# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Tartışma
İçki dünyası
| 16.06.2015

Sağlığınıza!

Baharlar yazlar geçer, sonbahar gelir;
Ömrümün yaprakları dökülür bir bir;
Şarap iç, gam yeme, bak ne demiş bilge:
Dünya dertleri zehir, şarap panzehir.

Musha rain dum-a-do-dum-a-da, yeah-yeah
Whack for my daddy-o
Whack for my daddy-o
There’s whiskey in the jar-o!

Hey barmen bana bir bira
Yanımdaki fıstığa bir tekila
Sonunda geldim ben aşka
Bu barda geceler bir başka

Görüldüğü üzere hakkında pek çok farklı görüş bulunan bir damak meselesiyle karşınızdayım: içkiler.

En çok hangi içki türlerini seviyorsunuz? Ne sıklıkla ve ne tür ortamlarda alkollü içecek tüketiyorsunuz? Yıllanmışlık, fermantasyon, kokteyl, aroma, islilik, gövdelilik gibi kavramlara siz nasıl anlamlar yüklüyorsunuz ve seçimlerinizde bunlara ne kadar önem veriyorsunuz? Ne neyle iyi gider? Yanında ne dinlenir? Peki ya rakı adabı?

Her türlü tavsiyelerinizi ve görüşlerinizi ilgiyle bekliyoruz. Şişe, kapak, tıpa gibi koleksiyonlarınız varsa, yorumlarınızı bunların fotoğraflarıyla da süslemekten çekinmeyin. Önümüzdeki haftalarda bir de sarhoşluk anılarına özel bir konu olacağını not düşer, herkese hangover’sız sabahlar dilerim.

  Yorum alanı

“İçki dünyası” yazısına 31 yorum var

  1. carolus rexx says:

    Birkaç gündür amerikadayim ve bu konu cuk oturdu.acikca soylemek gerekirse bizim ülkede alkol tuketmek gerçekten lüks bir sey arkadaşlar.markete gidip 12 li bud light’ı 7 dolara alınca trde bugune kadar alkole verdigim milyarlara uzuldum.

    Kültür kismina gelecek olursak bu konuda da içim biraz acıyor.filmlerden görüp her viskiye buz atan insanlar,guzelim viskileri karistirarak o “aristokrat” ickiyi rezil edenler.Bunlar gercekten üzücü.Ben de bu konuda pek kültürlü sayılmam ama yeni bir icki denerken bi arastiririm internetten nedir bu,nasil icilir,neyle gider diye saygidan ötürü.bu konuda kendimizi biraz gelistirmemiz gerek bence.Herneyse dostlarim hepinize bar taburesinde oturup sert bir sekilde scotch diyeceginiz gunler dilerim,esenlikler.

  2. InkognitOwl says:

    Tıpkı tütün mamülleri gibi, alkol ürünleriyle de son derece kaotik bir ilişkim oldu. Bağımlılık derecesinde sigara içtiğim dönem 1 seneden biraz fazla oldu, ama üniversite 2′den beri özellikle Drum sarma tütününü değişkenlik gösteren aralıklarla içtim. (Bazen haftalarca her gün içtim, bazen aylarca hiç içmedim gibi mesela.). Birkaç ay önce tamamen bıraktım.

    Konuya gelirsek, en çok bira içmeyi sevsem de, kendisi iştahımı müthiş açtığından mecburen bırakmak zorunda kaldım. Çok uğraştım haftada 1 bira içeyim ve kilomu dengede tutayım diye, ama başaramadım. Şu aralar sadece kırmızı şarap içiyorum bazen. Onunla özellikle ezine peyniri çok iyi gidiyor, ve iştahımı o kadar açmıyor. Eskiden şarap içtiğimde genelde kusardım, ama şu ara öyle bir etkisi olmuyor. Bünyemin tepkisi mi değişti, yoksa şaraptan mı bilemiyorum. Şaraptan olduğunu sanmıyorum aslında, en kalitelisinden, köpeköldürenine kadar hepsinde kusardım eskiden, ya da kusasım gelirdi sıklıkla.

