# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
BLAZE OF PERDITION
13.05.2020

“Gelenekçilik ve geri kafalılık yok edilecekse, bunu önce kendi içimizde yapmamız gerek. Entelektüel ilerleme bu şekilde sağlanır.”

2 Kasım 2013, saat sabah 6.40…

Polonyalı black metal grubu BLAZE OF PERDITION’ı taşıyan araç grubun Avusturya’da vereceği konsere gittiği sırada büyük bir kaza yapmış, kazada grubun basçısı Wojciech hayatını kaybetmiş; davulcu Vizun ve vokalisti Sonneillon ağır yaralanmıştı. Kazanın ardından grup yaralarını sararak yola devam etmiş, ancak komaya giren vokalist Sonneillon hayatının geri kalanında tekerlekli sandalyeye bağlı yaşamak zorunda kalmıştı. İşte o BLAZE OF PERDITION geçtiğimiz şubat ayında yeni albümü “The Harrowing of Hearts”ı çıkardı ve biz de grubun vokalisti Sonneillon’la yeni albümü, BLAZE OF PERDITION’ın bugününü ve yarınını, karantina sürecini, black metali ve Polonya metal sahnesini konuştuk. Sıkıntılı dönemleri durduk yere hatırlatmamak adına kendisine kazaya ve sonrasında yaşadıklarına ilişkin herhangi bir soru sormadık.

Röportaj: Ahmet Saraçoğlu

Yeni albümünüz “The Harrowing of Hearts” şubat ayında çıktı ve görünüşe göre hem dinleyicileriniz hem de basın albüme ilgi gösteriyor. Aynı zamanda bu sizin Metal Blade’den çıkan ilk albümünüz. “Conscious Darkness”ın ardından bu albümün yazım süreci nasıl ilerledi? Büyük bir şirketten çıkıyor olmasının farklı bir etkisi oldu mu?

S: Açıkçası pek bir şey değişmedi. Hedeflediğimiz yolda ilerlemek istedik, hepsi bu. Goth-rock etkilenimlerimizi biraz daha deşmek ve black metal omurgasına da bağlı kalmayı amaçladık. Bu iki dünya arasında bir denge yakaladığımızı düşünüyorum. Bence gotik müzik ve black metalin pek çok ortak yönü var ve birlikte kullanıldıklarında son derece organik bir şey ortaya çıkıyor.

Bu albüm öncesinde DQ ve M.R. gruba katıldı ve “Near Death Revelations”dan bu yana ilk kez kadroda iki gitarist görünüyor. Marcin yazım sürecine katkıda bulundu mu? Łukasz’ın tek başına olduğu iki albümün ardından ikinci bir gitarist almanın olumlu etkisi oldu mu?

S: Aslında BLAZE OF PERDITION’da yıllardır iki gitarist vardı. Konserlerde bas çalıp vokal yapan Wyrd albümlerimizde gitar da çalıyor. O yüzden aslında bu şekilde üç gitaristimiz oldu ve bunu yeni albümde duymak mümkün; şarkılar bu sayede çok daha katmanlı hâle geldi. Marcin “With Madman’s Faith”in yazımına katkıda bulundu ve bazı şarkılarda bazı düzenlemeler yaptı.

“The Harrowing of Hearts” İsa’nın Cehenneme inişini konu alıyor. Bence albüm bunu yansıtma konusunda son derece akıllıca bir yol izliyor ve dramatik dokular ve melodik yanıyla önceki işlerinize kıyasla daha sinematografik bir hava oluşturuyor. Yazım sürecine başlamadan önce yeni albümün daha melodik ve melankolik olmasını planlamış mıydınız yoksa sözel konsept mi sizi bu yöne itti?

S: Bu konsepti albümden tek bir nota bile duymamışken kafamda kurmuştum, ancak yazılan ilk şarkıları duymadan bunları grupla paylaşmadım. Bu yüzden müziğin ve konseptin birbirinden bağımsız şekilde ama aynı anda geliştiğini söyleyebiliriz. Şarkıları dinledikten sonra fikirlerimin üstünden geçtim ve müziğe uyarladım.

Melodi demişken, Facebook’taki ULCERATE paylaşımınızı gördüm. Gerçekten de nefes kesici bir albüm. Geçtiğimiz yıl davulcuları Jamie ile röportaj yapmıştım ve bana müziklerini sadeleştirmek istediklerinden bahsetmişti. Başlarda biraz endişelendim, çünkü bu uyumsuz ve kaotik yapı onların alametifarikasıydı; ancak albümü dinleyince ortaya koydukları şeye hayran kaldım ve Jamie’nin neden bahsettiğini anladım. Sence bir grup müziğini sadeleştirip “daha kolay içine girilebilir” hâle getirir ve bir yandan da özüne sadık kalırken nelere dikkat etmeli?

