DEMOLITION HAMMER’ın ilk albümü “Tortured Existence” ve MALEVOLENT CREATION’ın ilk albümü “The Ten Commandments“ın ardından, bu kısa serinin son ayağı olarak doksanlardaki diğer bir Scott Burns şaheseriyle daha birlikteyiz.
Şaheser demekte bir beis görmüyorum, zira MONSTROSITY şimdilik altı albümlük kariyerinde bence şaheser denebilecek dört adet albüm var.
İlk albümleri “Imperial Doom”, “In Dark Purity”, “Millenium” ve son albümleri “Passage of Existence” bence death metalin en üst düzeyde icra edildiği örneklerden bazıları ve türü takip eden herkes tarafından mutlaka dinlenmesi gereken yapıtlar.
Bugün bunlar arasından MONSTROSITY’nin teknik death metale en çok yaklaştığı ve CANNIBAL CORPSE’a kaçmadan hemen önce Corpsegrinder’dan son kez yararlandığı “Millenium”dan bahsedeceğiz.
Kapağındaki 3D yumurtalara yapılan amatör mapping’le nasıl bir doksanlar albümü olduğunu hissettiren “Millenium”, içindeki müziğin teknik seviyesi ve azgınlığıyla da tam bir gövde gösterisi durumunda. Bunu sağlayan şeylerin başında albümdeki gitar işçiliği, üst düzey teknik beceri, bunun anlamlı olmasını sağlayan Scott Burns prodüksiyonu ve şarkıların farklı kimliklere bürünebilmesi geliyor.
Albümde çok iyi bir gitar ve bas gitar performansı, onlarla yarışan bir davulculuk, bu albümden birkaç ay önce çıkan “Vile” albümüyle CANNIBAL CORPSE hayranlarına merhaba diyen Corpsegrinder’ın mükemmel vokalleri ve şarkıları sadece teknik açıdan değerlendirmeyi haksızlık kılan bir bütünlük, yoğunluk, organik bağ var.
“Millenium”da kesinlikle çok heyecanlı bir grup görüyoruz. MONSTROSITY’nin bu albümün yazımında ve kaydında çok iştahlı, çok tutkulu olduğu kilometrelerce öteden belli oluyor. Riflerdeki ince detaylara gösterilen özen, mükemmel davul yazımı ve diğer bir dolu detayla hem MONSTROSITY hem de “Millenium” resmen şov yapıyor. Daha ilk şarkı “Fatal Millennium”un verdiği “amanın ortalık karışacak” hissi, hemen sonrasındaki “Devious Instinct” ile daha da alevleniyor ve şarkılar ilerledikçe çok değişken bir death metal şenliğinin içinde olduğunuzu anlıyorsunuz.
Bu çeşitli ve progresif anlayış albümün genelinde yayılıyor. “Dream Messiah”ı başlattığınız anda “Millenium”un düz kafalı herhangi bir death metal albümü olmadığını, MONSTROSITY’nin tek boyutlu bir öküzlük peşinde olmadığını zaten görüyorsunuz. Diğer yandan “Fragments of Resolution”taki clean gitarlı, efektli, atmosferli yapıdan MONSTROSITY’nin daha derinlikli tarafının tadını alırken, “Slaves & Masters”da ise kendimizi olduğumuz gibi duvardan duvara vurmaktan başka bir seçenek olmadığını görüyoruz.
Tüm bunlar birleşince yine doksanların ortası kokan, o samimi hayvanlığı üstümüze kusan bir albümle karşılaşıyoruz. Prodüksiyonun verdiği keyif, “Manic” gibi Corpsegrinder vokaliyle birleşince CANNIBAL CORPSE’a çok yaklaşan anlar barındıran şarkılar, sololardaki lezzet, bas gitarın net şekilde duyulur oluşu, kısacası “Millenium” pek çok yönüyle takdir belgesi alan ve dinledikçe dinlemek istenen bir death metal albümü.
Henüz bu albümü dinlemediyseniz kendinize bir iyilik yapın ve hemen şu an “Mirrors of Reason”ı açın. Dinlemeye başlayın ve 0.32’de giren gitarın 0.42’de katılan twin pedal ve Corpsegrinder vokaliyle nasıl güzelleştiğine, sadece bu 10 saniyelik bölümün bile o doksanlar lezzetini nasıl verdiğine bakın. Bambaşka bir keyif.
Metal seven arkadaşlar, çaktırmayın ama harbiden iyi yere dükkân açmışız.
Kalitesi kapağıyla ters orantılı olan albümlerden biri
Monstrosity kötü albümleri olmayan nadir gruplardan
Ulan sabah The Passage of Existence dinliyordum, yattım kalktım siteyi bir açtım bu manzara. Aklımı mı okudun artık ne olduysa be abi.
Monstrosity’nin başyapıtı. Dinlemesi feci zevkli bir albüm.