    Daha kuvvetli alkollerle de alakam oldu, ama pek fazla ilgimi çekti diyemem. Özetle, şu ara ayda 1-2 kere kırmızı şarap içiyorum, birayı da yakın dönemde bıraktım. Alkoliklik seviyesinde olduğum dönem de oldu herhalde, emin de değilim alkolizmin çerçevesinin ne olduğundan gerçi. Yani üniversitede yine 1 yılı biraz geçkin bir süre her gün bira içmiştim hemen hemen, ve az da içmiyordum. Alkolikliktir herhalde bu. İlerde ne olur bilemem, ama sanki alkolü de sigara gibi tamamen bırakacağım gibime geliyor.

  3. Dysplasia says:

    Yemekle içilecekse rakı. Altın serisi.

    Eğlenilecekse white russian.

    Birada tercihim Heineken ve Carlsberg. Onun dışında bulabilirsem Kozel.

    Yine de en çok kokteyl tüketirim. Farklı kokteylleri denemeyi severim. Ama white russian vazgeçilmezim.

    ben

    @Dysplasia, dude abides.

  4. Kıvanç says:

    Vazgeçilmezim her zaman bira. Beck’s ve Amstel seviyorum.

  5. çaksu says:

    Hiç hazetmiyorum. Önceden rahatsız etmezdi, artık konser mekanında zor duruyorum kokudan. Arada travmatik bi gece oldu, onun payı büyük olmalı. Açık kafayla daha güzeliz. Rüzgarı hissetmek sarhoşluğa bin basar. Hehe.

  6. Erdem says:

    Tam bana göre bu konu. Bir süredir Almanya’da yaşadığımdan alkolün bir çok çeşidine ve markasına çok uygun fiyatlarla ulaşabiliyorum. Genelde bira ve viski içiyorum. İçtiğim değişik biraları elimden geldiğince yorumlayıp tweeter’da paylaşıyorum. Bu işi benden uzun süredir ve benden çok daha iyi yapan Türk arkadaşlarla’da bilgi alış verişi yapıyoruz.

    Gelelim Biraya: Maalesef yıllardır Türkiye’de içtiğimiz tüm biralar lager tipi bira ve tat olarak çok farklı seçenek sunmuyor. Ancak son 1 yıl içerisinde bir çok farklı marka ithal ediliyor. Sevdiğim markalara gelirsek Almanya’nın gururu buğday birası Paulaner (TR de 33 lük 7-8 Tl), dünyanın kayıtlı en eski bira üreticisi olan weihenstephaner(bu da var TR de). Genelde Belçika’da üretilen ve başlangıcı papazlara dayanan Trappist biraları ve İngiltere’den çıkma stout ve tarzı biralar.

    Buğday biralarında muz ve maya kokuları ağırlıktadır ve gerçekten çok serinletici bir içimi vardır.

    Trappistlerde daha çok meyve tatları alınır, lezzetli fakat herkesin sevmeyeceği biralardır.

    Stout ve porterlar kavrulmuş malttan üretildiğinden koyu renkli biralardan. En bilinen örnek Guinness’tir. Bu biralarda ise kavruk tatlar, kahve ve fındık aromaları bulunur.

    Viski de ise genellikle Single Malt olanları tercih ediyorum. Viski dünyasının en iyileri genelde bu gruptan çıkıyor. Single Maltlar buzsuz ve sek olarak içiliyor, bazen aromayı ortaya çıkarmak için çok az su ilave edilebiliyor. Yukarıda da yazıldığı gibi viskiye buz koymak standart değildir. Sadece Bourbon tipi viskiler buzla içilebilir. Ben onları da buzsuz seviyorum.

    Bira ve viski dışında da içki içmeyi seviyorum. Değişik kokteylleri fırsat buldukça deniyorum. Geçen haftaki Türkiye ziyaretimde 7 şişe götürdüm:D.

    Konu içki olunca çenem düşüyor kusura bakmayın.

