Eski IN FLAMES’in nasıl başarıyla modernize edildiğini detaylarıyla anlatıyor, “şu şarkının şurası, şu eski şarkının şurasına gönderme” diyerek örneklerle masaya yatırıyoruz.
Özel, çünkü içinden geçmeye hazırlandığım bir albümün beni göt edişinin minik tatminleriyle günümü gün ediyor ve nihayet bu adamlardan elle tutulur bir şey duymanın haklı sevincini yaşıyorum.
Karşımızda elbette ki yine tamamen nostaljik bir alt metin barındıran, tamamen eskinin güzelliklerinden can bulan bir şey var ve ne mutlu ki bugüne kadar beni bir türlü tatmin edemeyen bu şey bu kez beni çok mutlu eden, yüzümü güldüren, nefes aldıran bir şeyle karşımda.
THE HALO EFFECT şu anda bahsettiğim yeni albümü “March of the Unheard”e kadar geçen beş yıllık süreçte bana “bu proje neden var?” sorusundan başka pek bir şey sorduramamış, beni hiçbir şekilde tatmin edememiş, tatmin etmeyi bırakın kadrosundaki isimlerden dolayı üstüne üstlük bir de hayal kırıklığı hâlini almış bir oluşum.
Müzikle ilgili içerik üreten bir YouTuber’ın “Eski IN FLAMES üyeleri DARK TRANQUILLITY’nin yazıp da albüme koymaya değer görmediği şarkıları çalıyor” gibisinden bir adı olan videosu olabilecekken, baya baya sağda solda turlayan, kendine kitleye yaratan bir gruba dönüşen THE HALO EFFECT (gaza gelip çok mu ağır konuşuyorum lan noluyo), nihayet yapması gerekeni yapmış ve hayranlardan gelebilecek “abi eski IN FLAMES’in ekmeğini yiyorlar bunlar utanmaz adamlar” gibi eleştirileri hiç sallamadan bildiğin eski IN FLAMES’in ekmeğini göz göre göre, göstere göstere yemeye karar vermişler.
Neden? Çünkü bu adamlar zaten eski IN FLAMES’ler. Hoş geldiniz eski IN FLAMES’ler. Dünyada bu adamlardan daha çok eski IN FLAMES olan bir şey yok.
Şu anki IN FLAMES de dâhil.
Bu rahatlama ve “abicim koy götüne gitsin ya, ver oradan “Jotun” melodisini içinden üç tane melodi çıkarak da üç tane şarkı yapak” anlayışı sayesinde “March of the Unheard” adeta “The Jester Race”, “Whoracle”, “Colony”, “Clayman” tribute’çukları denebilecek fikirler eşliğinde THE HALO EFFECT’in gerçek kimliğini bulmasını sağlamış. Albümde çok bariz, kasıtlı şekilde yapılan doksanlar IN FLAMES’i göndermeleri var ve güzel olan tarafsa bunu “ya abi siktirin gidin kendi şarkılarınızın çakmasını yapmışsınız samimiyetsiz yavşaklarsınız” hissini yaratmadan yapabilmiş olmaları.
Albümü bu kadar sevmemi sağlayan şeylerin başında öncelikle benim “March of the Unheard”e bu şekilde, yani “baya tatlı olmuş lan” yaklaşımıyla bakabilmiş olmam geliyor. Ön yargıyla, önceki işlerinin etkisiyle bakmış olsaydım muhtemelen bu albümden de keyif alamaz ya da en azından bu kadar kolay benimseyemezdim. O yüzden bir şeylere pozitif yaklaşmak önemlidir ve sonucunda kazançlı çıkanın biz olma olasılığımızın yüksek olduğu bir süreçtir, bunu unutmayın.
“March of the Unheard” bariz, kasıtlı doksanlar IN FLAMES’i referansları içeriyor dedim, bunu biraz açalım. İbrahim Haskoloğlu gibi muazzam bir araştırmacılık başarısına imza atmış gibi hepsini tek tek listelemeye gerek yok ama grup şarkıları yazarken bu kez açık açık IN FLAMES’in bazı klasiklerinin kardeşlerini dünyaya getirme amacı gütmüş. Bu, bazı şarkılarda eski bir şarkının genel iskeletinin veya en karakteristik özelliğinin apaçık kullanılması, bazı şarkılarda ise eski bir IN FLAMES klasiğinin unutulmaz bir bölümünün türevinin kullanılması şeklinde vuku bulmuş. Burada da başrol doğal olarak melodiye verilmiş ve grup gerçekten güzel, akılda kalıcı melodiler yazmayı başarmış. Harbiden de 2000 sonrası IN FLAMES’inde bulunmayan düzeyde akılda kalıcı melodilere pek çok şarkıda rastlıyoruz. Bir de bunun üstüne “Cruel Perception”ın nakaratı gibi, Stanne’nin üst düzey söz yazımı ve prozodi becerisi ile ortaya çıkan şeyler eklenince alınan keyif daha da artıyor.
