# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SYPHILIC – Empty Nest
| 31.05.2020

Anneler ve çocukları.

Oğuz Sel

Bir süre öncesine kadar PA’da çıkacak kritikleri, en azından birkaç gün önceden Ahmet’e gönderiyordum. Bir süredir de yazıları benden kaynaklanan veya kaynaklanmayan nedenlerle sitede yayımlanmasına belki de birkaç saat kala gönderiyorum. Bu bir yandan bir stres kaynağı benim açımdan, zira süregelen bir düzenin bozulmasına öyle veya böyle katkıda bulunmak, isteyeceğim son şey. Ama öte yandan yazıları geç göndermenin, geç hazırlamanın, belki stresin de etkisiyle sıra dışı bir cezbediciliği var benim için. Her öğrendiğim, gördüğüm, yaşadığım şeyin ardından, ben o eski ben olmuyorum ya, benim son versiyonuma en uygun, onunla en uyumlu içeriklerin sitede yer almasını istiyorum aslında içten içe.

Mesela bugün, bir dönem, yazdıklarını orada burada okuyup okuyup kafayı çizdiğim, “Bu ülkede ne de güzel düşünebilen, düşündüklerini ne de ifade edebilen, ifade edebildiklerini ne de güzel yazabilen birileri var.” diye düşünmemi sağlayan Oruç Aruoba aramızdan ayrıldı. Kendisini, yaptığı işlerle bilen birileri vardır muhakkak ama kendi fikirleriyle bilen, tanıyan epey azdır sanırım. Onu, daha çok bilen, tanıyan birileri olsaydı, yazdıklarına kafa yoran, çıkarımlarından hareketle tefekküre dalan daha çok birey bulunsaydı, daha farklı bir ülkede yaşardık belki; böylesinde yaşar mıydık, böylesi yaşar mıydık?

Konuyu, “deadline”a yakın sürede kritik teslim etme temelinden hareketle açmıştım. Bu, aslına bakarsanız gayet masum, yazara tatlı bir stres yaşatmaktan başkaca bir olumsuzluğu olmayan, nihayetinde de genellikle, en az yaşattığı stres kadar tatlı şekilde sonlanan bir süreç. Tabii bu “son dakika”ya kadar beklemenin, farklı düzlemlerde, farklı ve hatta kaotik sonuçları olabiliyor. Bundan bir süre önce adını sorsaydınız, “Ünlü vücut geliştirmeci Dorian Yates’in neyi oluyor?” gibi abuk subuk sorularla yanıt vereceğim Andrea Yates vakası, tam da buna örnek teşkil ediyor.

Küçük yaşlarından itibaren birtakım sağlık sorunlarıyla boğuşan, çoğu gencin yaşayabileceği gibi depresyonlara kapılan, yer yer intiharı aklına getiren Andrea, aradığı aşkı bulduğunda, belki de hayatının çok daha iyi yönde seyredeceğini düşünüyordu. Koyu Hristiyan olan çift için çocuk sahibi olma konusunda kendilerine bir engel yoktu, ifade ettikleri gibi doğanın izin verdiği ölçüde bebek sahibi olmaya çalışacaklardı, öyle de oldu. İlk üç çocuk doğduğunda, anne Andrea Yates’in kayda değer bir sorunu yoktu, dördüncü çocuk ise Yates’in zaten pamuk ipliğine bağlı zihninde, geri dönülmez sorunların tetiklenmesine meydan verdi.

Andrea’nın bir yandan sallanıp diğer yandan parmaklarını çiğnediğini gören eşi, ertesi gün aşırı dozda ilaç alarak onun intihara kalkıştığına tanıklık etti. Verilen antidepresanlar ve kısa süreli hastane yatışı, Andrea’yı pek de sağlığına kavuşturmadı. Hastane çıkışından çok geçmeden eşi Rusty bu defa Andrea’yı, boğazına bıçak dayamışken buldu ve ikinci hastane süreci böylelikle başladı. Uygulanan tedavi ve özel ilaç karışımı sayesinde Andrea, normalde dönmüş görünüyordu. Aradan daha birkaç hafta geçmeden Andrea iki kere daha intihara girişti ve yine hastane süreci devreye girdi; bu kez konulan tanı, doğum sonrası psikozdu. İyileşme emareleri gösteren Andrea, eşi Rusty’ye göre yeniden anne olabilirdi, öyle de olacaktı.

Hastaneden çıkmasının iki ay sonrasında beşinci çocuğuna hamile kalan Andrea, doğumundan dört ay geçmişti ki babasını kaybetti. Kendini kesip biçmeye, diğer yandan da inancı gereği İncil okumaya devam eden Andrea, bebeğini emzirmeyi reddetti. Gidişatın kötü yönde seyretmesi nedeniyle bir ay boyunca hastaneye yatırılan anne, katatonik hâle gelmeye yakındı. Hatta bir gün, gündüz vakti küveti doldurduktan sonra polisi arayarak çocuklarını boğmayı planladığını söyledi. Bu son dakikaya kadar bekleyişler, pek de iyiye işaret değildi. Ve eşi Rusty’nin, belki ihmalkârlığı, belki boş vermişliği, belki de son dakikaya kadar beklemenin iyi bir fikir olabileceğini düşünmesi nedeniyle “geliyorum” diyen cinayetler bütünü kendini ayan beyan göstere göstere geliverdi.

Anne Andrea, sırf kendisiyle ilgilenmek için işinden ayrılan eşinin, onu takip etmesi için evde bulunması gerektiği saatlerde evde olmadığını fırsat bilerek daha önce polise aktardığı senaryoyu hayata geçirdi ve nihayetinde, hem kendisi hem de çocukları, Syphilic’in “Empty Nest” albümüne kapak; albümün bazı parçaları için sözel referans, albümün tamamınaysa karanlık mı karanlık, keşmekeş dolu bir müzikal ilham kaynağı oldu. “Empty Nest”i bu bilgiler zihninizdeyken dinlediğinizde, yapımın etkisi çok daha güçlü olacak, eminim.

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (4.12/10, Toplam oy: 17)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
El Emeği Göz Nuru Plakçılık
Kadro
Brian Forgue: Her şey
Şarkılar
1. Flooded with Love
2. All These Easter Eggs
3. Merry Christmas
4. Into the Woods
5. Love Everywhere
6. Infant Miracle
7. Correcting My Wrongdoings
8. In Love with God
9. Drinking Beer & Watching TV
10. Empty Nest
  Yorum alanı

“SYPHILIC – Empty Nest” yazısına 1 yorum var

  1. ismail vilehand says:

    Ben bu albümü nasıl gözden kaçırmışım inanılır gibi değil. “A Composition of Murder” kusursuzluğundan sonraki en iyi Syphilic albümü.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.