# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
PAT METHENY GROUP – Still Life (Talking)
| 07.06.2021

Güzel sesler duymak isteyenlerin uğrak noktası.

Burak Yavuz (poison)

Herhangi bir parçasındaki herhangi bir saniyenin duyulduğu anda, “Pat Metheny çalıyor galiba.” dedirtebilecek kadar kendine has bir gitaristin önderliğindeki Pat Metheny Group’un (PMG), 1987’de çıkardığı albümü “Still Life (Talking)” ile birlikteyiz.

Kadrosunu sık sık değiştirmesi yönüyle “cazın The Faceless’ı” olarak da tanımlayabileceğimiz PMG, değişmez üyeleri olan gitarist Pat Metheny ve piyanist Lyle Mays’in müzikal anlayışını yansıtan bir grup.

Bu ikilinin yakın arkadaşlığı, üstün müzikal zekası, diğer üyelerin alanındaki yetkinliği, müziklerine diğer türlerden ögeler eklemeleri ve sahneye tişört – kot kombini ile Miami’de mojito içmeye gider gibi çıkmaları sayesinde ortamların dikkatini çeken grup, zaman zaman bazı fularlı caz püristlerinin eleştirilerine maruz kalsa da onlarca yıl boyunca -caz müziğe göre- çok yüksek seyirci kapasiteli konserler verdi, iyi müzik dinlemek isteyenlere unutulmaz melodiler sundu.

PMG, günümüzde caz füzyon müziğin gelmiş geçmiş en önemli grupları arasında kabul edilmekte ve muhtemelen bu durum, gelecekte de değişmeyecek. Grupla ilgili bu ufak bilgilerden sonra, konumuz olan Still Life (Talking)’in grubun diskografisindeki yerine ve detaylarına bakalım.

Bir önceki albümü olan “First Circle” ile ismini, aldığı ödüllerle duyuran grup, “Still Life (Talking)” ile dünya çapında sansasyon yarattı ve PMG’nin 500.000’in üzerinde satan ilk albümü oldu. Müziğin içeriğine bakacak olursak, “First Circle”daki latin cazı etkileşimli caz füzyon müzik, bu albümde de etkisini artırarak devam etti. Pat Metheny’nin Brezilya’da düzenlediği perküsyon yarışması sonucunda gruba dahil ettiği Armando Marçal ile güçlenen “Afrika ve Brezilya etkisi”, bu albümdeki müziğin -vokallerde ve özellikle yerel perküsyon aletleriyle ritimlerde- çok daha varyasyonlu olmasında ve geniş bir ses paleti sunmasında büyük pay sahibi oldu.

Pat Metheny ve Lyle Mays’in albümdeki parçalara göre farklılık gösteren lineer ve lineer olmayan beste anlayışı, Metheny’nin gitarına mikrofon takarak daha sıcak, doğal ve kulağa hem amfili hem de amfisiz gibi gelen gitar tonu, gitar haricinde kullandığı gitar synthesizer, elektro sitar, Mays’in virtüözik piyanosu ve synth’leriyle birleştiğinde her parçada ayrı bir hikaye anlatımıyla karşı karşıya kalıyoruz. İşin daha da güzel tarafı ise, birbirinden farklı görünen bu parçaların muhteşem bir bütünlük oluşturması. Bu bütünlüğün ismi ise “yaz hissi”. “Distance” hariç, albüm boyunca kulaklarımıza verilen “yaz hissi”; bazen plajda dans edip koşarak denize atlamak gibi (“Third Wind”), bazen 30 derecede güneşin batışını izlemek gibi (“In Her Family”), bazen de Temmuz ayında arabayla camlar açık şekilde öylesine gidiyor olmak gibi (“Last Train Home”) farklı formlarda kendini gösteriyor.

