Şu anda çok saçma bir şey yaptığımın farkındayım. Yok yani, olacak iş değil şu an gerçekleştirmeye çalıştığım şey. Zira “Master of Puppets”a bir “inceleme” veya “kritik” yazacak kadar kendini kaybetmiş biri değilim. Kolaya kaçtığımı sanabilirsiniz ama gerçekten de öyle bir amacım yok. Ama yapamam. Cidden.
Yenilgiyi kabul ediyorum.
————————–
Kritik başta bu şekildeydi. Bu kadardı. İki satır yazı…
Bir hafta önce yazılmış, yazının konacağı bugüne kadar bu şekilde bekliyordu. Ama yazının konmasından bir önceki gün, tekrar düşündüm.
Yazmakta olduğum albüm “Master of Puppets”tı.
“Master of Puppets”.
Adını söylemek bile farklı değil mi?
Ve ben de az da olsa bir şeyler karalamaya karar verdim. Hem okuyacak insanlara karşı saygısızlık olmaması, hem de Cliff için yaptığımız bu üç günlük anmanın anlamı adına.
Dünyanın en önemli birkaç metal albümünden biri için yazıyorum, fazla bir şey beklemeyin, elbette ki hakkını veremeyeceğim.

“Gelmiş geçmiş en iyi metal albümü” olarak anılan pek fazla albüm yok bildiğimiz gibi. Kaba bir hesapla bugüne dek on yüz bin milyar albümün çıktığı metal tarihi içinde “en iyi” olarak nitelenmek, bayağı önemli bir şey. Ancak ben böyle düşünmüyorum. Ne bu albüm için, ne de bir başkası için. Böylesine engin bir derya içerisinde tüm sübjektiflik kırıntıları bir kenara bırakılsa bile, herhangi bir konuda “en iyi”nin olduğuna, seçilebileceğine inanmıyorum. Böyle bir seçimi yapmamız adına bir gereklilik ve bu karara varmamızı sağlayacak belirli normlar da yok. O yüzden notumuzu baştan düşelim: “Master of Puppets”, metal tarihinin görüp görececeği en iyi, en önemli albümlerden biridir.
“Master of Puppets”ın bence en çok parlayan tarafı olgunluğudur. Bu albüm çıktığı sırada James Hetfield ve Lars Ulrich 23, Kirk Hammett ve Cliff Burton ise 24 yaşındalardı. İlk müzikal ürünlerini 1982′de verdikleri düşünülürse, o sırada 19-20 yaşında olan bu insanların geçen zaman içerisinde hızla geliştikleri ve yaratıcılık konusunda devasa adımlar attıkları hepimizin malûmu.
“Master of Puppets”a gelene kadarki gidişata baktığımızda, dünkü “Ride the Lightning” yazısında sambalici’nin dediği önemli bir noktayı yakalıyoruz gerçekten de. METALLICA’nın bugün gelmiş geçmiş en büyük birkaç metal grubundan biri olmasının sebebi, kariyerleri boyunca “dinlenebilir” şarkılar yapma niyetleridir elbette. Thrash metalin doğumundan sorumlu birkaç gruptan biriyken çıkardıkları “Kill ‘em All”dan tutun da, bir anda zamandaşları sayısız grubun yüzlerce basamak üstüne çıktıkları “Ride the Lİghtning”e kadar, METALLICA her zaman insanların kolay alışacağı, seveceği şarkılar yapmaya özen gösterdi. Ancak onları METALLICA yapan şey, ta o zamanki çiğ ve yırtıcı hallerinde bile bunu başarmalarıydı.
“Master of Puppets”a dönersek, karşımızda bu yükselişin, bu olgunlaşmanın ulaştığı en komple, en bütünlüklü ürünü görüyoruz. Her anlamda bir klasik olan “…And Justice For All”daki Cliff eksikliğini o albüm adına bir eksi, ya da en azından bir “keşke” olarak görürsek, “Master of Puppets” eksisi olmayan, -bence- müzikal anlamda eleştirilemeyecek ve “şu da olsaydı/şu olmasaydı”ların barınmadığı sayılı metal albümlerinden biridir. Albümdeki her rif, her solo, her vokal dizesi, albümün kült olmuş kapağı, kapağın tepesinde duran (gelmiş geçmiş en iyi) grup logosu; hepsi birer birer alınmış, metal tarihindeki yerlerine özenle konmuştur.
Son olarak da Cliff Burton’a değinelim.

Şahsen METALLICA’yı hiçbir zaman Cliff Burton’a indirgememiş bir insanım. Elbette önemli, elbette hem müzisyenliği, hem de vizyonuyla gruba çok şey katmış, gidişiyle de çok şey götürmüş bir insan. Ancak “Cliff ölene kadarki süreçte METALLICA = Cliff Burton’dır” demek bence biraz fazla kaçıyor. Evet Cliff çok önemlidir, ama METALLICA her zaman için James Hetfield ve Lars Ulrich’in grubudur. Bugüne dek iyi kötü ne yaptılarsa, başlıca sorumlusu o ikisidir.
“Master of Puppets”ta Cliff’in en etkin olduğu METALLICA albümüyle karşılaşıyoruz. Tabii ki Orion başta olmak üzere her şarkıya imzasını atmayı başarıyor artık aramızda olmayan bu güzel adam. O talihsiz kaza olmasaydı METALLICA bugün ne yapıyor olurdu bilemem elbet, ancak o zamanki hallerini görünce, Cliff Burton bugün yaşasaydı nasıl devasa bir rock/metal ikonu olurdu, sanırım hepimizin gözünde canlanıyordur.

“Master of Puppets” benim için METALLICA’nın en iyi albümüdür.
“Master of Puppets” hayatımda dinlediğim en iyi thrash metal albümüdür.
“Master of Puppets” bu müziğin gördüğü en iyi birkaç albümden biridir.





























