# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
1914 – Where Fear and Weapons Meet
| 22.10.2021

Esasında bir başkasını öldürmenin yakınından bile geçmeyecek, bir anda ellerinde tüfekle kendilerini siperin arkasında bulan insanlar.

Tarih boyunca yaşanan trajik olaylar metal gruplarının konsept seçimi konusunda en çok faydalandıkları konulardan biri. Yeri geliyor kadim bir uygarlığın yaşadığı korkunç bir olayı konu ediyorlar yeri geliyor kaybedenin insanlık olduğu savaşları işliyorlar. Tüm dünyanın müdahil olduğu iki dünya savaşı da doğal olarak sayısız gruba ilham veriyor, işlenecek konu bakımından onlara sonsuz referanslar sunuyor.

Çapı, gerçekleştiği zamanın yakınlığı, katılanların büyüklüğü ve yaşanan kayıplar göz önünde bulundurulduğunda II. Dünya Savaşı doğal olarak metal dünyasının en çok beslendiği savaş olma özelliğini taşıyor. Sonuçta bunun Nazi’si var; sayısız cephesi var; tankı var, uçağı var; politik, ekonomik, sosyal, kültürel zibilyon tane yansıması ve sonucu var.

II. Dünya Savaşı’nın bu daha çekici, konu çıkartılabilir, pazarlanabilir tarafının biraz gerisinde kalan I. Dünya Savaşı da kimi gruplara, albümlere, şarkılara ilham kaynağı olabiliyor. Bu savaşı olduğu gibi başucu kitabı belleyen, adından tutun da tüm şarkılarını bunun üzerine kuran bir avuç gruptan biri de Ukraynalı topluluk 1914.

Şimdiden belirteyim ki yazıda “1914”ü olması gerektiği şekilde, yani “nineteen fourteen” şeklinde değil direkt “bin dokuz yüz on dört” şeklinde okuyarak yazacağım, o yüzden apostrof sonrasındaki ekler de ona göre olacak.

Güzide ve iki arkadaşımızla birlikte Aralık ayında ziyaret edeceğimiz Lviv’de kurulan ve bizleri Ukrayna’nın bu en batı noktasından selamlayan 1914, I. Dünya Savaşı’nı black metal, death metal ve doom metal harmanında ele alan ve bunu olabildiğince özüne sadık, olabildiğince o dönemi yansıtan bir üslupla, olabildiğince “cepheden seslenen” bir anlayışla yapıyor.

2018’in en iyi, en hayvan, en çok dikkat çeken, en çok konuşulan işlerinden biri olan ikinci albümleri “The Blind Leading the Blind” ile adlarını geniş bir kitleye duyuran 1914, esasında daha 2015 çıkışlı ilk albümleri “Eschatology of War”dan bu ilgi çekici karakterini sergilemeye başlamıştı. Farklı ülkelerin savaştaki rollerini işleyen şarkıları sayesinde savaşta yer almış ülkelerdeki dinleyiciler tarafından fark edilen grup, “Ottoman Rise” adlı şarkısı sayesinde de ülkemizdeki bir kısım metal dinleyicisinin merakını cezbetmeyi başarmıştı. “Şarkının başında Atatürk ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diyor”, “Şarkının ortasında ezan okunuyor”, “Adamlar şarkıda Atatürk’ün söylediği sözleri kullanmış” (“I do not order to fight, I order you to die”) gibi gazlanmalarla bize bayrakları birer birer astıran 1914, öyle yüzeysel bir Gelibolu özeti de yapmıyor; şarkıya Mecidiye Marşı’yla başlayıp olabildiğince derinlemesine bir özet sunuyordu.

Bugün yayınladığımız röportajlarından da okuyabileceğiniz üzere yaptıkları için konsept tarafına epey kafayı yoran 1914’ün, yine o röportajda okuyabileceğiniz üzere bu albümün yazımı sırasında salgınla bağlantılı olarak epey sıkıntı bir süreç yaşamış olması sonucunda bu albümü farklı bir bakış açısıyla ele aldığını görüyoruz. Önceki iki albümde baskın olan ölüm, savaş, yıkım temalarının yanına -tabii yine I. Dünya Savaşı ekseninde- umut ve kahramanlık temaları da ekleniyor ve savaş atmosferi içerisindeki umut anları, yapılan birtakım kahramanlık işleniyor.