S: Evet, muazzam bir albüm çıkardılar. “The Destroyers of All“dan bu yana favorim bu albüm. Ben bir müzisyen olmadığımdan bu konuda derin bir yorum yapamam, ancak bir vokalist ve ULCERATE hayranı bir dinleyici olarak, müziklerine nefes alacağı bir alan yaratmış olmaları onları daha da ileriye taşıyacak. İçine girilebilirlik, melodiklik gibi şeyler ekstrem metal açısından genelde küçümsenen şeylerdir ancak bence bu tamamen aptalca bir genellemeden ibaret. Dikkat edilecek nokta? Bence işini samimiyet ve tutkuyla yaptığın sürece hiçbir sorun olmaz. Bir sonraki albümünüzün daha sakin veya o anda ne hissediyorsanız o şekilde olmasını mı istiyorsunuz? Yapın gitsin. Bu ticari açıdan bazen riskli olabilir ve bildiğimiz gibi metal dinleyicileri hemen sinirlenmeye çok müsaitler, ancak dürüst olalım; bu işe para için girmedik öyle değil mi? Gruplar bu tür değişiklikler yaptığında dinleyicilerin tadı kaçabiliyor, özellikle de bizim durumumuzda olduğu gibi büyük bir şirketle anlaşmışlarsa, ancak önce başkalarını tatmin ettiğiniz takdirde kendinize karşı asla dürüst olamayacağınızı da unutmayın.

BLAZE OF PERDITION Polonya black metal sahnesinin önde gelen isimlerinden biri. Dışarıdan bakınca Polonya ekstrem metal adına son 15 yılın en verimli ve yüksek istatistikle oynayan ülkelerinden biri olarak görülüyor. Peki içeriden bakınca nasıl görünüyor?

S: Bu yorumları sık sık görüyorum, ancak açıkçası şu anki Polonya metal sahnesinin pek de hayranı değilim. Yanlış anlama, pek çok sağlam grup var ve ara ara gerçekten değerli gruplar ortama giriyorlar, ancak bence pek çok vasat şey de gereksiz yere abartılıyor ve her hafta “yılın albümü” olarak gösterilen bir şeyler çıkıyor. Şahsen Polonya metaline dair favori zamanlarım 80′ler ve 90′lar ve biraz da 2000′lerin ilk 10 yılı; WITCHMASTER, ANIMA DAMNATA, THUNDERBOLT gibi isimleri tercih ediyorum.

DEATHSPELL OMEGA’nın black metalin son 15 yılına olan etkisi ortada. Black metalin ilk iki dalgasından sonra 2000′lere damga vurdular ve sayısız grubu etkilediler. Günümüzde onların yaptığı türde ahenksiz, neredeyse soyut bir black metal yapmaya çalışan pek çok grup var. Hatta yukarıda bahsettiğimiz ULCERATE de benzer bir yaklaşım benimsiyor. Bu bağlamda, black metalin yakın geleceğini nasıl görüyorsun? Sence şu anki hâline benzer şeyler dinlemeye devam mı edeceğiz yoksa bambaşka yollara sapması da olası mı?

S: Bence black metal daha uzun süre yaşamaya devam edecek ve bunun tek bir sebebi var. Her ne kadar black metal son derece ortodoks ve özünde gelişime kapalı olarak görülse de aslında tüm metal türleri içerisinde en ileri görüşlü tür hâline geldi ve metalden çok uzak olanlar da dâhil pek çok başka türle paslaşarak çok farklı boyutlar kazandı. Misal death metale baktığımızda büyük oranda eskiye sadık olduğunu görüyoruz ancak black metal uzun zamandır genişliyor, büyüyor ve etiketlerin ötesine geçiyor. Biz de bunun örneklerinden biriyiz. Müziğimizde ilham aldığımız pek çok şey olsa da sonuçta black metal yapıyoruz ve ruhumuzu korumaya devam ediyoruz. Sözlerimiz, duygusal altyapımız eskiye oranla çok daha olgun ve hâlâ yerli yerinde ve köklerinin de her daim farkında.

