# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
BLOODBATH – Grand Morbid Funeral
| 20.11.2014

Bu kez kan siyah beyaz akıyor.

Sevdikleri, toprağım dedikleri isimlerin uzun yıllar önce yaptıklarını günümüze taşıma amacıyla harekete geçen ve her biri meşhur insanlar olmaları (ve de iyi müzik yapmaları) dolayısıyla çok geniş bir kitleye yayılan BLOODBATH, uzun bir aranın ardından, tam 6 yıl sonra yeni albümü “Grand Morbid Funeral” ile karşımızda.

Jeff Loomis’in ARCH ENEMY’ye katılmasıyla denk, belki de daha şaşırtıcı bir seçimle PARADISE LOST vokalisti Nick Holmes’u gruba alan BLOODBATH, bu sürprizin rüzgârını da içine kattığı dev bir promosyon eşliğinde çıkardı yeni albümünü. Albüme dair beklentilerim, grupla yaptığımız röportaj sonrasında biraz şekillenmişti aslında. Daha az İsveç, daha çok Florida; daha az soğukluk, daha çok çirkinlik; daha az kükreme, daha çok hırıltı, çiğlik…

Tabii akıllara gelen ilk soru şu: bu albümü meşhurlardan kurulu BLOODBATH değil de kimsenin tanımadığı bir BLOODMATH yapmış olsaydı, yine aşağıda okuyacağınız kritiği mi yazardım? Basının ve hayranların tepkisi yine aynı mı olurdu? Müneccim boku yemediğimden bu soruya net bir yanıt vermem zor, ancak bu yıldızlar karması durumunun insanlar üzerinde ister istemez yarattığı olumlu bir etki de var elbet. Sonuçta tanıdığımız, yapabildiklerini bildiğimiz adamlar; muhakkak ki bir pozitif ayrımcılık oluyor.

BLOODBATH’i ta ilk “Breeding Death” EP’siyle tanımış ve grubun tüm kariyerini avucumun içi gibi bilen bir insanım. Bana kalırsa grubun bugüne dek yaptığı en iyi iki iş “Breeding Death” EP’si ve “Unblessing the Purity” EP’si. “Breeding Death”, çünkü oldschool İsveç death metali retrosunun ilk ve en iyi örneklerinden biri. “Breeding Death”, çünkü bu isimleri bir arada görmüş olmanın verdiği ilk heyecan, şaşkınlık ve coşkunluğu barındırıyor: Akerfeldt, Swanö, Renkse, Nyström; hoşt.

“Unblessing the Purity”, çünkü bana kalırsa BLOODBATH’in tüm kariyeri boyunca yazdığı en iyi iki şarkıyı barındırıyor: Blasting the Virginborn ve Weak Aside. Bu iki şarkı, hayatımda dinlediğim en iyi death metal şarkılarından ikisi olmalarının yanı sıra, bence BLOODBATH tarafından da tekrar geçilmesi çok zor iki kusursuzluk abidesi olarak duruyorlar.

The Fathomless Mastery” ile öncesine oranla daha modern, daha zor icra edilir ve teknik işlere kayan BLOODBATH, kendini tekrarlamamak adına farklı bir yöne kayması gerektiğinin farkına varmış olacak ki, röportajda da dedikleri gibi, “Grand Morbid Funeral”ın nasıl bir albüm olacağına ta “The Fathomless Mastery” zamanından karar vermişler bile.

Adının esinlendiği albüme ve içerdiği konuklara bakınca, “Grand Morbid Funeral” yapmak istediğini tam olarak yapmış bir albüm. İçinde death metale dair çok çeşitli ilhamlardan gelen türlü uğursuzluklar, çirkinlikler, sevimsizlikler barındırıyor ve bunu temiz bir kayıt ve güçlü bir prodüksiyonla sunarak, temelinde eski ve yıpranmış bu tınının günümüzde de gayet kabul edilebilir hale gelmesini sağlıyor. Albümün prodüksiyonu, gitar tonları, kayıt, gerçekten de HAYVAN gibi. Güçlü bir ses sistemiyle dinlendiğinde, gitar tonunun birtakım ufak detayları, sıradan bir sistemde dinlendiğinde fark edilmeyen köpeklikleri, puştlukları çok daha net anlaşılıyor ve o noktada grubu takdir etmeden duramıyorsunuz. Çeyrek asır öncesini referans alan bu müziği, hem böylesi özüne sadık, hem de böylesi güçlü ve yeni şekilde sunabildikleri için BLOODBATH’i tebrik etmemek olmaz. Albümün müzikalitesi ayrı bir konu, ancak prodüksiyon konusunda albüm cidden ezip geçiyor.

Müziğe ve “Grand Morbid Funeral”ın BLOODBATH diskografisinde nerede durduğuna baktığımızda, kimileri için ufak çaplı şöyle bir ikilem hasıl olabilir diye düşünüyorum.

