# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
BETWEEN THE BURIED AND ME – The Great Misdirect
| 19.08.2021

Anlam yüklemeyi bırakıp keyif almaya baktığın o an.

Erhan Yiğit

Hiç yapmadığım ve daha önce aklıma bile gelmeyen bir şeyi yapma hakkımı bu grupta kullanıyorum: Yeni albümü çıkacak olan bir grubun eski bir albümünü yenisinin çıkış tarihinde yazıyorum. BETWEEN THE BURIED AND ME’ye yaraşır bir şekilde kritik açılışını yaptığımı düşündüğüm bu albüm bundan 12 yıl önce ve grubun meşhur ”Colors” albümünden 2 yıl sonra piyasaya sürüldü. Seveni oldu, sevmeyeni oldu ama birçok kişi ”Colors” ile aynı kalibrede olmadığını belirtti. ”Colors” ile aynı kalitede olsun ya da olmasın ”The Great Misdirect” BETWEEN THE BURIED AND ME’nin bence en iyi 3 albümünden birisi.

Bunun nedenlerine geçmeden önce malumumuz BETWEEN THE BURIED AND ME bugün çok çok beklenen, duyurulduğu anda grubun sitesini çökerten ”Colors II” albümüyle karşımıza çıkıyor. Çok büyük beklentileri de beraberinde getiren albüm ne kadar iyi olacak emin değiliz ama şahsen ben çok umutluyum ve içimden bir ses ”Colors II” albümünün grubun en iyilerinden olacağını söylüyor.

”The Great Misdirect” BETWEEN THE BURIED AND ME’nin en iyi 3 albümünden birisi olduğunu düşünüyorum dedim; 21 yıldır aralıksız kariyerine devam eden ”Colors”ın yanı sıra ”Alaska” albümüyle de kendi türünün en iyi temsilcilerinden olan BETWEEN THE BURIED AND ME’yi özel kılan en büyük sebep grubun arkasına aldığı ilham rüzgarlarının ve güvendikleri yaratıcılık seviyesinin ucu bucağı olmaması. Progresif metal deyince akla gelen ilk iki grup olan OPETH ve DREAM THEATER’a kıyasa onlardan daha çok nefes alan, daha geniş ve rahat bir müzik anlayışını elinde tutan grubun bu türde bu kadar başarılı ve sevilen bir topluluk haline gelmesi elbette tesadüf değil.

Kimi progresif metal gruplarının kendi dinleyicileri tarafından biraz fazla abartıldığını düşündüğüm de BETWEEN THE BURIED AND ME’nin bazen hak ettiği yerde bulunmadığını ve hakkının verilmediğini düşünüyorum. 21′inci yüzyılın en iyi yapıtlardan birini yaratmış olması bir kenarda dursun BETWEEN THE BURIED AND ME tarzıyla, duruşuyla, her albümde gösterdiği standart seviyenin altına asla düşmemesiyle, yaratıcılığıyla, kısaca neredeyse her şeyi ile günümüzün en iyi gruplarından birisi.

”Alaska” albümüyle şöhret merdivenlerine ağır ağır tırmanmaya başlayan ve ”Colors” ile kalitesini tescilleyen grup ”The Great Misdirect” öncesinde olduğu gibi bu albümünde de cesur hareketler sergilemekten, risk almaktan, daima gözünü bambaşka şeylerle dikmekten vazgeçmedi. İster beğenilsin ister beğenilmesin BETWEEN THE BURIED AND ME üyelerinin kendi koltuklarına oturduklarında ”Yapacağımız şey şöyle güzel olsun, şuradaki soloyu kısa tutalım, dinlemesi kolay olursa kolay sevilir” gibi şeyleri konuşmadığına hatta tam tersi yapmak istedikleri şarkılara birer kobaymış gibi davrandıklarına adım gibi eminim.

”Colors”dan sadece iki yıl sonra piyasaya çıkan ve ondan büyük oranda farklılık teşkil eden ”The Great Misdirect” bence grubun sadece iyi birer müzisyenlerden oluşmadığını bunun yanı sıra vizyon sahibi, sanat kaygısı taşıyan kişiler olduklarını gösteren bir albüm. ”The Great Misdirect” bu yönüyle grubun bu güzel yönünü ifşa ederken, tek dertlerinin müzik yapmak olmadığını, o müziğin içine özel bir şeyler katmak istediklerini de kanıtlıyor.

