# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SACRED REICH – Awakening
| 24.09.2019

Thrash metalin bağımsızlık mücadelesi.

Yazıyı yazmak için Word dosyasını açar açmaz aklıma gelen ilk cümle: “Donald Trump başkan olur da SACRED REICH albüm çıkarmadan durur mu?” oldu. SACRED RECIH’ın dünya dertlerinden bahseden ve ABD’nin ikiyüzlülüklerine odaklanan sözleri, suya sabuna dokunan tavrı zaten malumunuz. E bir de dünyanın giderek daha içinden çıkılmaz kaoslara doğru sürüklendiği düşünüldüğünde bu adamların diyecek bir çift lafının olması da gayet normal.

Kritiğe böyle apar topar girdim, aynen böyle devam edeyim. SACRED REICH’la tanışmam çok ama çok eskiye dayanıyor. mp3 kavramı ne zaman ortaya çıktı, ülkemizde ilk ne zaman mp3 dosyaları dinlenmeye başladı tam emin değilim ama 1995-1997 arası bir dönemde elimdeki 5-6 mp3 dosyasından biri, ne alakaysa SACRED REICH’ın “Independent”ıydı (diğerlerinden hatırladıklarım PANTERA – “Fucking Hostile” ve GREEN DAY – “Basketcase”). Bu mp3’leri nasıl edindim, nereden buldum bilmiyorum. Adını saydığım grupların hiçbirini bilmiyor ve dinlemiyordum ama bir şekilde bilgisayarımda bu şarkılar vardı. Hatta SACRED REICH mp3’ünün dosya ismi albümün de adı olan “Independen”ı içerdiğinden “Sacred Reich – Independent Independent” idi ve ben yıllar boyunca şarkının adını “Independent Independent” sandım. Bu kadar boş yapmanın ardından sadede gelelim.

METALLICA tutkunu minik bünyem için enteresan bir şarkı olan “Independent” ile tanıştığım SACRED REICH o sıralarda albüm çıkarmayı bırakmış olduğundan gruba dair fazla bir heyecanım da olmadı. Zaman içerisinde “Surf Nicaragua” ve “The American Way” gibi şarkıları duyarak SACRED REICH’ın ironik ve iğneleyici, muhalif tarafını anlamış olduysam da müzikal olarak grubu özümsemem Audiogalaxy’den indirdiğim albümleri ile 2000 civarında oldu. Uzun lafın kısası, kendini 23 yıl nadasa yatıran SACRED REICH neyse ki diyecek bir şeyleri olduğunu hissetti ve geri döndü.

Grubun muhalif şarkı sözleri ve ülkelerine yönelik eleştirel duruşu düşünüldüğünde, geri dönmesi anlamlı olarak görülebilecek sayılı gruplardan biri SACRED REICH. Esas dönüş motivasyonlarını elbet bilmiyorum, ama edecek iki kelamı olan grubun “turneye çıkar biraz para kazanırız”dan daha fazlasını hissetmiş olması gayet mümkün. Bu açıdan bakınca “Awakening” anlamlı ve değerli bir geri dönüş albümü.

Ancak bunların hiçbiri olmasaydı da “Awakening”in anlamlı ve değerli bir albüm olduğunu söyleyebilirdik, çünkü grup eski canlılığını, agresifliğini, tutkusunu hiç yitirmemişçesine döndü ve bence diskografisinin en iyi işlerinden biriyle 2019’u şenlendirdi. “Awakening” “ooo babalar döndü” yavşaklığına yer bırakmayan, her anlamda sağlam bir albüm.

“Awakening”de SACRED REICH’ı neredeyse esas kadrosuyla görüyoruz. Önceki tüm albümlerde yer alan gitarist Jason Rainey’in yüzüp yüzüp kuyruğuna geldikten sonra albümden hemen önce gruptan ayrılması epey enteresan. Adamlar 23 yıl aradan sonra yeni albüm yapıyorlar ve albümden birkaç ay öncesine kadar grupta olan esas gitarist albüm kaydından önce gruptan ayrılıyor. Sağlık veya ailesel nedenler değilse, tatsız bazı konuşmaların geçmiş olması muhtemel.