  7. afrorizma says:

    Bomonti marka bira hakkında ne düşünüyorsunuz ? 17 yaşında Almanya`dan Türkiye`ye gelmiş içki kültürü yerinde samimi bir arkadaşım TR`nin en iyi birasının Bomonti olduğunu söylüyor ama özellikle etrafımdaki çoğunluk kesim Tuborg tercih ediyor ve Bomonti hakkında epey olumsuz yorumlar getiriyorlar sizlerin bu bira markası hakkında ve Türkiyede ki (kolaylıkla alınabilecek) en iyi bira hangisidir?

    Erdem

    @afrorizma, Türkiye’de ki biralar arasında ben de en çok Bomonti yi seviyorum özellikle filtresiz olanı. Ama yukarıda dediğim gibi artık Türkiye’de birçok ithal bira 7-10 Tl fiyat aralığında bulunuyor. Paulaner, Erdinger, Kozel, Amsterdam Navigator, Guinness bunlardan bazıları. İstanbul’da ise yaklaşık 50 çeşit ithal bira bulunabiliyor.

    B U R Z U M

    @afrorizma, kısa ve öz olarak ‘leş’…

  8. şeyh hulud says:

    Süt ve ayran dışında çok nadiren başka bir şey içtiğim için kara cahil olduğum konuların en başında içecekler.

  9. Ugur says:

    Rakının yeri bambaşka tabi.Bir Egeli olarak benim için vazgeçilmez ve yeri dorulmaz birşey.Pektabi Rakı içmek için ortamın oluşması lazım.Dostlar, aile, zaman, mekan vs.Zaten ne eliniz gidiyor şişeye ne de vicdanınız razı oluyor ‘ortamsız’ Rakı içmeye.

    Onun dışında her zaman ve her yerde içebildiğim yıllardır vazgeçmediğim biricik dostum gin & tonik’imi çok severim.Gin tercihimi Gordon’s dan ziyade Beefether’dan yana kullanıyorum.Ha tabi Bombay varsa ikisine ‘çekilin reisiniz geldi’ diyip bir kenara koyuyorum heh.

    Geçen hafta Barcelona’daydım.Şaraptan pek anlamam pek de içmem ama Sangria’yı merak ediyorduk, içelim dedik.Bana şaraptan daha ziyade alkolü meyve kokteyli gibi geldi, beğendim.İspanya sıcağında iyi gitti.

    Yine Barcelona hard rock cafe’de farklı kokteyller içtim.İçkilerimizi hazırlayan Daniel çok sempatik ve kafa bir elemandı.Sağolsun özenerek içkiye doyurdu bizi.

    Kokteyl olayına da baya sardım artık.Evde kendim birşeyler hazırlıyorum.İki bira açayım devri bitti benim için.Bira içesim dahi gelmiyor.
    Son zamanlarda Cola & Bacardi ikilisi ya da Martini Rosso & Bombay & Elma suyu ile çok lezzetli anlar geçiriyorum.İlerki günlerde daha farklı tarifler deneyeceğim (iyi ki varsın duty free).

  10. Avcı says:

    Son 2-3 yılda inanılmaz bir şekilde alkolle bir bağım oluştu.Eskiden haftadan haftaya bira , ayda 1 kadeh şarap içen ben alkol yasağı ve kısıtlaması geldiğinden beri (2012 Kasım) her geçen gün daha fazla içmeye başladım.Son 1 yılda iyiden iyiye gurme oldum bu konuda.Ama hala %20 alkol oranını geçen içkilere karşı yeterince ilgili değilim.

    En çok tükettiğim bira konusunda önceliğim buğday biraları.Migros ve Carrefour sağolsun Türkiye’nin her yerinde en az 2 çeşit buğday birası satılıyor.Bunu göre tekeller de ufak ufak bu işe girmeye başlıyor.Türkiye’de bu konuda sessiz sedasız bir devrim oluyor.

