# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
SUMMONING
21.02.2018

Orta Dünya’nın Kara Lisanı varsa, metal dünyasının da SUMMONING’i var.

Yepyeni bir röportajdan daha merhaba. Bu defa Avusturya’nın derinliklerine, Tolkien evrenini en yakından işleyen gruplardan SUMMONING’in karanlık dehlizlerine giriyoruz. Grubun iki üyesinden biri olan Silenius’la yeni albüm “With Doom We Come”ı ve SUMMONING’in iç dinamiklerini konuştuk. Daha ilk soruya verdiği aşırı dürüst cevapla ilk andan şaşırtan Silenius, genel olarak da özü sözü bir bir abi olduğunu hissettiriyor. Yeni röportajlarda görüşmek üzere diyor, sizi metal dünyasında Orta Dünya’yı en karanlık ve epik şekilde ele alan gruplardan olan SUMMONING’le baş başa bırakıyoruz.

Röportaj: Ahmet Saraçoğlu

Merhaba Silenius, umarım o taraflarda her şey yolundadır. Yeni albümünüz “With Doom We Come” için sizi kutlamak istiyorum. Bence harika bir albüm.

Teşekkürler. Bence yeni albüm diskografimiz içindeki zayıf halkalardan biri ve bir önceki “Old Mornings Dawn”un gerisinde kalıyor. Ancak bu sadece benim görüşüm. Ayrıca her ne kadar hayranların en sevdiği albümlerimizden biri olsa da “Stronghold”u da fazla sevmiyorum. “With Doom We Come” genel olarak bizim için en zor olanlardan biriydi çünkü o sıralarda grup içerisinde çeşitli sıkıntılar vardı. Albümle ilgili çalışmaya başlarken her şey çok hızlı gelişti çünkü bir önceki albüm sürecinde biriken bir sürü materyal vardı. Bu materyaller yeni müzikleri yazmak için bir temel oluşturdular ve bunların üzerinden tekrar aranjmanlar yapıp müziğimizi şekillendirdik. Katman katmanı ilerledik. Ancak şarkılar tamamlandığında, istediğimiz sound’u belirlemek için çalışmaya oturduğumuzda ve sonrasında da miks konusunda sorunlar başladı. İkimiz de sonucun nasıl olması gerektiğine dair tamamen farklı düşüncelere sahiptik. Bu durum zaman içerisinde daha da ilerledi ve daha kötü sonuçlar ortaya çıkmaya başladı. İkimiz de bezmiştik. En sonunda, bu şekilde gidersek grubun dağılacağını fark ettik ve bir karar vermemiz gerektiğini anladık. Sonra kendimize biraz zaman tanıdık ve albümden uzaklaştık. Ardından ikinci kez yeniden başladık. Neyse ki bu ikinci seferde tekrar istediğimiz düzleme vardık ve işleri yoluna koyduk.

Yeni albümün yazım ve bestelenme süreci ile ilgili neler söylersin?

Tekrar başladıktan sonra her şey daha rahat ilerlemeye başladı çünkü artık egolarımız işin içine girmiyordu ve önemli olan şeylere konsantre olabildik. İşleri aramızda bölüşmek kolay oldu; genelde melodilerin çoğunu klavyede besteliyorum, sonra da Protector başka melodiler ve katmanlar ekliyor. Ardından gitarları ve davul paternlerini kaydediyor ve sonunda da bazı farklı sound’lar ve vokal sample’ları şarkılara eklenip farklı atmosferler yakalanmaya çalışılıyor. Genelde vokalleri yarı yarıya bölüşürüz. Bu süreçte Orta Dünya konsepti için kullanabileceğimiz şiirler ve çeşitli yazılar topladım ve ayrıca buna uyuyabilecek tablolar bulmaya çalıştım. En sonunda da Protector albümün miksini ve mastering’ini tamamladı. Aslına bakarsan “Minas Morgul”dan bu yana çalışma sistemimiz değişmedi diyebilirim.

Tüm kariyeriniz boyunca Tolkien konseptlerini işlediniz. Peki yeni albüm Orta Dünya evreninin neresinde duruyor?

