# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
AMORPHIS – Circle
| 14.06.2013

İskandinavya’nın suyu, havası.

Patognomonic (Emre SUALP)

Yazımıza, geçen seneki tecrübemden ve benim doğum günüme olan yakınlığından edindiğim bilgiler ışığında, faaliyetlerine birkaç sene öncenin geçtiğimiz günlerinde başlamış olduğunu bildiğim (neredeyse bilemediğim) PasifAgresif’imizin geçmiş yıldönümünü kutlayarak başlayalım.

PasifAgresif’i diğer sivilceli, seyrek bıyıklı ve boru sesli pek çok rock/metal sitesinden ayıran en büyük özelliği, şüphesiz kaşarlanmış bir takipçi kitlesi olması. O yüzden kalkıp da size Amorphis’in o fakir zamanlarından bugünlere nasıl geldiğinden, nasıl zorluklar çektiğinden, ne tür badireler atlattığından ama neden yılmamış olduğundan bahsetmeyeceğim. Grubu hepiniz, en az benim kadar biliyorsunuz zira. (zira: 1- çünkü, şu sebeple, şundan dolayı; 2-eski bir uzunluk ölçüsü birimi)

Amorphis, şu koskoca metal aleminde dinlediğim yüzlerce grup arasından sıyrılıp, kalbimde kendine özel bir bölme açan birkaç gruptan biri. Kariyerleri boyunca farklı türde albümler çıkarmış olmalarına rağmen, her albümlerinde kendilerine has tınıyı dinleyiciye hissetirebilmiş bir topluluk. (bkz. sound oluşturmak)

“Circle” albümünden yayınlanan ilk single olan ‘Hopeless Days’ çıktığında, bu albümün önceki üç albümden daha sert kaydedilmiş olabileceğini ve belki de yine önceki üç albümden daha farklı birşeyler denenmiş olabileceği hissiyatına kapıldım. Albüm piyasaya sürülüp de dinlediğimde, ilk tahminimde gösterdiğim başarıyı, ikinci tahminimde devam ettiremediğimi anladım. Albüm, önceki albümlere nazaran daha sert tonlarda kaydedilmişti, ama ortada Amorphis için farklı sayılabilecek bir albüm de yoktu. Yine death yüzdesi daha yüksek olmak kaydıyla, bir melodeath/folk kırması metalle karşımızdaydı Amorphis.

Albümün prodüktörlüğünü ve miksajını (miksaj nedir diye sorsanız kem küm ederim) Hypocrisy ve Pain projelerinden tanıdığımız üstad Peter Tagtgren üstlenmiş. Tagtgren, prodüktörlükteki maharetini kullanıp, gayet de temiz bir iş çıkarmış. Umarız bundan sonraki Amorphis albümlerinde de yine aynı koltuğu ısıtır Peter abimiz. Şöyle ki, albümde beğendiğim noktalardan biri olan, ve önceki albümlerden farklı olarak, gitarların bariz öne çıkarılıp jilet tonlanmasından onu sorumlu tuttum ben. Hep onun şerefsizlikleri bunlar.

Yazımıza yine kişiler bazından devam edersek, vokalist Tomi Joutsen’in her zaman kullandığı mis gibi brutal/clean geçişlerine, bu albümde de hep tanık olduğumuzu ya da olacağımızı, gitarlardan sorumlu Esa Holopainen ve Tomi Koivussari’ nin her zaman kullandıkları tellerin bir altından veya iki üstünden nota basıp, beni yine ve yeniden tavladığını, klavye başında kafa sallamak gibi zor bir durumla yıllardır mücadele veren Santeri Kallio’nun geçen albümdeki etkinliğinin, bu albümde biraz daha azaltıldığını ancak yine de etkin olduğunu,baterist ve bassist arkadaşların, neredeyse tüm Amorphis albümlerinde olduğu gibi, bu albümde de görev adamlığı yaptıklarını, albüme ekstra bir şey katmadıklarını ve bu sebepten oluşan kinimle, kritiğe onların ismini bile yazmadığımı görebiliriz.