    Benim için Türkiye’de satılan 1 numaralı buğday birası Weihenstephaner.Olağanüstü lezzetli.Sonra Hoegaarden [Düşük alkol oranıyla kahvaltıda bile içebilirsiniz] sonra sırasıyla Paulaner,Kwak ve Erdinger.Zaten bunların dışında Türkiye’de markette ya da tekelde buğday birası bulma olasılığınız %2-3.

    Klasik arpa birasında ise önceliğim Leffe Blonde.Sonra Leffe Brune,Leffe Radiuese ve muhteşem şişesiyle Grolsch.

    Eğer gittiğim mekanda sadece yerli bira varsa Tuborg Fıçı ya da Bomonti Filtresiz alıyorum.En azından katkısız biralar.

    Yazının başında dediğim gibi yüksek alkollü içkilerle aramı daha düzeltemedim.Geçen aldığım 35′lik Jack Daniels’ın (Amerikan Viskisi) ancak yarısını içebildikten sonra arkadaşıma verdim.Hala Rakıyı sek içemiyorum.Ve hala Votka bana İĞRENÇ geliyor.

    Bunun dışında yurtdışına çıktığımda mutlaka denemediğim içkileri deniyorum ve Türkiye’de bulamadığım bir çok içkiyi Türkiye’ye getiriyorum.Geçen yıl ablamla katıldığım Orta Avrupa Turu’ndan bu ganimetlerle döndüm mesela.(İkili Rakı hariç hepsi tek tek toplanıp bavullara sıkıştırıldı.)
    https://twitter.com/Erdal_Avci/status/513651041204973568

    Kısacası alkol konusunda her geçen gün daha fazla yol alıyorum.Belki ileride bir gün kendi köyümde Orta ve Kuzey Avrupa’da olduğu gibi “Butik Köy Birası” işine girerim.Ne de olsa Kayseri’de kilometrelerce Buğday tarlası var :).

    Ahmet Saraçoğlu

    @Avcı, Grolsch cidden güzel. Şişesi de çok iyi, özellikle ağız kısmı çok rahat, şişesi sayesinde en rahat içilen biralardan biri.

    Avcı

    @Ahmet Saraçoğlu, Yalnız Grolsch’u ilk kez açmaya çalışan biri genellikle açamayıp önemli kısmını yere döküyor(Benim ilk Grolsch’un yarısı yere döküldü).Teli kağıttan çıkarmak çok zor (Eğer bira fazlasıyla soğuksa)

    Bir şeyi daha eklemek istiyorum.Tekellerde olmasa bile büyük marketler de (Migros-Real-Carrefour) Leffe Blonde ve Brune’nin 75′likleri satılmaya başlanmış.Şarap şişesi gibi alıp, eve,arkadaş grubuna ve ya kız arkadaşına götürebiliyorsun.Fiyatı ÖTV DENEN HARAÇ olduğu halde inanılmaz uygun. (17.50 TL)

    Ahmet Saraçoğlu

    @Avcı, eskiden çalıştığım şirkette ve evimdeki su şişeleri de o tarzda olduğundan benim açımdan gayet rahat oldu açması. Kağıdı tele yakın yerden tırnağınla çizip yırtabilirsin.

  11. Daha önce farklı bir tartışma konusunda da belirtmiştim sanırım, rakı & biradan oluşan bir içki yaşantım var. Birçok alkolü denedim ama hiçbirini bir sonraki gün özlediğimi söyleyemem. Sanırım hayatım boyunca “ah bi votka olsa da içsem” “şimdi bi cin olacaktı ohh be” gibi cümleler kuracağımı sanmıyorum. İlk gençlik döneminde çok fazla kalitesiz şarap ve adapsız viski tükettiğimden midir bilemiyorum, ilgi alanımın biraz daha dışında kalıyorlar. Özetle varsa yoksa bira ve rakı derim. Son zamanlarda viskiye hafif bir meyillenme var içimde, hayırlısı diyorum.