“Biz bu adamları kuzeyli bildik, oraların death metalini yansıttıkları için sevdik, keşke yine sadece ENTOMBED, DISMEMBER sularında yüzselerdi…”

Bu da bir bakış açısı elbet, ancak düşününce, grubun yine sadece İsveç sularında gezinmesi, en fazla “Resurrection Through Carnage“ın daha teknik, daha güçlü bir benzeri ile sonuçlanabilirdi ve bu da grubun istediği bir şey olmazdı. Ayrıca zamanında retro bir “oldschool İsveç death metali siker” grubu olan BLOODBATH’in zamanla bu retro özelliğini aşıp kendi başına, karakterli bir death metal grubuna dönüştüğü de düşünülünce, bu denli yetenekli ve tecrübeli müzisyenlerin tekrardan sadece ENTOMBED anmaya odaklanmaları biraz ters olurdu.

Bu yüzden de yine çok sevdikleri başka bir death metal sound’u olan, AUTOPSY bazlı çirkin ABD death metaline de atıflar yaptıkları bir albümle dönmeleri gayet mantıklı geliyor bana. Sonuçta bu death metal hepimizin…

Nick Holmes konusuna gelince. Holmes bu müzik için en iyi seçim mi, bir şey demek zor. Ancak yapılmak istenen tarz ve şu anda kulaklarıma dolan şey düşünüldüğünde, Holmes’un yerinde bir tercih olduğu da ortada. Grup albümün “çirkin” olmasını amaçladığını zaten her fırsatta dile getiriyor ve bu müziğe Akerfeldt gibi kükreyen, görkemli bir brutalden ziyade böyle daha çiğ, amiyane tabiriyle daha karaktersiz bir brutal vokal tarzı daha iyi oturmuş diye düşünülebilir. Tabii diğer taraftan “Akerfeldt olsaydı bu şarkılar nasıl oldurdu?” sorusu da elbet gündeme gelebilir. Dolayısıyla ortada “Holmes’u alarak çok iyi etmişler, Akerfeldt olsaydı bu albüm böyle olmazdı” denecek bir durum da yok. Bir tercih yapılmış ve işe yaramış; benim açımdan olayın özü bu.

Şarkılara baktığımızda, özellikle “Unblessing the Purity” ve “The Fathomless Mastery”deki kadar ayrıştırılabilir ve bambaşka karakterde şarkılar olduğu söylenemez. Melodilerde, her zaman olduğu gibi net bir eski KATATONIA gerginliği var ve müziğin “yavaş death metal” öykünmeleri dolayısıyla, yırtıcılıktan ziyade sertlik, teknikten ziyade ezicilik amacı güdüldüğünü görebiliyoruz. Doom metal yavaşlığında rifler kafamıza kafamıza vururken, olayın MORBID ANGEL tarafını da daha ziyade David Vincent’i anımsatan yorumuyla Nick Holmes veriyor. Bu ağırlık ve yavaşlık, genel anlamda Axenrot’un çok da öne çıkmamasına yol açıyor, ki bana kalırsa kendisi son EP’nin ve son albümün belki de en çok parlayan ögesiydi.

Son kelamlara gelirken söyleyebileceğim, “Grand Morbid Funeral”ın bana kalırsa sadece iyi bir albüm olduğu. İçinde çok güzel bölümler var, yapılmak istenen şey düşünüldüğünde başarıya ulaşmış bir albüm var. Ancak belki BLOODBATH’in de artık muadilleri olan bir grup oluşundan, belki bu eskiyi anma olayını artık fazlasıyla kanıksadığımızdan, “Grand Morbid Funeral”ı yalnızca kendi içinde, “amaçlanan ve ulaşılan” düzleminde değerlendiriyorum.

Umarım bir sonraki albümün nasıl bir şeye benzeyeceğine şimdiden karar vermişlerdir ve “Unblessing the Purity” ve “The Fathomless Mastery”deki BLOODBATH’in ne güzel bir BLOODBATH olduğunun ve uzun süre tazeliğini koruyabileceğinin farkındadırlar.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.37/10, Toplam oy: 62)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2014
Şirket
Peaceville
Kadro
Old Nick: Vokal
Blakkheim: Gitar
Sodomizer: Gitar
Lord Seth: Bas
Axe: Davul
Şarkılar
1. Let the Stillborn Come to Me
2. Total Death Exhumed
3. Anne
4. Church of Vastitas
5. Famine of God's Word
6. Mental Abortion
7. Beyond Cremation
8. His Infernal Necropsy
9. Unite in Pain
10. My Torturer
11. Grand Morbid Funeral
  Yorum alanı

“BLOODBATH – Grand Morbid Funeral” yazısına 14 yorum var

  1. Ugur says:

    Prodüksüyon konusunda söylediklerinin altına imzamı atarım.Daha ilk şarkıda dikkatimi çeken şey o oldu.Albüm iyi ya da orta karar olarak değerlendirilebilir ama albüm kaydı bambaşka bir hayvanlık.