“Our will to see, our will to be
Our will to call the heavens
Not an answer, it’s not a sign
just an urge to wield the dark”
Eskilere yapılan gönderme ve atıflar mevzusunu biraz örneklendirelim. Misal “Detonate” adlı şarkının genelinde çok açık şekilde “Pinball Map” göndermesi görüyoruz. Girişi, verse rifi, direkt “Pinball Map worship” (ahah). Ancak grup bununla da kalmıyor ve şarkının 2.47’sinde de “Take This Life”ın 2.14’te giren rifinin amca oğlunu önümüze seriyor. Diğer yandan albüme adını veren şarkının 1.16’sında giren kısımda ise aleni “December Flower” göndermeleri var. Hatta daha da ileri gideyim, DARK TRANQUILLITY’nin 2006’daki “Character” albümünün açılışını yapan “The New Build”ın farklı bir versiyonuna 2005 çıkışlı “Lost to Apathy” EP’sindeki “Derivation TNB”de yer vermesi gibi, THE HALO EFFECT de “December Flower” göndermeli “March of the Unheard” adlı şarkının türevini, yani “derivation”ını akustik şarkı “Coda”da yaparak “aynı albüm içinde nostaljik bir göndermenin göndermesini yapmak” gibi “IN(CEPTION) FLAMES” denebilecek bir olaya imza atıyor. Yine “Forever Astray”in başında da “Dead God In Me”nin giriş rifine epey yakın duran bir rifle karşılaşıyoruz. Tak, nasıl ince görüyorum ama? Biz bunları 30 küsur yıldır hatmettik aga, boru değil. Duyduğumuz gibi anlar, sonra da böyle sitelerde kritiklerde artisliğini yaparız.
Bunun haricinde albüm haberinin yorumlarında Ugur arkadaşımızın da bahsettiği üzere gerçekten de GARDENIAN’ı akıllara getiren rifler, lead’ler de söz konusu. Ah GARDENIAN, sen ne zamanının ötesinde bir gruptun… Hâlâ gözlerde yaş, kulaklarda taş gibi melodik death metalsin. Misal bunlardan en barizi “The Burning Point”in 1.08’deki rifi. Net GARDENIAN. Tartışmaya kapalı. Ya da daha da çeşitlendirirsek, mesela “This Curse of Silence”ın lead melodisi ve “Coda”nın “December Flower” alıntılanmadan önceki kısmı bana IN FLAMES’ten ziyade kaliteli IN FLAMES ilhamlarıyla dolu bir grup olan NIGHTRAGE’i anımsatıyor. Esasında yukarıdaki paragraftakiler gibi on, on beş tane daha irili ufaklı gönderme saymak mümkün. “Jotun”lara, “Embody the Invisible”lara kadar gidebiliriz. Ne var ki IN FLAMES dinleyicilerinin bu tür atıfları kendilerinin keşfetmesi bence daha eğlenceli, o yüzden sıralı tam liste vermeyeyim. Duyan zaten anlayıp “aaa şu şarkının aynısının yandan yemişi” falan deyip sevinecektir. Bunların yanı sıra, “Between Directions” başta olmak üzere albümdeki bazı şarkıların hâlâ büyük oranda “Moment”a konmamış DARK TRANQUILLITY şarkısı gibi hissettirdiğini de eklemeden geçmeyeyim. Bunda Stanne’nin aşırı karakteristik vokalinin de etkisi var elbet, ancak kullanılan klavye tonlarıyla falan da birleşince ciddi şekilde son dönem DARK TRANQUILLITY bonus şarkısı havası estirdikleri ortada.
Bonus demişken; “What We Become”, “A Death That Becomes Us”, “Become Surrender”. Tamam biri bonus şarkı ama bir albümde isminde “become” kelimesi olan üç şarkı ne alaka? Sözlük mözlük bakın, kelime öğrenin, bu nasıl iş.
Tüm bu olan biten içinde komik olan ve “hahahassiktir ya olaya bak” diye güldürense, albümde modern IN FLAMES olarak bildiğimiz anlayıştan bilhassa ve özenle uzak durulması. “March of the Unheard”de Jesper’in ayrılışı sonrasındaki IN FLAMES albümlerine konabilecek türde şarkı yer almıyor desek yeridir. Elbet kıyısından köşesinden “bu rif son 15 yıldaki IN FLAMES şarkılarına da girebilir” denebilecek bölümler var, ancak adamlar bu olaya ciddi özen göstermişler ve olayı Jesper dönemiyle sınırlamışlar, orası belli. Mesela şarkıları dinlerken vokallere son 15 yılın Anders Fridén’ini oturtamıyorum. “Ay harbiden şimdi Anders ağlak bir sesle yarrak gibi bir nakarata giriverecek, hissediyorum vallahi geliyor!” gibi korkulara kapılmıyorum. Yani adamlar sadece eski IN FLAMES’in ekmeğini yiyip eski günleri yad etmekle kalmıyor, aynı zamanda pasif bir direnişle son 15 yılın IN FLAMES’ini kopyalamaya tenezzül etmediklerini de gösteriyorlar.