    Bira soğuksa hemen her ortamda tüketirim. Şuradan çok değil bir sene öncesine kadar 6-7 tane bira toleransına sahipken, şimdilerde ikinciyi geçmek işkence olabiliyor. Bunlar dönemsel şeyler tabi, takmıyorum.

    Rakı içmeyeli de çok oldu bu arada, bizim ekipten gören duyan varsa olm bir şeyler yapalım lan, duyun sesimi.

  12. muhittin kafasıgüzel says:

    bira, jagermeister, rakı, viski. muhteşem 4′lüm. bira olaraktan efes malt, kırmızı tuborg, grolsch ve kozel severim. bira başkadır benim için hobi için yine içerim. jagermeister en sevdiğimdir king tir vazgeçilmezimdir. rakıyı severim ama rakı için çaba sarfetmem o bana gelirse de affetmem. rakıyla olan ilişkilerimi arttırmam lazım:) viski de ilişkimi arttırmam gerekenler arasında. iyi bir viskiye hiçbir zaman hayır demem ama iyi bi viski bağdatta bile olsa gidip almam. gidip almalı bazen:) sonuç olarak rakıyı viskiyi de severim der gider yine jager bira yaparım.

  13. saw you drown says:

    Rakı berbat bir içki benim için. Kokusu olsun, tadı olsun. En fazla 2-3 defa içmişimdir. Bira’yı ayrı bir köşeye koyarsak; (bence bira başlı başına bir içecek türüdür) viski, şarap, cin favorilerim bunlar.

  14. B U R Z U M says:

    alkol kültürüm babamın işi yüzünden iyidir. daha önce yazmıştım bunu sitede. onun dışında amcam da bu konuda son derece kültürlü ve iyidir. onunda çok faydası oldu bana. babamın işi ve amcamın kültürü birleşince çok fazla sayıda alkol türü deneme şansım oldu. kokteyller, viski, rakı, likörler yani aklınıza gelen herşey. fakat bu kadar alternatifin arasından özellikle bira, viski, cuba libre ve jagermesiter i çok fazla seviyorum.

    alkol alan herkese özellikle kışın jagermeister i şiddetle tavsiye ediyorum. bilen bilir boku çıkarılmadan içilirse cidden şifa kaynağı. hatta zevk için değil, şifa için kışın başlangıcında alın bi şişe bulunsun agalar. antibiyotik niyetine gömün.

    yazın cuba libre gerçekten inanılmaz bi zevk.

    viski…gerçekten içerken kendimin özel hissettiğim bir sıvı. severek içiyorum, tadına vararak içiyorum, marduk-burzum-gorgoroth dinlerken içiyorum. çok sayıda viski türü ve markasını tüketme şansım oldu. ucuzundan çok pahalısına kadar geniş bir yelpazeyi içme şansına sahip olmuştum. bu zengin olduum için değil dediğim gibi amca ve babamın işinin faktörü. o yüzden şu an alabilmek için kendi gücümün yetmeyeceği marka ve türleri buraya yazmayacağım. meraklı dostlara kendi fikirlerimi yazayım. fikir verebilirsem ne mutlu.

    heryerde bulma şansızın olduğu şeyleri yazayım;

    johnnie walker gerçekten harika viskiler yapıyor dostlar. eğer scotch seviyorum derseniz, bir klasik olarak black label ı şiddetle öneriyorum. gerçekten içim, tat ve fiyat/performans açısından inanılmaz başarılı. bunun birde double black versiyonu var, şişesi falan ağır karizma. ama içim olarak klasik black label ın yanına asla yaklaşamıyor bunuda belirteyim. eskiden bir green label gerçeği vardı, o anlatılmaz yaşanır. gerçekten mükemmeldi.

    yine scotch meraklılarına dimple önerebilirim. abartı fiyatı olmayan ve çok kalite bir viski. onun dışında bütçemi kasmadan single malt takılcam ben aga derseniz aradığınız kan the glenlivet dostlar. 12 yıllığı abartı fiyatlı değil ve single malt zevkini size yaşatabilir.

