# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SIGH – Graveward
| 18.04.2015

Tanıdık bir korku.

Ertuğrul Bircan Çopur

Bu tarz bir gruptan beklenebilecek şekilde, SIGH’ın da peş peşe her albümü birbirine hem çok benzeyip, hem de bariz farklarla birbirinden ayrılıyor. Üç yıl önceki “In Somniphobia”dan sonra “Graveward” da aynı düzeni takip ediyor diyebiliriz. İçinde bir önceki albüme konsa sırıtmayacak şarkılar da barındıran albüm, bazen de nispeten o denli çiğ kalıyor ki bambaşka bir şeyler denendiği direkt göze çarpıyor.

Mirai Kawashima sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla oldukça sempatik ve dinleyicileriyle konuşmayı, onların fikirlerini duymayı seven bir müzik adamı. “Graveward”un beste, kayıt ve düzenleme süreçlerinde de albümle ilgili oldukça sık ve güncel bilgiler verdi. Bunlardan en ilginçlerinden bir tanesi, albümün konsepti üzerine aslında. 70 ve 80’lerin İtalyan korku filmi sahnesinden büyük bir esinlenme taşıyor “Graveward”, ki bu da alışılagelmişin epeyce dışında. Kawashima aynı zamanda şarkıların inanılmaz sayıda çok katmandan oluştuğunu ve bilgisayarındaki kanal kayıtlarının 100GB’ı aştığını söyledi bir noktada, ki albümü dinleyince o kadar katmanın nerelerde olduğu rahatça görülebiliyor.

Müzikal bir değerlendirmeye girişmeden, “Graveward” ile ilgili en büyük hayal kırıklığımı söyleyeyim: Prodüksiyon. Bu kadar katmanlı, farklı enstrümanlar ve efektlerin bol bol yer tuttuğu bir albüm için fazla kirli ve hiçbir şeyin olması gerektiği kadar net olmadığı bir düzenleme yapılmış. Ortada çok büyük olasılıkla bilinçli bir seçim var, onu belirteyim; Kawashima işin amatörü değil. Seçilen eski tip korku konseptine uygun olsun diye her şeyin biraz pütürlü ve soluk renkli olması istenmiş ve başarılı olunmuş. Ama konsept ne kadar aynı yerden beslense de önümüzdeki bir film değil, bir müzik albümü ve bu tarz bir prodüksiyon tercihi albümdeki yoğunluğun anlaşılabilmesini oldukça zorlaştırıyor. İşin açığı, günümüzdeki SIGH müziği böyle bir düzenlemeye uygun değil diye düşünüyorum.

Albümdeki lead gitar tonlarını övmek için ayrı bir paragraf açtım buraya. Neden bilmiyorum ama o tok gitar tonları American McGee’s Alice’in grinin farklı yoğunluklarındaki o tuhaf dünyasını hatırlatıyor dinlerken ve albümün korku temasına daha uygun bir ton seçilemezmiş sanıyorum. Tonun yanında, genel olarak lead gitarların albüm boyunca harika işler yaptığını da belirteyim.

“In Somniphobia”ya kıyasla albümdeki en büyük değişim, daha direkt ve tekrarlı parçaların uzun zaman sonra bir SIGH albümünde kendilerine bolca yer bulmuş olmaları. Out of the Grave, The Casketburner, The Forlorn gibi şarkılar bilindik SIGH çılgınlıklarını barındırsalar da özellikle nakaratlarıyla (en azından grup standartlarında) fazla düz kalıyorlar. Kötü ya da zayıf şarkılar oldukları değil anlatmak istediğim; fakat bazı zamanlarda gruba yakıştıramadığım kadar şaşaasız bir görüntü veriyorlar. Terazinin diğer tarafında ise The Tombfiller ya da A Messenger from Tomorrow gibi şarkılar konukların da katkılarıyla ciddi anlamda hayranlık uyandırıcı.

Konuklar demişken, albümdeki konuk listesi de epeyce göz kamaştırıcı malumunuz. Matt Heafy, Kvarforth, Sakis Tolis, Frédéric Leclercq ve Metatron şeklinde dizebileceğimiz bu heybetli beşli farklı şarkılarda vokalleriyle albümde katkıda bulunuyorlar. Kullanılan clean vokaller korku temasına uyum sağlanması amacıyla sanıyorum biraz autotune’dan geçirilmişler ve geri kalan her şeyden biraz farklı tınlıyorlar. Ben şahsen bunu atmosfere oldukça uyumlu buldum; fakat rahatsız olacaklar da olabilir sanıyorum.