Anders, Björn, adamlar zamanında birlikte yaptığınız işlerin çakmasını yaparken bile bir kalite kıstası koyuyor, son 15 yılınızdan itinayla uzak duruyorlar.
Şarkılar 01. Conspire To Deceive
02. Detonate
03. Our Channel To The Darkness
04. Cruel Perception
05. What We Become
06. This Curse Of Silence
07. March Of The Unheard
08. Forever Astray
09. Between Directions
10. A Death That Becomes Us
11. The Burning Point
12. Coda
13. Not Yet Broken (Bonus)
14. Path Of Fierce Resistance (Bonus)
15. The Defiant One (Bonus)
16. Become Surrender (Bonus)
En ufak bir beklentim bile olmadan dinlemeye başladım albümü. İlk şarkı, ikinci şarkı, üçüncü şarkı derken – evet, arada yorulduğum zamanlar oldu ama – çok sevip bilhassa baştaki şarkılara dönüp dönüp durduğum bir işle karşılaşmaktan büyük mutluluk duydum. Sanki yıllardır sakladıkları melodileri, sakladıkları yerden çıkartıp kullanmaya karar vermiş gibi adamlar. Keşke lead gitar tonu biraz daha az “atari sesi gibi” olsaydı ve keşke albümün süresi biraz daha kısa tutulup yaratıcı fikirler tek başlarına şarkılar haline getirilmeden, daha az sayıda şarkının içine yedirilseydi diyorum ama bu albüm bana en az 5 yıl yeter. En son bu türde çıkmış hangi albüme bu sözleri söyledim bilmiyorum. E daha da ne olsun zaten? Long live Melodic Swedish Death Metal ulan!
Albüm vesilesiyle Gardenian da anmış olduk. Engelin götüne şu grubun Soulburner albümünü de Spotify yükleyin diye Instadan yazdım, cevap vermedi o gün gözümden düştü yavşak.
@Format C: For Cortex, Bir Soulburner bir de Darkane’in albümleri mahvetti bizi.Darkane sonradan halloldu, bu kaldı.Youtube’dan dinlemekten tiksindim lan.
@Ugur, Black Label Society – Order of the Black bu albüm de yok grubun en kral albimlerinden biri Spotify’da yok. Zakk’e de yazdım o götte dönüş yapmadı hashdasdh
Aynen katılıyorum Youtube vs dinlemek çok kötü oluyor.
“Ay harbiden şimdi Anders ağlak bir sesle yarrak gibi bir nakarata giriverecek, hissediyorum vallahi geliyor!”
PSADKASDSJADASLSADAASDSAĞASD. 🤣🤣🤣
20.01.2025
@Ubeydullah İndiroğlu, ahahah 😂
21.01.2025
@Ubeydullah İndiroğlu, Yılların birikmişliği tam olarak bu cümlede patlamış hahahasha
En ufak bir beklentim bile olmadan dinlemeye başladım albümü. İlk şarkı, ikinci şarkı, üçüncü şarkı derken – evet, arada yorulduğum zamanlar oldu ama – çok sevip bilhassa baştaki şarkılara dönüp dönüp durduğum bir işle karşılaşmaktan büyük mutluluk duydum. Sanki yıllardır sakladıkları melodileri, sakladıkları yerden çıkartıp kullanmaya karar vermiş gibi adamlar. Keşke lead gitar tonu biraz daha az “atari sesi gibi” olsaydı ve keşke albümün süresi biraz daha kısa tutulup yaratıcı fikirler tek başlarına şarkılar haline getirilmeden, daha az sayıda şarkının içine yedirilseydi diyorum ama bu albüm bana en az 5 yıl yeter. En son bu türde çıkmış hangi albüme bu sözleri söyledim bilmiyorum. E daha da ne olsun zaten? Long live Melodic Swedish Death Metal ulan!
Beklentisizlik güzel şey,
İlk albümden çok daha iyi
Albüm vesilesiyle Gardenian da anmış olduk. Engelin götüne şu grubun Soulburner albümünü de Spotify yükleyin diye Instadan yazdım, cevap vermedi o gün gözümden düştü yavşak.
21.01.2025
@Format C: For Cortex, Bir Soulburner bir de Darkane’in albümleri mahvetti bizi.Darkane sonradan halloldu, bu kaldı.Youtube’dan dinlemekten tiksindim lan.
22.01.2025
@Ugur, Black Label Society – Order of the Black bu albüm de yok grubun en kral albimlerinden biri Spotify’da yok. Zakk’e de yazdım o götte dönüş yapmadı hashdasdh
Aynen katılıyorum Youtube vs dinlemek çok kötü oluyor.