# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
ZİFİR
21.02.2020

“İlleti yayın.”

Röportaj köşemizin yeni konuğu, bir önceki albümleri sonrasında da sitemizde ağırladığımız black metal grubu ZİFİR. Yeni albümü “Demoniac Ethics“i 24 Ocak’ta yayınlayan grupla yeni albümü, aradan geçen sürede yaptıklarını, Türkiye ekstrem müzik piyasasını ve daha fazlasını konuştuk.

Sorular: Oğuz Sel, Ahmet Saraçoğlu

Öncelikle 24 Ocak’ta yayınlanan yeni albümünüz “Demoniac Ethics”teki başarınızdan dolayı tebrikler. Dinledikten sonra üstümüzde, sırasıyla The Omen ve Rosemary’s Baby izlemiş gibi bir etki bırakan bu albümün yaratım sürecinden bahseder misiniz?

Teşekkürler. Albüm için işe başlama zamanımız “Kingdom of Nothingness” ile daha siz karşılaşmadan başladı. Bir önceki albümün kayıt sürecini bitirdikten sonra çıkış anına kadar geçen zamanda bu albümün temelleri atılmıştı. Bu süreç içerisinde albümün yarısı bitti diyebilirim ve daha sonrasında kendi içimizde seçmelere gittik.

Kingdom of Nothingness” için aldığınız yorumların ve özellikle Fenriz’in albümünüzü beğenmesinin, “Demoniac Ethics”in şekillenmesinde rolü var mı?

Albümlerin aldığı tepkiler yeni bir şey yapmamızda etki yaratmıyor. Yani daha kısası bizi pek ilgilendirmiyor. İnsanların beğenisi üzerine değil kendi isteklerimiz ve düşüncelerimiz doğrultusunda müzik yapıp sözlerimizi söylemeye çalışıyoruz. Çok beğenildiği için bir formun üzerine gitmek gibi popüler bir fikrimiz yok. Ya da ne tutar gibi bir düşünce ve formül arayışımız. Fakat kişiler olarak albümün beğenilmesi tabii ki hoşumuza gidiyor; aslında tam olarak beğenilmesi değil de anlaşılması diyelim. Fenriz konusuna gelince, yıllarca zevkle takip ettiğimiz ve idol olarak görünen bir insanın yaptığımız bir şarkının üzerine “Black Metal!” diye bağırması tabii ki yüzümüzde bir gülümseme yarattı. Ama yineliyorum, bu saydıklarım dış etkenler. Yaratımlarımız ise iç etkenler. Ve dış etkenler bize herhangi bir etki yaratamaz, çünkü baktığımız ve beslendiğimiz nokta bu değil.

Gruba yeni katılan Ilgar sayesinde Zifir, tarihinde ilk defa ayrı bir basçıyı kadrosuna dâhil etmiş oldu. Ilgar’la nasıl tanıştınız, müziğe ve hayata bakışınız nasıl bu denli iyi örtüştü de sanki Ilgar yıllardır kadrodaymış gibi iyi bas bölümleri hazırladı?

Ilgar ile tanışmamız yeni tanıştığım bir arkadaşımın bana konser konularını konuşurken kadro geliştirme ve genişletme konusunda basçı bir arkadaşının olduğunu ve tanışmak istersem memnuniyetle bağlantı kurabileceğini aktarması üzerine oldu. Tanışmamız üzerine fikirlerin konuşulduğu kısa bir zaman geçti ve Ilgar ile müzikal olarak bitmiş bir albüm üzerine 6 ay daha çalıştık ve bu sonuç ortaya çıktı.

Yeni albümünüz, üstünkörü dinlenip geçilecek bir eser değil. Hemen her şarkıda pek çok gizli/açık mesaj bulunuyor. Bu mesajları, şarkıları tasarlama aşamasında zaten cebinizde hazır mı tutuyorsunuz yoksa kayıt sürecinde gelen karanlık ilhamlar mı mesajların şarkılardaki yoğunluğunu ve formunu belirliyor?

