# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
DARKTHRONE – A Blaze in the Northern Sky
| 24.10.2019

Karanlık, şeytani, korkunç.

Cemil Okumuş

Black metalin temelleri 1980’li yılların başlarında Venom, Celtic Frost, Hellhammer gibi gruplar tarafından atıldı. “Welcome to Hell”, “Morbid Tales”, “Satanic Rites” gibi albümler erken dönem heavy metaldeki rock’n roll etkisini ortadan kaldırıp ekstrem metalin sound’unu ve yapısını ortaya koyarak black metalin buradan hareketle kendi karakterini yaratabilmesine imkan sağladılar. Slayer ve Sodom gibi thrash metal grupları da karanlık ve sert müzikleriyle black metale ilham kaynağı oldular. Black metal tüm bu birikim üzerinden evrilerek 1990’lı yıllara kadar gelişimini sürdürdü. 1984’te Bathory pek çok kişi tarafından ilk black metal albümü kabul edilen “Bathory”yi çıkardı. Bathory karanlık ve hissiyatı yüksek bir müzik yapmakla birlikte bildiğimiz minimalist black metal riflerini kullanmıyordu. Bathory önemli ölçüde rock’n roll ve speed metal etkisi taşıyan rifleri karanlık bir hava yaratacak şekilde kullanması ile bir black metal grubu olarak anılmıştı. Fakat geleneksel olarak tanımlayabileceğimiz black metalden ziyade daha karakteristik bir müziği vardı.

Black metali “Bathory” albümündeki rock etkisinden kurtarıp kendi ayırt edici yapısıyla ortaya koymaya yönelik ilk önemli girişim Mayhem’in 1987’de “Deathcrush” EP’sini çıkarması oldu. Mayhem bu EP ile minimalist anlamda black metal için bir temel yapı ortaya koymuş ve ikinci dalga black metalin Norveç’teki doğuşuna öncülük etmişti. Black metal özellikle Mayhem ve Burzum gibi grupların radikal tavırları ve söylemleri ile de ön plana çıkmaya başlamıştı. İşte 1990’lı yılların başlarına denk gelen bu dönemde ileride ismi black metal ile özdeşleşip bu müzik türünden söz edildiğinde ilk akla gelen gruplardan biri olacak olan ve bu türün en belirgin ve çarpıcı örneklerini üreten bir efsane, Darkthrone ortaya çıkacaktı.

Kariyerine bir death metal grubu olarak başlayan Darkthrone 1991 yılında death metal türündeki ilk albümü “Soulside Journey”i çıkarmış ve başarılı bir çalışma ortaya koymuştu. Fakat grup bir yıl içerisinde tarzında radikal bir değişikliğe giderek black metale geçiş yaptı ve 1992’de “A Blaze in the Northern Sky”ı çıkararak kendisini bir black metal efsanesi haline getirecek olan süreci başlatmış oldu. O yıllarda kendisini Mayhem ve Burzum’un müziğinde yeni yeni ortaya koymaya başlayan ikinci dalga black metal akımı ilk olarak bu albümde bütünüyle olgunlaşmış haline ulaşacaktı.

Darkthrone bu albümde hem sade ve basit black metal rifleri kullanarak black metalin karakteristiğini ortaya koyuyor, hem de bu rifleri kullanma biçimi ve şarkı yapılarıyla son derece etkili ve dinleyici üzerinde iz bırakan bir müzik yapmayı başarıyordu. Albüm ne zorlama bir şekilde karanlık bir atmosfer yaratma çabası, ne de basit bir şekilde agresif bir müzik yaparak dinleyiciyi etkileme girişimiydi. Grup hem vahşi enstrüman kullanımı, hem de karanlık ve ürkütücü atmosferi bir araya getirip basit bir yapı içerisinde dinleyiciyi hiç sıkmayan, her anı çarpıcı bir müzik yaratıyor ve dinleyicinin dikkatini sürekli albüme odaklamak konusunda çok başarılı bir müzisyenlik sergiliyordu.

