# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
KATATONIA – The Fall of Hearts
| 28.04.2016

Ömürlük.

İnsanın dinleyicilik hayatında çok sevdiği bazı gruplar vardır. O gruplar her anlamda özeldir. Yaptıkları albümlerin her birine ayrı değer yüklersiniz, yeni çıkacaklara dair şüphe duymazsınız. Bilirsiniz ki o grup sizi hiçbir zaman yüzüstü bırakmayacak, bu müziği dinlediğiniz sürece size eşlik edecek.

Bir de bazı gruplar vardır ki, o gruplar üstteki tanımlamanın da ötesine geçerler. Onlar sadece çok sevdiğiniz, hayatınızda yer etmiş bir gruptan ibaret değildirler. Çok, çok daha fazlasıdırlar. Üzerinizde bir yaptırımları vardır. Size bir şey hissetmenizi söylerler ve siz de boyun eğersiniz, hissedersiniz.

Bu gruplar adeta manevi bir dost, içinizde yaşayan görünmez bir yoldaş, bir eşlikçidir. İşte bu grupların yaptıkları her şeyden değerlidir. Sanki sen yapıyormuşçasına, sanki bu yolculukta onlarla birlikteymişçesine…

KATATONIA hayatımın en önemli birkaç grubundan biri. Zaman zaman en sevdiğim grup da olmuştur, başka hiçbir grubun hissettirmediklerini hissettirmiştir.

KATATONIA insan ömrünün müziğidir.

Her albümüyle hayatımın farklı bir dönemine kazınan bu dünyalar kıymetlisi grubun yaptığı her şey, dokunduğu her nota, bir şekilde enstrüman üzerinde kalmıyor ve benim ve benim gibi on binlerce insanın içlerinde bir yerlere dokunuyor. Izdırap dolu ilk dönemi de, kedere bulandıkları doksanlar da, giderek progresifleşmelerine rağmen karakterlerini her zaman korudukları 2000 sonrası sound’ları da…

Hepsi KATATONIA, hep KATATONIA.

“The Fall of Hearts”, çıkışına bir ay kala elime geçen ve son bir haftadır sayısını bilmediğim kadar dinlediğim bir albüm. Son bir haftada başka herhangi bir albüm de dinlemedim, dinleyemedim.

Bu senenin başından bu yana şöyle bir bakarsak, 2016 benim bu müziği dinlediğim süre boyunca, iyi albüm namına karşılaştığım en iyi birkaç yıldan biri. Son dört ay içerisinde muazzam albümler dinledim, çok sevdiğim grupların harika albümler çıkarmasına tanık olup çocuklar gibi şenlendim. Lâkin bu albümlerin hiçbiri, “The Fall of Hearts” kadar derinden vurmadı. Bu albümlerin hiçbirinden, KATATONIA’nın yarattığı şey kadar etkilenmedim.

“The Fall of Hearts”, sadece KATATONIA’nın bugüne dek çıkardığı en iyi albümlerden biri değil, benim de uzun zamandır dinlediğim en iyi albüm. KATATONIA’yı 20 yıla yakın süredir hiç durmadan dinleyen bir insan olarak bunu demekten, gerçekten de böyle düşünüp düşünmediğimden emin olmaktan başlarda biraz çekindiğimi söylemem lazım. İlk görüşte aşkın cazibesine mi kapılıyorum, yoksa ortaya konan şey gerçekten de bu kadar değerli mi, bir süre karar veremedim.

Ama şu anda bundan net şekilde eminim.

“The Fall of Hearts” KATATONIA’nın en iyi birkaç albümünden biri.

Bunun sebeplerine gelelim. Öncelikle bu durumu sağlayan başlıca şey, grubun ne yaptığını bilirlik konusunda artık en tepeye çıkmış olması. Albüm her ama her şeyiyle o kadar oturaklı, o kadar deneyim kokan ve o kadar kusursuz kurgulanmış ki, her bir şarkının her bir fikrinde KATATONIA’nın işinde ustalar ustası bir hâle geldiğini hissediyorsunuz.

Bölümler arası geçişler, melodilerin nota seçimlerindeki ince zevk, vokal kullanımındaki akıl almaz zeka; hepsi de albümü baştan sona doyulmaz bir deneyime dönüştürüyor. “The Fall of Hearts” ile ilgili en ilginç konulardan biri, KATATONIA’nın şu ana kadarki uzak ara en uzun albümü olması. Genelde 45-50 dakika ortalamayla oynayan KATATONIA albümlerinin aksine, “The Fall of Hearts” 68 dakikaya dayanan bir uzunluğa sahip. Her şeyi daha da inanılmaz yapansa, albümü 50-60 kez dinlememin ardından vardığım “Bu albüm biraz kısa gibi” hissinin, albümün süresini görmemle tepetaklak olması. Albümün özellikle kısa olduğunu hissedip bir de grubun uzak ara en uzun albümü olduğunu görmem, size “The Fall of Hearts”ın nasıl akıcı, bütünlüklü ve zengin bir albüm olduğu konusunda fikir verecektir diye düşünüyorum.

