İsveç melodik death metal tarihinin en enteresan oluşumlarından biri olan üzümlü kekim GARDENIAN’dan bahsedeceğiz bugün.
Melodik death metal olmalarına rağmen aralara attıkları çok farklı fikirlerle başka kimseye benzemeyen Göteborglu grup, kısa ömürlü olmasına rağmen çok özel albümlerle bir kısım dinleyici için çok farklı bir yerde konumlanmayı başardı.
1997’deki “Two Feet Stand” ile kişilikli bir başlangıç yapan ve underground melodik death metal sahnesinde adını duyuran GARDENIAN, 1999 yılında çıkardığı “Soulburner” ile çok başka kafalarda olduğunu anında kanıtlamıştı.
Henüz SOILWORK’ün işin içine clean vokalli nakaratları katmadığı, bu vesileyle IN FLAMES’e ilham vermediği ve dolayısıyla yeni nesil ABD’li grupları etkileyerek 2000 sonrası metalin çehresini değiştirmediği zamanlardan; DARK TRANQUILLITY’nin “Projector”ı çıkarıp “aaa ne enteresan ne vizyoner grup, abi adamlar başka yeaea” övgülerini aldığı günden sadece on gün sonra çıkan bir albümden bahsediyorum.
“Soulburner”a baktığımızda GARDENIAN’ın ciddi anlamda çok farklı bir grup olduğunu anında görebiliyoruz. O dönem çıkan ve henüz azar azar yenilenme emareleri gösteren melodik death metal ortamına baktığımızda, GARDENIAN’ın henüz ikinci albümünden, kim ne der demeden “Powertool”, “If Tomorrow’s Gone”, “Small Electric Space”, “Tell the World I’m Sorry”, “Chaos in Flesh” gibi şarkılar yapabilmiş olmaları müthiş saygı duyulası.
Buradan yola çıkarsak, “Soulburner” GARDENIAN’ın en iyi albümüdür, bu böyledir. İçindeki şarkıların tamamına yakını çok iyi ve her biri bambaşka karakterlerde. “Sindustries” ise grubun biraz daha cilalı bir prodüksiyonla, GARDENIAN’ın karakteristik bir dolu özelliğini taşıyan diğer bir albüm.
Çıkışından çok kısa süre önce çıkan SOILWORK – “The Chainheart Machine” ve IN FLAMES – “Colony”den özellikle etkilendiler mi bilemem, ancak “Sindustries”deki şarkıları bu şekilde yorumlamak çok anlamlı olmaz zira bu adamlar SOILWORK ve IN FLAMES bir şeyler denemeden önce “Powertool” gibi bir şarkıyı yapabilmişler. O yüzden GARDENIAN’ın vizyonerliği konusunda herhangi bir soru işareti olmadığı kabak gibi ortada.
Şarkılara baktığımızda grubu özel ve benzersiz kılan başlıca şeyin GARDENIAN’ın melodik death metalin klişeleriyle uğraşmadığını, özellikle vokal çeşitliliği ve rif yazım tarzıyla diğer herkesten ayrıştığını görüyoruz. “Courageous”, “Heartless”, “Sonic Death Monkey”, “Sindustries”, “Funeral” gibi şarkılara bakınca grubun muazzam bir akılda kalıcılığı, çok lezzetli bir groove anlayışı ve şarkılara renk katan bambaşka bir yaratıcılığı var.
Bunlar arasından sıyrılan en farklı bileşen bana kalırsa vokaller. “Soulburner”da bu çok daha ön planda ve sonradan MERCENARY ve benzeri gruplarda duyduğumuz tarzda nakaratlar sunuyorlar, ancak “Sindustries”deki pek çok şarkıda da melodik death metalde ne alaka denebilecek tarzda clean vokal kullanımları var. Melodik death metal ve clean vokal deyince pek çokları kaşınmaya başlıyor, ancak GARDENIAN bunu herkesten farklı kullanıyor ve bu sayede kısa ama çok çarpıcı bir kariyerle sevenleri için çok ama çok özel bir yerde yaşamaya devam ediyor.