Parçaların içindeki karanlık ve kötücül enerjiyi var gücüyle etrafa saçan hızlı, sert ve bodoslama bölümler ve tempo orta halli seyrederken çalınan riflerin sizi ele geçirdiği karanlık kısımlar o denli başarılı bir şekilde birbirine entegre edilmiş ve parçaların akıcılığı ve bütünlüğünü koruyan geçişlerle birbirlerine bağlanmışlardı ki, dinleyici bütün bunların aynı yapının birbirinden ayrılamayacak unsurları olduğunu çok iyi algılıyor ve parçalar hiçbir zaman birbirleriyle alakasız görünen aşırı orijinallik yaratma saplantısının olduğu farklı yapıların zorla bir araya getirilme çabası olarak karşımıza çıkmıyordu. Darkthrone’un kullandığı tempo değişimleri, davulun farklı şekillerde fakat sürekli parçaların akıcılığını koruyacak şekilde çalınması, parçaların genel gidişatı ve albümün sound’u içine entegre edilmiş ufak sololar, bazı yerlerdeki ufak gitar teknikleri ve melodik kısımların hepsi asla albümden kopuk bir şekilde ortaya çıkan unsurlar değil, her zaman parçaların genel seyrini sürdürmesini sağlayan ve black metalin minimalist alt yapısı kullanılarak ortaya çıkarılan yaratıcılığı gözler önüne seren unsurlardı.

Böylece dinleyici hem hız ve agresiflik, hem de karanlık hissiyatın bütünlüklü bir yapı içerisinde bir araya getirildiği son derece içten ve çarpıcı bir müziği dinleme şansına sahip oluyordu. Vokal olarak da agresif ve saldırgan bir karaktere ve bizi albümün karanlığının içine çeken şeytani vokaller görüyoruz. Albümün bir diğer dikkat çekici noktası da albümün şeytani bir ayini andıran, sanki boğularak öldürülmeye çalışılan bir mahkumun boğazından çıkan kesik kesik sesleri andıran ürkütücü bir girişle başlaması ve yine bu ayin benzeri sound ile bitmesi. Özetle Darkthrone yaptığı her şeyi o kadar akıllı, o kadar uyumlu ve o kadar çarpıcı bir etki yaratacak şekilde yapıyor ki, “A Blaze in the Northern Sky” hem Norveç black metalinin, hem de genel olarak black metal türünün en kült ve karakteristik örneklerinden biri olarak ortaya çıkıyor.

“A Blaze in the Northern Sky” Darkthrone’un ilk black metal çalışması olmasına rağmen grubun minimalist black metal anlamında hemen hemen tüm yeteneklerini sergilediği, özellikle raw black metal adına yapılmış en iyi işlerden biri olan çok önemli bir albüm.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.42/10, Toplam oy: 81)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1992
Şirket
Peaceville Records
Kadro
Nocturno Culto: Vokal, gitar
Zephyrous: Gitar
Fenriz: Davul, vokal, sözler
Şarkılar
1. Kathaarian Life Code
2. In the Shadow of the Horns
3. Paragon Belial
4. Where Cold Winds Blow
5. A Blaze in the Northern Sky
6. The Pagan Winter
  Yorum alanı

“DARKTHRONE – A Blaze in the Northern Sky” yazısına 14 yorum var

  1. killyourselfchuck says:

    çok iyi bir kritik, efsane, kült, mihenk taşı bir albüm. okuduğum en iyi DARKTHRONE kritiği bu olsa gerek. gerçekten çok iyisin.

    bi’ delikanlıda çıkıp ”soulside journey” albümünün kritiğini yazsa o kadar güzel olur ki. tadından yenmez.

    10/10

  2. northern says:

    oha be… leş bilek kayıtla ilk karşılaştığım albüm olabilir bu ve duyar duymaz da aynen öyle demiştim: oha be… aslında o parazit tonla yapılan ve ciddi anlamda rahatsız edici olması gereken taramalar nedense garip bir haz veriyor.

    misal pagan winter’ın sonundaki tempo değişimli tıreşimsi yer… offf beee. adamı deli divaneye çevirttiriyor, boar boarıyorsun. sen de bi deneme yap, adres 70 evler köprüsü karşısı. dinliyosun deel mi?

