# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
PSYCHOTIC WALTZ – The God-Shaped Void
| 09.03.2020

Vals henüz bitmemiş.

Emir Şekercioğlu

Malumunuz, ziyadesiyle uzun bir ara vermişti Psychotic Waltz bir önceki albümünün yayınlanışından bu yana. Aktif olduğu yıllarda bile medyatik açıdan fazla bilinirliği olmayan grubun 1996’dan itibaren sessizliğe gömülmesiyle biz dinleyenler için “A Social Grace”, “Into the Everflow” gibi albümler daha buruk tatlar vermeye başlamıştı etkilemeye devam ettikleri kadar. Kullanılan melodiler zaten bizlere durmadan bir geçmiş hatırlatması yapıyorken yeni bir materyalin gün yüzüne çıkmaması bu hissi daha da perçinleştiriyordu şüphesiz. Deliliği nevi şahsına münhasır bir grup olan Psychotic Waltz, bu deliliği yayabildiği hayranlarını da bir manada uzun bir imtihana tabi tutmuştu. Ancak önce yeni albüm haberleriyle, ardından birer birer yayınlanan single’larla bu uzun sessizliği bozan grup, geride bıraktığımız ayın 14’ünde yayınladığı “The God-Shaped Void” albümüyle ismini yeniden gündeme getirmişti. Albüm kesinlikle üzerine konuşulması gereken bir çalışma olmuş, ancak bu konuşmanın yönünü oturtmak beni biraz zorluyor. Çünkü hem kişisel yargılar bakımından albümü beğenip beğenmemek üzerine iki kelam etmek hem de tarafsız bir gözle incelendiğinde Psychotic Waltz’in nasıl bir işe imza attığını saptamak konusunda aradan geçen onca yıl, değerlendirirken hesaba katılması gereken bir sürü faktör sıkıştırıyor. Değişen ve gelişen teknolojinin prodüksiyona, sound’a etkisi, grubun müzikal anlayışı içine dâhil ettiği yan faktörler ve yeni bir Psychotic Waltz’dan mı yoksa eskisinin günümüz standartlarına adapte olmuş bir versiyonundan mı bahsettiğimiz gibi önemli mevzular duruyor konuşulması gereken.

Grubun varlığını öğrenmemden bu yana sadece bir kez diskografisinin tamamını baştan sona dinlediğim ve “Bleeding” albümüne de son dinleyişimden bu yana pek dokunmadığım için, açıkçası yeni albümü dinlemeden önce ne ile karşılaşacağım büyük oranda bir sürprizdi benim için. Bir albümün yayınlanması öncesinde internette tadımlık paylaşılan single’ların albümün geneli üzerine epey yanıltıcı olabileceğini düşündüğüm için de yeni parçalara direkt dikkat kesilmedim. Bu da hâliyle, eskilerden taşınmış melodileri (varsa eğer) fark etmemi ve dâhil olması muhtemel yeniliklerin çalışmanın bütününü nasıl etkilemiş olduğuna yönelik vereceğim kararı kolaylaştıracaktı. “Devils and Angels”ın çalmaya başlamasıyla beraber merakla karşıma nelerin çıkacağını görmeye koyuldum.

Yeri geldiğinde şarkılar özelinde de albüm hakkındaki düşüncelerimi paylaşacağım ancak ilk elden albüm üzerine fikir verebilecek birkaç izlenimimden bahsetmek istiyorum. Albüm sound olarak oldukça güçlü ve berrak. Hatta prodüksiyon kalitesi olarak en canlı Psychotic Waltz albümü de denilebilir. Bu durumun albüme doğrudan etkisi de sertlik ve yırtıcılık dozunu önceki albümlere kıyasla epey arttırması. Uzun süre uykusuz kaldıktan sonra temiz bir uyku çekince nasıl yeniden dirilmiş, güç kazanmış gibi hissederse bir kişi, “The God-Shaped Void”in sunduğu ses kalitesi de benzer bir tazelenişi müjdeliyor gibi grup adına. İkinci husus olarak, Brian McAlpin-Dan Rock ikilisi birbirinden güzel sololara imza atmış çalışma boyunca. Hemen hemen her şarkıda tatminsizlik ya da beğenmeme gibi bir duygu durumunu yaşamayacağınız belki de tek kulvar gitar soloları. Agresyon dozajı yüksek parçalarda da balad formunda bestelenmiş ağır-orta tempolu şarkılarda da sololar etkinin dramatik bir şekilde vurucu olmasını sağlıyor. Ritim partlarında da aynı başarının tutturulduğu parçalar zaten çalışmanın genelinde güzellikleriyle öne çıkıyorlar. Bir diğer konu olarak Devon Graves’e gelecek olursak; yine üzerine düşeni yapmış olduğunu söylememiz mümkün. Bazı şarkılarda adeta vokalistliğinin tüm becerilerini sergiliyor Graves, her ne kadar yaşı sebebiyle kolay kolay tiz çığlıklarını duyamıyor olsak da. Öte yandan sadece vokalistliğinin değil, flüt kullanımının devreye girdiği yerlerde de müziğin aldığı hâle etkisi büyük oluyor solistin.

