# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
NIGHTWISH – Century Child
| 15.07.2010

NIGHTWISH’in dönüm noktası.

Nightwish’le “Best Wishes” (çok dandik bir isim farkındayım) diye bir toplama albümüyle tanışmıştım. Bir iki videosunu izlemiştim Rock Market’te (TRT2′deki efsane program, bilen bilir). Netten bir şekilde buldum mp3′lerini ve grup ilgimi çekti. Çankırı gibi bir şehirde 1999′da ve 2000′li yılların başında metal müzikle ve metal gruplarıyla tanışmanın çok çeşitli yolları yoktu maalesef.

Metallica, Pentagram gibi gruplarla ve dolayısıyla da metal müzikle, Ankara’dan gelen lise/yurt arkadaşlarım sayesinde tanımıştım. Çankırı’nın Türkiye’nin tam ortasında olmasına ve Ankara’ya iki saat mesafede bulunmasına rağmen imkânları itibariyle herhangi bir Güneydoğu ilinden farkı yoktur. Materyal sıkıntısı çekmekten dolayı müzik zevkim metalden Türkçe rock’a doğru kaymaktaydı (2003′te Aylin Aslım dinliyordum mesela hehe). Lâkin bugün teknik death metal, progresif metal türünde gruplar dinliyorsam, bunu Evanescence (!), Within Temptation ve Nightwish gibi gruplara borçluyum.

“Century Child”a gelirsek Nightwish’in gelişimini tamamladığı albüm diyebiliriz. Bu albümden sonra Nightwish bu albümdeki Bless the Child, Ever Dream ve Andrew Lloyd Webber cover’ı olan The Phantom Of The Opera şarkılarında denediği gibi orkestra ağırlıklı çalışacaktı. Aşağı yukarı yarısı, best of albümlere ve konser setlistlerine girdiğinden dolayı “yarı best of” bir albüm de diyebiliriz “Century Child” için.

Nightwish bu albümde veya bu albüm kayıtları öncesinde -emin değilim- bas gitaristi Sami Vänski’yi şutlamıştı. Tuomas bu hareketiyle grubun esas adamı olduğunu da göstermiş ve ufaktan Tarja’nın End of an Era DVD’si sonrasında şutlanmasının sinyallerini vermişti. Yerine hem vokalist hem bas gitarist olan, Sinergy ve Tarot’ta da çalan Marco Hietala’yı getirmişti. Marco birçok grupla çalışmış, birçok albümde de konuk müzisyen olmuştu.

Tarja bilindik soprano/opera vokallerinin en iyi performansını bu albümde sergiliyor. Sonraki albüm olan “Once”ta Tarja daha çok düz vokalleri kullanacaktı; bu daha büyük kitlelere ulaşmak gibi bir amaç güdüldüyse mantıklı bir hareket olsa da, “Once”ta sergilediğinden çok daha büyük yeteneklere sahip bir vokalist için geriye doğru atılmış bir adımdı. “Century Child” albümündeki vokalleri ise aşmış bir düzeydeydi ve tek kelimeyle kusursuzdu. Bana klavyedeki koro sample’larının hatasızlığını hatırlatmasıyla beraber, onlar gibi ruhsuz da değildi.

Albümdeki baslar belki Marco’nun da etkisiyle diğer Nightwish albümlerinden biraz daha ön planda. Benim gibi vokal ve solo gitara kilitlenip bas ve bateriyi kaçıranlar varsa, bu albümde birkaç şarkıda da olsa bas gitarlar ilgilerini çekecektir. Bateri demişken Jukka’nın bateri performansı klasik bir power metal bateristinin performansından öteye gitmiyor. Klavyelere gelirsek Tuomas’ın fon olarak da olsa son kez öne çıktığı albüm diyebiliriz. Eskiden klavyeyi yapaylığı açısından metal müziğe yakıştıramıyordum, ancak Dream Theater ve Nightwish’le bu önyargımı kırmıştım. Bundan sonraki albümlerde klavye kullanımı yukarılarda da bahsettiğim gibi çok etkin değil. Dinleyenlerin de fark etmiş olacağı üzere bestelerin ve büyük ölçüde grubun sahibi olan Tuomas, ilerki albümlerde de kısıtlı düzeyde klavye atraksiyonuyla boy gösteriyor bu albümden sonra.