Albüm içerisinde herhangi bir kırmızı çizgimiz yok aslında. Sözel olarak üç Çağ’dan da bahsediyor. Tar-Calion, adından da anlaşılacağı gibi Ar-Pharazon’la ilgili bir şarkı. O Númenor’un son kralıydı ve büyük bir filo oluşturup Valar topraklarına yelken açtı. İkinci şarkı Silvertine ise Gandalf’ın Balrog’a karşı son savaşını yaptığı dağı anlatıyor. Carcharoth bilinen en büyük ve güçlü kurttu ve Morgoth’a hizmet ediyor, Angband’ın kapılarını koruyordu. Beren’in Silmaril tutan elini ısırdı ve bu acıyla çıldırdı. Sonraki şarkı Herumor daha az bilinen bir karakteri anlatıyor. O Haradrim’le birlikte güç sahibi olan bir Kara Númenorlu’ydu ve sonuçta Sauron’a hizmet etti. Sonraki enstrümantal şarkı Barrow-downs ise Shire’ın doğusundaki alçak tepelerden bahsediyor. İkinci ve Üçüncü Çağ’da tepeler Cadı Kral tarafından yollanan barrow wight’lerin yaşadığı yerlerdi, o yüzden de burada hiçbir insan olmazdı. Night Fell Behind kendini kurban etmekle ve kahramanlıkla ilgiliyken, Mirklands ise dinleyiciyi yaşayanlarla ölülerin bir araya geldiği bir gölgeler ülkesine götürüyor. En sondaki With Doom I Come ise ilk Çağ’dan bahsediyor, ki burada da Morgoth Orta Dünya’yı adımını atıyor.

Bir önceki albümden bu yana 5 yıl geçti. O zamandan bu yana beste yapmaya devam ediyor muydunuz? Albümde 5 yıllık ya da daha eski şarkılar var mı?

Yukarıda da dediğim gibi tüm şarkılar yeni, ancak çoğu bir önceki albüm döneminden kalan birkaç rif veya fikir üzerine kuruldu. Bu yüzden yeni albümü bir öncekinin küçük kardeşi gibi görmek mümkün. Bu sebepten, Protector miks sırasında öncekine benzer bir sound yaratmaya çalıştı. “Dol Guldur”un devamı niteliğindeki “Nightshade Forests”a benzer bir durum söz konusu. Orada da bu şekilde, bir öncekinden kalan materyaller kullanılmıştı. Kısacası şarkıların çoğu eski ve yeni parçaların bir arada kullanılması ve birbirine dikilmesi ile meydana geldi. Burada tek istisna, yeni albümdeki 3 enstrümantal şarkı.

Türkiye’de pek çok hayranınız var ve genel olarak en çok sevilen albümünüz “Minas Morgul” olarak öne çıkıyor. Sitemizdeki yorumlara bakıldığında 2. sırada “Stronghold” var. 3. sıra ise “Let Mortal Heroes Sing Your Fame” ile yeni albüm arasında gidip geliyor gibi gözüküyor. Bunca yıl sonra yeni bir albüm çıkarıp hayranlarınıza bunun en iyi albümlerinizden biri olduğunu düşündürtmek nasıl bir duygu?

“Minas Morgul” ve “Stronghold” en sevilen albümlerimiz arasında, bunu biliyorum. Genelde bu ikisi ve bir de “Oath Bound“ öne çıkıyor. Yeni bir albüm çıkardığımız zaman pek çok eleştiriyle karşılaşıyoruz ve buna alışığız. Geçmiş zamanlarda genelde klavyeler ve kulağa gerçekçi gelmeyen davul sound’umuz yüzünden çok tepki aldık, çünkü bu metal sahnesi içerisinde her zaman için kabul edilmez bir günah şeklinde görüldü. Günümüzde ise genelde çiğ karakterli ve tertemiz olmayan sound’umuz yüzünden eleştiriliyoruz. Ancak bunun yanında yıllar içerisinde sound’umuzun hem kabul edildiğini hem de pek çok insan tarafından sevildiğini gördük ve böylece bir kitle oluşturduk. Kariyerimize bakınca genellikle 3 albüm öne çıkıyor: “Minas Morgul” ve “Stronghold”; ikisi de eski hayranlardan pek çoğunu kaybetmemize neden oldu, ancak pek çok yeni nesil dinleyiciyi kazanmamızı sağladı. Öne çıkan diğer albüm ise “Old Mornings Dawn”, çünkü 7 yıllık bir sessizliğin ardından yeni nesil metal dinleyicileri bizi o albümle keşfetti. Sonuç olarak albümlerimizi şarap gibi görüyorum; yaşlandıkça daha çok seviliyorlar, hayranlar ve basın tarafından daha çok benimseniyorlar.