“Minuano (Six Eight)” isimli albümün açılışını yapan parça ise benim için insanlık tarihinin en güzel sanat eserlerinden biri. Mays’in yazdığı, alıp götüren, kelimelerin ötesindeki intro’su ve gerilimi muhteşem şekilde artıran interlude’u, Metheny’nin muhteşem solosu ve parçanın klasikleşmiş nakaratına eşlik eden sözsüz vokaller ile bir araya gelerek bir başyapıt oluşturuyor. Parçanın aslında la majör tonunda olması fakat Mays’in intro’yu la minör ile açıp farklı tonlar içerisinden aldığı minör akorlar (Fm, Cm, Em, Bm) arasında dâhiyane ve üzerine derinlemesine düşünülmüş olduğunu tahmin ettiğim geçişler yapması gibi birçok detay barındıran eser, adeta işitsel bir şölen.

PMG’nin “Brazilian Trilogy” olarak anılan albüm üçlemesindeki ikinci albüm olan “Still Life (Talking)”, 34 senedir, güzel sesler duymak isteyenlerin uğrak noktası konumunda olmaya devam ediyor.

PMG dinlememiş biri için en iyi giriş albümü olduğunu düşündüğüm eser, içindeki müziği yansıtan müthiş kapağıyla sizlerle.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.90/10, Toplam oy: 21)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1987
Şirket
Geffen Records
Kadro
Pat Metheny: Elektro ve akustik gitar, gitar synthesizer
Lyle Mays: Piyano, klavye
Steve Rodby: Elektro ve akustik bas
Paul Wertico: Davul Armando Marçal: Perküsyon
Mark Ledford: Vokal
David Blamires: Vokal
Şarkılar
1. Minuano (Six Eight)
2. So May It Secretly Begin
3. Last Train Home
4. It’s Just (Talk)
5. Third Wind
6. Distance
7. In Her Family
  Yorum alanı

“PAT METHENY GROUP – Still Life (Talking)” yazısına 19 yorum var

  1. Eline sağlık Burak.

    Cazla hiç aram olmadığı için Pat Metheny’ye de hiç hâkim değilim ama şöyle minik bir şey var kendisiyle ilgili hatırladığım. 2000 yılında cnbc-e açıldığında her cumartesi akşamı üst düzey isimlerin konserlerini yayınlıyordu. Rush, Al Di Meola, Metallica, Pink Floyd vs. Onlardan biri de Pat Metheny’ydi ve ben hiç bilmememe ve dinlemememe rağmen onun konserini de oturup izlemiştim. Çok kaliteli bir müziksever olduğumu, rafine zevklerim olduğunu düşünmüştüm.

    Gelen uyarıyla fark ettim ki baya pişti olmuşum.

    http://www.pasifagresif.com/2021/04/al-di-meola-land-of-the-midnight-sun/comment-page-1/#comment-826343

    poison

    @Ahmet Saraçoğlu, teşekkürler Ahmet. Özlemişim yazmayı, 3 sene olmuş Greg’den beri.

    Tam da bu anını hatırlıyorum, burada bir yerde yazmıştın diyecektim ki sen linkini vermişsin :) Al Di Meola’ya ısınamamıştım bir türlü, onun haricinde hepsi bana da eşlik etti uzun süreler. Şu an metalden başka bir şey pek dinlemediğini düşününce epey geniş bir skalan varmış. Ben de Metheny’yi ilk kez keyif alarak dinlediğimde “vay be Pat Metheny’den aşırı keyif alıyorum lan, bu yaşta bunu beğenen var mıdır acaba” diye düşünmüştüm hahah.

  2. Dysplasia says:

    Bildiğim fakat bir türlü sıraya alamadığım gruplardan biriydi, teknik detaylarla süslü ve özendiren kritiğiniz sayesinde bugün direkt gireceğim bu albümden, teşekkürler.

    poison

    @Dysplasia, o halde kritik amacına ulaşmış, iyi dinlemeler dilerim. Minuano’nun intro’suna dikkat :)

  3. koca says:

    Pasifagresif kritik kalitesinde dev bir sıçrama olmuş bu yazı. Elinize sağlık.

    poison

    @koca, çok teşekkür ederim. Albümün teknik ayrıntılarının yanında verdiği duyguyu da aktarmak istedim. Çok da sevdiğimden özenle yazdım sanırım. Tekrar teşekkürler güzel yorumunuz için.