Sadece yeni albümle alakalı bir şey değil bu. Başladığımızdan bu yana vermek istediğimiz birçok mesaj var ve bunların bazıları direkt bazıları gizli olarak yer buluyor. Bu mesajları verme konusuna gelince; öncelikli olarak bir şarkıyı yaratırken bir fikir gelir ve buna bir his eklenir. Bunları deşifre edebilecek tınıları bulmak gerekir ve sonrasında insanlara aktarılacak formu hesaplamak gerekir. Bazen sadece bir mesajdan bazen de sadece bir histen yola çıkıyoruz ve fakat hiçbiri önceden kurgulanmış işler değil. “Şunu yapalım” değil, “bu var” gibi bir şey.

“Demoniac Ethics”i kabaca iki bölüm hâlinde değerlendirdiğimizde ilk yarının oldukça ürkütücü ve boğucu olduğunu söyleyebiliriz. Mesela “Gökyüzü Karanlık” sonrasında daha standart formda bir black metal parçası beklerken karşımıza “An Eerie Moment” gibi şaşırtıcı ve dinleyeni daha fazla geren bir eser çıkıyor. Albümdeki şarkı sıralaması fikri daha çok kime aitti? Bu konuya ne düzeyde kafa yordunuz?

Şarkı sıralamaları “Kingdom of Nothingness”dan bu yana Einar’a ait. Bu arada tüm sıralamalar plak veya kaset mantığına göre yapılıyor. Bu mantıkla “Gökyüzü Karanlık”tan sonra “An Eerie Moment” gelmiyor. Plağı ya da kaseti terse çevirdiğin yer o nokta. Fakat dijital ortam akışı ve CD formatı için de düşünülüp ambient olarak adlandırdığımız bu tip şarkılar açılış kapanışın ötesinde birbirlerine düğüm noktası olarak seçiliyor. En azından son iki albüm için bu tip bir durum uygulandı.

“Ephemeral Idols” şarkısıyla katkıda bulunmasının yanı sıra mixing kısmını da üstlenen Taner Yücel’le ilk kez mi çalıştınız? Ek olarak albümün mastering tarafında, Türkiye’de pek çok sanatçıya destek veren Güven Ersoysal bulunuyor. Yollarınız her iki isimle nasıl kesişti ve bundan sonra benzeri iş birlikleri olacak mı?

Evet ilk kez çalıştık. Güven Ersoysal ise Ilgar aracılığı ile ulaştığımız ve bizim kıçımızı kurtaran insan oldu. Tanışmamamıza rağmen buradan ona teşekkürlerimi sunuyorum. Sağ olsun, umarım onunla daha fazla iş yapabiliriz.

Yeni albümün kapağının arkasında da “Kingdom of Nothingness”ın kapağını hazırlayan Ukraynalı sanatçı Vergvoktre var. Kapağın yansıttıkları ve kapak hazırlık süreciyle ilgili neler söylemek istersiniz?

Kapak konusu… Bu sefer “Kingdom of Nothingness”da olduğu gibi aklımızda çok net bir görsel yoktu. Vergvoktre ile belli kavramlar üzerine çok öncesinden konuşmaya başlamıştık ve hatta o zamanlarda Kabe’yi böcek basmıştı ve ben de “Insects as Messengers”ı yazmıştım. Bunun üzerine biraz gittik ve güzel işler çıktı. Sonrasında “Massacres have begun in heaven” düşüncesi ağır basmaya başladı. Bu düşünceyi kendisine aktardık ve müdâhil olmadan bu konu hakkında ne düşündüğünü, tasvir ederse nasıl olabileceğini sorduk. Parçayı gönderdik ve sonuç bu kapak oldu.

Bazı gruplar, eski albümlerindeki parçaları ya bugüne uyarlayarak ya da enstrümantal şekilde ele alarak yeni bir kayıtla dinleyicilerine sunuyor. Bunun en son örneklerinden birini, Abigor’un geçen yıl yayınlanan “Four Keys to a Foul Reich (Songs of Pestilence, Darkness and Death)” adlı toplama albümünde görmüştük. Kariyerinizde 15. yıla yaklaşırken bu tarz bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

Bizim daha söyleyecek çok sözümüz, küfredecek çok noktamız var. İşin başındayız ve üretmeye devam edeceğiz. Çok isteyen gidip ilk albümü kendisi dinleyebilir. Daha önceki albümler yeniden yorumlanmaya ihtiyacı olan işler değil. ZİFİR, majör ve satışa ağırlık verilebilecek bir oluşum değil. Söyleyeceğimiz söz bittiğinde bu oluşum biter. Pilavı ısıtmaya gerek yok.