İnsan zihninin kişiyi bazen nasıl yanılttığı üzerine kurulu olan ”The Great Misdirect” SLOWDIVE, RADIOHEAD ve KEANE havasında sakin bir şekilde Mirrors ile açılışı yaparken akabinde her şeyiyle mükemmel olan Obfuscation kendisini gösteriyor. Albümün ilk 12 dakikasında grup adına herhangi bir değişim ya da yenilik kaygısı görünmüyor iken sözü edilen değişim ya da başka başka şeyler deneme isteğini albümün üçüncü şarkısı Disease, Injury, Madness’ta hissedebiliyoruz. Grubun ”Colors”ta yakalamış olduğu –Melodi/death metal vokal/komplike davul atakları– üçlemesi ve grubun yine bol bol yapmadan duramadığı –Jazz/blues/bar havası– üçlemesini olduğu gibi albümün tamamında görebiliyoruz hatta görmekle yetinmeyip bütün bunları destekleyen tatlı bas gitar ve hafif clean gitar sololarını da haddinden fazla duyuyoruz. Bu manada ”The Great Misdirect” BETWEEN THE BURIED AND ME’nin o zamana kadar aldığı en kritik kararları bünyesinde tutan deneysel sularda hiç olmadığı kadar derinlere inen oldukça cesur ve komplike bir albüm.

”The Great Misdirect”de sözü edilmesi gereken bir diğer ayrıntı ise grubun bu albümü öncekilerden daha iyi olması için yapmamış olması. Demek istediğim ”The Great Misdirect” sadece gelişmiş ya da gelişmekte olan bir grubun çabasını göstermekle kalmıyor, kendisinden öncekiler ile kıyaslanamayacak kadar da eşsiz deneyimleri tattırıyor, grubun sound’u adına bir takım önemli değişimleri simgeliyor. Misal Fossil Genera (A Feed From Cloud Mountain) şarkısında yer yer gotik elementleri bile duyabiliyor, aynı şarkıda ”Colors”a göndermeler içeren kısımları fark edebiliyor, Paul Waggoner’ın vokallerini üstlendiği Desert of Song’da bildiğimiz bir BETWEEN THE BURIED AND ME (Bildiğimiz bir BTBAM yok aslında) yerine çok çok farklı şekilde southern bir parçayı görebiliyor, hatta bu şarkının arkasından Swim to the Moon gibi önceki şarkıyla ilgisi bile bulunmayan 18 dakikalık, karnaval modu bile bulunan Pink Floyd’vari-Rush’vari bir dev ile karşılaşabiliyoruz.

Anlatırken bile insanı nefessiz bırakan ”The Great Misdirect” o kadar acayip ve sürprizler ile dolu bir albüm ki ben bu albümü dinlerken asla ”Önceki albüm şöyleydi bu böyle olmuş, şurası Alaska gibi ama değil” tarzı şeyleri düşünemiyorum hatta puanlamak istediğim zamanda albümün sahip olduğu bu ”Sanat bakımından kaygılı fakat öncekileri de yok sayacak kadar da umarsız” duruşu bana engel oluyor. Şahsen dinlerken verdiği haz bakımından elbette bir ”Colors” seviyesinde bir şeyler ile karşılaşmıyorum ama bu tamamen kişisel bir şey.

Bir üst paragrafta da sözünü ettiğim gibi BETWEEN THE BURIED AND ME çok tuhaf ve kalıplara sığmayan bir grup. Bu yönüyle de ön plana çıkan bir grubun derecelendirilmesinde ne kadar isabetli olunabilir emin değilim açıkçası. Normal şartlarda bir albümü puanlarken kendi beğeni ölçütümün dışına çıkıp dinleyicilerin söz konusu olan albümü ne kadar sevebileceğini, benimseyebileceğini de hesaba katıp ortaya neticede bütünüyle subjektif olmayan bir değerlendirme yapıyorum ama bazen hatta çoğu zaman insan zihni gerçekten yanılabiliyor o yüzden bu sefer sadece kalbimden geçen puanı veriyorum.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.19/10, Toplam oy: 27)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2009
Şirket
Victory Records
Kadro
Tommy Giles Rogers Jr.: Vokal, klavye
Paul Waggoner: Lead gitar, (Vokal: Desert of Song)
Dan Briggs: Bas, klavye
Dustie Waring: Ritim gitar
Blake Richardson: Davul, perküsyon

