# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SODOM – Genesis XIX
| 29.11.2020

Lut kavmi, ters ilişki ve thrash metal tarihinin gelmiş geçmiş en dehşet verici bas gitar tonu ile alakalı birtakım karalamalar.

ismail vilehand

Bugün; bundan tam 39 sene önce, Almanya’nın madencilikle ve Bundesliga tarihinin en boktan ve en çok iddaa kuponu yatıran futbol takımı olan “FC Schalke 04” ile tanınan “Gelsenkirchen” adlı şehrinde kurulan, “Teutonic thrash metal” efsanesi “Sodom”un yeni albümünden bahsedeceğim, ancak az sonra okuyacaklarınız biraz sıra dışı olacağından yeterince açık fikirli değilseniz, yazıyı derhal terk etmenizi öneririm. Benden söylemesi.

Akıllı telefonları geçtim; herhangi bir kayıt cihazının bile olmadığı, samandan yapılan kâğıtlara birtakım deliler tarafından yazılan şeylerden yola çıkılarak, göt siken ve göt siktirenlerin gökten yağan ateş topları tarafından yok edildiği anlatılıyor ve bu saçmalığa milyarlarca insan inanıyor. Ancak; “Madem evrim diye bir şey var, neden şimdiki maymunlar insan olmuyor?” deyip bilimden bir haber olan zihniyet, anal seksin dibine vurulmuş şu dünyada, bunu icra edenlerin kafalarına neden ateş topu yağmamasını sorgulamıyorlar. Semavi dinler o kadar saçma şeyler ki, bazen neyin ne olduğunu en basit şekilde anlatmaya çalışırken bile aşırı yoruluyorum. Bizim için artık çok geç ama umuyorum ki sonraki nesiller bu saçmalıklara maruz kalmayacaklar.

“Sodom”un ahlaksızlığı aslında köklerinden geliyor. “Tom Angelripper” adlı zat-ı muhteremin, “Motörhead” ve “Venom” okullarından yüksek derece ile mezun olması ve bunu yaptığı müziğe dibine kadar yansıtması “Sodom”un ana karakterini yansıtıyor aslında. Grubun inişli-çıkışlı kariyerinde “Tom Angelripper”ın hiç hatası yok demek belki yanlış olur ama bence “Frank Blackfire” ile tekrar bir araya gelmek için bu kadar beklemeyebilirdi.

Grubun gayet beğendiğim işleri olan, “M-16” ve “Decision Day” başta olmak üzere son 20 senede çıkardıkları albümlerin kötü olmadığını düşünsem de, bana göre “Sodom” hep eksikti. “Tapping the Vein”den sonra en iyi ikinci “Sodom” albümü olduğunu düşündüğüm “Code Red” sonrası “Sodom” için; “yeterli”, “güzel”, “gayet iyi” gibi yorumlar yapmak beni üzmedi diyemem. Çünkü “Sodom” hep en vahşisini, en sertini ve iyisini yapmalıydı. “Pantera”dan sonra sertliği ile çocukluğumu tarumar eden bugünkü müzik zevkimin oluşmasında en büyük payı olan gruptan hep daha iyisini bekledim. Fakat neyse ki ölmeden önce “Genesis XIX” ile muradıma erdim sonunda.

“Genesis XIX” ile alakalı o kadar fazla pozitif ayrıntı var ki, hepsini kritik boyunca anlatabilir miyim emin değilim ama elimden geleni yapmaya çalışacağım. Öncelikle ortaya bu kadar mükemmel bir albümün çıkmasındaki temel sebebe değinelim, bu sebep 29 yıl sonraki “Tom Angelripper” ve “Frank Blackfire” buluşması. Bu efsane ikilinin buluşmasının yanı sıra, grubun çift gitara geçiş yapması çok önemli bir ayrıntı. İkinci gitarı devralan, geçmişi ile ilgili hiçbir bilgi sahibi olmadığım “Yorck Segatz” adlı bu adam, Sodom’a kesinlikle çok iyi uyum sağlamış ve grubun yeni formuna çok fazla şey katıyor.