2017 yılında gerçekleştirdiğimiz röportajımızdan bu yana Türkiye’den birçok black metal grubunun albümü yayınlandı. Yerli grupları ve yaptıklarını takip ediyor musunuz, buna vaktiniz oluyor mu?

Sadece black metal olarak değerlendirmemek lazım. Birçok tarzda güzel albümler çıktı ve çıkan her albüm hakkını aldı. Bir röportaj Sorusunda Hammer Müzik’ten Enis sormuştu bana, Türk gruplarının dışarıdaki faşizan tavırla yok sayılması üzerine konuşmuştuk. Artık yok sayamayacakları seviyeye geldik. Kadıköy, Eskişehir, Ankara birçok grup çıkarttı. Bu gruplar tüm zorluğa rağmen gidip konser verebilecekleri her yerde dolaştı. Gittikleri yerlerde her yobaz saygı göstermese de susmak zorunda kaldı. Güzel şirketlerle anlaşan, sözlerini ve irinlerini yayan gruplar oldu. Bu çok sevindirici. Artık kendi içlerindeki ergen kısır savaşı bırakıp her grup kendi sözünün arkasından gidiyor ve onu başkalarının suratına püskürtüyor. Bu herkesin önünde güzel yolların açıldığını ve yollara dilediğimiz gibi pisleyebileceğimiz anlamına geliyor. Tabii ki vaktimiz oluyor. Merkez bankasında genel müdür değiliz ki. Bildiğin pislik dedektörüyüz hahaha

DEATHSPELL OMEGA devrimi sonrasında değişen ve adeta yeni bir dalga kazanan black metal içerisinde son yılların en etkin ülkeleri Fransa ve Polonya olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra Çek Cumhuriyeti’nden İspanya’ya kadar çeşitli ülkelerden sivrilen isimler görüyoruz. Ülkemizde Kadıköy’den çıkan death/black metal gruplarının oluşturduğu belirli bir sahne var. Bu konudaki görüşlerinizi merak ediyoruz. Eskiyle kıyasladığınızda ülkemizdeki metal sahnesini nasıl görüyorsunuz?

DEATHSPELL OMEGA son yıllardaki kısır kuzey hegemonyasını kırdı ve sanatsal olarak olayı başka bir yere kaydırdı. Polonya ise tam bir AVM. Açıkçası Polonya sound’u ile aram pek iyi değil. Yani benlik değil. Seven sevsin beni ilgilendirmez ama geçer akçe değil. Türk sahnesine gelirsek; İstanbul tabii ki başı çekiyor. Buna bağlı olarak Kadıköy’de büyük bir kalkınma oldu. Ben türlerin kırılmasını seven biri değilim ve fakat bu kalkınma sürecinde her yol iyidir. İnsanlar bayağı bildiğin hayatlarının merkez noktası yaparak bu iş için çalıştılar ve sonuç aldılar. Her kim ki hayatını bir iş için satıyorsa, işte o, o işin başını çeken ve zaferi görendir. İşte bu, hayatını buna adayanlar için söyleyeceğim cümledir.
Başarılı oldular, dirildiler ve saldırıyorlar. Saldırmaya devam edeceklerdir, çünkü kan çoktan yayıldı ve bu işi bilen tayfanın burnu iyi kan kokusu alıyor.

ZİFİR sound’unu oluştururken referans aldığınız, kendinizi yakın gördüğünüz gruplar var mı? Metal-Archives sayfanızda benzer sanatçılar kısmı şu an boş. Black metal sahnesinden hangi grupların size yakın bir sound’a veya müzikal anlayışa sahip olduğunu düşünüyorsunuz?