“Circle” ile ilgili daha pek çok şey yazabilirim tabii ki. Ancak yazacağım çoğu şeyin, sitedeki önceki Amorphis kritiklerinde yazılmış olduğunu bildiğim için, çabamın tekrardan öteye geçememesinden korkuyorum. Kritiği toparlamak maksatlı söyleyebileceğim son şey de; eğer bu güne kadar grubu benim gibi severek ve isteyerek dinliyorsanız, bu albümü de sevip beğenmeniz, neredeyse kesin gibi. Ancak eğer kendi iç dünyanızda, ” Amorphis’in önceki işlerini çok bayık bulurum ama, belki de bu albümde daha farklı bir şeyler denemişlerdir.” şeklindeki beyin fırtınalarına maruz kalıyorsanız,hiç yeltenmeyin derim. Çünkü Bu albümdeki Amorphis, bildiğiniz Amorphis. Yeni bir yazıda görüşünceye kadar, hepinize mutluluk ve sıhhat dilerim.

Duygusal not: Bu kritiği, final dönemimdeki ders çalışmalarımdan artırdığım zamanlarda yazdım. Kıymetini bilin.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.20/10, Toplam oy: 54)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2013
Şirket
Nuclear Blast
Kadro
Jan Rechberger: Davul
Tomi Joutsen: Vokal
Niclas Etelävuori: Bas
Santeri Kallio: Klavye
Tomi Koivusaari: Ritim gitar
Esa Holopainen: Solo gitar
Şarkılar
1. Shades of Gray
2. Mission
3. The Wanderer
4. Narrow Path
5. Hopeless Days
6. Nightbird's Song
7. Into the Abyss
8. Enchanted by the Moon
9. A New Day
  Yorum alanı

“AMORPHIS – Circle” yazısına 18 yorum var

  1. Bhe says:

    bu adamları dinlemek istediğim zaman gayet bolca albüm bulabileceğim diskografilerinden “Tales from the Thousand Lakes” ve “Elegy” dışında daha öne çıkan hiçbir albümleri olmuyor benim için. yıllar geçti bu albümlerin üzerinde bir şey hiç yapmadılar. her ne kadar son paragrafta belirtmiş olsanda belki bir şeyler bu albümlere yakındır diyerek yine de bir el atıyorum. kritik çok güzel olmuş. eline sağlık.

  2. Ömer Kus says:

    Amorphis’in son uc dort albumu beni o kadar bayiyor ki, bu kadar olur. Sebebini de anlayamiyorum, herkes cok övuyor falan. Sorun sende degil bende galiba Amorphis :( Bu albume de bakacagimi hic sanmiyorum bu kritikten sonra. Kritik guzel olmus tabi, ama cok yeni bisi katmadiklarina göre bana yine hitap etmeyecek gibi duruyor.

    Tales from the Thousand Lakes ve Elegy candir tabi.

  3. atoutlemonde says:

    Öncelikle şu sıralarda final eziyeti çekmekte olan biri olarak seni gayet iyi anlıyor ve emeğine saygı duyuyorum ama bize kaşarlanmış demeyecektin. Seni tripliyorum 1!1!1!!!1!

    Şaka bir yana kritik tam kıvamında olmuş. Albüme gelirsek de ben pek aradığımı bulamadım. Amorphis’in o sihirli melodilerinden pek eser yok. Yalnız enchanted by the moon çok epik bir introya sahip. Benim için albümde en öne cıkan parçanın bu olduğunu söyleyebilirim. 6/10

    atoutlemonde

    @atoutlemonde, Yaklaşık 2 ay sonra gelen edit:

    Sanırım bu albüme biraz haksızlık ettim. Beni sürüncemede bırakan, eh işte dediğim şarkılardan bazılarını sevmeye başladım. Galiba yazarın notuna katılacağım; 7,5-8 edermiş bu albüm.