Ama önemli olan elbette ki SACRED REICH’ı SACRED REICH yapan başlıca unsurlardan olan vokalist/basçı Phil Rind’ın mikrofonun başında olması. Rind’ın John Bush ile bir crossover grubunun vokalistinin karışımını andıran vokal tarzı ve ses rengi SACRED REICH’a aykırı, uçarı bir hava veriyor ve atıyorum bir rifi, nakaratı falan çok tutmadığınızda bile onun sesi sayesinde doksanların başına, grubun çılgın attığı güzel zamanlara gidebiliyorsunuz. Albüme dair en güzel taraflardan biri de 47 dakikalık “Independent” haricinde hep 30-35 dakika arası albümler yapan SACRED REICH’ın aradan geçen 23 yıldan sonra çıkan “Awakening”de de bu alışkanlığını sürdürmesi. Grup bunca yıldır biriken her şeyi kullanmak isteyebilir ve “atın oğlum ne varsa” diyerek 53 dakikalık daha heyecansız bir albüm yaratabilirdi. Lakin ne mutlu ki sadece 31 dakika süren, tam tadında bir albümle birlikteyiz ve bu ağza bal çalma yaklaşımı sayesinde gruba olan özlemimiz tam kıvamında bir noktada duruyor, bunca yıl sonra yeni SACRED REICH materyali dinleme deneyimimiz dibine kadar sündürülmüyor.

“Awakening” SACRED REICH’ın kendine özgü karakterini yansıtan, günümüzde belki çok devasa bir hedef kitlesi olmamasına rağmen köklere bağlı kalınarak yapılmış gayet eli yüzü düzgün bir thrash metal albümü. Türün ya cıvıdığı, ya aşırı sertleşme eğilimi gösterdiği ya da kendini tekrar ettiği günümüzde SACRED REICH gibi bir grubun karakterini yansıtan, otantik bir albümle dönmesi tıpkı grubun ironik duruşu gibi tebessüm ettirici, sevindirici.

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.36/10, Toplam oy: 22)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2019
Şirket
Metal Blade Records
Kadro
Phil Rind: Vokal, bas
Wiley Arnett: Lead gitar
Joey Radziwill: Ritim gitar
Dave McClain: Davul
Şarkılar
1. Awakening
2. Divide & Conquer
3. Salvation
4. Manifest Reality
5. Killing Machine
6. Death Valley
7. Revolution
8. Something to Believe
  Yorum alanı

“SACRED REICH – Awakening” yazısına 13 yorum var

  1. ali says:

    Büyük bir Destruction fanı olarak söylüyorum: Born to Perish ne kadar yarım yamalak ve sahte ise Awakening de bir o kadar tamamlanmış ve içten bir albüm. Helali hoş olsun!!

  2. bab-ı esrar says:

    Bu yılın en beklediğim albümü ile en beklediğim incelemeye nihayet kavuştum. Ahmet Saraçoğlu’na incelemeyi yazması için biraz baskı yapmış olabilirim ama onun kaleminden Awakening okumak çok istiyordum. Sağlam bir Sacred Reich fanı olmam ve 90′lardan beri kulağımdan hiç eksik etmediğim için yıllar sonra gelen bu değerli sanat eseri hakkında detaylı bir incelemeyi hemen okumak istiyor insan bu nedenle site de yayınlanmasını bekledim durdum baktım olmuyor devamlı yorum yaptım inceleme yapılması için. :)

    Albümü ben de ilk dinlediğim andan beri devamlı playlistim de ve yanımda her gün mutlaka bir iki doz dinliyorum. Çünkü Phil abimizin kendine has ses rengini çok seviyorum ve sesini yeni çalışmalarla duymak heyecan verici. Ben Sacred Reich’ı ilk olarak 90′lar da memleketin en büyük müzik yazarlarından olan Şanver (Ofluoğlu) abinin Surf Nicaragua hakkındaki yazısından çok etkilenip dinledikten sonra fanı olmuştum ve hala deli gibi dinlerim. Ülkemizde bu konuda çok değerli müzik yazarları var ancak Şanver abinin yeri çok ayrıdır. Ahmet Saraçoğlu’nu da Şanver abinin 2000′lere yansıması gibi görüyorum o ruh her yazısında gösteriyor kendini ve her incelemesini hayranlıkla okuyorum.