Sonuç olarak SIGH’dan beklediklerimi nispeten karşılayan, fakat bir yandan da eksikliklerini görmezden gelmekte oldukça zorlandığım bir albüm oldu bu. Grubu çoğu şeyi göz ardı edebilecek kadar sevsem de, “Graveward” uzun zaman sonra en az keyif aldığım SIGH albümü diyebilirim ve bunun başlıca sebebi de konsepte uysun diye güdük bırakılmış prodüksiyon.

7.5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.25/10, Toplam oy: 12)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2015
Şirket
Candlelight Records
Kadro
Mirai Kawashima: Bas, vokal, klavye, programlama
You Oshima: Gitar
Dr. Mikannibal: Saksofon, gitar
Junichi Harashima: Davul
Satoshi Fujinami: Davul, gitar, bas
Şarkılar
1. Kaedit Nos Pestis
2. Graveward
3. The Tombfiller
4. The Forlorn
5. The Molesters of My Soul
6. Out of the Grave
7. The Trial by the Dead
8. The Casketburner
9. A Messenger from Tomorrow
10. Dwellers in a Dream
  Yorum alanı

“SIGH – Graveward” yazısına 8 yorum var

  1. Osman says:

    “Leş. 9/10″ -IGN

    Ertuğrul Bircan Çopur

    @Osman, Ahah, oyle mi olmus? SIGH’in ekstra ovulmeye ihtiyaci olmadigini dusundugum icin biraz yalnizca begenmedigim taraflarindan bahsetmis olabilirim. Sonucta kotu bir album degil tabii ki, o yuzden not oyle.

    Osman

    @Ertuğrul Bircan Çopur, Hayır abi ya, sen çok yanlış anladın :). Bu benim kişisel yorumum, kritikte bi sorun yok yani. Olsa da aşağılayıcı şeyler yazmam. Yıllardır yazılarını okuyorum sonuçta…

  2. owlbos says:

    Albümü daha adam gibi dinleyemedim. FNM albümü bir anda ortamlara salınınca bir anda onda kaydım. Ama dinlediğim şarkılardan yola çıkarak bir kaç şey yazayım. Cidden produksiyon konusuna bende baya bi takıldım. Kawashima Bircan abinin de dediği gibi çaylak bir müzisyen değil yıllardır bu müziğin içinde olan değerli bir müzisyen. Prod. konusunda sonuna kadar bilinçli bir karar almış olmalı fakat In Somniphobia gibi bir albümün ardından geldiği de ortada. Bu albüm Scenes From Hell’den sonra çıkmış olsa direk çullanırdım galiba üstüne ama bu konu biraz canımı sıkmış olacak ki daha tam olarak çökemedim albüme.

  3. özgür says:

    ben de albümü dünyanın en dandik mp3 çalarıyla dinlerken “lan kulaklık iyi takılmadı mı yoksa” diye kulakların girişini kontrol etmiştim.

    çok farklı bir sound olmuş. hayal kırıklığı oldu ilk dinleyişte.

  4. Rashid says:

    Youtube’da albümden bir şarkı dinlerken “ulan bari ses kalitesi iyi olaydı” diyordum ama kanalda “Candlelight Records” adını gördükten sonra baya bi hayal kırıklığına uğradım.

  5. crowkiller says:

    bu yıl marduk’un yeni albümünden sonra dinlediğim en iyi albüm, notum 9/10

    grubun kirli soundu ve kirli prodüksüyonu ayrıca hoşuma gitti, grup bir önceki albüme göre avant-gard ögeleri biraz daha kısıp metale yönelmiş gibi geldi bana ve bunu sevdim

    yazıda da belirtildiği gibi lead gitarın tonu ve riffleri gerçekten muhteşem, sololar zaten almış başını gitmiş, bazı aşmış senfonik metal gruplarını bir kenara koyarsak rock enstrümanları dışındaki enstrümanları metal müziğe bu kadar iyi yediren başka bir grup görmedim,ne çok ön planda bu enstrümanlar ne de çeşitlilik olsun diye konulmuş,tam kararında

    grup ilk albümlerinde şimdiki hallerine göre fazla düz sonlara doğru da fazla metalden uzaklaşmış işler yapıyordu,bu albümün grubun karakterini oturttuğu albüm olduğunu düşünüyorum, hem sapına kadar metal hem de çok deneysel şeylerin kulanıldığı bir albüm olmuş

    o değilde lead gitarın tonu çok fena çok, dur bi daha açıp dinleyeyim

  6. B U R Z U M says:

    Kritikte produksiyon muhabbeti gecince cok merak ettim. Albumden 3 parca dinledim. Ben inanilmaz begendim albumun kaydini. Bu tarz olaylari seviyorum. Bu album ile sigh grubuna bi dalıcam. Bakalım neyin nesiymis. Daha once bi kac parca dinleyip begenmemistim, tekrar bi sans vereyim.

    Ayrica kritigi buyuk zevkle okudum. Beynine saglik.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.