# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
FALCONER – From a Dying Ember
| 21.07.2020

Bir veda yazısı: MITHOTYN’in ardından FALCONER’ı da ebediyete uğurluyoruz.

Viking metal özelinde konuşursam, benim için her şey 2000 yılında MITHOTYN’in “Gathered Around the Oaken Table”ını dinlememle başladı. O zamana dek melodik death metal ve black metal gruplarını yalayıp yutmaya çalışan 19 yaşındaki genç dimağım destansı İskandinav topraklarının kadim geçmişinden beslenen ve yerel motiflerle süslü melodilerini yırtıcı bir dağ havası eşliğinde sunan MITHOTYN’i anında benimsemiş ve sağda solda “Let yu bi gaydıd bay histooriii lörn from yor misteeyk, dont forget dı haağaay vanz meecıstiiiğiğiğiiiii” diye dolanır olmuştum. MITHOTYN 1999’da dağıldıktan sonra esas adam Stefan Weinerhall hemen yeni sulara yelken açmış ve bir tiyatro sahnesinde keşfettiği tiyatro şarkıcısı Mathias Blad’ın, kuracağı yeni grubun vokalisti olmasına karar vermişti. Peki bundan Blad’ın haber var mıydı? Önceden rock veya metal söylemeye yönelik hiçbir tecrübesi olmayan Blad’ı bir oyundan sonra sahne arkasında ziyaret eden Wienerhall, kendisine demolarını dinletmiş ve FALCONER’ın vokalisti olmaya ikna ederek bu karakteristik sound’lu grubun startını vermişti.

Bu incelemede sadece grubun yeni albümü “From a Dying Ember”ı değil, aynı zamanda FALCONER’ın genelini de inceleyeceğim, çünkü grup albüm daha çıkmadan bu albümle birlikte önceden planladıkları şekilde dağıldıklarını ve “From a Dying Ember”ın 20 yıllık kariyerlerini noktalayan veda busesi olduğunu açıklamıştı. Dolayısıyla 20 yıldır dinlediğim bu tatlı gruba dair büyük ihtimalle bir daha hiçbir şey yazmayacağım, o yüzden bu fırsatı kullanıp genel bir FALCONER analizi yapayım diyorum.

Kendi adlarını taşıyan 2001 çıkışlı albümleri, LOST HORIZON’ın iki albümünden sonra hayatımda en çok dinlediğim power metal albümü olabilir. Blad’ın dramatik ses rengi ve Wienerhall’un doksanlardan beri süregelen akılda kalıcı melodi anlayışıyla şekillenen kusursuz şarkılarla dolu bu albüm, 2001 itibarıyla pek az yerde karşıma çıkan ve pek az kişinin bildiğini düşündüğüm bir klasik olarak bunca yıl sonra bile bıkmadığım bir power metal şaheseridir. Albümü açar, gitarımı alır ve “Upon the Grave of Guilt”, “Heresy in Disguise”, “Wings of Serenity”, “A Quest for the Crown”, “Mindtraveller” ve “Entering Eternity”ye baştan sona eşlik ederek o dönemki renksiz hayatıma renk katar, metalle hiç alakası olmayan arkadaşlarıma dinlettiğim “Mindtraveller” gibi şarkıların onların karışık pop kasetlerinde bile yer bulmasına önayak olurdum.

Grup yıllar içerisinde genel olarak belirli bir kalibrenin üstünde albümler çıkardı. Farklı vokalistle çıkardıkları işleri belirgin şekilde diğerlerinin gerisinde kalsa da FALCONER kendi hâlinde, samimi bir grup olmayı daima sürdürdü. Misal 2006’da çıkan “Northwind”in promosunu ZOR dergisine yazmak için ilk kez dinlediğimde 5. şarkı “Catch the Shadows”u arka arkaya belki 10 kez dinlemiş ve sonraki şarkılara konsantre olmakta zorlanmıştım. Bugün bile en sevdiğim şarkılardan biridir; hayatımda duyduğum en güzel nakaratlardan biri, müthiş bir solo, harika bir düzenleme ve aklıma geldiğinde bile tüylerimi ürperten, bana 15 yıl öncesini hatırlatan bir başyapıt. Bu albümde yer almıyor ama madem bu çok büyük olasılıkla hayatımda yazdığım son FALCONER incelemesi, o zaman benim için büyük değeri olan bu şarkıyı buraya da koyayım.

2014’te çıkan bir önceki albümleri “Black Moon Rising”i, normalde gerçekten sıkı bir heavy metal/power metal takipçisi olan bir arkadaşıma dinlettiğimde FALCONER’la ilk kez tanışmış ve hemen hayran olmuştu. Diyebilirsiniz ki power metali yakından takip eden adam FALCONER’la nasıl 2014’te tanışabilir, ama oluyor böyle şeyler. Demem o ki eğer Mathias Blad’ın özgün ses rengini severseniz ve grubun sıcak sound’unu kendinize yakın bulursanız, FALCONER binlerce muadili bulunan stereotip power metal gruplarından çok farklı bir yerde durarak gönlünüzü kazanabilir… di. Yine kazanabilir tabii, ama artık etiketler kısmında “yitip giden” etiketiyle birlikte yer alacak maalesef.