Marco’nun vokallerini Dead to the World’ün son bölümlerine kadar çok seviyorum. Bu bölümlerde ve sonrasında ve hatta sonraki albümlerdeki vokalleri daha agresif, daha gırtlaktan ve bildiğimiz folk metal vokallerine daha yakın. Nightwish’in Fin folk müziğine küçük dokunuşlar yapan müziği için uyumlu olsa da, ben efendi efendi takılan Marco’yu seviyorum. :)

Nightwish’in Angels Fall First ile Century Child arası ilk dönemi için, ilk albümün vasatlığı dışında getirebileceğim tek negatif eleştiri gitar solosu eksikliği. Son iki albüm “Once” ve “Dark Passion Play”ın çok güçlü orkestral yapısı/düzenlemelerinden dolayı bu eksiklik hissedilmese de diğer power metal gruplarında olduğu gibi bol bol solo duymak güzel olurdu demeden geçemiyorum.

Değinmediğim ne kaldı diye düşünüyorum. Sanırım Nightwish’in üzerine gereksiz yere yapıştırılmış olan gotik metal etiketinden de bahsetmek lazım. ”Put a stake through my heart! And drag me into sunlight” gibi vampirizm hatta belki mazoşist sözler dışında grubun gotik metal veya gotik müzikle pek alâkası yok.

Albümün notunu geçtiğimiz günlerde kritiğini yaptığım Paatos albümündeki gibi tepki almamak adına açıklayayım. Ben genelde bütün albümleri Pink Floyd’un “Dark Side of the Moon”una göre değerlendiriyorum. “Dark Side of the Moon”u 10 kabul ediyorum ve puanımı ona göre veriyorum. Ama bu albümü kendi türü içerisinde değerlendireceğim. Senfonik metal açısından bu albüm 10 üzerinden 10 bir albüm. “Dark Side of the Moon”a göre değerlendirmiş olsaydım bu not 8.5 veya 9 olurdu sanırım.

O da herhangi bir kusuru olduğundan değil, “Dark Side of the Moon”un aşmış olmasından. :)

thefakefloydian

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.42/10, Toplam oy: 85)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2002
Şirket
Spinefarm
Kadro
Tarja Turunen: Vokal
Emppu Vuorinen: Gitar
Tuomas Holopainen: Klavye
Marco Hietala: Bas, vokal
Jukka Nevalainen: Davul
Şarkılar
1. Bless the Child
2. End of All Hope
3. Dead to the World
4. Ever Dream
5. Slaying the Dreamer
6. Forever Yours
7. Ocean Soul
8. Feel for You
9. The Phantom of the Opera
10. Beauty of the Beast
i. Long Lost Love
ii. One More Night to Live
iii. Christabel
  Yorum alanı

“NIGHTWISH – Century Child” yazısına 7 yorum var

  1. nazo says:

    Güzel bir kritik ama daha ayrıltılı olabilirdi. Olsun, Nightwish’i severiz, albüme puanımız da 10 !

  2. pacerized says:

    pink floyd ile nightwishi karşılaştırmayı nasıl başardın bilmiyorum ama not mevzusunda yine tartışma çıkacak hissine kapıldım. :)

    thefakefloydian

    @pacerized, Karşılaştırma elbette teknik anlamda değil. 10 üzerinden puanlama yapıldığında verilebilecek en yüksek not doğal olarak 10 :) 10′uda dinlediğim en iyi albüm olması itibariyle sadece Dark Side of the Moon’a veriyorum.
    Puanlama zaten kişisel birşey yazıyı okuyup -daha önceden dinlemediğin bir albümse- örnek şarkıları dinleyip kafanda bir fikir oluştuysa notun falan pek bir önemi yok bence.

  3. heat says:

    finlandiya haftası’nda bi kalmah kritiği göremezsem bırakırım bu siteyi ona göre. kalmahsız finlandiya finlandiya değildir.

    Ahmet Saraçoğlu

    @heat, yakınlarda kalmah yaptık. sitede az olan ya da olmayan grupları koyuyoruz bu sefer.

    heat

    @Ahmet Saraçoğlu, aa bu hiç olmadı ama. they will return gibi albüm var mı yahu? olsa da okusak.

    Sambalici

    adamların 6 albümünden 3′ünü incelemişiz yahu, başka istekte bulun. (they will return’u ben de seviyorum el atan olmazsa bi ara yazabilirim eheh)

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.