Grup bunu yaparken hiçbir zaman komutanlar, baştakiler odaklı olarak düşünmüyor. Savaş karşıtı olduğunu açık açık ifade eden 1914’ün anlattığı, sesi olmaya çalıştığı esas şey gencecik erler, savaş çıkınca alelacele askere alınan normal insanlar, esasında bir başkasını öldürmenin yakınından bile geçmeyecek insanların bir anda ellerinde tüfekle kendilerini siperin arkasında bulmaları.

“Where Fear and Weapons Meet”teki müziğe baktığımda 1914’ün anlatılan şeyi müzikle entegre etme konusunda artık iyice geliştiğini ve kimi şarkıların isimlerine bakıp sözlerine bakmadan bile şarkı adına uygun bir beste sunabildiklerini görüyorum. Albüm iskeleti bir önceki albümün bire bir aynısı. İlk albümden bu yana devam ettiği şekilde “War In” introsuyla açılıyor, dört şarkı ve bir kısa şarkının ardından dört şarkı daha verip “War Out” introsuyla kapanıyor. Önceki albümde olduğu gibi “War Out” öncesindeki kapanış 10 dakikayı aşan epik bir şarkıyla yapılıyor. Bu açıdan bakınca 1914 albüm yazma şablonunu, işin matematiğini oturtmuş gözüküyor.

Müziğe baktığımda, tahmin edileceği üzere “The Blind Leading the Blind”e kıyasla radikal bir değişimle karşılaşmıyoruz. Grup black metal, death metal ve doom metal karakterlerini yine aynı etkinlikte ve konseptine göre şerbet anlayışıyla kullanıyor. Kanada’nın tarihte kazandığı en büyük zafer olan Vimy Sırtı Muharebesi’ni ve bu savaş da dâhil pek çok cephedeki kahramanlıkları neticesinde madalyalar alan Ukrayna asıllı Kanadalı astsubay Filip Konowal’u anlatan “Vimy Ridge (In Memory of Filip Konowal)”da müziğin death metal tarafı bariz şekilde baskınken Batı Cephesinde, Belçika topraklarında gerçekleşen muharebeyi konu eden “Pillars of Fire (The Battle of Messines)”te savaşın atmosferini yansıtmak amacıyla daha black metal bir beste kullanıyorlar. Çoğunluğu Afrikalı Amerikalılardan ve Porto Rikolulardan oluşan 369. Piyade Alayı’nı anlatan “Don’t Tread on Me (Harlem Hellfighters)”da açıkça hissedilen bir kaos ve MARDUK’vari bir melodi anlayışı varken, “…And a Cross Now Marks His Place”teki yitip gitme temasından ötürü doom metal karakterinin baskın geldiğine tanık oluyoruz.

Sadede geldiğimizde 1914’ün yine çok güçlü bir albüm sunduğunu ve adını daha da geniş kitlelere duyuracağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Çoğu insanın grubu “The Blind Leading the Blind”la tanımış olmasından mütevellit, ilk tanışma ve ilk şaşırma durumlarından dolayı o albümdeki eşsizliği bulamadığını söyleyenler olabilir, ancak “Where Fear and Weapons Meet”in promosuna 3 haftadır sahip olan ve albümü defalarca dinlemiş bir insan olarak erken karar vermemeniz konusunda sizi uyarmak isterim. Yukarıda adını andığım şarkıların yanı sıra “Corps d’autos-canons-mitrailleuses (A.C.M)”in ihtişamını, “Mit Gott für König und Vaterland”ın saf black metal öfkesini veya grubun Fransız hayranlarını şüphesiz ki ihya edecek 11 dakikalık devasa “The Green Fields of France”in eziciliğini falan bir içselleştirin.

Adamlar hayatlarını bu işe adamış, bu kadar sofistike konsept oluşturmuş; biz de gerekli ilgi ve alakayı gösterelim, hak ettikleri desteği verelim.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.90/10, Toplam oy: 40)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2021
Şirket
Napalm Records
Kadro
2.Division, Infanterie-Regiment Nr.147, Oberleutnant – Ditmar Kumar: Vokal
37.Division, Feldartillerie-Regiment Nr.73, Wachtmiester - Liam Fessen: Gitar
Vitalis Winkelhock: Gitar
9.Division, Grenadier-Regiment Nr.7, Unteroffiziere - Armin fon Heinessen: Bas
Rusty Potoplacht: Davul