Birkaç yıl önce Yunanistan’a gitmiş ve oradaki black metal müzisyenleriyle, underground müzik firmalarıyla görüşmüştüm. Genel kanı, ülkedeki dinî dokunun doksanların başında isyan etmeye meyilli gençleri tetiklediği ve bu sayede ortaya din karşıtı Hellenic Black Metalin çıktığı yönündeydi. Polonya’da da aynı yapıyı görüyor musun? Polonya’daki muhafazakâr devlet yapısı ve dinî konjonktür Polonya’nın ekstrem metal konusundaki gelişimini desteklemiş olabilir mi? Bu yoğun dindar yapı Polonyalı grupların nefretini körüklemiş olabilir mi?

S: Zamanında mutlaka etkisi olmuştur, ancak şu anda böyle bir şeyden söz edemeyiz. Sonuçta büyüyorsunuz ve yaptığınız gürültülü müzikle umursamadığınız bir dini yok etmek için boş yere çabalamak yerine, kendi iç dünyanıza odaklanıyorsunuz. Gelenekçilik ve geri kafalılık yok edilecekse, bunu önce kendi içimizde yapmamız gerek; bunu yaparsak gerisi kendiliğinden gelecektir. Entelektüel ilerleme bu şekilde sağlanır. Ne kadar içinizde, o kadar dışınızda.

Bu sene Maryland Deathfest’te çalacaktınız ve bu sizin Kuzey Amerika’ya ilk gidişiniz olacaktı, ancak salgından dolayı festival Mayıs 2021′e ertelendi. Sence çalacağınız setlist bu sene için planladığınızdan farklı olacak mıdır? Pek çok grubun yeni albümlerinin tanıtımı konusunda sıkıntı çektiği düşünüldüğünde, yeni şarkılarınızı ilk kez albümün çıkışından 1,5 yıl sonra çalacak olmak sence biraz hevesinizi kaçıracak mı?

S: Evet, hevesimizin kaçması kuvvetle muhtemel, ancak bizim gibi küçük devasa kitlesi olmayan küçük gruplar için başka çare yok, öyle değil mi? Belki de yanılıyorumdur; belki de insanlar konserler konusunda büyük bir açlık duyarlar ve tam tersine normalden de büyük bir coşkuya sahne olur. Bu konularda realist bir insanım ve bekleyip görmeyi tercih ediyorum. Zaman gösterecek. Canlı performans konusunda, 2013′teki kazanın ardından tekerlekli sandalyeye bağımlı olduğumdan zaten konserlere ender şekilde çıkıyorum, bu yüzden konserler konusunda benim durumum her zaman muallak olmayı sürdürecek.

Karantina süreci nasıl gidiyor? Pek çok grup yapacak başka bir şey olmadığından yeni şarkılar yazmaya başladı. Sizde durum nasıl?

S: BLAZE OF PERDITION olarak henüz yeni bir şeyler yazmıyoruz, ama ben kendi yan projem üzerinde çalışıyorum. Tüm enstrümanlar kaydedildi ve birkaç gün sonra vokal kaydına başlayacağım. MĀNBRYNE adlı bir proje ve bu yıl içinde Malignant Voices etiketiyle piyasaya çıkacak.

FURIA ve DEUS MORTEM’den tut da INFERNAL WAR’dan BEHEMOTH’a kadar pek çok Polonyalı grup Türkiye’de çaldı. Yakın zamanda VADER çaldı, geçen yıl WITCHMASTER pasaport sorunu yüzünden son anda iptal oldu, MGŁA konseri de salgın nedeniyle sonbahara ertelendi. BLAZE OF PERDITION da Türkiye’de dinleyici kitlesi olan bir grup. Burada çalmak için hiç teklif aldınız mı? Her şey normale döndüğünde bu taraflara da gelmenin zamanı geldi sanki.

S: Türkiye’den bir teklif aldığımızı hatırlamıyorum ama bu tarz bir teklif gelirse BLAZE OF PERDITION olarak karanlığımızı o taraflara da yayma konusunda istekli oluruz tabii ki.

etiketler:
  Yorum alanı

“BLAZE OF PERDITION” yazısına 10 yorum var

  1. Bugüne dek PA’da yaptığımız röportajlar içerisinde en çok içime sinenlerden biri oldu. Sonneillon belli ki gayet donanımlı ve zeki bir insan. Soruları hazırlarken de cevapları tercüme ederken de büyük keyif aldım.

    Zifir’den sonra black metal olmayan bir grubun röportajını yayınlamak istiyordum ama cevapları ilk gönderen Blaze of Perdition oldu. Soru yolladığımız başka gruplar da var, röportaj sıklığımız da bundan sonra artacak.