  3. necrobutcher says:

    bu albümün kapağına baktıkça içimdeki karanlık,leş,hiçlikle dolu,rutubetli yerlere sinyal gidiyor. nocturno kuzey yıldızının altında parlamaktan ziyade malum bölgeye kafa atıyor. bence gelmiş geçmiş en ikonik albüm kapağıdır bu,fenomen olmuştur. insanın içindeki o kara deliğe taht kurarlar ama sarayları yoktur,sarayları bile hiçliktendir bu adamların.

  4. Noshophoros says:

    Ellerine sağlık Cemil, albümün muhtevasını başarıyla veren ve albümün karakteristik yanlarına gerektiği gibi değinen çok güzel bir inceleme olmuş. Böylelikle sitede Darkthrone’un “Unholy Triology”si de tamamlanmış oldu sayende.

    Bu albümdeki “Paragon Belial” ve “A Blaze in the Northern Sky” parçaları özellikle, atmosfer,çiğlik ve tekinsizlik hissiyatı açısından yanına kolay kolay yaklaşılamayacak besteler. Genelde de zaten albüm tüm bu unsurların hakkını veriyor.

    owlbos

    @Noshophoros, Paragon Belial özellikle başka bir seviye bence. Günümüzün orta tempo – atonal black metal icra eden baba gruplarına ilham vermiş, yol açmış acayip vizyoner bir şarkı. (Bknz: 1.14de giren riff)

  5. crowkiller says:

    bir bilek metalci olarak kritiği oldukça beğendim, devamını bekliyoruz

    her darkthrone kritiğinde belirtme ihtiyacı duyuyorum : darkthrone ilk dönem albümlerinin spotify da fenriz commentary versiyonları var kesinlikle dinleyin, müzik çalarken fenriz şarkılar , yazım süreci vesaire hakkında yorum yapıyor, işte şu riffi tuvaletteyken buldum, şu kısmı bilerek böyle çaldık gibisinden konuşuyor, baya eğlenceli, ben zaten fenriz’in içinde bulunduğu her videoyu izliyorum çok baba adam, bu commentary olayı da çok iyi

  6. Retrokafa says:

    @necrobutcher, güzel ifade etmişsin ama kapaktaki Nocturno değil Zephyrous:)

    necrobutcher

    @Retrokafa, :(

  7. Retrokafa says:

    OHA VAMPİR!! – Albümü ilk gördüğümde tepkim buydu…Soulside Journey’i almayı düşünürken reyonda, onun hemen arkasında bunu görüp dehşete düşmüştüm. sonra eve bu albümle gittim ve hayatım değişti.
    Şu anda -marsa gidiyorsun, yanına 3 albüm alabilirsin deseler biri bu olur.

    Yazı için ayrıca teşekkürler.

  8. Hail Augustus says:

    En sevdiğim black metal kapağı olabilir…

  9. Bloody Rose says:

    Peaceville Records’un albüm kaydını Fenriz’e geri gönderip, ne sikim albüm yapmışsınız, bunu doğru düzgün kaydedip tekrar gönderin ! Demesi :)))))) Fenriz’in de rest çekip yayınlamıyorsanız sözleşme iptal ! Deathlike silence dan çıkarırız bizde mk demesi :)))

  10. owlbos says:

    Müzik geçmişimi sorguladığımda en temelinde punk yatıyor. Green Day Dookie albümü hayatımda dinlediğim ilk albüm. (Evet biliyorum gerçek punk bu değil!)

    Deli gibi teknik death metal dinlediğim zamanlarda ne zaman yüzümü black metale çevirsem katlanamaz bulurdum. Bunu yıkan yegane şey Darkthrone oldu ve temelinde yatan şey punk. İşin özü şuanda en leş black metal albümlerini dinleme sebebim Darkthrone ve punk. Bu denklem hayat dersi gibi bir şey oldu bana.

    owlbos

    @owlbos, Bir başka denklem Paragon Belial + Obscura (Gorguts) x Deathspell Omega = Welcome to 10′s 20′s.

  11. lammoth says:

    bu sabah uyanır uyanmaz canım resmen aşerir gibi In the Shadow of the Horns dinlemek istedi. Bayadır böyle bir şey olmamıştı. Black metali de geçtim, baya evrenin en iyi şarkılarından biri bana göre. Albüm ise zaten canımız ciğerimiz

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.