# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
LANTLÔS – Wildhund
| 15.08.2021

Hoppala yavrum yaz geldi, LANTLÔS’a bir gaz geldi.

Tür değişikliği konusunda gördüğüm en lineer ilerleyen gruplardan biriyle birlikteyiz bugün. Kendi adını taşıyan ve 2008 yılında çıkan ilk albümünde DSBM yapan, ızdırap ve çile dolu bir müzik kusan Alman oluşum LANTLÔS; “.neon”da Neige’in olaya dâhil olmasıyla müziğini daha da etkileyici bir şekle sokmuş ve post-black metal, blackgaze, DSBM arası bir sound’la hatırı sayılır bir kitle oluşturmuştu.

2011’deki “Agape” albümüyle birlikte LANTLÔS’un başka uğraşlara da meyilli olduğunu görmüştük aslında. O zamanki adıyla Herbst, şu anki -yani gerçek- adıyla Markus Siegenhort önderliğindeki LANTLÔS o albümde yer alan “Bloody Lips & Paper Skin” ve “Eribo – I Collect the Stars” gibi şarkılarla 2014^te çıkacak “Melting Sun”ın minik ışıklarını yakmıştı aslında. Black metal karakterinden uzaklaşma (arınma da diyebiliriz), daha modern bir sound’a kayma ve dönemin patlayan trendi djent’ten de beslenen çok daha aydınlık bir anlayış sarmıştı LANTLÔS’un karanlık taraftan sıyrılıp ışığa doğru ilerleyen dünyasını.

“Melting Sun” gibi grubun özüne taban tabana zıt bir albümden sonra 7 yıl boyunca LANTLÔS’tan haber alamamamız, grubun bu radikal tarz değişiminin geri teptiği ve Siegenhort’un pişmanlık/arayış arası bir kafa yapısıyla bir çıkış arıyor olabileceği izlenimini uyandırmıştı.

Ne ilginçtir ki geçen bu koskoca 7 yılın ardından LANTLÔS “Melting Sun” sonrası ne bir pişmanlık ne de bir arayış yaşamışçasına, o albümdekinden de daha parlak, ışıltılı, modern tınlayan ve aydınlık bir çalışmayla geri döndü.

Şu anda karşımızda duran “Wildhund”da bizi her anlamda ferah, genişlemeye açık, aydınlık bir LANTLÔS karşılıyor. Değil blackgaze, post-black metal; albümde FOO FIGHTERS’ı referans verebileceğimiz, Devin Townsend ışıltısına sahip bir müzik var. Kimi yerlerdeki ani mood değişiklikleri akıllara YES’i, fazla sivrilikleri bulunmayan beste yapıları JUNIUS’u, olayın geneline hâkim modern sound ise misal bir CLOUDKICKER’ı rahatlıkla getirebilir.

Grubun burada enteresan bir denge yakaladığını görüyoruz. Kimi şarkılarda gerçekten de FOO FIGHTERS’ın ilk dönmelerini anımsatan bir pozitif hava, alt-rock/metal havası varken örneğin “The Bubble”ın girişinde akıllara ANIMALS AS LEADERS’ı dahi getirebilecek bir modern prog anlayışı var. Bu bileşenler bir denge içinde sunulduğundan ve genel hava da neredeyse sürekli majör gamlar üzerinden ilerleyen umutlu bir karakterde devam ettiğinden “Wildhund”un gruba çok sayıda yeni dinleyici kazandırması ve LANTLÔS’u farklı bir kitleyle tanıştırması gayet olası diye düşünüyorum.

Bu bileşenler çerçevesinde LANTLÔS’un burada “Melting Sun” sonrasındaki en beklendik ama bir o kadar da iyi işlenmiş adımı attığını düşünüyorum. Kariyerlerinin başlarında ortak bir yolun yolcusu oldukları ALCEST bir noktada “Shelter” gibi bir şey denemiş ve bazısına göre davayı satarken kimine göreyse olgunlaşmış; lakin sonrasında yine özündeki ALCEST’e geri dönmüştü. LANTLÔS’a baktığımızdaysa bunun dava satmanın ötesinde, başka bir grup olmak şeklinde tezahür ettiğini görüyoruz. “Melting Sun” ile “Agape”de başlayan değişimi neredeyse tamamlayan LANTLÔS, “Wildhund”la birlikte artık tamamen yenilenmiş, sabah güneşi gibi bir şeye dönüşmüş durumda.

