# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
DROID – Terrestrial Mutations
| 10.03.2021

Gözlerden kaçmış bir progresif thrash metal güzelliği.

Erhan Yiğit

1960′ların sonlarında ortaya çıkıp ve 70′lerin sonuna kadar bütün dünyayı etkisi altına almış, arkasında tarihe adını yazdırmış benzersiz grupları ve onların görkemli konserlerini bırakmış bir rock türünün azılı bir savunucusu ve fedaisi olarak günümüzde hala birçok türde olduğu gibi dede-torun, usta-çırak formülü üzerinde icraatlarına devam eden bu tarz gruplara karşı bir zaafım var; Müzikte aşk, hüzün, sevinç ve öfke gibi ana duyguları yansıtmak hiç ama hiç zor değildir fakat daha alt duygular olan intikam, kafası güzel olma veya terk edilmiş olma gibi duyguları aktarmak başlı başına bir zorluktur. Mesela ”kafası güzel olma” durumunu yani gavurların deyişiyle ”stoned” olayını düşünelim;. Bunu dinleyiciye nasıl hissettirebilirsiniz ki? Öyle bir şey yapmanız lazım ki şarkıyı duyan ”bu elemanlar uçuyor” demeli. Bu sebeptendir ki benim alt duygular olarak nitelendirdiğim duyguları aktarabilen gruplar benim gözümde biraz daha torpillidir. (Sadece thrash metalci kimliğimi bir köşeye bıraktığım zamanlarda)

Evet psychedelic/progressive rock türünden bahsediyorum; Sanırım hem dinleyicileri hem de grupları aynı anda bu denli etkileyen başka bir rock türü yok, bilemiyorum. Pink Floyd, Deep Purple, Led Zeppelin, Steppenwolf, Camel, Cream, Yes, Rush ve saya saya bitiremeyeceğim diğer psychedelic/progressive rock öncüleri ve onlar kadar popüler olamayan diğer The Electric Prunes, Vanilla Fudge, Caravan, Eloy… (kritiği sadece bu grupları sayarak bile bitirebilirim) gibi gruplar müzik endüstrisinde o kadar çok etkili oldular ki bunu metal ve rock dışı başka müzik türlerinde bile görmek mümkün.

Iron Maiden, Motörhead ve Metallica gibi katıksız metal gruplarının 80′lere indirdiği demir yumruk neticesinde bu saydığım bütün grupların pestili çıksa da hatta adları bile anılmasa da Melvins, Soundgarden ve Kyuss’un 90′ların başında bu kafası güzel türü grunge, sludge ve stoner olarak tekrar dinleyicilere sunması içten bile değildi. onar yıllık periyotlar halinde birbirlerinin üstüne çıkan bu müzik türlerinin sidik yarışına ise son noktayı Linkin Park, Slipknot ve Rammstein gibi milenyum grupları koymuştu. Dijital çağın başlaması ile artık bu tatlı savaşlar sona ermiş, ”babalar” topu ”nu-metal kekolarına” kaptırmıştı. Ve en nihayetinde bu dijitalliğin ekmeğini yemek adına artık herkes kendi geçimine odaklanmıştı. Eskiler sayısız reunionlar ve ”eskiye dönüyoruz” ayağına peynirden parça kapmaya çalışırken yenilerin yükselmeleri hatta stadyum dolduracak seviyeye gelmeleri şaşılacak şey değildi. Çünkü her şey eskir ve yaşlanır. Yerine kötüsü bile olsa yenisini koymanız gerekir.

Tarih dersine dönen bu uzun girizgahın ardından şimdi albümün içeriğine odaklanalım.

Droid geçen yılın sonlarına doğru Vexovoid ile birlikte keşfettiğim gruplardan biriydi ve teknik/progresif thrash metali sludge sularında yüzdürmesiyle dikkatimi çekmişti. Site arşivlerinde sadece tek bir kişinin adından bahsetmesi beni şaşırtsa da bu tarz gruplardan sadece Vektor’ün ve Voivod’un ünlü olması bunu çok doğal kılıyordu. Şimdiden söyleyeyim Terrestrial Mutations sandığınızdan çok daha iyi bir albüm. Droid’in metal müziğin farklı bir yönünü ele alan milyonlarca sıradan gruptan biri olması ne kadar olağan bir durum ise ilk ve tek albümlerinin bu sıradanlığın tersi yönünde harika bir gövde gösterisi sunması da o kadar olağan dışı.