Farklı platformlarda bazı negatif önyargılı yorumlar görmüştüm; haklı olarak grubun çift gitara geçişi sonrası daha sofistike, melodik ve komplike olabilme ihtimali üzerinde duruyorlardı. Ancak 2018’de yayınlanan “Partisan” ve 2019’da yayınlanan “Out of the Frontline Trench” sonrası gördük ki, doğru adam tercihi dahilinde ortada korkulacak bir şey yokmuş. Bu yayınlanan iki “EP”yi her ne kadar beğensem de 18 yıllık bir “Sodom” fanı olarak tam tatmin olmamıştım ve albümü beklemeye başladım.

Şunu çok net söyleyebilirim; eğer istediğiniz şey “Motörhead” ve “Venom” kanından, hunharca old school ve sert bir thrash metal dinlemek ise “Genesis XIX” tam aradığınız albüm. “Sodom” bu albümde sertliği karambol beste yapılarından uzak durarak, işi gayet minimal tutup, tercih ettiği sound ile dinleyiciye veriyor. Yani ortada abartı hızlı, sert olma amaçlı ciyak ciyak bağırmalı bir thrash metal yok ama tercih ettikleri sound o kadar doğru ve etkili ki, ekstrem metalde en sert neyse onu son ses dinlemeyi tercih eden bir dinleyici olarak bu albümü dinlerken kulak zarımın parçalandığını hissediyorum, hatta sesi bir-iki çubuk kısarak dinliyorum. Bu konuda “Tom Angelripper” gerçekten kafayı yemiş. Sonuçta albüm çıkmadan bu kaydı dinledi ve kendi basgitar tonunu beğenerek albümün böyle piyasaya çıkmasını istedi. İşte bu yüzden hayatta en sevdiğim gruplardan biri “Sodom” ve damarlarımı kesseler kanım yerlere akarken “Tom Angelripper”ın balgamlı sesini çıkarır.

“Genesis XIX” öyle bir albüm ki, daha önce “Sodom” seven ve bilen her dinleyiciyi tatmin edebilecek beste yapılarına ve sertliğe sahip. “Sodom”a mesafeli duran dinleyiciler için ise; basgitar tonu başta olmak üzere, hayatlarında duyabilecekleri en sert ve en gürültülü sounda sahip thrash metal albümü olma ihtimali yüksek. Şöyle örnek vermem gerekirse, albümdeki en uzun iki şarkı olan “Genesis XIX” ve “The Harponeer” albümü ilk defa dinleyecek birisinin tahmini olarak “en sıkıcı şarkılar bunlar galiba.” diye tahmin edilebilir ama tam tersi en uzun şarkılar albümün en köpek ötesi şarkıları.

“Sodom”un şu hali ile ilgili her ince ayrıntının çok aşırı iyi olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar grubun geçmişinden şikayetçi olmasam da “Frank Blackfire” belki 10-20 sene önce gruba geri dönse neler dinlerdik diye düşünmekten de kendi alıkoyamıyorum. Sonuç olarak geç oldu ama güç olmadı.

“Tom Angelripper”ın bu albümdeki vokali ve basgitar tonu benim neden yıllar sonra hala bu müziği dinlediğimin, hayatımın merkezine koyduğumun ve ölene kadar asla bırakmayacağımın cevabıdır. Şu albümden aldığım işitsel zevki kelimelerle anlatmam mümkün değil. Aynı zevki alabilen herkese selam olsun. Çünkü bu gerçekten bir işitsel şölen.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.88/10, Toplam oy: 104)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Steamhammer
Kadro
Tom Angelripper: Vokal, bas
Frank Blackfire: Gitar
Yorck Segatz: Gitar
Toni Merkel: Davul
Şarkılar
1. Blind Superstition
2. Sodom & Gomorrah
3. Euthanasia
4. Genesis XIX
5. Nicht mehr mein Land
6. Glock 'n' Roll
7. The Harpooneer
8. Dehumanized
9. Occult Perpetrator
10. Waldo & Pigpen
11. Indoctrination
12. Friendly Fire
  Yorum alanı

“SODOM – Genesis XIX” yazısına 167 yorum var

  1. bardetto says:

    @çaksu başınız sağ olsun. sabırlar dilerim.

    bir de kısa anekdot:
    baş, anadolu’da hatta daha doğru tabirle anadolu türkçesinde “yara” anlamına; sağ olsun ise “sağalsın, sağalasın” anlamına geliyormuş.

    haliyle “başın sağ olsun” cümlesi yaran iyileşsin, yaran sağlaşsın anlamı taşıyormuş.