Bu soru açıkçası şimdiye kadar hiç anlaşılmadığımızı gösterir. Kimi Mayhem diyor kimi zart kimi zurt. Yani insanlarda hep bir benzeştirme olgusu hâkim. Bir şeyi kendi başına algılama konusunda oldukça sıkıntılı ya da cahiller. Dönemsel olarak Mayhem bu işin sınırlarını çizerek kalıplara oturtan bir grup. Darkthrone, Burzum gibi gruplar aslı yayan sound’lar. Bunu biliyoruz ve bu çizginin dışına çıkmaksızın ve bu isimlere saygımızı gösteren işler yaparak yolumuza devam ediyoruz. Ama bu isimlerden öğrendiğimiz şey kendimiz olmamız gerektiği. Taklitin, yalanın ve varlığın peşinde koşmamamız gerektiği. Bu yüzden şu gibi diye bir şey yapmıyoruz. Ama fikirlerimizi yaymak için seçtiğimiz müzikal tarzın yukarıda saydığım 3 grubun döneminin bir harmanlaması olarak algılanması da yanlış değil. Ayrıca mid-tempo sevdiğimiz de bir gerçek. Bunun dışında black metal sahnesinde bize çok yakın sound’u olan pek grup olduğunu düşünmüyorum. Bu aralar çoğu grup death metal ile sikişmeyi bir marifet sanıyor.

Son dönemde ülkemizde konser veren black metal grubu sayısı ve çeşitliliği epey arttı. WATAIN, MAYHEM, DEUS MORTEM, INFERNO, DEPTHS ABOVE, MEPHORASH, INFERNAL WAR ve yakında MGŁA gibi pek çok konsere ev sahipliği yaptık, yapıyoruz. Bunlardan bazılarının sold-out olduğunu da gördük. Bu açıdan bakınca ülkemiz black metal dinleyicisinin dinlediği müziğe sahip çıktığını, dinlediği müziğin hakkını verdiğini düşünüyor musunuz?

Kadıköy de yapılan 120 kişilik konserler bunun fitilini ateşledi. Çünkü iyi bir kitle oluştu ve 2 yıllık deneme süreci iyi sonuçlandı. İlk etapta bunun için uğraşanlara saygım sonsuz, çok kazdılar ve başardılar. Sonrasında paranın kokusunu alan bu işi yapabilecek insanlar bu işlere daldı. Para kazanmayacak olsalar black metali siklemezler ve hatta götleri sıkışmasın diye bundan tırsarlar. Neyse en azından yapıyorlar deyip geçeyim. Millet aç aç hahaha

Sorularımız bu kadardı, son sözleriniz varsa alabiliriz.

İlleti yayın.

etiketler:
  Yorum alanı

“ZİFİR” yazısına 14 yorum var

  1. Şafak says:

    Sevdiğiniz ve ilham aldığınız gruplar nelerdir tarzı bir soruya, sanki devrim niteliğinde yenilikçi birşeyler sunuyorlarmış gibi verilen bu burnu havada cevap beni şaşırtmadı. Türk black metal gruplarında yaşı 30 ve üstü olmasına rağmen bu derece patavatsız sözler söyleyen o kadar çok röportaj okudum ki artık alıştım. Bunlarınbirşeylere katkı sunup ön ayak olduğu da yok ya..
    Sizi etkileyip şekillendirecek bir kitleye sahip değilsiniz arkadaşlar, ama bu tür şeyler söyleyerek varolan dinleyicilerinizi de kendinden soğutuyorsunuz.
    Umarım yolunuz kısa olur…

    Retrokafa

    @Şafak, Fanboy gibi dinlediği grupları mı saysın adam? bir de, ondan sonra senin sevdiğin grupları saysın istiyorsun sanırım? aksi taktirde gene takılacak birşey bulursunuz…
    Şu hale bak black metal grubu ile yapılan ropörtajın altına uslup polisleri gelmiş,erdem edevat sorguluyor…

  2. northern says:

    eleman zerre dikkate alınmayacak birisiymiş. özellikle “Black metal sahnesinden hangi grupların size yakın bir sound’a veya müzikal anlayışa sahip olduğunu düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği cevap müzelik gerçekten.

    ulan tonlarından, tınından, görselinden tut milyonlarca kez icra edilmiş bir müzik yapıyorsun, neyin afrası tafrasıysa bu.

