# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
CHILDREN OF BODOM – Follow the Reaper
| 17.12.2011

İzindeyiz.

1999′da çıkan “Hatebreeder” ile çok sayıda akıl alan Bodom gölü gencoları, adlarını metal sahnesine kazıyan o mükemmel albümün sadece bir buçuk yıl sonrasında yeni albümlerini hazır etmişlerdi bile. Melodik death metal ve power metalin müzikal altyapılarının üstüne, zaman zaman klavyelerle sağlanan black metalimsi hissiyat da eklenince, bildiğimiz o CHILDREN OF BODOM sound’u da perçinlenmiş oluyordu. “Something Wild“da ekilen, “Hatebreeder”da ise bir anda yeşeren bu özgün sound, “Follow the Reaper”da da kendini olanca BODOM’luğuyla gösteriyor.

“Hatebreeder”a oranla daha canlı bir atmosferi olan “Follow the Reaper”, Alexi’nin parmak uçlarından çıkan delişmen melodiler ve sololar ile yine cayır cayır bir dinleti sunmasının ötesinde, gayet taşşaklı bir albüm olan “Hatebreeder”ın ardından bile olgunluk anlamında görevini yapıyordu. Baştan söylemeliyim ki “Hatebreeder”ın “Follow the Reaper”dan daha iyi bir albüm olduğunu düşünüyorum, ancak “Follow the Reaper” da barındırdığı pek çok CHILDREN OF BODOM hitiyle grubun kariyeri adına epey iş görüyor.

Bu albümde karşımıza çıkan değişimlerden en belirgini, klavyenin önceki iki albüme oranla artan ağırlığı. Gerek atmosfer ve fon yaratma, gerek melodilere eşlik etme, gerek de sololarla öne çıkma adına Warman’ın böylesi parladığı bir BODOM albümü daha yoktu, kanımca bu albümden sonra da olmadı. Bu bağlamda, “Hate Crew Deathroll”un daha groove’lu, rif bazlı yapısı ile zaten azalan eski CHILDREN OF BODOM sound’unun tavan yaptığı son albüm, bu bahsettiğimiz maviş idi.

Gruba olan şirket ve medya desteğinin de bir anda manyakça arttığı “Follow the Reaper”da, Everytime I Die gibi öne çıkarılan ve kliple desteklenen bir hit, son derece akılda kalıcı klavyelerle hemen akla kazınan birçok melodi vardı ve grup bu akılda kalıcılığın bir getirisi olarak sürüyle konser vermeye başlamıştı. Sonrası zaten malûm; Avrupa’nın en büyük gruplarından biri olacakları yol önlerinde olanca kaymak asfaltlılığıyla açılmıştı.

Günümüzde hor görülen, küçümsenen, kız grubu, ergen grubu diye dalga geçilen CHILDREN OF BODOM’un bu şekilde anılmaya başlamasından önceki son “sağlam” albümü olarak görülen “Follow the Reaper”da, belli bir oranda görülen hit yaratma arayışına rağmen çok sağlam, saygı duyulası bir müzisyenlik performansına tanık oluyoruz. Her eleman düğme ilikleten icralarda bulunuyor.

Özellikle gitar işçiliğinin en çok tavan yaptığı CHILDREN OF BODOM albümü olarak da nitelemek istediğim “Follow the Reaper”, çok başarılı olan “Hatebreeder”ın kopyası olmaya kasmadan, özgün sound’un devam ettiği ama belli bir gelişimin görüldüğü bir ürün olarak da takdir topluyor.

Kişisel favorilerimi saymam gerekirse diye başladığım bu cümleyi, albümdeki 9 şarkının hepsinin ismini yazıyor olduğumu fark ederek silmiş olmam, “Follow the Reaper”a yönelik beğenimi de özetliyor olsa gerek. Dediğim gibi, “Hatebreeder” kadar şok edici, etkileyici, ilham verici bir albüm değil, ancak içinde -bence- bir tane bile boş, özelliksiz şarkı yok. Ha, diğerlerine oranla az daha öne çıkan yahut geri kalanlar olabilir, ancak grubun belki de hiçbir konserinde çalmadığı kimi parçalar bile bence gayet güzel dinletiler sunuyorlar.

