# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
GÖKHAN KIRDAR – Dem i Oz
| 06.11.2020

Ateşte gizlenen ayrıntılar.

Oğuz Sel

Özel televizyon kanallarının açılmasıyla neye uğradığını şaşırıp uzaktan kumandayla o kanal senin bu kanal benim zap yapan bir çocukken karşılaştığım müzik programlarında, dönemin pop müzik şarkıcılarının klipleri dönüyordu hâliyle. Tarkan, Kenan Doğulu gibi dönemin yıldız isimlerinin kasetleriyle zaman geçirip Grup Vitamin kasetlerine katıla katıla güldüğüm o yıllarda, kanalları zaplarken o an, o kanala çakılı kalmamı sağlayan iki şarkı anımsıyorum. Bunlardan biri, Deniz Arcak’ın ilk albümü “Nerde?”nin hitlerinden biri olan “Vurur” parçası, diğer de Gökhan Kırdar’ın bugün bile çok sevilen ve dinlenen eserlerinden “Yerine Sevemem”di. Her iki şarkı da o yıllar için epey farklıydı.

Zaman, birçok şeyi değiştirme gücüne sahip ve benim müzik zevkimi de değiştirdi. Böylece 1990’lı yılların başlarında ekranlarda klibi dönen Gökhan Kırdar’la arama bir şekilde mesafe girdi. Kendisini, 1990’ların sonuydu yanlış anımsamıyorsam, Ali Kırca ile ATV Haber’de görmüştüm. Siyahlar içerisindeki Kırdar, Ali Kırca’ya yeni müzik tarzıyla ve albümüyle ilgili bilgiler veriyor, aralara da (veya fonda bulunuyordu) yeni albümünden eserler giriyordu. İşin açığı, o zamanlar epey şaşırmıştım. “Fayton” gibi daha buralardan işler yapan adam nasıl oldu da elektronik müzik üretmeye başladı diye sormuştum kendi kendime. Bu sorunun ve daha fazlasının yanıtını ise Gökhan Kırdar’ın kendisinden aldım; tabii gerçekleştirdiği röportajları aracılığıyla. Olayın özeti şu: Kırdar, ilk iki albüm için müzik şirketiyle yaptığı anlaşma gereği daha genele hitap eden, kolay dinlenebilir işler yapmış. Anlaşmanın sonlanmasının akabinde temellerini çok evvel attığı elektronik müziğe doğru geçmiş ve 1990’ların ortalarındaki teknolojik gelişmeler sayesinde sesleri kolayca manipüle edebildiği için müzikal fikirlerini teker teker hayata döndürmeye karar vermiş. Bunun ilk meyvesi ise 1997 çıkışlı “Trip” albümü. Bu albümdeki parçaları dinlediğimde, az önce anlattığım Ali Kırca ile ATV Haber’deki sahneler, zihnimde daha da berraklaşıyor. Muhtemelen bu yayın, “Trip” sonrası gerçekleşmiştir, diyerek devam edeyim.

Üretkenliğini kaybetmeden ve o yeni müzikal anlayışından kopmadan eser vermeyi sürdüren Gökhan Kırdar’ın 2002 çıkışlı albümü “Ethnotronix” ve Kırdar’ın tüm Türkiye tarafından çokça tanınmasını sağlayan Kurtlar Vadisi dizi müzikleri, takip eden yıllarda geldi. Sonrası üç aşağı beş yukarı malumunuz; bugün bile televizyonda karşınıza çıkabilecek birçok dizinin müziklerini Kırdar hazırlıyor. Peki, bunca üretim yoğunluğunun arasında “Dem i Oz” albümü de nereden çıktı? Yine Gökhan Kırdar’ın ifadelerine göre “dem”lenmeye bırakılan “Dem i Oz” albümü içerisindeki parçaların bazıları, neredeyse çeyrek asır önce hazırlanmış ve ABD merkezli bir müzik şirketi tarafından yayınlanacakmış ama 1999 İstanbul depremi ve 11 Eylül saldırıları sonrasında mecburen rafa kalkmış.