  2. crowkiller says:

    Let the Stillborn Come to Me’ yi duyunca albümden beklentim artmıştı ama albümün devamında sıkılmaya başladım

    her zamanki gibi çok güzel bir yazı olmuş eline sağlık

    bu ara ”Anne” isimli şarkının introsundaki ses kaydı 36 kadını hunharca katledip tecavüz eden seri katil Ted Bundy’nin idam edilmeden önce kendisiyle yapılan röportajından alıntı

    http://www.youtube.com/watch?v=tLiqathHdwM

    Melkor

    @crowkiller, Daha önce de bir grup tarafından yapılmıştı sanki. yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum.

    GoreMageddon

    @Melkor, daha önce dediğin CC-Tomb of the Mutilated’daki Albert fish’in bir cinayetini anlattığı ses kaydı olabilir mi, ted bundy’nin ses kaydını kullanan başka bir grup duymadım.

  3. ÖNCÜL says:

    İşlenmek istenen konsept, kapak ve grup fotoları çok uyumlu. Unite in Pain bu senenin en iyi şarkılarından biri, yayınladığından 40-45 kere dinlemiş olabilirim. Albüm hakkında net konuşmam içinse biraz daha dinlemem gerekecek.

  4. saw you drown says:

    Beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. Old-school death metal şöleni. 8.5

  5. B U R Z U M says:

    Album dinlemeye acildi diye haber vardi altina yazdigim yorumu aynen kopyaliyorum.

    ağzımdan salyalar akıta akıta dinledim. bana göre kusursuz bir albüm olmuş bir tane boş şarkı yok. henüz favori parça seçimi yapamadım.

    cannibal corpse olsun, bloodbath olsun baya işitsel orgazmı yaşattı bu sene.

  6. OBLOMOV says:

    ”Sonuçta bu Death Metal hepimizin” AHAHAH

    Grubun kendini yinelemeyişi, güçlü ve çiğ bir sound güzel şeyler. Albüm uzun süre Old School Death damarına serum olur.

    Öte yandan ‘Over BloodStock Dvd’sini izlerkenki tepkimi buraya da yazacağım. Mikael gel etme, dön bu yoldan. Progressive Rock yap yine ona lafımız yok. Ama kükreyişlerini de esirgeme bizlerden. Gırtlağına kurban.

  7. Eline sağlık Ahmet, yazı çok güzel.

    Albüm benim için hayal kırıklığı oldu, yayınlanan şarkılar dışında sevmenin yakınından geçtiğim tek bir şey bile olmadı neredeyse. Old school death metali nadir dozlarda da olsa severim ama bu albümün, o mecra içerisinde bile bana verebildiği bir şey yok açıkçası.

    Prodüksiyon konusunda da yazıya pek katılmıyorum. Evet, istenilenin ne olduğu düşünüldüğünde iyi hoş ama bir süre sonra yalnızca pes bir vızıltı duymaya başlıyorum albümü dinlerken. Özellikle davul sound’u hiç benlik değil, dinledikçe onu anladım.

    Neyse, türün tutkunu olanları köpeği yapacak bir albüm olduğu ortada. Ama Bloodbath’in nelere kadir olduğu gören ve kadir olduğu şeylere ağırlık vermesini isteyen biri olarak, Grand Morbid Funeral’ı bi daha açıp dinleyeceğimi pek sanmıyorum.

  8. Osman says:

    Üç old-school death metal grubu seçeceksem bunlar Morbid Angel, Autopsy, Entombed olurdu. Yani evet, benim için hava hoş. Prodüksiyon zaten 10 numara. Katatonia etkileri olaya başka bir boyut katıyor, atmosferi ikiyle üçle çarpıyor. Hala Akerfeldt vokallerde olsaydı nasıl olurdu merak ediyorum ama Nick Holmes reyiz cidden iyi iş çıkarmış.

    7.5/10

  9. Total Death Exhumed’i her duyduğumda kafamı duvarlara vurmak istiyorum

  10. Exorsexist says:

    Aradan geçen zamanla büyümeyen, gelişmeyen bir albümmüş bunu öğrendim. Grand Morbid funeral parçası çok iyi. onun dışında etkisiz. Gerçek Bloodbath bu değil.

  11. bahadır says:

    Hellfest konserindeki nick holmes’lu bloodbath yeter de artar. Holmes bu grup için biçilmiş kaftan olduğunu göstermiş. Albüm iyi ama yalnız adam canlıda yarmış geçmiş. Akerfeldt falan aklımdan gitti.

  12. Rashid says:

    Bir albümün kapağıyla içindeki müzik bu kadar mı bir-biriyle uyumlu olur.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.