Uzayı ve biyolojik bir takım şeyleri kendine tema edinen albüm bunu yapan diğer çalışmalardan farklı olarak işin içine Punk’u ve Rock’n Roll’u da katmış. Mesela geçenlerde incelemesini yaptığım Call of the Starforger albümü teknik ve sound açıdan mükemmel iken yarattığı atmosfer bakımından bir takım eksiklere sahipti. Droid ise bu atmosfer olayını gerçekten ciddiye almış olacak ki enstrümanların tonlarını ve albümün genel tınısını bu işi çok daha önce kusursuz yapmış olan grupların albümlerinde olduğu gibi doğal ve biraz da canhıraş, salaş ayarlamış.

Giriş şarkısı olan kusursuz Amorphous Forms’un her thrash metal arsızı tarafından sevileceğini düşünürken son şarkı Mission Drift’in aynı dinleyici tarafından hiç sevilmeyeceğini söylemek isterim zira albüm size yukarı paragrafta dediğim gibi saf bir thrash metal tecrübesi yaşatmıyor. İlk şarkıdaki akıcılığı ve keskinliği her şarkı da yer yer bulmanız mümkün olsa da içerdiği eser miktardaki punk, psychedelic rock ve hatta jazz elementleri ayağınızı gazdan çekmenize sebep oluyor. Fakat bunu kötü bir şeymiş gibi lanse etmek istemem. Bahsi geçen elementler şarkılara o kadar güzel entegre edilmiş ki albüm bunlardan hiç yara almadan su gibi akıp gidiyor.

Albüm, leziz ve tatlı bir uyuşuklukla sunulan prodüksiyona ev sahipliği yaparken vokalistin genel manada Riley Gale (Power Trip) rengindeki yani bana göre mükemmel ötesi sesi her şarkıyı albümden bağımsız şekilde ayrı ayrı dinlememi sağlıyor. Yerine göre yavaşlayıp iyice sludge’laşan ve yerlerde sürünen şarkılar yeri geldiğinde düz bir thrash metal şarkısındaki gibi yerinden bir anda kalkıp kafaları duvarlara sürtebiliyor. Misal Pain of Reincarnation’un klasik bir ballad gibi başlayıp ziller ile sayılarak alakasız bir biçimde tam bir punk şarkısına dönüşmesi ve akabinde vokalistin hırçın sesiyle aniden thrash metal’e bağlaması ya da 4:00′da başlayan bas gitar şovu albümün size hissettirmek istediği atmosferin yaratılmasında baş rol oynayan etmenlerden biri haline geliyor.

Terrestrial Mutations’ın en sevdiğim yanı ise bütün şarkılarını birbirlerinden farklı olacak şekilde karakterize edebiliyor oluşu. Demek istediğim daha ilk dinlemenin arkasından ilk 5 şarkıyı direkt aklıma kazımayı başarması albümün bana ”sadece iyi bir albüm” olmadığını, farklı yönleri ve içerdiği güzel fikirler ile kendi alanında benzeri olmayan bir yapıt olduğunu kanıtlıyor.

Piyasaya sürüldüğü 2017 tarihinde nasıl oldu da PA dinleyicisinin gözünden kaçtı bilmiyorum (1 kişi hariç) ama eğer fark edilmiş olsaydı o senenin en iyileri arasında, son sıralarda da olsa yerini bulurdu diyerek ekliyorum ve Thrash metalin psychedelic/progressive yönünü seven herkesi bu albüme dinlemeyi davet ediyorum.

Hatta davet etmiyorum zahmet olmayacaksa bir tur dinleyiverin ne demeye çalıştığım o zaman daha net olur.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.94/10, Toplam oy: 18)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2017
Şirket
Nightbreaker Productions
Kadro
Jacob Montgomery: Vokal, gitar
Michael Gabor: Bas
Sebastian Alcamo: Davul

Konuk:
Jordan Zadorozny: Piyano
Şarkılar
1. Amorphous Forms (Shapeless Shadows)
2. Suspended Animation
3. Abandoned Celestial State
4. Terrestrial Mutation
5. Pain of Reincarnation
6. Temptations of Terminal Progress
7. Cosmic Debt
8. Excommunicated
9. Mission Drift
  Yorum alanı

“DROID – Terrestrial Mutations” yazısına 1 yorum var

  1. Boba Fett says:

    Coroner
    Anacrusis (Aşırı Underrated)
    Toxik
    Mekong Delta
    Sadus
    Believer
    Hellwitch
    Wolf Spider
    Hexenhaus
    Obliveon
    Bunu seven bunları da sevdi
    Paranorm

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.