“Let Mortal Heroes Sing Your Fame” sonrasında albüm çıkarma aralıklarınız uzadı. Doksanlarda her 2 yılda bir yeni albüm çıkarırken 2000’lere gelince bu süre 5 ila 7 yıla çıktı. Bunun sebebi nedir?

Bunun pek çok sebebi var. Öncelikle başlangıçta yaratıcılığımız çok fazlaydı. Black metal sadece bir müzik değil, bir yaşam biçimiydi ve biz de kendimizi fazla eleştirmiyorduk. Sonra doğal olarak önceliklerimiz değişti; meslekî ve özel yaşam daha baskın hâle geldi ve tabii ki kendi işimizi daha fazla eleştirmeye başladık. İkimizin de başka grupları ve projeleri var; bu süreçte müziğe doyduğumuz ve müzikten sıkıldığımız veya diğer gruplardaki elemanlarla sıkıntılar yaşadığımız ya da sadece ilham bulamadığımız dönemler de oldu. Nihayetinde SUMMONING, herhangi bir trende veya akıma bağlı bir oluşum olmadığını zamana karşı kanıtladı. Artık sadece zamanı geldiğinde yeni bir albüm yapmaya karar veriyoruz ve yapıyoruz. Bunda ne şirket isteklerinin, ne hayran taleplerinin, ne de basının rolü var. Sadece ve sadece biz ne zaman istersek o zaman olacak.

Müzik yazarken şarkılar ortaya çıkmadan önce kafanızda bir konsept oluyor mu, yoksa bir şarkı yazıp ardından o şarkının neyle ilgili olacağına mı karar veriyorsunuz?

Kesinlikle hayır. Herkesin bildiği gibi kendi şarkılarımızın sözlerini biz yazmıyoruz. Ayrıca prova yapmadığımız veya enstrüman çalışmadığımız için kendimizi müzisyen olarak bile görmüyoruz. Biz sadece besteciyiz, bu yüzden de bir şarkı yaratmak bizim için en önemli olan şey. Uygun sözleri bulmak ve hangi sözlerin hangi şarkılara uyacağına karar vermek sonradan gerçekleşiyor; genelde besteler bitince ve vokal kayıtları yaklaşınca. Şarkılar tamamlandığında, şarkının verdiği atmosferi yansıtmak istiyorum ve kafamda canlandırdığı resimleri, dolayısıyla da buna uyacak sözleri düşünüyorum. Mesela Caradhras’ta buz gibi soğuk dağları hatırlatan melodiler var, yahut Marching Homewards’da üzgün ve çaresiz bir melankoli mevcut ve bu şekilde şarkı ile sözler mükemmel şekilde bir araya gelmiş oluyor.

Peki yeni AMESTIGON albümüne dair bir haber var mı?

Birkaç hafta önce 12 dakikalık yeni bir AMESTIGON şarkısı için vokal kaydettim. Hatta ABIGOR’dan T.T. de geri vokalleri yaptı. Bu şarkı, adını şu an hatırlayamadığım bir grupla yapacağımız split plakta yer alacak. Bu konu hakkındaki haberler yakında şirket tarafından da duyurulur.