GARDENIAN gerçekten çok özel bir gruptu. Bilen, dinleyen çok az insan tanıdım, ancak yıllar içinde şöyle bir kanıya vardım ki GARDENIAN seven insan adamdır, kraldır, müzik zevkine kefil olunası insandır. Grup dağıldıktan yıllar sonra kısa süreliğine tekrar bir araya geldi, ancak tekrar sonsuzluğa karıştı. Yine de üç albümüyle de fark yaratmayı, ilk albümünü kendine özgü güzellikleriyle ayrı bir yere koyarsam, özellikle “Soulburner” ve “Sindustries”le ağzının tadını bilen, doksanlar sonu İsveç melodik death metalinin butik denebilecek işlerini özel zevk edinmiş kitle için hakikaten farklı yerde duran albümler.
Yazıyı da Mevlana’nın ünlü bir sözüyle bitirelim:
“Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. Hoşgörülükte deniz gibi ol. Ortaya vizyonerlik koyan yaratıcı melodik death metalde GARDENIAN gibi ol.” – Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
Kadro Jim: Vokal, gitar
Engel: Gitar
Kriss: Bas
Thim: Davul
Konuk:
Peter Tägtgren: Klavye, programlama
Lars Szöke: Akustik gitar
Şarkılar 1. Selfproclaimed Messiah
2. Doom & Gloom
3. Long Snap to Zero
4. Courageous
5. Heartless
6. The Suffering
7. Scissorfight
8. Sonic Death Monkey
9. Sindustries
10. Funeral
isveç death metalini kalbine kazımış benim yaş grubunun inci tanesidir.
bilenler bilir zamanında swedishmetal.net diye bir site vardı.
isveçli bir adam yapardı o siteyi.
ne gruplar keşfettik oradan.
hey gidi be.
gardenian,vomitory,the forsaken falan hep oradan çıkan şeyler benim için.
zor dergisi sayesinde duyduğum onlarca garip grup gruptan biriydi bu da. tabi ben müziklerindeki detayları, farkları anlamaz, ful artı ful övülmüşse hemen arkadaştan isterdim.
hatta bazı albümler öyle bir yazılırdı ki sanırdın yeni bir metal güneşi doğuyor. misal, koldborn diye bir grup sırf bu yüzden aklımdaymış 200 yıldır, şimdi yazarken hatırladım (callenish circle diye bir grup da vardı sanki). neyse işte bu sindustries de öyle bir albümdü yanlış hatırlamıyorsam.
Bu adamları kurban soadla falan aynı çalma listesine koymuştum 15 sene önce. tekrar dinleyince tüylerim ürperdi şu an. o mp3 çalarda daha neler vardı acaba aq.
Ya hu bu albüm nereden çıktı şimdi?! Çok afedersiniz ben bu albüm üzerine muhabbet ettiğim bir hanımla hayatımın ilk cinsel birlikteliğini yaşamıştım (yaş: 19). Sanırım 10 saniye falan sürmüştü:) ve hala asla baştan sona dinleyemediğim albümler listemin başındadır!
@Ahmet Saraçoğlu, haha:) eyvallah Ahmet Hocam. Hanımefendi ile cd değiş tokuşu yapıyorduk normalde (Ankara Maltepe Pazarı Numan Abi, sene 2001). Beş tane ben alıyorsam kopyalıyor ona veriyordum, o da aynı şekilde. Gardenian’ı orada bulamamış mıydık neydi, bana da şans eseri bir arkadaş Audiogalaxy’den indirip albümü dinletmişti (evet, dinozorum). O şans katlandı bir gün. Ben de katlandım:) Günün sonunda hanımefendi bana klamidya bulaştırmış (tek seferde!). Gittik penisimize örnek çubuğu sokturduk (YouTube’a bakabilirsiniz)! 4 hafta antibiyotik. Şimdi doktorum:)
@Seyfettin Dursun, ne güzel anı ya teey tey diye okurken örnek çubuğu sokturduk diyerek en sonda bir etleri çektirdin valla, bir kımıl kımıl ettirdin bizi ekran başında.
