcu kattığı da düşünüldüğünde yeni albümün muhtemelen seneye çıkabileceğini umuyorum. Ümit ediyorum ki Mike Scheidt bu yedi yılda yeterince yıpranmış, minik minik travmalar atlatmıştır da bizi yerle yeksan eden vokallerle, melodilerle, riflerle dolu bir albümle karşımıza çıkar ve bu özlemi noktalar.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.90/10, Toplam oy: 10)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2005
Şirket
Metal Blade Records
Kadro
Mike S.: Vokal, gitar
Isamu: Bas, vokal (4)
Travis: Davul
Şarkılar
1. Quantum Mystic
2. Grasping Air
3. Kosmos
4. The Mental Tyrant
  Yorum alanı

“YOB – The Unreal Never Lived” yazısına 5 yorum var

  1. Black Thunder says:

    Korkunç bir albüm! The Mental Tyrant’da 15:57′de giren riff… Mike babanın kariyerinde bunlardan çok var ama inanılmaz azdırıcı bir riff. Olağanüstü bir müzisyen, olağanüstü bir adam. Mastodon üyelerini bir kenara koyacak olursam, en sevdiğim müzisyen. Bir grubum olsa yapmak isteyeceğim müzik. Türünün şahika grubu.

    Dün High On Fire, bugün YOB kritiklerini okumak müthiş hissettirdi. Çok sevdiğim grupları burada görünce, buranın tadı bir başka oluyor be.

    eatthegun

    @Black Thunder, Son iki cümleye fazlasıyla katılıyorum :) Bir de tam The Mental Tyrant’taki o rifften bahsetmeye gelmiştim yorumu gördüm. Akla zarar bir şey.

  2. şeyh hulud says:

    Yob gördükçe hâlâ albüm çıkarmadıklarını hatırlayıp sinir oluyorum, böyle yapmayın

  3. eatthegun says:

    Açık ara en sevdiğim Yob albümü. Yazıda da bahsedilen grubun en direkt ve primitif halini içermesinden dolayı. Bir de ilk dinlediğim şarkıları Kosmos’tu, kulaklık o riffin ağırlığıyla kendi içine çökecek zannetmiştim. Benzersiz özgünlükte, bambaşka bi ruhani ağırlığı var grubun.

  4. Black Thunder says:

    Bilen bilir elbet ama bilmeyen vardır muhakkak, bu albüm, bir bonus parçasına sahip: Essence. Mike Scheidt, metal müzik tarihinin en önemli bestecilerinden ve gitaristlerinden biridir. İnanılmaz bir müzikal zekaya sahip. Seni direkt öldürmüyor; süründürüyor, acı çektiriyor, dünyaya geldiğine bin pişman ediyor. Bambaşka bir müzisyen, bambaşka bir grup. Mike baba, 6.5 yıl oldu, artık yeni bir albüm çıkarmanın zamanı gelmedi mi? Bitsin bu bekleyiş, kavuşalım artık be Mike baba.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.