Son olarak da, belki de hatırlamayacağın bir şeyden dolayı sana teşekkür etmek istiyorum. 2005 yılında Vancouver, Kanada’da görsel efekt okuyordum. Sana bir mail atıp final projemde “Oath Bound”dan “Mirdautas Vras”ın bir kısmını kullanmak için izin istemiştim, sen de “eğer ticari bir amaç ile kullanılmayacaksa kullanabileceğimi” söylemiştin. Ben de şarkının 35 saniyelik bir kısmını tüm mezunların, öğretmenlerin ve okul yönetiminin katıldığı mezuniyet gecesindeki sunumumda kullanmıştım. Tüm final projeleriyle birlikte benimki de tüm salona gösterilirken, metal ile hiç alakası olmayan yüzlerce insanın SUMMONING dinlemesine vesile olmuştum. Güzel zamanlardı. Bu yüzden de 13 yıl sonra bir kez daha çok teşekkür ederim.

Evet, bunu hatırlıyorum. Bunu duymak çok güzel. Gerçekten de çok hoş bir hikâye haha.

Hepsi bu kadardı Silenius. Zaman ayırdığın için ve bu müziğe kattıkların için teşekkürler.

Röportaj için teşekkürler, Türkiye’deki dinleyicilerimize en içten selamlar!

etiketler:
  Yorum alanı

“SUMMONING” yazısına 11 yorum var

  1. Bunca yıldır röportaj yaparım, Silenius’un ilk soruya verdiği cevap gibi açık sözlü cevap ne gördüm ne duydum.

  2. cotard delusion says:

    Ben böyle samimi bir röportaj okumadım arkadaş, sen ne müthiş adammışsın Silenius. Elinize sağlık sitedeki en iyi röportaj bence.

  3. Ouz says:

    Son albüm hakkında ses etmemiştim, halbuki acayip merakla bekliyordum. Albüm konusunda Silenius ile aynı düşünüyor olmaktan mutluluk duydum. Bana kalırsa son dönemde “Oath Bound” albümünün üstüne çıkamadılar.

    Adamdaki samimiyete gerçekten hayran kaldım, kırk yıllık ahbabımız gibi yanıtlamış soruları. Ayrıca kendilerine besteci demeleri de ayrı bir tevazu.

    Kekolukta sınırları zorlayacağımın çok farkındayım ama;

    Silenius diye yazılır, ADAM diye okunur.

  4. Ufuk Sönmez says:

    süper röportaj olmuş, eline sağlık. son albüm hakkında silenius da pek olumlu düşünmüyor anlaşılan. bu arada resimdeki ian mckellen-summoning hikayesinin aslı nedir, onu merak ettim doğrusu.

  5. Oblomov says:

    Takipçilerinin hangi albümün en iyisi olduğu konusunda görüş ayrılığına düşmesi bir grubun kalitesini gösteren yegane durumlardan biri olsa gerek.

  6. şeyh hulud says:

    Sonraki Summoning albümünü uzun zaman bekleyeceğiz gibi.

  7. Sacrifist says:

    “Bence yeni albüm diskografimiz içindeki zayıf halkalardan biri” Samimiyetin dibi olmuş resmen.Ama ben yinede çok beğendim albümü \m/

  8. Hakan Hakansson says:

    Güzel bir röportaj olmuş elinize sağlık. Ben de Stronghold’u Summoning’in çizgisi ve felsefesi dışında bir albüm olarak görüyorum.

  9. swedish says:

    Röportaj vermek için röportaj vermek ile gerçekten doğru sorulara samimiyet ile cevap vermek arasında ciddi farklar var.
    Zaten yorumlara bakıldığında tüm okuyanların içinde bir hayranlık bırakmış Silenius.

    Benim favori albümüm Minas Morgul’dur.Old Mornings Dawn ‘ın içine pek girememiştim ama son albümü keyifle dinliyorum.

  10. Tonyukuk says:

    Çok samimi ve güzel bir röportaj olmuş. Summoning ekibiyle yapılmış bir röportaj ile ilk kez karşılaştım ve çok mutlu oldum. Bir gün Silenius’la baş başa sohbet etmek ve Orta-Dünya üzerine saatlerce sohbet etmek dileğiyle…

  11. Retrokafa says:

    Dead Can Dance’in metal versiyonu gibi ya.Bu arada Old Mornings Dawn’da çok iyi albüm bence.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.