Sona yaklaştığımızda alıma şöyle görüntüler geliyor; “Hatebreeder” çıktığında gerçekten de aklı başından gitmiş bir insandım. Albüme bayılmıştım resmen. Sürekli dinliyor, dinliyor, doyamıyordum. O zamanlar grup da fazla bilinmediğinden, şimdilerdeki bok atma furyası da yoktu ve büyük bir zevkle, az bilinen ama büyüyeceği de ayan beyan ortada olan bu nefis grubu dinlemenin mutluluğunu yaşıyordum. Sonra “Follow the Reaper” çıktı. İnternetten indirmeden Akmar Pasajı’na gittiğimi ve albümü oraya geldiği gün aldığımı, yatağıma yatıp baştan sona dinlediğimi hatırlıyorum. Evet, “Hatebreeder” kadar efsane değildi, ama hiçbir anı sıkmıyor, ilgiyle, coşkuyla dinleniyordu. Teeey tey.

Bu albümden sonra olanlar şahsen istemediğim şekilde gelişse de, CHILDREN OF BODOM ilk üç albümüyle yapacağını yaptı ve ardından da şahsım adına kısmi beğeniler ve takdirlerle ilerlemeye devam etti. Siz de eski CHILDREN OF BODOM’culardansanız ve grubun yeni halinden memnun değilseniz, muhtemelen, baştan sona zevkle dinlemeyi sürdürdüğünüz son CHILDREN OF BODOM albümü de “Follow the Reaper” olabilir. Eğer öyleyse, hak veriyorum.

Ha bir de, grubun “Hate Crew Deathroll” da dahil tüm albümlerinin orijinallerini almış ve sonrasında aşağıdaki sebep yüzünden bundan vazgeçmiş biri olarak:

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.39/10, Toplam oy: 103)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2000
Şirket
Spinefarm
Kadro
Alexi Laiho: Vokal, solo gitar
Alexander Kuoppala: Ritim gitar
Henkka T. Blacksmith: Bas
Jaska Raatikainen: Davul
Janne Warman: Klavye
Şarkılar
1. Follow the Reaper
2. Bodom After Midnight
3. Children of Decadence
4. Everytime I Die
5. Mask of Sanity
6. Taste of My Scythe
7. Hate Me!
8. Northern Comfort
9. Kissing the Shadows
  Yorum alanı

“CHILDREN OF BODOM – Follow the Reaper” yazısına 17 yorum var

  1. nordson says:

    “…Bodom gölü gencoları”
    sesli güldüm :)

  2. Herifler öyle bi isim seçmişler ki, kalabalık bi ortama girdiğin vakit ”Bodomun Çocukları” diye haykırsan linç edilmek kaçınılmaz olur heralde.

  3. _BlaCkeneD_ says:

    8 az olmuş ben 10 verdim. bence bodom’un en güzel albümü. hatebreeder dan daha güzel bence. ha ona da 10 veririm ama buna iki kere 10 veriririm. tam bir müzikal şölen gerçekten. bu tabiri kolay kolay kullanmam artık siz düşünün gerisini. children of decadence ın riffleri nası riffler, nakarattaki melodi hayatımdaki duyduğum en taşaklı melodilerden biridir, bodom after midnight da 2.00 da bir riff giriyor ki böyle bi riff dünya üzerinde yok, kissing the shadows daki o melodi o kafa karşıştıran solo gitarla klavyenin kaşılıklı solo atışması ve müthiş uyumu, hate me, everytime i die ve daha niceleri. anasının gözü gibi albüm afedersiniz tam bir müzikal şölen. beni bilen bilir kolay kolay albüm beğenmeyen her önüne gelene 10 vermeyen bir tipimdir ama çok rahat 10 u bastım bu albüme varın gerisini siz hesab edin.