  3. kenibıl says:

    ne kadar boş beleş adamlar oldukları verdileri cevapların sığlığından belli

    sanırsın watain ile roportaj yapıyorsunuz

  4. deadhouse says:

    Elemanın malum soruya verdiği cevap oldukça kibirli ve yersiz bir yaklaşım içerisinde olduğunu gösteriyor. Yalnız soruya ben de takıldım. Acaba direkt size ilham veren gruplar, sizi etkileyen gruplar hangileri diye sorulsaydı daha mantıklı olmaz mıydı.

  5. geblo can says:

    Adamları savunma gibi bir derdim yok fakat Black Metal gibi bir türü icra eden bir sanatçı grubundan da Trt kafasında bir röportaj beklemek ya da cevaplarını bu şekilde yargılamak hoş mu acaba a dostlar, a pehlivanlar? Bence sanatçı ve eserine daha önyargısız bakabilmeliyiz. Bir de röportajında herhangi bir kibir, kendini beğenmişlik ya da abartılı bir söylem olmayacaksa insan neden Black metal yapsın kardeşler? Mantıksız yani. Ben olsam daha da üst telden konuşur işin bokunu çıkartırdım. Black metalciye biraz saygı :)

  6. \m/ says:

    Bir tek ben mi sıkıntı göremedim cevapta acaba? Yani elbette benzer soundlu gruplar var, böyle bir türde çok normal bir durum ama adamlar yine de taklitçi olmadıklarını belirtmeye çalışmışlar. Öyle algılanması da yanlış değil diye eklemişler üstüne. Illa watain mi olmak lazım özgün olmak için size göre, anlamadım yani. Alelade böyle bir grup de etkilendiklerini söyleyip yine de özgün olmak istediklerini belirtebilir. Son iki cümle de pek yanlış sayılmaz üslup doğru olmasa da

  7. Evelin says:

    Bakiniz Bahadir Uludaglar (GROZA) bu tarz bir soru icin ne demis xD

    https://youtu.be/ApkicgeMpX0?t=43

    Ouz

    @Evelin, Dedikodu yapmış gibi olmayayım ama Bahadır, katıldığı Metal Muhabbeti programının black metal bölümünde (https://open.spotify.com/episode/2ZbT4p55SomEMiq55VchlU?si=GV-yNs2nR5Slbv_zE2YN2w) 33.43′üncü dakikada gelen benzer bir soruya Darkthrone diyor açık açık.

    Bahadır kardeşimizin kafası bayağı karışık anlaşılan. Programın genelinde ilginç anlar var.

  8. Panda Burger says:

    Polyana metalciler iş başında! Ya arkadaş sanane adamın uslubundan? sen dediğini anladın mı? Müziğini dinledin mi? Tamam eleştiri elbet olacak ama biraz düşünün yahu..

    -Türk gruplarının dışarıdaki faşizan tavırla yok sayılması

    Hayır abi bizim söz de metal dinleyici kitlesinin yabancı yalama hayranlığı var.. Norveç black metali yapan her hangi bir grubun elemanı verse şu cevapları çerçeve yapıp duvarına asacak asalaklar var bu memlekette.. Neyse ki iplemiyorsunuz da zifir den mahrum kalmıyoruz.. Sepette ki çürük elmaları dikkate almadan illeti yaymaya devam!

    Şafak

    @Panda Burger, 10 yıl önce Agalloch ile yapılan röportajda Jonh Haughm’a neler söylendi gir bak.

  9. zican adam says:

    Cool olucam derken zicmak !

  10. Ouz says:

    “İlleti yayın.” temennilerinin başka şekilde de olsa gerçeğe dönüşmesi nedeniyle bile bu heriflerin temiz kalpli olduğunu söyleyebilirim. Farklı bir şey isteselermiş, o da olurmuş herhalde. :)

  11. necrobutcher says:

    ne var lan adam istediğini söylemek için izin mi alacak sizden ? naftalara bak. leş gibi black metal, şunun onda birini yapamadan onlarca sahne kapan gruplar var hepsine ölüyorsunuz.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.