    ben scotch sevmiyorum derseniz ve yaşasın amerika diyorsanız, yine çok abartı fiyatı olmayan, bulması kolay olan jim beam black harika bir seçim olacaktır. jack daniel’s ne oldu aga diyenleriniz olabilir. cevabım ise jack in aq. şunu özellikle yazmak istiyorum. duty free yada başka yerden bulabilirseniz jim beam devil’s cut içtiğim en güzel amerikan viskisi. yani en azından benim fikrim bu.

    viskiye yeni başlamak istiyorsanız, çok kasmasın, çok yakmasın, akıp gitsin derseniz adresiniz irlanda viskisi olan jameson olsun dostlar.

    ayrıca sitede bu tipler varsa da yinede yazıcam kusura bakmayın; şivaz mı jack mi? diye soranlara, viskiyi enerji, kola gibi şeylerle karıştıranlara, viski muhabbeti açıldığında yine jack ve şivaz dan başka bişi bilmeyip atıp tutanlara ağır derecede uyuz oluyorum. yapmayın etmeyin. hiç bilmiyorsanız bile biraz araştırın. öğrenin. zor bişi değil bu.

    bira muhabbetine gelirsek, maalesef ülke şartları gereği burda bi bok içemiyoruz. tamam ithal biralar var ama cep yakıyor. o yüzden direk benim hayatımda iz bırakan biraları yazmak istiyorum, almanları çok seviyorum:)
    — löwenbrau açık ara favori bira markam. biliyorum daha iyileri var ama benim olayım budur. onun dışında paulaner ayrı bir mükemmellik diyebilirim. ve son olarak cidden apayrı bir efsane AUGUSTINER…başka bişi demiyorum…

    rakı sevmion mu derseniz; aramam, keşke rakı gömsem demem ama bulduğum zaman ise büyük bi zevkle gömerim. türkiye içinde favorim açık ara tekel kulüp rakısı dır. denemeyen herkese şiddetle tavsiye ediyorum. sonra teşekkürleri kabul ederim:)

    son olarak vodka. bu konuda kültürlü değilim. yine babam sayesinde çok çeşit vodkalar içtim ama asla aramam, durduk yere canım çekmez. yine türkiye için konuşacak olursam, arkadaş grubu olarak toplanıldığında ve vodka içme kararı alındıysa benim önerim her zaman smirnoff olur.

    şarap? o konuda da baya cahilim. açıkcası çok kaliteli bi şarap ile orta kalite bi şarabı tat olarak ayıramam. test edildi ve onaylandı. kesin bilgidir:)

    umarım hep mutluluğa içersiniz dostlar…şerefe…

  15. B U R Z U M says:

    @Ahmet Saraçoğlu, seni bulacam saraçoğlu !!!!!! maviş maviş o etiketi oraya koymayacaktın !!!11! :):):)

  16. Batuhan Bekmen says:

    Çekirdek ailemin tüm üyeleri içkiye meraklı insanlar olduğundan kelli, uzun süre boyunca rakı sofraları ve bira en büyük keyiflerimden biri oldu. Ta ki ünlü “doktor dayı” beni viski ile tanıştırana kadar.

    Viski kültürü birkaç yıl içerisinde en büyük zevk ve meraklarımdan biri haline geldi. Hem tek malt, hem de harman viskiler ile ilgili sürekli araştırma yapar, sürekli yeni şeyler tadar oldum. Bu durum böyle de gidecek gibi.

    Harman ve tek malt arasında bir tercihim yok, çünkü iki türün de kendine has yer ve zamanları olduğunu düşünüyorum. Örneğin aklıma bir triple cask Bushmills’den veya Black Grouse’dan daha iyi bir öğlen viskisi gelmiyor. Ancak iyi bir akşam yemeği akabinde içilecek, kaliteli bir Speyside (tercihen The Balvenie veya Dalwhinnie) veya Highland (Oban :|) tek maltı için “gerçekten” çok uzun yollar kat edebilirim.