Gökhan Kırdar’ın ilk defa; Aphex Twin gibi isimlerin katılımıyla gerçekleştirilen J&B Dance & Techno Festival 98’de, festivale katılan dinleyicilerin beğenisine sunduğu “Diril” parçasıyla açılan ve sınırlı sayıda basılan festival CD’sinde bulunan “Elimi Tut” ile devam eden “Dem i Oz”, dinlemeye başladığınız andan itibaren sizi sarmalayan bir yapıya sahip. Yazılarımı daha önce okuduysanız, bazı şarkıları döngüye alıp defalarca dinlediğimden filan bahsettiğimi bolca görmüşsünüzdür; aslına bakarsanız gündelik yaşamda da bunu bolca uyguluyor ve sevdiğim şarkıları, döngüye alıp onlarca defa sıkılmadan dinliyorum. Bu konuyla ilgili olarak OdaTV’de yayımlanan ve içinde Burzum’la ilgili bir bölümün de yer aldığı Baran Can Sayın imzalı “Bir şarkıyı niçin tekrar tekrar dinleriz” başlıklı yazısını okumanızı önererek albüm hakkında gevezelik etmeyi sürdüreyim.

Döngülerin gücünü keşfeden, ses frekanslarının, insan üzerindeki etkilerine dair ayrıntılı çalışmalar yapan ve dinleyiciye çok hissettirmeden çok katmanlı parçalar üreten, kimi zamansa melodileri tersine çevirerek bunu, şarkının omurgası hâline getiren Gökhan Kırdar, “Dem i Oz”da, kendinizi kaptırdığınız takdirde size çok ilginç deneyimler yaşatabiliyor. Sanatçının sakin ses tonuyla birleşen melodiler, minimal enstrümantasyon ve tabii ki her bir noktası ince ince hesaplanmış ritim kalıpları, sizi bir müzik parçası ya da albümü dinlemekten çok daha öteye götürüyor. Ritim kalıplarının ince ince hesaplanmasına özellikle vurgu yaptım çünkü frekanslarla arası epey iyi olan Kırdar, standart hoparlör veya kulaklıklarla fark etmediğiniz düşük frekanslı tonları da az önce ifade ettiğim üzere “hissettirmeden” şarkılarına yediriyor. Bunun en bariz örneğini, “Anlat İstanbul” filminin kritik iki sahnesinde ve kapanışında çalan “Erir” parçasında duyabilirsiniz. Döngü temelli yapısı ve basit gibi görünen kurgusuyla hipnotize edici bir etkiye sahip parça, çeşitli mecralarda da yazılıp çizildiği gibi albümden bağımsız değil bilakis yapımın bütünlüklü bir iş olmasını sağlayan yapıtaşlarından biri. “Bu Aşk” ve “Ateşle Dans” gibi Kurtlar Vadisi izlemeyen kitlenin bile bildiği parçaları da içeren albümün kapanışı, daha içe dönük ve sorgulayıcı eserler içeriyor. Gökhan Kırdar, verdiği röportajlarda, albüme dair çok daha ruhani açıklamalar yapıyor ve konuyu frekanslarla özdeşleştiriyor, -şimdilik- mevzunun bu kısımlarını anlayamadığımı belirtmek isterim.

“Dur ya, şu albüme bir bakayım…” diyerek dinlemeye başladığım ve dinlediğim ilk günden beri en az bir parçasını dinlemeden günü bitirmediğim “Dem i Oz”, elektronik müzikle öyle ya da böyle yolu kesişen ve Gökhan Kırdar’ın üretimlerinden daha önce etkilenmiş olan herkesin dinlemesi, tecrübe etmesi gereken bir iş. Şarkıları teker teker ele alsanız da toplu hâlde albüm şeklinde değerlendirseniz de karşılaşacağınız ayrıntılar, sizi epey şaşırtıp etkileyecektir.