“From a Dying Ember”a baktığımızda FALCONER’ın alışık olduğumuz karakterini görüyoruz. Grup kariyerinin başından itibaren başvurduğu folk esintili melodileri cayır cayır heavy metal rifleriyle iç içe sokarak her zamanki anlayışını yansıtıyor. “Redeem and Repent” gibi kimi şarkılarda vokallerin hikâye anlatıcı rolüne büründüğüne ve Orta Çağ şatolarını, tavernaları, pazar yerlerini akıllara getiren teatral fikirlere yanaştığına tanık oluyoruz. Grup bunu ilk günden beri olduğu gibi sadece metal tandansında yansıtıyor ve yerel enstrümanlarla folk olma çabasına götürmüyor.

“From a Dying Ember”a kıyasla daha agresif ve sivri uçları fazla bir albüm olduğunu düşündüğüm “Black Moon Rising”in aksine bu çalışmada, FALCONER’a dair her şeyin yansıtılmaya çalışıldığı ve grubun faal olduğu 20 yılı yansıtmaya çalışan daha retrospektif bir mizaç olduğunu düşünüyorum. Grup kimi albümlerinde olduğu gibi bu albümde de İsveççe bir şarkıya yer vererek köyüne yurduna selam göndermeyi ihmal etmezken (favorim “Northwind”deki “Himmel så trind”), “Garnets and a Gilded Rose” ve “In Regal Attire”da medieval tatları öne çıkarıyor, “Rejoice the Adorned”da dinleyiciyi pamuk kıvamına getiriyor, “Thrust the Dagger Deep”te hem MITHOTYN’i anımsatan melodiler hem de progresif rock tatları saçıyor, son şarkıda ise bize blast beat’ler ve sweep’lerle veda edip tebessüm ettiriyorlar. Sonuç olarak her bir şarkıda FALCONER’ı FALCONER yapan her şeyi (ve daha fazlasını) duymuş, geçen 20 yılı yad etmiş oluyoruz.

Yukarılarda da dediğim gibi FALCONER son derece nevi şahsına münhasır bir grup. Power metal seven insanlar vokal karakteri yüzünden çok ısınamayabilirken, power metal sevmeyen insanlar ise bilakis bu vokal nedeniyle grubu benimseyebiliyorlar. Yerel motifler kullanıyor oluşları, MITHOTYN mirasından gelen lezzetler ve doksanları solumuş olmanın kalıtsal kalitesi de gelince FALCONER fazla iddialı olmayan ama sevenin çok sevdiği bir gruba dönüşüyor. Şimdiki zamanda kurduğum bu cümleler artık bir anlam ifade etmese de geçmişe baktığımda FALCONER’ın fon müziği olduğu güzel anlar görüyorum ve kendi adıma gruba teşekkür ediyorum. Umarım Wienerhall müzikle olan bağını koparmaz ve FALCONER ile MITHOTYN’i bir potada eriteceği yeni bir oluşumla bize sürpriz yapar. Albüme notum 8 ama yarım puanı da grubun benim için ifade ettiği anlamdan vererek iltimas geçiyorum.

Böylece MITHOTYN’den sonra FALCONER’a da veda ediyoruz. Gökyüzünde uçan kuzgunlar eşliğinde, uzaktaki ormanın kralının oturduğu meşe ağacından yapılma masada duran metal kulplu ahşap kupayı alıyorum ve içindeki suyu arkalarından dökerek kendilerini uğurluyorum.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.31/10, Toplam oy: 16)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Metal Blade
Kadro
Mathias Blad: Vokal
Stefan Weinerhall: Gitar
Jimmy Hedlund: Gitar
Magnus Linhardt: Bas
Karsten Larsson: Davul
Şarkılar
1. Kings and Queens
2. Desert Dreams
3. Redeem and Repent
4. Bland sump och dy
5. Fool's Crusade
6. Garnets and a Gilded Rose
7. In Regal Attire
8. Rejoice the Adorned
9. Testify
10. Thrust the Dagger Deep
11. Rapture
  Yorum alanı

“FALCONER – From a Dying Ember” yazısına 2 yorum var

  1. Arnavut says:

    Muhtesem bir son album. Metal ile alakasi olmayan birinin, bir metal albumunde vokal yapmayacak sesinin bu muzige cuk diye oturmasi. Grubun son konserini gorme sansina erismistim birkac yil once ProgPower USA festivalinde (yasadiigim sehirde festival yoksa ozel bir yolculuk degil). Bir ara akustige gectiler konserde, herifin sesi billur billur.

  2. Emre says:

    Albüm haberi sayfasına grubun benim için önemine dair şöyle bir mesaj göndermiştim:
    http://www.pasifagresif.com/2020/06/falconer-yeni-album/comment-page-1/#comment-702411
    Bu da 2002′de, grubun ikinci albümü sonrası The Headbangers için yazdığım tam sayfa inceleme:
    https://img.imageupload.net/2020/07/21/Falconer.jpg
    Benim vedam da böyle olsun!
    Bu arada, Stefan’ın ’90′lardaki thrash/death projesi Indungeon da oldukça ilginçtir. Bilmeyenlerin bakmasını öneririm.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.