Bu denli radikal değişimler kimilerinin üzerinde eğreti durabilir, sırıtabilir, yakışmayabilir. Ne var ki LANTLÔS bunu kendine yakıştırmayı ve üzerine oturtmayı biliyor ve “Wildhund”la yılın özel olduğunu düşündüğüm albümlerinden birine imza atıyor. Şöyle bir baktığımda, grubun metal-archives’ın birtakım gergin adamlardan kurulu olduğunu düşündüğüm genel kurulu tarafından “artık metal değiller” diye siteden çıkarılmasını gayet anlaşılır kılacak bir müzik var burada. Metalde kullanılan kimi dinamikleri kullanıyorlar, ancak göğsünü gere gere “metal!” denecek kadar da metal değiller, hem de hiç değiller. Tüm albümün çiçek, bahar, tebessüm ve grup sarılmasından ibaret olmadığı da ortada ama sonuçta LANTLÔS’un “kitle ne der?”i düşünmeden, sadece içinden geldiği için müzik yaptığı da ortada.

Hem de kabak gibi, içinden simler ve güneş ışığı dökülen bir bal kabağı gibi ortada.

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.33/10, Toplam oy: 15)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2021
Şirket
Prophecy Productions
Kadro
AcidGhost Siegenhort: Vokal, gitar, bas, synth
F. Wylezik: Davul
Şarkılar
1. Lake Fantasy
2. Magnolia
3. Cocoon Tree House
4. Home
5. Vertigo
6. The Bubble
7. Amber
8. Cloud Inhaler
9. Planetarium
10. Dream Machine
11. Dog in the Wild
12. Lich 03:04
  Yorum alanı

“LANTLÔS – Wildhund” yazısına 9 yorum var

  1. deadhouse says:

    Ahmet Saraçoğlu’ndan uzun zaman sonra black/death/grindcore dışında bir kritik geldi. Yes diyor, Shoegaze diyor, Rock diyor. Şaşırtıcı!

    Ahmet Saraçoğlu

    @deadhouse, aslında çok çeşitli yazmak istiyorum ama iş yoğunluğu yüzünden genelde daha hızlı yazılabilecek şeylere gidiyor elim. Ama işler bundan sonra daha rahat olacak, ben de daha geniş bir yelpazede yazabileceğim.

  2. nomoshnocore says:

    Grubun yeni sounduna bayıldım, harika bir albüm. Umarım yeni albüm için tekrar 7 sene beklemez :D

  3. Alondate says:

    Ben bayildim albume. Bazi sarkilara kusum aydin veya fatih urek eslik etse, haydililili yar falan dese hic fena olmazmis.

  4. ihsanoird says:

    Bu yıl dinlediğim en güzel albümlerden. 8,5 veririm, daha da artabilir ilerde.

  5. Rashid says:

    Melting Sun kadar beğenmedim açıkcası ama gayet iyi bir albüm yapmış. Önemli olan taraf Markus ne istediğini biliyor. Şarkılarda gram tereddut hissi gelmedi bana. Baştan sona “yapmak istediğim buydu ve şuanda da bunu dinliyorsun” vardı bence. Ama umarım yine 7 yıl beklemeyiz yeni albüm için :D

  6. Emre Görür says:

    Sitenin avukatlığına soyunmuş gibi olmayayım, ama The Metal Archives “Artık metal değil” diye grup çıkarmıyor siteden. Grubun tek bir metal albümü bile olsa daima kalıyor sitede. En azından deklare ettikleri politikaları böyle. Bilinmesi gerektiği üzere, ’90′ların başında grunge metali anaakımdan atıp ikiye böldü tarihsel olarak. Anaakım derdi baskın olanlar (fiilen ABD sahnesi) grunge’ın ayak izlerini takip edip bir gelenek oluştururken Avrupa geleneği esas olarak yeraltında şekillendi. Anaakımın neredeyse komple yok olması sebebiyle bu iki gelenek günümüzde birçok noktada iç içe geçebiliyorsa da birbirlerinden oldukça farklılar. Bu arkadaşların olayı da bu ABD sahnesinin büyük oranda metal geleneğinin dışında kaldığını düşünmeleri. Kategorik olarak da gayet tutarlılar. Bence yaklaşımlarını artık sindirmek lazım. İkide bir onlara laf söylemek, misal bir deathcore grubunu siteye almamalarına şaşırmak veya bunu eleştirmek bence hiç anlamlı değil.
    Lantlos köksüz, yurtsuz demekmiş. Sırf bu sebeple bile ilgimi çektiler. Albümü mutlaka indireceğim.

  7. Ugur says:

    Nefis bir albüm, akşam akşam içim açıldı be.Lake Fantasy de fevkalade bir şarkı bu arada atlanmasın.

  8. profound lore ise at sepete says:

    bayılıyorum harlı gürlü metal gruplarının yaptığı daha yumoş soundlu albümlere.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.