Saplandığı çamurdan çıkmaya çalışan damperli bir kamyonun horul horul böğüren egzoz borusuna takılan jakın diğer ucundaki gitarlarla yaratılan sludge metal (giriş cümlesi gibi giriş cümlesi be kardeşim), sevenlerinin genelde fazla seçici olmadığı ve türün dinamiklerini büyük ölçüde kabul ettiği bir karaktere sahip. Tıpkı stoner rock/metal seven kitlede olduğu gibi, sludge metal sevenler için de “bir sludge metal şarkısını seversen hepsini seversin”, ya da “bütün sludge şarkıları güzeldir” durumu geçerli olabiliyor.

Bunun üstüne bir de ne yaptığını bilen bir grup eklenince, işin rengi iyice kahverengi gri arası iğrenç bir hâl alıyor.

Türkiye metal sahnesinin tecrübeli isimleri tarafından yakın zamanda kurulan SÜLFÜR ENSEMBLE, ülkemiz gruplarının sıkıntı çektiği yedi yüz elli bin konudan biri olan sound ve müzikal duruş anlamında gayet güvenli bir yerde duran, yapacağı müzik konusunda kafası gayet rahat bir grup. ANTISILENCE, NITRO, UÇK GRIND ve RADICAL NOISE gibi ülkemizin hatırı sayılır gruplarında çalmışlıkları olan dört kişiden oluşan SÜLFÜR ENSEMBLE; yansıttığı tavrı müzikleriyle örtüştürebilmiş bir grup olarak öne çıkıyor.

Sülfür ve aynı zamanda leviathan haçı olan sembolü kendine simge olarak seçen ve “Master of Reality” moruyla da lezzetli duruşunu sergileyen SÜLFÜR ENSEMBLE’ın yeni bir şeyler yapmak gibi bir niyeti elbette ki yok. Türün dinamikleri doğrultusunda, zaten her şey ortak bir sound’a ve karaktere hizmet etmesi amacıyla yapılmış. Bu yüzden, sunulanları tek tek ele alınıp ayrıştırılmak yerine, ortaya çıkan şeyi bütün olarak değerlendirmek daha doğru. “Hail the Riff” diye bağıran yapısıyla öne çıkan Plea, ya da EP’deki tek Türkçe sözlü şarkı olan 8 dakiklık Karaçor’un değişkenliği gibi öne çıkarlıklar olsa da, nihayetinde olayın özü “I (4 Songs About Dystopia, Satan, Ghouls & Marilyn Monroe)”nun bir bütün hâlinde güçlü bir paket oluşunda yatıyor.

1

Bunların yanı sıra, şarkı isimleri, temaları ve bihassa da sözleri; SÜLFÜR ENSEMBLE’ın ülkemizdeki metal grupları arasında farklı bir yerde durmasını sağlayan unsurlar. Grubun akılda kalıcılık namına gayet başarılı fikirlere sahip olması da eklenince, ortaya “sludge metal yapalım dedik, yaptık” demenin ötesine geçen, içi dolu bir iş çıkıyor.

Sludge deyip durduk ama grubun sound’unda doom metalin buhranı da eşit oranda kendini gösteriyor. Her ne kadar SÜLFÜR ENSEMBLE kendini doom n roll olarak tanımlasa da, “roll” kısmındaki şen şakraklık sizi yanıltmasın; EP’deki müzik ve prodüksiyon, son şarkının enerjisini saymazsak, büyük oranda ve iyi anlamda can çekişiyor.

Son kelamlara geldiğimizde SÜLFÜR ENSEMBLE, ülkemiz metal sahnesine gayet iyi bir yerden giren ve en azından ülkemiz içinde muadili olmayan bir grup. Türün geneline bakınca; EYEHATEGOD, daha ızdırapsız bir NEUROSIS, yer yer “Wolverine Blues” dönemi ENTOMBED, ELECTRIC WIZARD, BONGZILLA gibi çeşitli grupları akla getirse de, bu türde bir müzik için bu ifadeler sadece benzeşme noktasında kalıyor, zira bu grupların hepsi öyle ya da böyle birbirine benzer özellikler taşıyor.

Hırpani gitarlar ile müziğin gerçekliğini yansıtan ve çiğlik dozu iyi ayarlanmış vokallerin başı çektiği müziğiyle SÜLFÜR ENSEMBLE, ülkemiz metal sahnesine girmiş olmasından ziyadesiyle mutlu olduğum ve festival sahnelerinde görmeyi beklediğim bir grup.

Çünkü buradaki müzik, çok net şekilde asıl zevki konserde çıkacak bir müzik.

EP’yi grubun Bandcamp sayfasından dinleyebilir ve satın alabilirsiniz.