    çaksu

    @bardetto, Sağolasın canım.

    <3

    "Önüne gelene kalp atıyo bu adam" ama içimden geliyo ya. Sodom siker makineli tüfek kıyma falan da.. Aynı şeyleriz be. Bi sıcak yemek, bi kucak.. El kol, göz kulak, varoluşsal bunalım..

    Hormonal durumum garip. Tamam bırakın sakinleşicem.

    Sevgiler. :)

  2. 1001101001 says:

    sitenizi bozduk durduk yere. bir daha dini referanslı kritik yazarken dikkat edersiniz artık xd

    ismail vilehand

    @1001101001, hayır etmeyeceğim. Daha pis giydireceğim hatta.

    1001101001

    @ismail vilehand, yürü be kim tutar seni

    ismail vilehand

    @1001101001, https://bit.ly/3sGHAXH

  3. P L A G U E says:

    Dinleyin ulan develer, İstanbul’da en buyuk benim. Baba takımının da haracını kestik bize posta koyacak kimse kalmadi. Benim attığım dikişi kimse sökemez, o kadar!!!

  4. P L A G U E says:

    Bu hafta içinde baya önemli bir toplantım vardı. Jilet gibi takımı çektim üzerime ki takım denen suit bende at yarraana konmuş kelebek gibi durur. Sabah bomboş otobanda giderken güç kuvvet versin diye bu albümü dinleyip redbull içtim. Toplantıma giriş şeklim aynen şu şekilde oldu, 7. saniyeden itibaren ben:

    https://youtu.be/asvzadSoIuU

    Susta Kazım’da eski Sodomcudur.

  5. P L A G U E says:

    hoca bir gün göle maya çaldıktan sonra, karnı burnunda olan kazanını doğurtmak için takmış kulaklıkları bu albümü açmış, eşeğine ters binniş(götünden sikmiş yani). İşini gördükten sonra bu sefer gerçekten ters binmiş(bildiğimiz anlamda) yola koyulmuş. Kulaklıkta sodom yardırıyormuş, biraz önce bir posta kaydı ama yetmiyor tabi, çünkü sodom dinliyor, siki asla inmiyor. Neyse, bi kız görmüş giderken, hoca kıza, kız da buna dik dik bakmış, hoca zaten sodom un etkisi ile sikicek delik arıyor. Tabi kız da buna bakınca eşekten inmiş, kıza ayak üstü 2 posta kaymış. Çevredeki köylüler görmüş bunu, hoca sen ne yaptın utanmıyor musun piç falan demisler. Hoca da cevabı yapıştırmış. “Zaten inecektim.”

    eatthegun

    @P L A G U E, Siteyi 2013′ten beri takip ediyorum, bundan daha iyi bi yorum görmedim. Tebrikler.

  6. Akanker says:

    Bu albümü dinleyene kadar Sodom çok sevdiğim thrash metal gruplarında biriydi. Bu albümden sonra tür fark etmeksizin en sevdiğim gruplardan biri oldu.

    ismail vilehand

    @Akanker, kutlu olsun.

  7. P L A G U E says:

    Sevgililer gününüzün aq ama ben sürpriz yapmadan duramıyorum derseniz, o’na küçük Sodom’lar hediye edin. İnanın çok mutlu olacaktır. Kadın-erkek farketmez.

  8. ismail vilehand says:

    2000 öncesi kurulmuş bir thrash metal grubu tarafından, 2000 sonrası yapılmış en iyi thrash metal albümü.

    deadhouse

    @ismail vilehand, Enemy of God.

    ismail vilehand

    @deadhouse, Enemy of God baş tacı ama bu döver.

    Raddor

    @deadhouse, Tempo of the Damned. \m/

    deadhouse

    @Raddor, Aslında en zımba albüm o. Muazzam bir sound’a sahip.

    enemyofgod

    @deadhouse, Genesis XIX’e sonsuz saygım var ancak bu yoruma katılıyorum.