  4. baha says:

    amorphis’in inadına fanıyım çok seviyorum onları. bu albümü de çok sevdim çok dinledim ve hala dinliyorum. inanılmaz şarkılar var bu albümde. enchanted by the moon ve mission en iyileri olsa da diğer şarkılarda bunların altında kalmıyor. daha önceki albümleriyle karşılaştırırsak belli oranda sound değişimleri joutsen’in getirdiği bazı pozitif yaklaşımlar dışında amorphis hep aynı müziği yaptı. bu da benim için yeterli. kritiği yazan arkadaşa teşekkürler. 10 üzerinden 9.5′u çakarım. yine dinleyeyim ben. :)

  5. brutallica says:

    Benim için Eclipse albümüyle başlayıp bu albüme değin olan albümlerinin tüm sertliklerinin toplamını barındıran bir albüm gibi olmuş diyebilirim.Fakat bu albümü kesinlikle son 4 albümden ayıran bir sound var ki bunun en dikkat çekici yanı önceki albümlerde olan formülizasyonun dışına çıkılmış olması…Tek sıkıntı şu ki Amorphis’e aşina olan biri için bu soundun yine de pek yabancılık çektiren bir farklılığa sahip olmaması diye düşünüyorum.Ama benim gibi kulağı amorphis’in progresif tınılarını seven biri için bu albümün en büyük sıkıntısı gitarların yoğun distortion’ın albümün ana atmosferini oluşturup bass’ın canına okuması ve klavyenin de albümün kısıtlı bir alanına nüksetmesi ki nüksettiği anlar da pek bir güzeldir.Doğrusu albümü ilk bir kaç dinleyişimde gereksiz bir sertlik tadmış ve distortion’ın albümün sound atmosferinin azot’u kadar olmasını fena yadsımıştım ama bu durumu kabullenerek dinledikten sonra ilk dinleyişimde müthiş bir albüm olduğu kanısına vardım diyebilirim.Joutsen’e zaten laf yok adamın vokaline yorum yapacak gerek bulamıyorum müthiş bir adam.Son olarak albümde kötü bir şarkı kesinlikle yok ve kendisini defalarca dinleten şarkılar var dinlemenizi tavsiye ederim.Ama yine de dinlemeyecekseniz (şans vermeyecekseniz demiyorum çünkü amorphis lan bu boru sesi tiiii:) değil ki) bari açın albümden bir A new day,mission ya da into the abyss şarkısını dinleyin olmadı haydi li li li li yani ne diyim.Şahsen Amorphis’i dinlemek için albüm bazında 2 değil 9 da değil artık tam 10 albüm şarkılık sebebim var aperatifler hariç :)Kritiğe gelirsek emeğine sağlık final döneminde bize bu güzelliği yaptığın için teşekkür ederim patognoasdasfdf :)) Albüme olan notum da yazarımızın notu gibi belden aldırmış bir 8.

    bhe

    @brutallica, Peter Tägtgren abi. bu adam bir albümün içine el attıysa o gitarlar her daim hypocrisy kafasında oluyor. Dimmu Borgir Stormblåst MMV albümünü de bir dinle o eski şarkılar yeniden yorumlanırken ya da sorgens kammer’ in yenilenmiş şekli hep o gitar tonunu alıyorsun mutlaka. o yğzden ilk yorumumda belirttiğim gibi peter bile olsa içinde o eski amorphis değil bu. eskisi gibi olmak zorunda da değiller gerçi. şu an aynı düşünceme göre katatonia bile eskisi değil (kanımca yeni hali daha iyi gerçi). ancak söylemek istediğim bunu ben bir amorphis olarak değil de herhangi bir grubun yaptığı bir albüm kafasında dinlediğimde en az 7 puan veriyorum. kendini kesinlikle dinleten bir albüm olmuş sadece benim amorphis anlayışımın onda birini yansıtmadığı için, başka bir grubun güzel bir albümü gibi dinliyorum bunu.

  6. patognomonic says:

    Kritiği beğeneip güzel elestirilerde bulunan arkadaslara teşekkür ederim.Hepimiz,hem böğürüp hem kibar olabiliyoruz böyle :)

  7. Swedish says:

    Kapağa bakarak içinde harika bir albüm beklentisine kapılan tek adam ben miyim ?