Konuk:
Chuck Johnson: Konuk vokal (Swim to the Moon)
Şarkılar
1. Mirrors
2. Obfuscation
3. Disease, Injury, Madness
4. Fossil Genera (A Feed from Cloud Mountain)
5. Desert of Song
6. Swim to the Moon
  Yorum alanı

“BETWEEN THE BURIED AND ME – The Great Misdirect” yazısına 17 yorum var

  1. Erhan says:

    Bu kritik Colors II’nin çıkış tarihinde (20.08.2021 Cuma) yayınlanacaktı fakat işler yolunda gitmemiş olacak ki önceden yayınlanmış.

    Okurların sanki bugün Cuma günüymüş gibi okumaları rica olunur.

    İş bu yorum önceden hazırlanmış olup kopyala yapıştır şekli ile atılmıştır :)

  2. Emre Görür says:

    Favori BTBAM albümlerimden biri değil, ama BTBAM BTBAM’dir! Bu sitede garip bir Colors fetişi var. Grubun o albümden sonra ciddi bir düşüş yaşadığı iddia ediliyor. Bunun dünya genelinde hiç de yaygın bir görüş olmadığını bilmekte fayda var. En basitinden, grubun zirvesinin The Parallax II olduğu düşüncesi de çok yaygın.

  3. Boba Fett says:

    Bu grup garip bi şekilde göt altı ediliyor, Colors ve sonrasında çıkan her hangi bir albümü başka bir grup çıkarsa baya sansasyon yaratacakken bu grup ilgi görmüyor, bazı gruplar çeyreği müzik yapıp deli gibi övülüyor anlamak mümkün değil.

    deadhouse

    @Boba Fett, Aslında göt altı edilmiyor. Colors’la çıtayı en yükseğe çıkardılar. Sonrasındaki albümler tatmin etmedi. Dış ülkeler denmiş. Dream Theater’ın son 10 albümüne 8′den aşağı puan vermeyen var. Bence iç-dış değil mesele. Fanboyluk ile objektiflik arasında fark var. (Sözüm meclisten dışarı, yanlış anlaşılmasın)

    Boba Fett

    @deadhouse, Bilemiyorum, belki grubun röportajlarını takip ettiğimden kafalarını daha iyi biliyorum ve daha iyi yere koymaya çalışıyorum.

    Fanboyluk konusunda bence kötü bir şey yok, şahsen konu müzik olunca fanboyluk müessesinin birazcık gerekli olduğunu düşünüyorum bunun için de mantıklı sebeplerim var. Bugün 100′lerce gruba, 1000′lerce albüme çok kolay erişebiliyoruz bu da bence müziğe çoğu kişinin daha yüzeysel bakmasını sağlıyor ve müzikten, detaylardan alacağı keyfi azaltıyor. Bu konu sadece müzik değil benim kendimce geliştirdiğim hayat görüşümle de bağlantılı aslında.

    Her şeyin çok kolay ulaşılabildiği bir zamanda yaşıyoruz, fanboyluk, tutku veya adına ne dersen de o ruha ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Elf değiliz, artık bir sürü albüm dinleyebiliyoruz, bir sürü bi şeylere erişimimiz var ama çoğu zaman derine inemiyoruz, tam zevkine varamıyoruz. Dikkat süremiz düşük vs. bir sürü şey…

    Emre Görür

    @deadhouse, şöyle söyleyeyim: 2012 veya 2013′te BTBAM ilgimi çekti. En iyi albümünün hangisi olduğunu bulabilmek ve dinlemeye ondan başlayabilmek için o dönemde internette bakmadığım mecra kalmadı. Resmen her kafadan bir ses çıksa da öne çıkan albüm The Parallax II idi ve ben de ondan başladım. Colors indirdiğim ikinci albümleri bile değildi, düşün.
    Metal Injection da yeni albümün kritiğinde grubun magnum opus’u The Parallax II dedi mesela.

    deadhouse

    @Emre Görür, Bence Colors’dan sonra en iyi albümleri Alaska.