  4. Melkor says:

    Son dönemde farklı türlerde kritikler yazılması çok iyi oldu. Bütün yazarların eline sağlık. Sitenin çeşitlilik bakımından prime dönemlerinden birindeyiz galiba.

  5. ihsanoird says:

    Neden Pat Metheny ve Pat Metheny Group olarak iki farklı projeyi yürüttüğünü pek anlamıyorum, aşağı yukarı benzer tarzlarda müzik icra ediyor. New age’e bulaştığı işler hariç geri kalan çalışmalarını çoğunlukla beğeniyorum, zaten bir yerden sonra çoğu kaliteli jazz’cı kafayı kırıp yeni arayış şifa zemzem suyu niyetine new age’in tadına mutlaka bakıyor.

    Geçen seneki albümü From This Place’i ayıla bayıla dinledim, bu yıl da bir albüm çıkarmış henüz bakamadım. Bu arada adının geçtiği her yerde Pek Methini duyduk kelime şakasını yapan muhakkak çıkar.

    Ahmet Saraçoğlu

    @ihsanoird, Pat’e o konuda ben de kırgınım, ama:

    Devin Townsend
    Devin Townsend Project
    The Devin Townsend Band

    ihsanoird

    @Ahmet Saraçoğlu, diskografisini en çok karıştırdığım adam Devin Townsend zaten. Devamlı Ziltoid hangisindeydi lan diye soruyorum kendime ve iki farklı projesinde de olduğunu görüp daha da çok karıştırıyorum

    çaksu

    @ihsanoird, Haha. DTP ve DTB, fiks grup elemanları olan projeler(di.RIP). SYL gibi (RIP). Diğer işleri direk Devin Towsend diye çıkarıyor.

    DTP’yi mesela, anladığım kadarıyla şirket gibi işletiyodu. Elemanları çalıştırıp parasını veriyo pozisyonunda. Grubu dağıttığında “bi kaç aylık avans verdim herkese” demişti röportajda.

    Kafa karıştırabilir ama biraz pratikle oturuyor. :)

    çaksu

    @ihsanoird, İlk ZTO efsanedir bu arada. Kendi adıyla. ZT2 biraz cacık, DTP ile yaptığı. (Aslında cacık olmaya da bilir, tekrar dinlemem lazım). İstemeden, zorla yaptığını söylüyor zaten ZT2′yi, öncesinde crowdfunding ile kendini mecbur bıraktığı için.

  6. çaksu says:

    Çalışını duyunca hakkaten de tanıdığım, ama oturup bi albümünü kaydını dinlemediğim bi insan. Bu vesileyle dinlicem sanırım. Kritiği bile okucam. :) Elinize fikrinize sağlık.

    poison

    @çaksu, albümünü dinlemeden çalışını tanıyorsanız iyi bir kulak var belli ki sizde :) çok sağ olun, kritik yapması gerekeni yapmış demek ki. iyi dinlemeler :)

    çaksu

    @poison, Youtube videolarından falan işte :) Seçtiği notalardan çok gitar tonu ve çalış stilinden aslında. :)

  7. Necrobutcher says:

    Hic jazz sevmem ama kritik çok merak uyandırıcı. Dinliyorum.

    poison

    @Necrobutcher, hocam yorumunu görünce “necrobutcher’a da caz dinlettiysem olay tamam” dedim :D senin black metal’e olan ilgini görüyorum burada yıllardır. bu yüzden yorumunu epey merak ettim.

  8. Necrobutcher says:

    Su son iki yılda ciddi duygusal problemler yaşıyorum bu da beni melankolik auraya sahip albumlere yöneltti haliyle. Ama bu album şölenmiş gibi bir hissi yarattı. Tam tekne albümü bu bence hafif sarhoş elinde cintonik salatalığı emiyorsun bir yandan tekne güney sahillerindeki koyları geziyor. Arada suya atlıyorum foşş

    poison

    @Necrobutcher, mis gibiymiş. umarım her yaz o anlarına eşlik eder bu albüm.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.