Albümün geneli için taşıdığım görüş ise ortalamanın bir tık üzerinde olduğu yönünde. Grubun ilk iki albümünü ayrı bir yere koyarak ve bundan önceki iki albümünü de herhangi bir karşılaştırma zeminine dâhil etmeyerek baktığımda “The God-Shaped Void”e, vardığım sonuç bu oluyor. Bu görüşü şekillendirmemde etkisi olan temel hadise, açıkçası “The Fallen” parçasına kadar olan bölüme pek ısınamamış olmam. Açılış parçası “Devils and Angels”ın intro bölümü geçtikten sonra gelen kısımları beni bir süreliğine Dream Theater mı yoksa Psychotic Waltz mı dinlediğim konusunda şüpheye düşürdü. Yaptığı türün özgünlüğüne bizzat grubunun isminin kefil olduğu bir müzik anlayışı söz konusu olduğunda “öykünme” ya da “ilham alma” dediğimiz noktaların sınırı Psychotic Waltz için çok daha dar olmalı bana kalırsa ve mevcut parça için bu sınırın biraz aşıldığını düşünüyorum. Benzer durum minör düzeyde de olsa sonraki üç parçada da devam ediyor gibi ama bunları söylüyorum diye parçalardaki işçiliği de yadsıdığım zannedilmesin. Vokal bakımından “Stranded”ın nakarat kısmı, “Back to Black”in bol groove’lu davulları ve “Kashmir”i andıran giriş rifi ya da “All The Bad Men”in parçanın geneline yayılmış, ağır ağır yıkıma geliyor gibi ilerleyen yapısı elbette hafife alınacak bir düzeyde değil. Albümün ilk kısmıyla arama giren mesafe, “Psychotic Waltz” dendiğinde o tanımlanması zor ama dinlendiğinde direk anlaşılan gruba mahsus besteciliğin emarelerini fazla görememiş olmamdan kaynaklanıyor. Eğer benim bu şekilde taşıdığım gibi bir ayrıştırıcı kriteri siz benimsemiyor ve yalnızca bestelerin ne kadar güzel tınladığı ile ya da yaşattığı hazla ilgileniyorsanız, elbette albümün ilk kısmı da birçok dinleyici için kayda değer parçalar, bölümler içeriyor. Fakat “The Fallen”ın girmesi sonrası albümün gösterdiği değişim, grubu iyi bilenlere; tam olarak ne demeye çalıştığımı gayet güzel anlatabilecek mahiyette.

“The Fallen”, Devon Graves’in vokalistliğinin albümde tepelere çıktığı bestelerden birisi öncelikle. Çok zarif bir akustik gitar pasajıyla açılan beste, ortalarından itibaren müziğindeki tansiyonun yükselmesi ve Graves’in tekrara aldığı “We are the fallen”, “Fallen from a star” sözleriyle duygusal ağırlığı baskın gelen güçlü bir balada dönüşüyor. Bestecilik bakımından benzer bir formüle sahip olup flütün de eklenmesiyle taşıdığı ismin parçaya yansıyan havasını bir esriklikle keskinleştiren “Demystified” da yanına eklendiğinde albümün genelinde bu iki beste grubun adeta “Into the Everflow” zamanlarına göz kırpan bir ambiyans ve müzisyenlikle buluşturuyor bizi. Bu karakterdeki parçaların albüme eklenmesiyle çalışmanın başlarında hafiften sert adamı oynayan ve biraz yırtıcı gözükmek isteyen grubun, bizleri yeniden müziğinin karakterinde mevcut olan içsel bir dramla, kaotik bir çözümsüzlükle baş başa bıraktığını görüyoruz. Yalnızca ilk iki albümünde değil, söz gelimi “Bleeding”de de “Morbid”, “Drift” gibi parçalarla grubun bu işi gayet iyi yaptığını görmüşken, “The God-Shaped Void” albümünün bu bağlamda eksik bir yanının olmaması bir dinleyici olarak beni tatmin etti. “Sisters of the Dawn” başından sonuna sürükleyici bir parça, özellikle klave-davul-bas üçlüsünün bestede dikkat çekici numaraları var. Fakat, değişik bir kurguya sahip olan klibiyle ve bilhassa breakdown’larıyla dikkat çekici bir beste olan “While the Spiders Spin”e solosu haricinde pek ısınamadığımı söylemeliyim. Yine de orta kalibrede güzel bir beste olmuş.