    Zeynel

    @deadhouse, Yalnız Almanya’ysa doğru yorum, değilse Christ Illusion’dır.

    Boba Fett

    @ismail vilehand, Kreator elemanlarının 2000 sonrası yaptığı işlerin hepsi belli bir kalitenin üstünde.

    Exodus abilerin de 2000 sonrası yaptığı işlerin kaltiesi ortada.

    Testament aynı şekil.

    ismail vilehand

    @Boba Fett, Testament’in son iki, Kreator’ın da son albümünü pek sevmiyorum. Exodus’un ise sevmediğim albümü yok. Hepsi kemik gibi bence.

    Dysplasia

    @ismail vilehand, Tartışmaya açık; ve hayır.

    ismail vilehand

    @Dysplasia, nikini görünce yorumu okumadan istisnasız her konuda bana katılmadığını biliyorum artık hahaha. Sağlık olsun.

    Merdomerdo

    @ismail vilehand, The Antichrist diyorum ben de.

    2005′te Atlantis Müzik’te o yıl çıkan Inventor of Evil’ı istemiştim de Ayhan Abi “O daha gelmedi, bunu vereyim” diye the Antichrist’ı vermişti. O albüm metale yeni başlayan 12 yaşındaki benim müzik zevkimi oluşturan albümlerden biri oldu. Ayhan Abi’nin mekanı cennet olsun.

    Tempo of the Damned de The Antichrist’tan sonra aldığım ilk thrash albümüydü. Onu da Beşiktaş Köstebek’te, “demek thrash seviyorsun, o zaman bunu dinle” diyen Faruk Abi’nin önerisiyle almıştım. O albümün de bende yeri ayrıdır.

    ismail vilehand

    @Merdomerdo, The Antichrist benim de hayatta en sevdiğim albümlerden biridir. “Nailed to the Fucking Cross!” diyerek mezarlık duvarlarında az bira şişesi kırmadım.

    Eskiden Beyazıt’da ücra köşedeki bir hanın içindeki korkunçlu yerde demir kapı arkasından çakma CD satarken Beşiktaş’ta Köstebek’e geçen; zayıf, uzun boylu, at kuyruk saçlı Faruk Abi’den mi bahsediyoruz? Bence kesin ondan bahsediyoruz. 2000′lerin başında beni albüme boğan adamdır kendisi.

    Merdomerdo

    @ismail vilehand, Evet evet ben de Faruk Abi varken 2005 2007 arası çok gittim geldim Beşiktaş Köstebek’e.

  9. Kaan says:

    En sonunda Chris Witchhunter gibi çalan bir davulcu bulmuşlar ve sonuç muhteşem! Böyle bir albüm kolay kolay çıkmaz..

    ismail vilehand

    @Kaan, Chris Witchhunter metal tarihinde değeri pek bilinmeyen, en underrated davulcukardan biri. Klasik Sodom’un Frank Blackfire ile birlikte en önemli parçasıydı.

    Toni Merkel dediğin gibi onu aratmıyor. Bu albümdeki performansı kusursuz.

    Kaan

    @ismail vilehand, Aynen. Witchhunter öyle güzel süslüyordu ki davuluyla müziği, insanın sadece davulu dinleyesi geliyordu ki normalde hiç dikkatimi çekmez. Hem bir sadelik hem de muazzam bir ustalık seziliyordu. Benzer durumu sadece Nicko Mc Brain de hissediyorum.
    Harika Motörhead-overkill mesajına cevap veremediğim için özür dilerim. En yakın zamanda yazacaklarım var, aklımda..Kemo ağrılarım son iki haftadır çok arttı,hiçbir şey yapamıyorum. Görüşmek üzere.

    ismail vilehand

    @Kaan, sıkıntı yok, önce sağlık. Kendini daha iyi hissettiğinde Motörhead-Venom-Sodom üçlüsünü öveceğimiz zaman ben her zaman hazırım.

    ismail vilehand

    Çok alakasız bişey yazmak için girdim buraya ama şunu görünce kolum kanadım kırıldı. Seviyoruz seni Kaan. Yakında görüşmek üzere.

  10. trivago says:

    taklalar uçan tekmeler atarak dinliyorum

  11. P L A G U E says:

    Playliste küçük bir ara verdiğim şarkıya bakın hele, kendi sırtıma kemerle girişiyorum şu an.