Konuk:
Nick Holmes: Vokal (7)
Şarkılar
1. War In
2. FN .380 ACP#19074
3. Vimy Ridge (In Memory of Filip Konowal)
4. Pillars of Fire (The Battle of Messines)
5. Don't Tread on Me (Harlem Hellfighters)
6. Coward
7. ...and a Cross Now Marks His Place
8. Corps d'autos-canons-mitrailleuses (A.C.M)
9. Mit Gott für König und Vaterland
10. The Green Fields of France
11. War Out
  Yorum alanı

“1914 – Where Fear and Weapons Meet” yazısına 11 yorum var

  1. Şu anda dünyanın en 1914 sitesiyiz, net.

    https://ibb.co/7NPgJbY

    çaksu

    @Ahmet Saraçoğlu, “1914′lükten aldığım tadı…”

    Ya aslında kimseye söylemeyin de ben daha dinleyemedim bunları.

  2. Erhan says:

    Albüm “Ben kaliteli bir black metal albümüyüm” diye haykırıyor. Her dakikasından, her rifinden, her kelimesinden profesyonellik akıyor ama gelgelelim her şarkının başına ve bazılarının da ortasına yerleştirdikleri, atmosfer yaratmaya yardımcı bölümler bu sefer biraz uzun tutulmuş ve bu da biraz sıkıcı olmuş.

    Keşke bu cüretkar denemeleri bir sonraki albümde yapsalarmış.

  3. de mysteriis dom sathanas says:

    mükemmel bi albüm. mü kem mel. the blind leading the blind albümünden bir tık düşük bazı bölümler gereksiz uzatıldığından dolayı. 7.parça şaheser niteliğinde yalnız mükemmelliğin sınırlarını zorlamış.

  4. Opethsevenbiri says:

    The Blind Leading The Blind kadar iyi bir albüm.

  5. crowkiller says:

    üyelerin stage nameleri cringe

  6. Rzeczom says:

    çıktığı andan beri döndürüp duruyorum. iyi bir iş.

  7. P L A G U E says:

    Nur topu(balonu) gibi yeni albümümüz seven sevmeyen herkese hayırlı olsun. Ulan napalm records sen nelere kadirsin. Pa üzerine alınmasın sakın ama artık milleti nasıl gazladılarsa, özellikle yabancı basın övme sırasına girmiş. Bir önceki albüm buna içinden çıkarmadan taşaklarıyla beraber sokup 5 atar. Sorun şu, o albüm buyük firmadan çıkmadı.

    Malum yerlere düstüğünden beri kaliteli ve kalitesiz versiyonlarını toplamda 14 kez dinledim yani 14 saat harcadım. Gereksiz uzatılmış, atmosfer kasmak için can çekişmiş ve baya sıradan bir albüm. 7. Parça hatrına en fazla 6,5 puan diyip ortamdan ayrılıyorum.

  8. Aykut taştan says:

    @P L A G U E, aynen öyle dostum benden de 6 veya 5,5 çalışır. Sanki sabatonmudur saboton mudur ne zıkkım grupsa artık ( ismini dahi bilmiyorum anla nekadar nefret ettiğimi ) onun gibi bu albümü çok pohpohluyorlar. Ama bundan bir önceki albüm tam bir efsane benim için. Her saniyesine bayılıyorum. Bu albümün içinden 10 defa geçer. Bu albümde dediğin gibi çok gereksiz uzatmalar kastırmalar var.

  9. Emre Görür says:

    Gayet sıradan bir albüm, ama “black metal’in Sabaton’u olmak” gibi çok mantıklı bir stratejileri var ve bu sayede büyümeye devam edecekler gibi duruyor. Farklı farklı Avrupa ülkelerinin ulusal duygularına seslenmek Sabaton’u Avrupa metal’inin en büyük gruplarından biri haline getirmişti. Örneğin, İsveçli bir metal grubunun kendi ülkesinde yakalandığı en yüksek satış rakamı onlara ait ve bu konuda kendilerine az da olsa yaklaşabilen bile yok. 1914 ve Napalm Records da bundan gerekli dersleri çıkarmışlar.

    Bu yorumu hazırlayıp sayfaya girmiştim. Sonra Aykut Taştan’ın herhalde sezgisel denebilecek şekilde Sabaton bağlantısını yakaladığını gördüm. Enteresan ve güzel oldu.

  10. enemyofgod says:

    Şu an karar verdim. İhtişam kısmını The Blind Leading The Blind’dan daha başarılı buluyorum.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.