Albümün okur notu: 12345678910 (5.58/10, Toplam oy: 45)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Loopus Entertainment
Kadro
Gökhan Kırdar: Her şey
Şarkılar
1. Diril
2. Elimi Tut
3. Bu Aşk
4. Erir
5. Ateşle Dans
6. Off
7. Şeytan Senin İçinde
8. Dumteka
  Yorum alanı

“GÖKHAN KIRDAR – Dem i Oz” yazısına 33 yorum var

  1. Zafer says:

    Albümle alakası yok ama Gökhan Kırdar’ın 1996 yılında yayınladığı Trip albümü zamanın çok ötesinde bir çalışmadır.Dünyanın sayılı trip-pop albümlerinden biridir.

  2. Boba Fett says:

    Burası daha çok metal albüm incelemeleri yapan bir site gibi görünse de bence bu tarz albümlerin incelenmesi hem siteye bir renk katıyor hem de dinlediğimiz müziğe farklı açılardan bakma ve daha fazla zevk alma imkanı sağlıyor. Teşekkürler Oğuz Sel. Hem yeni şeyler öğreniyorum hem de ufkumu açıyorum. Herkese tavsiye ederim sevmeseniz bile bu neymiş lan diye anlamaya çalışırsanız sadece bu tarz müziği değil kendi dinlediğiniz müziğin de çok farklı yönlerinden bakabilir ve daha değişik zevkler alabilirsiniz.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Boba Fett, “Burası daha çok metal albüm incelemeleri yapan bir site gibi görünse de…”

    Bir haberim var, burası daha çok metal albüm incelemeleri yapan bir site. :)

    Boba Fett

    @Ahmet Saraçoğlu, Tek sefer, müzik dinlerken ya da başka bir şeyi daha yapmaya çalışırken, tekrar okumadan yazınca ara ara böyle şeyler olabiliyor ama anlamı verebildiğimi düşünüyorum.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Boba Fett, tabii ki, mesaj alındı.

    Ouz

    @Boba Fett, Ben teşekkür ederim.

  3. Eline sağlık Oğuz. Deniz Arcak – Vurur gerçekten efsane şarkıdır. Bir de Eller Aldatır vardır ki nakaratı bambaşkadır. Seksenlerin başlarında doğanlar için çok önemli eserlerdir bunlar. Benzeri bir daha yapılamaz.

    Pek az kişi bilir ama Deniz Arcak’ın 6 Haziran 2004′te Caravan’da gerçekleşen Opeth gecesinde sahneye çıkıp Dirge for November’ın girişini söylemişliği vardır. Türk pop ve metal ortamlarının en sıra dışı olaylarından biridir.

    Ouz

    @Ahmet Saraçoğlu, Rica ederim Ahmet. Bence de benzeri yapılamaz, çok enteresan işler onlar. “Eller Aldatır”ı ayrıca çok severim, klibi de efsane.

    Deniz Arcak’ın metalci olduğunu bilmiyordum, kendisini daha çok sevdim şimdi. :)

  4. koca says:

    Hevesinizi kırmak istemem ama: https://youtu.be/FX8Y96TW4nM

    Ouz

    @koca, Programdan haberim var ve kritiği hazırlamadan birkaç gün önce 6-7 bölümünü, 1,5 hızda izledim. Benim de aklıma yatmayan bir şeyler var programda ama frekansla tedavi meselesinin bilimsel dayanağı var mı yok mu bilmiyorum, kapsamlı şekilde araştırmadan bir şey demek istemiyorum. Kendisi, bu mevzuyu kadim bilgilere ve Osmanlı zamanında ses ile yapılan tedavilere bağlıyor. Tabii verdiği röportajlarda da bu mesele üzerine uzun uzun anlatımlar yapıyor. Kritikte de frekans konusuna, buradan hareketle değinmiştim.

    koca

    @Ouz, bana çok absürt geliyor bu tip şeyler. Gökhan Bey de kendini bunlara biraz fazla kaptırmış sanki…

  5. İlker says:

    Bu albüm haricinde Kurtlar Vadisi ve Trip albümü incelemesi gelirse tadından yenmez cidden. Trip albümü zamanının çok ötesinde bir albüm Türkiye’ye göre.