    ‘The Harpooneer’

  12. P L A G U E says:

    Bu arada aklıma gelmişken, all star bi thrash grubu yaratma şansım olsa, Blackfire ve Tom abimizi banko yazıp geri kalanı için seçim yapmak için süre isteyecek olmam?

    Angerlripper – bass, vokal
    Blackfire – gitar
    ??? – gitar
    ??? – davul (Tom Hunting zorluyor banko olmayı)

  13. P L A G U E says:

    🍆✊💦💦💦💦💦💦

  14. Ali Osman says:

    Unuttunuz mu bu hayvanlığı?

  15. P L A G U E says:

    Bir gün, gargamel’in evini böcekler basmış, ne yaptıysa bu böceklerden kurtulamamış. Eve ilaçlama şirketini çağırmış. Gelen görevli demiş ki, abi 2 gün başka yerde kal, yoksa yarraa yersin. Bunun üzerine gargamel azman reizi alıp evi/ormanı 2 günlüğüne terk etmiş. Tam da perşembe/cuma günlerine denk gelmiş. Gargamel tehditi yüzünden uzun zamandır cuma namazına gidemeyen şirin babaya da fırsat doğmuş tabii ki. Perşembe günü şirinler normal takılmışlar, cuma ögle vakti de şirin baba ile ibadete giden gitmiş, kalanlar kalmış. Neyse, şirine cumaya gitmemiş elbette. Gitmeyenler arasında güçlü şirin, gözlüklü sirin, süslü(gay) şirin, usta şirin ve sakar şirin varmış ki, bu arkadaşlar şirine bacımız ile vatsap grubunda zaten sürekli birbirlerine nude atıyorlarmış. Tabi hazır şirin baba yok, bunlar fırsatı değerlendirip usta şirinin evde toplanmışlar. Önce zikir etmişler ama ortamda kafa yapan mantarlar, otlar, şirin çilegi şarapları olunca ve üzerine arka planda ‘the harpooner’ çalınca bunlar amı götü dağıtmislar. Usta şirin şirineye, güclü sirin süslü şirine, sakar şirin banyo sabununa gözluklü şirin ise dalmış 31 cekmeye ama ara ara güclu ve ustanın dalgayı ağzına almayı da ihmal etmiyormus. Usta sirin, şirine bacının amcığını sikerken, güçlu sirin süslü şirinin götünü yırtıp kan kaybından ölmesini nasip etmiş ve amel defterini kapatmış ama boşalamadığı için şirine bacıya usta şirin ile beraber am/göt karısık girmiş. Daha sonra gözlüklü şirin ispikci yalak oç olduğu için evden kaçmış olanları şirin babaya yetiştirmek için. Sakar şirin de bunun yancısı ya o da kaçmış. Bu sırada şirine bacı da zevkten ölmüş ama bu oç güçlü ve usta şirin hâlâ boşalamamiş. Birisi süslüye, birisi şirineye hallenmeye devam etmiş. Tipik bir ölü sikme vakası. O sırada da arkada ‘friendly fire’ çalıyormuş…to be continued…

  16. P L A G U E says:

    Şirinler köyüne pakistanlı şirinler gelmiş, ölen şirine bacının mezarının videosunu çekerken(öyle abaza tipini siktiklerim) güçlü şirin abimize yakalanmış orospu çocukları. Bu sırada fon müziği ‘glock n roll’ muş…

  17. eatthegun says:

    Her şarkısı akılda kalıcı ve tatmin edici, groovea hıza pisliğe Sodom thrash metalinin her haline doyuran bi albüm. Her şarkısı rastgele zamanlarda aklımdan çıkmıyor dinlediğimden beri. Özellikle ard arda gelen 4 5 ve 6. şarkıları 2010 sonrası çıkan çoğu thrash albümüne değişmem

    eatthegun

    @eatthegun, Ha bir de Friendly Fire gelmiş geçmiş en iyi metal şarkılarından biri

  18. eatthegun says:

    NAYNNNTİĞĞĞNNNNN…..

  19. eatthegun says:

    SODOM!!! SAYGILAR…

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.