İncelemenin sonlarına gelmişken albüme yönelik toparlayıcı olması bakımından birkaç şey daha söyleyip bitireceğim. “The God-Shaped Void” kesinlikle kötü bir albüm değil. İstediğiniz herhangi bir yerinden tutarak albümün neden başarılı olduğunu rahatlıkla açıklayabilir ve albümden, şarkı listenize dâhil ederek uzun süre dinleyebileceğiniz güzel besteler yakalayabilirsiniz. Buna ek olarak eski tınılar ile modern bir sound’un, gürültülü ve ezici rifler ile nağmeli vokallerin, ara bölümlerde birleşip parçayı birlikte sırtlanan klavye ve soloların efektifliğini sunması açısından “The God-Shaped Void” grubun öne çıkan niteliklerini gösteren bir albüm. Ancak, 24 sene gibi dolu dolu uzun bir aranın ardından Psychotic Waltz’dan çok daha sarsıcı, bir bütün olarak kişiyi yüreğinden tutup yakalayan ve eksik yanları artı yönlerinin arasında eriyip gidecek nitelikte bir albüm beklerdim. Prodüksiyonunun bu albüme kıyasla yetersiz veya daha az güçlü olduğu albümlerinde dudak uçuklatıcı besteleri bulunan grubun, “The God-Shaped Void”de yer alan prodüksiyon ile kompozisyon bakımından yeri yerinden oynatması ve diskografisine “modern bir klasik” eklemesi gerekiyordu. Elbette bunlar benim kişisel görüşüm, aranızda albümü bütünüyle yeterli bulan, başından sonuna beğenen ve çoktan bağrına basanlar olabilir; neticede Psychotic Waltz bu, hak eder. Ama… Ama işte.

Öte yandan samimiyetle söylemem gerekirse; hâlihazırda Psychotic Waltz’ın yapmış olduğu yeni bir albümden konuşuyor olmak bile ziyadesiyle sevindirici. Çünkü bir yerde sizi etkileyeceği, şaşırtacağı garanti olan; bugünlere dek koruyabildiği orijinal kadrosunun hâlâ güzel bir potansiyel taşıdığını gösteren böyle bir grubun yaptığı her albüm, beklemeye değer.

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.59/10, Toplam oy: 22)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
InsideOut Music
Kadro
Devon Graves: Vokal, flüt
Dan Rock: Gitar, klavye
Brian McAlpin: Gitar
Ward Evans: Bas
Norman Leggio: Davul
Şarkılar
1) Devils and Angels
2) Stranded
3) Back to Black
4) All the Bad Men
5) The Fallen
6) While the Spiders Spin
7) Pull the String
8) Demystified
9) Season of the Swarm
10) Sisters of the Dawn
11) In the Silence
  Yorum alanı

“PSYCHOTIC WALTZ – The God-Shaped Void” yazısına 8 yorum var

  1. Eline sağlık Emir. PA’ya yazdığın 24. kritikte ilk kez yeni çıkan bir albümü inceledin ve gayet de güzel olmuş. Bundan sonra da bekleriz.

    Noshophoros

    @Ahmet Saraçoğlu, Teşekkür ederim Ahmet abi. En azından bir ölçüde bildiğim bir grup olduğu için fazla zor olmadı. Bundan sonra da belki bildiğim gruplar üzerinden girişebilirim böyle yeniliklere.

    Bu arada bir düzeltme yapmış olayım, bu yazdığım inceleme PA için yazdığım 44. incelemeymiş eğer yanlış saymadıysam :)

    Ahmet Saraçoğlu

    @Noshophoros, aynen, 4 yerine nasıl 2′ye bastım acaba. :)

    Noshophoros

    @Ahmet Saraçoğlu, Albümü dinledin mi Ahmet abi bu arada ? Sen nasıl buldun dinlediysen ?

    Ahmet Saraçoğlu

    @Noshophoros, dinleyemedim. Geçen hafta işlerim çoktu, bu hafta da öyle. Artık haftaya bakacağım. O yüzden bu hafta benden sadece 1 kritik çıkıyor.

    Noshophoros

    @Ahmet Saraçoğlu, Anladım. O hâlde kolaylıklar dilerim işlerin için. Fırsatın olur da dinleyebilirsen albümü, görüşlerini beklerim.

  2. arple says:

    Kritik için teşekkürler . Album de beklentimin altında kaldı. Biliyorum bu kadar zaman sonra ilk albümleri kadar güzel yapamasalar da daha iyi bir şey çıkar diye bekliyordum. Neyse biraz daha dinleyip sindirmeyi düşünüyorum albümü.

    Noshophoros

    @arple, Rica ederim. Zaman geçince albüme ısınmak çok daha mümkün bana kalırsa. Uzun bir bekleyiş olması şüphesiz albüm hakkındaki görüşleri etkiliyor, genel manzara da ortadayken. Albüme bakış açımız “Uzun zaman sonra gelen albüm bu mu ?”dan, “Kendi hâlinde bakıldığında baya güzel albüm aslında”ya evrildikçe dinlenme sıklığı da artacak bana kalırsa.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.