    Kürşat

    @İlker, Trip ve KV Soundtrackleri gerçekten bu ülkeye fazla işler.

  6. Bora says:

    80′ler bebesi olarak derhal iki tur cemali/duymak istiyorum çevirdim kritiğin üstüne:)

  7. ali says:

    Hazır metal dışı bir kritik yazılmışken bir bilgilendirme yapayım. Telefonunuza TRT DİNLE uygulamasını indirin ve TRT arşivinde bulunan pek çok eski kayıdı dinleyin. İçinde pek kolay bulunamayacak ve çok çeşitli yüksek miktarda şarkı var. Mutlaka hoşunuza gidecek bir türkü, TSM eseri, pop vs. bulacaksınız. Deneyin derim

    Ouz

    @ali, Bu süper bir bilgi, çok teşekkürler.

  8. Merdomerdo says:

    Çocukken Gökhan Kırdar ve Soner Arıca’dan korkarmışım.

  9. Boba Fett says:

    Bu aaaaaaaaaaaagggggggggşşşşşşkkkkk
    Bu aaaaaaaaaaaagggggggggşşşşşşkkkkk
    Sonu yokmuş nasılsa
    Ölüm de yok nasılsa
    Içindeyim nasılsa
    Yineee

  10. chuck says:

    muhtemelen yaşım sebebiyle bu ismi ilk kez duyuyorum. bi’ şans vermek üzereydim ki kurtlar vadisi lafı geçince direkt vazgeçtim.

    yok abi, tiksiniyorum. ne kaybedeceksem de edeyim.

    İlker

    @chuck, şahsen çok önyargılu yaklaştığını düşünüyorum. İlk 55 bölüme cast, müzik, senaryo, karakter işleyişi olarak daha iyi dizi olduğunu pek de zannetmiyorum.

    ismail vilehand

    @İlker, eski babacan tiyatroculardan oluşan efsane bir kadrosu vardı gerçekten. Ama bence Ezel daha iyi bir diziydi genel olarak.

    chuck

    @İlker, önyargım olduğu doğrudur ama altı boş, dayanağı olmayan bir önyargı değil bu.

    mesele bu yapım olduğunda tartışmaktan kaçınıyorum çünkü ciddi anlamda tiksiniyorum. haliyle ilk bilmem kaç bölümün (sonrasında uzatıldığı ve öncesinde bazı kilit karakterlerin diziden erken ayrılmaları sebebiyle) -görece- iyi olması beni ilgilendirmiyor.

    şahsi geçen yapımın toplumdaki yansımalarına birebir şahitlik etmiş ve gerek youtube üzerinden gerek televizyondan uzun uzun inceleyip maruz kalmam sonucu sayabileceğim yüzlerce maddeden dolayı tiksiniyorum bu diziden.

    ama merak etmeyin. eğer iyiyse vs. benim sevmemem, nefret etmem değerinden bir şey kaybettirmez. tıpkı bu albüm gibi.

    Opethsevenbiri

    @chuck, Neden?

    ismail vilehand

    @chuck, “şiddet pornosu”

    https://bit.ly/3kbkS4h

    chuck

    @ismail vilehand, yine seks hikayesi yazıyorum, bölme.

    deadhouse

    @chuck, Sizin kuşağın takdir ettiğim pek çok yönü var. Yalnız olumsuz bulduğum özellikleriniz de var. Bu yorumunu da senin özelinde yazmıyorum. Genel bir “Z” kuşağı eleştirisi olacak.