Gardenian, o yıllarda seni tabiri caizse “take it for granted” gördük, özür dileriz. herkesin ortaya bir klasik patlattığı yıllarda “bunlar da iyi” dedik sadece, hakkınızı yedik. Şimdi bir in flames yeni albüm haberine mi yoksa gardenian bir şarkı paylaştı haberine mi heyecanlanırız?
bir de burst vardı böyle mükemmel 2-3 albüm yapıp ortadan kaybolan ve unuttuğumuz. Theory in Practise, Quo Vadis…
isveç death metalini kalbine kazımış benim yaş grubunun inci tanesidir.
bilenler bilir zamanında swedishmetal.net diye bir site vardı.
isveçli bir adam yapardı o siteyi.
ne gruplar keşfettik oradan.
hey gidi be.
gardenian,vomitory,the forsaken falan hep oradan çıkan şeyler benim için.
Gardenian’ın ismini görünce suratımda her zaman bir gülümseme belirir ve hafif duygusallaşırım.
Bu böyledir çünkü Gardenian.
zor dergisi sayesinde duyduğum onlarca garip grup gruptan biriydi bu da. tabi ben müziklerindeki detayları, farkları anlamaz, ful artı ful övülmüşse hemen arkadaştan isterdim.
hatta bazı albümler öyle bir yazılırdı ki sanırdın yeni bir metal güneşi doğuyor. misal, koldborn diye bir grup sırf bu yüzden aklımdaymış 200 yıldır, şimdi yazarken hatırladım (callenish circle diye bir grup da vardı sanki). neyse işte bu sindustries de öyle bir albümdü yanlış hatırlamıyorsam.
Çok iyiymiş baya beğendim.Ahmet abi sağ ol sayenizde bir sürü grup keşfediyorum valla
Bu adamları kurban soadla falan aynı çalma listesine koymuştum 15 sene önce. tekrar dinleyince tüylerim ürperdi şu an. o mp3 çalarda daha neler vardı acaba aq.
Ya hu bu albüm nereden çıktı şimdi?! Çok afedersiniz ben bu albüm üzerine muhabbet ettiğim bir hanımla hayatımın ilk cinsel birlikteliğini yaşamıştım (yaş: 19). Sanırım 10 saniye falan sürmüştü:) ve hala asla baştan sona dinleyemediğim albümler listemin başındadır!
03.08.2025
@Seyfettin Dursun, Türkiye’de Gardenian’dan da ekmek yenmiş ya cidden saygı duydum.
03.08.2025
@Ahmet Saraçoğlu, haha:) eyvallah Ahmet Hocam. Hanımefendi ile cd değiş tokuşu yapıyorduk normalde (Ankara Maltepe Pazarı Numan Abi, sene 2001). Beş tane ben alıyorsam kopyalıyor ona veriyordum, o da aynı şekilde. Gardenian’ı orada bulamamış mıydık neydi, bana da şans eseri bir arkadaş Audiogalaxy’den indirip albümü dinletmişti (evet, dinozorum). O şans katlandı bir gün. Ben de katlandım:) Günün sonunda hanımefendi bana klamidya bulaştırmış (tek seferde!). Gittik penisimize örnek çubuğu sokturduk (YouTube’a bakabilirsiniz)! 4 hafta antibiyotik. Şimdi doktorum:)
04.08.2025
@Seyfettin Dursun, ne güzel anı ya teey tey diye okurken örnek çubuğu sokturduk diyerek en sonda bir etleri çektirdin valla, bir kımıl kımıl ettirdin bizi ekran başında.
04.08.2025
@Ahmet Saraçoğlu, e o da işin “metal” sosu olsun Hocam:)
04.08.2025
@Seyfettin Dursun, kondom virali yorum.
04.08.2025
@Pontiff Suleyman, sakın sakın! Prezervatifsiz asla!
Gardenian, o yıllarda seni tabiri caizse “take it for granted” gördük, özür dileriz. herkesin ortaya bir klasik patlattığı yıllarda “bunlar da iyi” dedik sadece, hakkınızı yedik. Şimdi bir in flames yeni albüm haberine mi yoksa gardenian bir şarkı paylaştı haberine mi heyecanlanırız?
bir de burst vardı böyle mükemmel 2-3 albüm yapıp ortadan kaybolan ve unuttuğumuz. Theory in Practise, Quo Vadis…
04.08.2025
@rahim ertap, “Where the Wave Brooooke!” diye diye az gezmedik sokaklarda. Burst candır. TiP ve Quo Vadis de aynı şekilde.
05.08.2025
@rahim ertap, Burst’ü de öğrenmiş olduk. Eyvallah