    Buz konusunun da tamamen keyfe bağlı olduğunu düşünüyorum. %43 ve üstü alkol oranlı tek malt viskilerin bir miktar su ile servis edilmesi tadı daha çok öne çıkartabiliyor ama işin içine buz karışınca ısı dengesi biraz bocalayabiliyor ve büyük bir parça buz kullansanız bile bardağın sonuna doğru, ilk tattan pek eser kalmıyor. O yüzden tek maltları buzsuz tercih ediyorum ama bardaktaki viski oranının azaltılıp buzlu içilmesi ve tüm nodları gayet net alınması da mümkün. Şahsen harman viskilerde de buz tercih etmiyorum ama İrlanda viskileri de İSTİYOR be krdşm.

    Viski konusunda öyle pek merakı olmayan ama alınca da iyi viski almak isteyen arkadaşlara önerim de “J&B almayın ne alırsanız alın” olur. Tek malt veya premium harman almadığınız sürece en önemli etken zaten fiyat/performans olacak. O konuda da Ballantine’s, Johnnie Walker, Jack Daniel’s gibi markalar hiç şaşırtmaz, rahat olun. Burbon merakınız varsa ve Jim Beam’den ileri gitmek istiyorsanız da Wild Turkey için ve damağınızda zevk patlamaları yaşayınmhmhmh.

    Neyse, sabaha kadar konuşurum viskiyle ilgili o yüzden burada durayım. Konuyla ilgili başka arkadaş varsa devam ederiz ama haha.

    Votkaya olan sınır tanımaz nefretim haricinde, pek içki ayırdığım söylenemez (sanırım bir de tekila benim için “meh” bir içki). Özellikle Efe marka yaş üzüm rakısı bu aralar çok iyi gidiyor. Onun dışında kalamar+sıcak ekmek+tereyağ+grappa’dan oluşan yaz kombosunu da tekrarlamak için sabırsızlanıyorum, herkese tavsiye ederim. Grappa yerine buz gibi beyaz şarap da çok iyi gidiyor. Muhtemelen Bacardi de olur.

    Bira konusunda ise zevkim bol, bilgim sınırlı. Çok tür tatmışımdır ama öyle bir zevk geliştirecek kadar tecrübem olmadı herhalde. Tuborg, Amstel, Becks falan içiyorum işte haha.

    Sláinte!

    Ugur

    @Batuhan Bekmen, Vodka’yı ben de bir o kadar sevmiyorum.Yani öyle ki çevremde vodka içen biri oldu mu kendisine cüzzamlı gibi bakıyorum.

  17. Görkem Yücesoy says:

    Yaklaşık 8 ay önce tütsülenmiş bira ile tanıştım. O zamandan beri en favori içkim. Herkese hitap eden bir şey değil, ama merakınız varsa mutlaka ama mutlaka deneyin derim. Benim için dünyanın en iyi içkisi şu anda budur:

    https://tiltingsuds.files.wordpress.com/2010/06/dscn1222.jpg

  18. Erdem says:

    Schlenkarla candır. Bildiğin is/duman içiyorsun.

    Bilenler olabilir ama bira ve viski konusunda takip ettiğim birkaç türkçe bloğun linkini vereyim. Belki birilerinin işine yarar.

    http://birasevdasi.blogspot.de/ : Adından da anlaşıldığı gibi bira ile alakalı. Sahibinin anlatımı süper, ayrıca tanıttığı biraların ve üreticisinin tarihi ile ilgili enteresan bilgiler veriyor genelde.

    http://biraatolyesi.blogspot.de/ : Bu arkadaşlar bira tadımının yanı sıra kendi biralarını da yapıyorlar. Son dönemde evde bira yapan insan sayısı çok arttı. facebookta bu konu ile ilgili 3-4 türkçe grup bile var.

    http://www.meleklerinpayi.com/ : Son blog viski üzerine. Yanlış hatırlamıyorsam 200′den fazla viski tadımı ve yorumu mevcut sitede. Ayrıca viski ile alakalı bir çok haber ve Türkiye’de yapılan etkinlikleri bu blogda bulabilirsiniz.

    http://keyifadami.net/ :Bu blog ise çok ayırmadan hemen her türlü alkollü içecek ile ilgili yazılar yazıyor. Gördüğüm kadarıyla ağırlık viski ve şarapta.