    şimdi düşündüm de bodom bu çizgiden gitseydi kesinlikle efsane olurdu çok rahat. alexi laiho ise bu albümden sonra chuck schuldiner ın varisi mertebesinden liseli kızların duvarlarını süsleyen poster mertebesine geçti malesef. benim için bodom ilk 3 albümden ibarettir. yazıda da değinilmiş zaten ben pek üstünde durmicam ama hakkaten öyle şimdi. ilk 3 albümden sonra hadi are you dead yet e de biraz tahammülüm olsa da gerisi tamamen çöp malesef buna bu yıl çıkardıkları o adını unuttuğum boş albümde dahil. hele o 2-3 sene önceki bloodrunk faciasına değinmiyorum bile.

  4. B U R Z U M says:

    en sevdiğim cob albümüdür…

  5. Aeonian_Lich says:

    8 tam kararında ben de bu notu verirdim. En iyi 3. Bodom albümü olarak görüyorum.

    Deniz

    @Aeonian_Lich, +1

  6. Wildchild says:

    9 alır sıradışı albüm..

  7. Junkie Ghoul says:

    ilk 3 albüm, birde en son albümlerini severim. ayrıca alexi’ye slayer pantera cdsi satan dükkanın ,,, .

  8. comfortinbrutality says:

    bana göre en iyi albümleri (zira sıralama 3 albümden oluşuyo nazarımda) 9 verdim.

  9. Ufuk Sönmez says:

    geçmişte yazarın yaşadığı akıl tutulmasının bir benzerini hatta fazlasını ben de yaşamıştım zamanında. bi arkadaşıma “abi bu müzikten(cob müziği) daha güzel bişey olamaz ya” dedikten sonra, arkadaşımın “bak emin misin, ilerde daha güzel şeyler de keşfedebilirsin belki” karşılığına “yok abicim en süperi bu, kesin eminim” demişliğim vardır(tahmin etçeğiniz üzere yaş 18-19). ama haksız da sayılmazmışım yani, dönüp yıllar sonra şu sayfadaki şarkıları dinleyince “abi ne grupmuş ama ya” dedim içimden. children of decadence nasıl bi şarkıdır öyle, onu geçtim dünyada everytime i die kadar güzel bi şarkı var mıdır acaba. şu grubun sonraki dönemlerde saçmalaması inanın ki gözümde hiç bişeyi eksiltmiyo, adamlar efsane bi dönemden geçmişler resmen ve bunu yaşamışlar. keşke sonu böyle olmasaydı ama 3 albüm de fazlasıyla yeter bize bence. saçmalamayan gruplar da var onları takdir ediyoruz zaten ama adamlar iyi müzik yapamıyolar diye “lan niye güzel müzik yapmıyosunuz lan” demek biraz abes bence. yapamıyolar işte abi. o ruh, istek gitmiş, ortada mental sıkıntılar var belli ki.

    Ufuk Sönmez

    @Ufuk Sönmez, he bu arada kritik güzeldi, onu söylemeden geçmek olmazdı. kitap okumaktan nefret ederim ama inanın ki şu pasifagresif’teki kritikleri okumak kadar büyük bi zevk olamaz ya.

  10. tahsin says:

    B A S Y A P I T

    tahsin

    @tahsin, 9 yildir bu sayfaya yorum atan olmamis…

    Rzeczom

    @tahsin, 10 seneye yakın bir süreyi bomboş geçirmişti COB. haliyle kendilerine olan ilgi zamanla epey azaldı ve kimse ne yaptıklarını merak etmez olmuştu.

    normal yani 9 yıldır kimsenin dönüp yazmaması.

    tahsin

    @Rzeczom, 2015′den beri yaptigi isler, ozellikle son albumleri bayagi bir begenilmisti. Ordaki islerden buralara atlayip eski gunleri yad etmisler diye dusunmustum.

  11. tahsin says:

    Mask of sanity hayatimda dinledigim en iyi sarkilardan birisi…

  12. Seyfettin Dursun says:

    30 Ekim çıkış günüymüş bu müthiş albümün ve Twitter’da gezinirken Japon bonusu olarak Ozzy’nin “Shot in the Dark”ının da albümde olduğunu gördüm. Dünden beri onu dinliyorum. Ne güzel müzisyenmişsin sen be Alexi…

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.