    Bu arada Awakening den sonra yine çok değerli bir geri dönüş olan Mourn the Southern Skies incelemesini de bekliyoruz. Saygılar…

    Ahmet Saraçoğlu

    @bab-ı esrar, sağ olasın. Yoğunluktan Blut Aus Nord’u henüz yazamadım, önceden hazır olan Exhorder yarın sitede olacak.

    bab-ı esrar

    @Ahmet Saraçoğlu, asıl biz çok teşekkür ederiz. Yıllardır bu sitenin var olması için durmadan içerik ürettiğin için ve metal kültürünü bu topraklarda yaşamasına katkıda bulunduğun için ayrıca Exhorder’in yarına hazır olması ise çok güzel haber tekrardan teşekkürler…

  3. Kaan says:

    Thrash hayat kurtarır! Normal zamanlarda fazla yüzüne bakmıyorum yıllardır Thrash metalin. Ama ne zaman boka batsam, dibe vursam sadık bir dost gibi ona sarılırım ve beni düştüğüm çukurdan çıkarıverir.
    Sacred Reich ın yaptığı müzik te tam benim için bu tarz bir thrashtir. Şu albümün çıktığı tarihi bilmesem 1989 deseniz inanırım.
    Bu nasıl uçuk bir soundtur, nasıl cuk oturan bir vokaldir, nasıl güzel bestelerdir, adeta küllerinden doğmuş grup.
    Divide and Conquer, Manifest Reality, Killing Machine, Something to Believe parçalarına bayıldım.
    Özenerek ve değer verilerek yapılmış harika bir albüm. Bu arada Surf Nicaragua yı çok özlemişim.

  4. Raddor says:

    Thrash metali çok sevmemin nedeni bu türü icra eden pek çok grubun brutal vokal kullanılmadan da paldır küldür müzik yapılabileceğini göstermesi. Sacred Reich de benim için bunun en iyi örneklerinden biri olmuştur her zaman. Brutal vokal de seviyorum yeri gelince fakat kullanımı o kadar sıklaştı ki metal içerisinde, böylesine daha bir değer verir oldum.

    deadhouse

    @Raddor, Brutal vokal kullanmadan brutal olabilmek büyük mesele. Maalesef günümüzde bazı metal grupları, sert müzik yapmanın başlıca yolunun brutal vokal yapmaktan geçtiğini zannediyor. Yanılgı. Sert müzik beste/ruh/nota/his/tavır işidir. Ve bence metalle sınırlı bir durum değil. Beethoven’ın müziği, sözümona çok sert müzik yaptığını sanan çoğu metal müzisyeninin müziğinden daha sert bir müziktir. Hiddeti, tavrı, öfkesi, bestelerindeki tavizsiz müzik yapısı insanı sersemletir. Eline elektro gitar, bas gitar alıp davula blast beat yapmak yetmiyor bazen. Metalde de birçok örnek verilebilir. Mesela Neurosis, Swans gibi gruplar. Adamların müziği birkaç saniyede insanı ürkütebiliyor, tedirgin edebiliyor. Bahsettiğin gibi old school thrash gruplarında da var bu olay. Sacred Reich çoğu black ve death metal grubundan daha sert bir anlayışa sahip.

    Boba Fett

    @deadhouse, katılıyorum şimdi blast beat, sert gitarlar, biraz da kesmeli, şeytanlı söz yazan adamlar kendini sert müzik yaptım sanıyor.

    Bir de zaman diye bir şey var Slayer’in 1983′de yaptığı işi şimdi yapınca bir anlamı kalmıyor, komik oluyor.

    Fingolfin

    @deadhouse, Stravinsky’nin 108 yıl önce yazdığı Bahar Ayini mesela çoğu metal grubunun müziğinden daha sert bence.

    deadhouse

    @Fingolfin, Kesinlikle öyle.

    Börbır

    @Fingolfin, Eserin çok tartışmalı ve saldırgan bir tavrı olması çok hoşuma gidiyor. Yıllarca sahnelenemiyor mesela bundan dolayı çok başarısız gibi görünse de aslında ne kadar sert ve etkili olduğunu anlayabiliyoruz.

    Bir benzeri için:
    Ornette Coleman-Free Jazz

    Raddor

    @deadhouse, ” Brutal vokal kullanmadan brutal olabilmek büyük mesele. Maalesef günümüzde bazı metal grupları, sert müzik yapmanın başlıca yolunun brutal vokal yapmaktan geçtiğini zannediyor. Yanılgı. Sert müzik beste/ruh/nota/his/tavır işidir. ”

    Katılıyorum. Adamlar throat singing’le extreme müziğin klasiklerinden birini kaydetmiş zamanında. Şimdi hep aynı çöğürtüyü icra edenlere gelsin.
    https://youtu.be/qaihfTSPIFE#t=3m47s

  5. Kaan says:

    Dönüp dolaşıp dinliyorum. Unutulmazlarım arasında yer aldı Anthrax “for all kings” ile beraber.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.