  19. onurtoptas says:

    Votka çok seviyorum. Ama garip bir şekilde yazın ortasında/baharda kalabalıkta bilimum aromatik içecekler ve yan ürünlerle birlikte değil de, kışın griliğin kasvetin sessizliğin içinde mezesiz aromasız çerezsiz müziksiz buzsuz içmeyi seviyorum. Votka içmek benim için şöyle bir şey(temsili) :

    http://i1272.photobucket.com/albums/y395/JosephCagdason/clip_image002_zps0wznhhbl.jpg

    Bunun dışında tadından bıkmayacağım içkiler Bailey’s ve bira. Kırmızı şarap ve rakıyı da uzun süre içmeyince çok özlüyorum ancak birayı her hafta muhtelif günler içebilirim. En sevdiğim içme ortamları öğleden sonrası güneşi evin içine vururken salonda ve arkadaşlarla yüksek bir dağ/deniz/orman manzarasına bakan açık havada.

  20. Firat Tale says:

    her zamanki favorim Long Island Ice Tea, su ana kadar ictigim mekanlar arasinda en iyisi Dorock XL’daydi.

  21. Twat says:

    Yeni Efes “+1 dinlenmiş” serisi süper olmuş, bira sevenler baksın. Tadı ve kokusunu sevmeme rağmen çok şekerli ve ağır gelirdi efes yıllardır da içmezdim bu yüzden ama bunu geçen hafta 2 içişte deneyince fark ettim ne başağrısı yapıyor ne gereksiz şişkinlik. 5-6 tane de içtim bir tanesinde hatta. şişe olsun kutu olsun dibe doğru gelen o bilindik bayık tat da yok bunda. Hakikaten çok değişik yapmışlar.

    Ha bir de ambalaja tasarıma düşkün biri olarak kutu ve şişelerin tasarımı efsane olmuş. Eski 90lardaki ambalajlara saygı duruşu gibi yapmışlar. Özellikle gri çizgili kutu ve mavi büyük logo harika olmuş. Artık dikkat edilirse çoğu üründe markalara büyük logosunu koymuyorlar. Ya da logonun yanında bir sürü sponsor, kampanya, organizasyon, reklam, uyarı, vinyet, bok püsür vs. oluyor. Bunda o olayın olmayışı güzel.

    Her markette yok sanırım, dolaplarda markanın diğer çeşitleri daha çok oluyor genelde ama bunu bulunca kaçırmayın derim.

    Kutuyu açınca 90lar thrash albümleri kendiliğinden açılıyor.

    OblomoV

    @Twat, Devletimiz sağ olsun birayı bile içemez hale geldik. Merak ettim ama, deneyeceğim.

  22. Emre Görür says:

    - İçki içmeye onunla başladığımdan olsa gerek favori biram Löwenbrau’dur.
    - Schlenkerla’yı bu sayfada gördüm ve isli olduğu için ciddi şekilde merak etmekteyim, zira viski olarak Talisker’e bayılırım.
    - Tekila da sevdiğim içkilerden biri ama para verip Olmeca dışında bir marka almışlığım yok.
    - Rakı bence kötü bir içki. Arkadaş ortamında içmek istediğimde elim yeşil Efe’ye gider.
    - Vodka ile pek aram yok.
    - En sık tükettiğim içki yaşadığım yerden dolayı rom. Buradaki en iyisi Santiago de Cuba’dır. Ben añejo especial’i tercih ederim. Hem cuba libre yapmak için idealdir, hem de sek içimi iyidir.
    - En sevdiğim içki ise şarap. Merlot tercih ederim. Fiyat/kalite açısından Frontera gayet iyidir.

  23. Yatım says:

    @ahmet kafayı kırmakla mı sorun yoksa sadece alkolle mi

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.