  2. deadhouse says:

    Sıkıntılı cevap verilmeyince keyifle okunuyor. Darısı sorulara cevap verirken tanrı tribine girenlere.

  3. Rust in Peace. says:

    Gayet güzel bir röportaj olmuş, teşekkürler.

    “…ancak önce başkalarını tatmin ettiğiniz takdirde kendinize karşı asla dürüst olamayacağınızı da unutmayın.”

    Bu paragrafta yazdıklarına tamamen katılıyorum. Müzisyen kendisi ne istiyorsa onu yapmalı bence. Sırf hayran kitlesi bunu istiyor diye bu işi memurluğa dönüştürmemeli.

    Black metal hastası değilim ama Bm hakkında söylediklerine katılıyorum. Hiç sevmeyenini kendine hasta edecek birçok eser çıkıyor. Dediğim gibi ben de Bm hastası olmasam da sevdiğim bir Bm albümü, grubu beni diğer türdekilerden daha fazla etkileyebiliyor. Der Weg Einer Freiheit, Kriegsmaschine, Dso, Schammasch vs.

    “…ancak bence pek çok vasat şey de gereksiz yere abartılıyor ve her hafta “yılın albümü” olarak gösterilen bir şeyler çıkıyor.”

    Bunu Polonya için değil tüm metal camiası için söylese olurmuş. İnsanlar nasıl 2 tane albüm dinleyip yılın albümünü seçebileceklerini sanıyorlar anlamıyorum. Mesela geçen sene senenin en iyi albümü olarak Rammstein’ı, Slipknot’u,Tool’u gösterenler vardı. Çoğu mainstream birkaç albümü dinleyip “şu,şu yılın en iyi albümü” diyor. Ben hep kaçınıyorum en iyi yorumu yapmaktan ama insanlar önüne gelene bu en iyisi deyip duruyor.
    Bu en iyi meselesi aklıma gelmişken, Babymetal fanları çok kötü bu konuda. En iyi debut albüm oylamasında 1. yapmışlar grubu. En ufak eleştiri yaparsan seni bağnaz olmakla suçluyorlar. İlginç kafalar

  4. HaNNibaL says:

    Hakikaten myrkur röportajından sonra ilaç gibi geldi. Çok güzel hazırlanmış sorular ve net dolambaçsız güzel cevaplar. Elinize sağlık. Son sorunun sorulması çok yerinde olmuş. Canlı olarak izlemeyi fazlaca istediğim bir grup.

    Keşke son albümde Conscious Darkness kadar başarılı bir işe imza atabilselerdi. Yanlış anlaşılma olmasın son albüm iyi ama Conscious Darkness aşırı iyi

    ismail vilehand

    @HaNNibaL, Myrkur röportajının özeti:

    https://i.hizliresim.com/MU0NKz.jpg

    HaNNibaL

    @ismail vilehand, Hahahah

  5. Yeni röportaj da geldi, haftaya sitede. Artık her hafta bir röportaj yayınlayacağız mümkün oldukça.

  6. şataks says:

    güzel röportaj. blaze of perdition ın yıllar içindeki değişimini sormak isterdim. perdition hali bile varken çok farklıydı. fakat near death Revelation dan sonra aşırı müzikal değişime uğradı. ben bunun etkisi olarak label firmalarını görüyorum. şahsen metal blade gibi aşırı kıçı temizlenmiş soundlu metal gruplarını basan bir label hiç yakışır değil. kendi fikrim olarak söylemekteyim ki elbetteki. blaze of perdition near death ile bitmiştir.

  7. Zeitgeist says:

    “Sonuçta büyüyorsunuz ve yaptığınız gürültülü müzikle umursamadığınız bir dini yok etmek için boş yere çabalamak yerine, kendi iç dünyanıza odaklanıyorsunuz. Gelenekçilik ve geri kafalılık yok edilecekse, bunu önce kendi içimizde yapmamız gerek; bunu yaparsak gerisi kendiliğinden gelecektir. Entelektüel ilerleme bu şekilde sağlanır. Ne kadar içinizde, o kadar dışınızda.”

    Çok güzel bir cevap bu ya.

    Röportajları okumaya bayılıyorum hep grupları tanımak açısından oldukça güzel bir fırsat ve bu röportaj PA’da okudum en güzel röportajlardan biri. Sonneillon gayet samimi ve zeki bir insan gerçekten.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.