# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
HAGGARD – And Thou Shalt Trust… The Seer
| 28.12.2016

“Ne dinlersin?”

Oğuz Sel

İtiraf ediyorum: Karşımdakini tanımak amacıyla sohbet sürecinde yönelttiğim birkaç sorudan biri “Hangi tür müzikler dinlersin?” sorusudur. Bu soruyu yöneltmek için kendimce haklı gerekçelerim var; müzikal açıdan ayrıntı arz eden işler dinleyen kişi “düz adam” olmuyor, test ettim onayladım. Bunun aksi olabilir ancak istisnalar ve kaideler meselesini unutmamak lâzım. Nerede kalmıştım, hah, sorunun cevabında; “Kulağa hoş gelen her şeyi dinlerim” diyenlere acayip mesafeli davranırım bir kere. Çünkü onların kulağına nelerin hoş gelebildiğini asla kestiremem; Teletubbies’in açılış şarkısına tapıyor da olabilir, Paganini’nin Caprise’lerini ezbere söylüyor da olabilir.

Paganini demişken, metal kadar olmasa da klasik müzik de dinliyorum. 1600’lü ve 1700’lü yıllara damga vuran çılgın insanların oluşturduğu eserler, nasıl oluyor da yüzyıllara meydan okuyabiliyor, aklım fikrim almıyor. Haggard ile yıllar önce tanışana kadar, klasik müzikle metal müziğin bu denli bütünleştirilebileceğini de hayal edemezdim. Grupla nasıl tanıştım inanın anımsamıyorum ama Yüzüklerin Efendisi’ni izlerken Arwen’e âşık olup arka arkaya onlarca defa “And Thou Shalt Trust… the Seer” albümündeki “Lost (Robin’s Song)” parçasını dinlediğimi biliyorum, ne anlıyorsam artık; garip dönemlermiş.

Neredeyse bir oda orkestrasında bulunan tüm klasik müzik enstrümanları, 20 kişilik koro ve bir death metal kadrosunun bileşimi olarak tanımlanabilecek o dönemin Haggard grubu, eşine az rastlanır bir şeye hayat verip “And Thou Shalt Trust… the Seer”ı yayınladı, 1997 yılında. Daha önce de bu sayfalarda bahsettiğim “çok sesli müzik” kavramını yiyip yutan, ardından, zihinlerindeki melodileri, tüm bu enstrüman ve koro zenginliğiyle rahat dinlenen ve yıllar sonra bile sıkılmadan dinlenebilecek forma kavuşturan grup, ne yaptığının gayet farkındaydı. Öyle ki; şarkılar arası geçişler, parçaların birbirleriyle olan bağlantıları, tematik çalışmalar vs. dinleyiciyi şaşırtmaya, etkilemeye ve gruba karşı hayranlık kazandırmaya yönelikti. Açıkçası öyle de oldu; dinlerken şaşırdık, etkilendik ve Haggard’a hayranlık duymaya başladık.

Enstrümanların oluşturduğu melodilerin yanı sıra gerek solistlerin gerekse koronun seslendirdiği bölümler, sanki modern zamanlara değil de yüzyıllar öncesine aitmiş izlenimi veriyor. Liriklerin akışına göre devreye giren sert vokaller, şarkıların çok başka bir boyut kazanmasına olanak veriyor. Hatta albümü dinleyenler, bu tür vokallerden hoşlanmasalar bile parçaların bütünlüğünün sert vokallerle sağlandığını kolayca işitebilir.

“Heeyoo! Senfonik metal yapıyoruz!” diye yollara düşüp, arkasına koca koca orkestraları almalarına rağmen, doğru düzgün düzenleme yapamayan grupların da dinleyip feyz alması gereken yapımlardan biri olan “And Thou Shalt Trust… the Seer” Haggard’ın ustalık dönemi eseri olmamasına karşın, ciddi bir derinlik, anlam ve kendi içinde tutarlılık barındırıyor. Yapımda herhangi bir enstrümanın öne çıkmaması, kayıtların son derece başarılı gerçekleştirilmesi ve hepsinden önemlisi, bestelerin gerçekten çok kaliteli olması, “And Thou Shalt Trust… the Seer”ın yıllar sonra bile aynı keyifle dinlenebilmesini sağlıyor; ikinci paragrafta bahsettiğim yüzyıllara meydan okuyan klasik müzik eserleri gibi.

Belki büyük bir söz olacak ancak Haggard bence, metal müzik dünyasının başına gelmiş en iyi şeylerden biri. Kıymetini bilmek lâzım.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.13/10, Toplam oy: 39)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1997
Şirket
Serenades Records
Kadro
Çok fazla insan
Şarkılar
1. Chapter I: The Day as Heaven Wept
2. Chapter II: Origin of a Crystal Soul
3. Requiem in D-minor
4. Chapter III: In a Pale Moon's Shadow
5. Cantus Firmus in A-minor
6. Chapter IV: De la Morte Noire
7. Chapter V: Lost (Robin's Song)
8. Outro: A Midnight Gathering
  Yorum alanı

“HAGGARD – And Thou Shalt Trust… The Seer” yazısına 3 yorum var

  1. Tolga says:

    Grubun beyni net olarak Asis Nasseri, kendisi canlı performanslarda gırtlağını ve gitarını çok iyi kullanamasa da klsik müzik temelinden şüphem yok. Klasik müzik dışında, astronomi konusunda da engin bir bilgisi var kendisinin. Eppur Si Muove bunun en belirgin kanıtı, gerek Galileo konsepti gerek uyarlamalar… Haggard’ın her albümü aynı zamanda konsepttir, bu ilk albümde de Nostradamus ve onun kehanetlerinden bahsediliyor.

    Haggard’ın sorunu, derinlemesine bilinmemesi bizim ülkemizde. Birkaç şarkıyla geçiştiriliyor ama metalin deneysel ve avantgarde kanadında Haggard gibi gruplara ihtiyaç var.

  2. Nox says:

    Haggard iyidir. Çok da iyi insanlardır. Taksim’de sikko bir mekanda bir kez konserleri vardı. Adamların kafasına çatıdan deli gibi yağmur damlıyordu. Nerdeyse hayati tehlike oluştururken 1-2 espri dışında çok da şikayet etmediler. Saatlerce sahnede kaldılar.

  3. Memo says:

    Kritik görünce hemen atladım. En sevdiğim gruplardan biridir Haggard. Özellikle 3. Ve 4. albumlerini çok dinlemisligim var. Ama nedense artık albüm yapmıyorlar. Olması gereken yerde değil bence bu gurup.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.