    Merak duygusu yoksunluğu çekiyorsunuz. Tarih bilgisi önemlidir. Bunu her alanda görüyorum. Eski’yi tamamen çöpe atma eğiliminiz var. Spor, siyaset, sanat (özellikle) vs vs daha çok sayabilirim. Ve bu maalesef (senin için söylemiyorum) sizde biraz da had bilmezliğe kaçabiliyor. Az önce bir sitede gördüm. Ronaldo ve Haaland karşılaştırması yapan bir spor sayfası, yorum istemiş. (keklik avlayan) Altta yorumlar inanılmaz. Ronaldo Nazario romantiklerin abartması yazan mı dersin, Haaland Nazario’yu ona katlar yazan mu dersin. Yaşları 16-22 arasında değişiyor. Hangi siteydi hatırlamıyorum. Avengers ve Nolan filmleri izleyen (bilen) biri es kaza Antonioni filmleri izlemiş. (Yine iyi merak edip izlemiş) Yorumu şöyle: Vasat filmler, Nolan varken bu eski fosil adamları niye izleyeyim.

    Şunu demek istiyorum. Sadece iki örnek verdiğime bakma. Her gün milyonlarca böyle örnek var. Ve ben binlerce, gerek gerçek hayatta, gerek sanal dünyada “Z” kuşağının bu tür yorumlarını gördüm. Z kuşağı öncesi kuşaklar, eski’ye saygı gösterirdi, merak duygusu içerisinde olurdu, bir şeyi anlamasalar dahi, kesin iyiydir de ben anlamıyorum tavrındaydılar. Şimdiki nesil için “eski” hiçbir şey ifade etmiyor. Ne eski’ye dair bir merak ne de saygı var. Bu yazdıklarımın verdiğin Kurtlar Vadisi örneğiyle bir alakası yok bu arada. Dediğim gibi senin için yazmıyorum, belki de sen böyle biri değilsin. Zaten bu düşüncelerim elbette ki tüm yeni nesil için geçerli değildir.

    Ahmet Saraçoğlu

    @deadhouse, ilgili tweet’i 1 dk önce okudum ahah

    deadhouse

    @Ahmet Saraçoğlu, İnanılmaz cidden.

  11. deadpig says:

    Trip albümü iq isteyen bir albüm uyarıdır.

  12. Muhammet says:

    Repetisyon kavramı gerçekten çok enteresan bir şeymiş. Yazıyı okuduktan sonra üzerine biraz düşününce “hasss harbiden lan” oluyor.
    Aklıma gelen ilk örnek Brave Murder Day oldu. Albüm baştan sona tekrarlara dayalı. İnsanı esir alıyor, ruhuna tesir ediyor, iliklerine kadar işliyor ve ‘yazının ışığında’ bu konuda repetisyonun çok önemli bir rol oynadığı söyleyebiliriz galiba.

  13. Opethsevenbiri says:

    @deadhouse, Kısmen ihtiyar bir Gen Z olarak orijinal Kurtlar Vadisini pandemi dönemi bitirdim. Genel kanı olarak mafyayı, çeteciliği öven bir iş zannedilse de aslında Mafyayı aşağılayan, küçük düşüren bir hikayesi olduğunu düşünüyorum konudan bağımsız olarak.

    Bizim kuşağın eskiciliği sevmediği düşüncesini ilk defa gördüm, bana hep çok retrofiliyiz gibi gelmiştir.

    deadhouse

    @Opethsevenbiri, İlk 98 bölüm efsanedir bence. Bilmiyorum bana öyle gelmedi, karşılaştığım kişiler “güncel”e motive olmuş gibi görünüyorlardı.

    Boba Fett

    @Opethsevenbiri, Ben de ilk çıktığı zaman sevmezdim, izledim ve harika yahu, tamam kötü yerler ya da bazı hatalar eksik bulabileceğiniz noktalar var ama harika yahu, hayvan gibi de güldürüyor.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.