  8. nordson says:

    Jan Rechberger TFTTL zamanları gibi çalmıyor artık, bu onun suçu sayılmaz elbette, grubun yıllar içinde değişen davul tutumu buna sebep. ama boş adam değildir he :)

  9. Skyforger’ı sonradan inanılmaz sevip bir önceki albümde de bayım bayım bayılmıştım. Geçen albümün üzerine “Circle” adeta ilaç gibi geldi. Daha ilk dinlemede sevdirdi kendini. Arkadaşın yazıda da dediği gibi Peter Tagtgren etkisi gitar tonlarında kendini göstermiş.

  10. Evelin says:

    Amorphis’in her albümü birbirinden güzeldir bu albümde bir önceki albümlerinden güzel. Nokta.

  11. Albümü dinlerken uzun zamandır bir albümü dinlerken sıkılmadığım kadar sıkıldım. Her şarkıda bir arada kalmışlık hissettim. Bir daha hiç dinlemeyeceğim, bi onu biliyorum.

  12. aliihsan balı says:

    Grup tarihinin en iyi liste başarısına sahip albümü. Ayrıca Tomi Joutsen’li dönemde ilk defa konsept olarak kalevala kullanılmamış. Grubun şarkı sözlerini yazan Pekka Kaunilainen bu sefer kendisi bir konsept oluşturmuş.

    Düşünceme göre içine girilmesi zor bir albüm. Ben bile Amorphis’i çok sevmeme ve özellikle 2006 sonrası yaptıklarının hastası olmama rağmen uzun süre uğraştım tat alabilmek için. Ama sonunda Circle en sevdiğim Amorphis albümlerinden bir tanesi oldu. Bütün şarkıları tek tek çok seviyorum ama The Wanderer, Narrow Path ve İnto the Abyss’i bir adım öne koyuyorum(Üç şarkı da Santeri Kallio bestesi)

    Amorphis, her albümde bir yenilik yapmak yada sürekli olarak değişim geçirmek zorunda değil bence. Evet uzun zamandır benzer müzik yapıyor olabilirler ama iyi yaptıktan sonra bunun her hangi bir sorun yaratacağını da düşünmüyorum. Yenilik yapmak adına sıçıp batırmaktan iyidir en azından. Özgür Durakoğulları(Aeonian_Lich)’nın da dediği gibi “evet bi de az grubun dinledikten sonra tadı kulaklarda kalıyor. yani yapılmamışı yapıyosun da lezzeti yok. ben de limon yahnisi yapayım ye bakalım nasıl”

    Kısacası puanım 9

  13. Ugur says:

    Circle ‘bayık’ bir albüm malesef.Eclipse’den itibaren Amorphis’in çıkardığı son 4 albümü aşırı derecede severim.Benim için özellikle yaz aylarının değişmez albümleridir.Gelgelelim Circle son 4 albümün kalitesine yanaşamayan, sanki önceki albümler için yazılmış ama koyulmaya değer görülmemiş parçalardan oluşan, ‘daha önce yayınlanmayanlar’ ya da ‘bonus tracks’ havasında bir albüm.

    Yine de Into The Abyss, Shades Of Gray ve Dead Man’s Dream gibi güzellikler dinlemeye değer.

  14. Mis gibi albüm bu ya. Ben çıktığı gibi sevmiş olsam da biraz girilmesi zor bir albüm olduğuna katılıyorum, yine de kesinlikle kötü bir albüm olmadığı gibi bence Amorphis’in en iyi albümlerinden biri. Umarım yeni albüm daha da iyi olur.

  15. Odvin says:

    Amorphis’in en hisli parçalarından birini (The Wanderer) barındıran muazzam albüm. Ben bu albümü biraz Tuonela çizgisinde görüyorum. Duygusal ve mistik Amorphis her zaman birinci tercihimdir. Umarım bir sonraki albüm de bu karakterde olur.

    https://www.youtube.com/watch?v=mDpEBMHRp4g

  16. Noumena says:

    Eclipse’den sonrası için konuşursak Circle en iyi sound a sahip albüm, taş gibi besteler de cabası. Özellikle ikinci yarıdan sonrası muazzam.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.