    Emre Görür

    @deadhouse, Alaska’yı ben de çok seviyorum.

    Erhan

    @deadhouse, Colors’tan sonra en iyi albümleri şu an Colors II olabilir :D :D

    Erhan

    @Emre Görür, Zevkler ve renkler elbette tartışılmaz. Birisi çıkıp en sevdiğim BTBAM albümü Automata II dese yine itiraz etmem. Çoğunluğun görüşü The Parallax II’den yana olsa bile hatta Colors’ın tarafını tutan tek kişi olacak olsam bile yine de şunu derim:

    ”Colors, Parallax II’den en az 3 kat daha iyi bir albüm”

    Ben de tam tersine her yerde Colors’ın öne çıktığını gördüm mesela. Spotify’da sürekli öneriliyordu bundan kaç sene önce falan. Sonra yabancı sitelerde tartışmasız bir şekilde başyapıt olarak nitelendirildiğini gördüm ve albümü sonunda dinleyebildim.

    Son olarak Metal Injection gibi siteler bir şeyi iddia ediyorsa ona çoğu zaman inanmamayı tercih ediyorum.

    Erhan

    @Erhan, Ben de manyak gibi uzun uzun tartışma yazısı yazmışım. Şuna bak :D Colors işte her şeyiyle ortada zaten.

    Emre Görür

    @Erhan, The Parallax II, Colors’tan daha iyi diye bir iddiam yok. Şahsen ikisini de çok seviyorum, ama illa birini seç desen ben de Colors derim. Anlatmak istediğim şey, BTBAM’ye bir albümüyle zirve yapıp sonrasında üretkenliğini yitirmiş bir grup muamelesini reva görmenin büyük haksızlık olduğu.

    Opethsevenbiri

    @Emre Görür, O dönem Parallax II’nun gazı olduğu için öyle denk gelmiştir diye düşünüyorum. Ben bu grubun en iyi albümü ne ki acaba diye baktığımda her yerde Colors’ın ismini görüyordum Ki stream statlarına bakarsak bariz daha mainstream olan Coma Ecliptic’ten sonra Parallax II’da dahil olmak üzere kendisinden sonra gelen albümlerden daha kompleks ve içine girmesi zor yapısına rağmen en çok dinlenen ikinci Btbam albümü Colors hala.

    Ayrıca Parallax II hakkında genel olarak gördüğüm tepkiler biraz mixed olmasına rağmen Colors hakkında gördüğüm en olumsuz eleştiri ”İyi ama bana hitap etmiyor” idi.

    Opethsevenbiri

    @Opethsevenbiri, Hay kurduğum cümleye sıçayım. Kendim okurken beynim yandı. Kusura bakmayın.

  4. Kemal says:

    Album on nomero da kritiğe 3-5 çalışır benden

  5. owlbos says:

    Bence Colors’dan asağı kalır bir yanı yok. Hatta zaman zaman bu albümü dinlemeyi Colors’u dinlemeye oranla daha çok canım çekiyor. Colors 10/10′sa bu albüm bende 9.5/10.

    owlbos

    @owlbos, Alaska ve Colors’dan sonra böyle bir albüm çıkarabilmek nasıl bir hayvanlıktır lan. -Parallax EP(?)si ile tanışmıştım BTBAM ile gerçi o da ayrı bir hayvanlıktı ama tanışma şeysi olduğu için fazla yüceltiyorum gibi geliyor hala- Parallax II’yu hayvan gibi beklerken bu albümler kadar sarsıcı olmaması baya can sıkıcıydı.

    Neyse, Colors BTBAM’cisi olmayalım arkadaşlar. Bu albüm de hayvanlıktır, Alaska’da.

    Üstüne her ne kadar son albümler beni tatmin etmese de -o benim ayıbım- BTBAM övmeye devam edeceğim. Çünkü şuanda progresif metali en iyi icrat eden grup kendilerinden başkaları değil.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.