Albümdeki şarkılara baktığımızda, KATATONIA’nın albüm öncesinde yaptığı “bu albümde, şimdiye dek yapmak isteyip de yapamadığımız her şeyi yaptık” açıklamasının sebebini şarkıdan şarkıya görüyoruz. Albüme 7 dakika üzeri bir şarkıyla başlayan grup, KATATONIA’ya dair güzel olan ne varsa hepsini ve daha fazlasını sergiliyor. Bu “daha fazlası” kısmı, “The Fall of Hearts”ı değerli yapan bir numaralı unsur. Grup bugüne dek kendisinden hiç ama hiç duymadığımız bazı şeyleri, misal grubun bugüne dek hiçbir albümünde kullanmadığı yoğunlukta twin pedallı bölümleri öylesine ustalıkla kendi karakterine yedirmiş ki, “oha bunun KATATONIA’yla ne alakası var?” ile “oha adamlar bunca zamandır kanıksadığımız sound’larını bir anda nasıl zenginleştirmişler” gibi iki karşıt duyguyu bir arada yaşıyorsunuz.

Rifler, melodiler, sololar, altyapı, şarkı trafikleri, düzenlemeler, basılan her bir nota KATATONIA’nın dehası içerisinde eşsiz bir sarmal hâlinde sizi duygudan duyguya koşturuyor. Son zamanlarda duyduğum en güzel şarkı olan Decima ile Renkse’ye küfürler savurup, son albümlere göre yer yer artan sertliğin zirve noktası olan Passer’ın girişiyle “OHA” diye bağırmaktan, NEVERMORE mu dinliyorum acaba diye düşünmekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Takeover ve Serein’in enfes progresifliği, Serac’taki muazzam fikirler, Residual’daki eşsizlik, The Night Subscriber’daki karakter… Saymakla bitmez.

Her şeyin ötesinde değinmek istediğim bir konu da, Jonas Renkse’nin kariyerinin en iyi performanslarından birini “The Fall of Hearts”ta sunmuş olması. Karakterli ses rengini nasıl kullanacağı konusunda zirveye çıkan Renkse’nin bu albümde yaptıkları o kadar, ama o kadar değerli ki; Renkse vokal yorumu konusunda öylesine bir noktaya gelmiş ki; dinlemeden anlaşılması mümkün değil. Sırf The Night Subscriber’ın nakaratı bile, dünyada başka kimse tarafından yapılamayacak kadar güzel.

“Makes my heart to sentiment within…”

Cidden tarifsiz.

KATATONIA sevenler; 3 hafta sonra piyasada olacak “The Fall of Hearts”ta muazzam şeyler bulacaksınız. Garanti ediyorum. Albüm grubun bugüne kadarki en varyasyonlu ve zengin işlerinden biri, belki de birincisi olduğundan ilk birkaç dinlemede şaşırabilirsiniz ancak bana güvenin ve kesin kararınızı verdiğinizi düşünmeyin. Grubu gerçekten seviyorsanız, albümü bir bütün olarak sindirdiğinizde karşınızdaki şeyin nasıl bir sanat eseri olduğunu takdir edeceğinizden adım gibi eminim.

Şarkı şarkı yapılacak yorumları, paylaşımları görmek için şimdiden sabırsızlanıyorum.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.20/10, Toplam oy: 152)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2016
Şirket
Peaceville Records
Kadro
Anders "Blakkheim" Nyström: Gitar, bas, klavye, programlama, geri vokal
Jonas Renkse: Vokal, davul, gitar, klavye, programlama
Niklas "Nille" Sandin: Bas
Daniel Moilanen: Davul
Roger Öjersson: Gitar
Şarkılar
1. Takeover
2. Serein
3. Old Heart Falls
4. Decima
5. Sanction
6. Residual
7. Serac
8. Last Song Before the Fade
9. Shifts
10. The Night Subscriber
11. Pale Flag
12. Passer
13. Wide Awake in Quietus (bonus)
  Yorum alanı

“KATATONIA – The Fall of Hearts” yazısına 63 yorum var

  1. Gökhan says:

    Nasıl dinledin ya :( Ordan sonrasını okumakta zorlandım açıkcası. Bu dünyada şu anda bu albümü dinlemiş adamlar var, ve bazıları da 20 gün daha beklemek zorunda. :/ Hayat çok acımasız.

  2. Onur Atakan says:

    Katatonia benim icin de en özel,en sevdigim grup.Her album gibi bu albumu de cok sevecegime eminim.

  3. Ouz says:

    Peki, o halde tek sorum var; The Great Cold Distance’tan bu yana Katatonia işlerine ısınamadım. Bu albümle grubu tekrar kucaklayabilir miyim?

    Ahmet Saraçoğlu

    @Ouz, çok göreceli bir konu ve TGCD öncesi Katatonia’sına baya uzak bir albüm, ama değişkenlik anlamında grubun en zengin işi olduğundan sevdiğin bir şeyler mutlaka bulacaksındır.

  4. deadhouse says:

    Yayınlanan şarkı çok etkilemişti. Sabırsızlıkla 3 hafta sonrasını bekliyorum.

  5. jarenk says:

    allahın yokmu saraçoğlu !!!! yükle şunu da bi link ver bize:)

  6. Agrypniæ says:

    Herşey iyi güzelde bu kadar methiyeden sonra ben 10 üzerinden 11 vermek gibi bi manyaklık beklerken neden 9,5?

    Ahmet Saraçoğlu

    @Agrypniæ, çünkü Katatonia her zaman daha iyisi yapma ihtimali olan bir grup.

    Agrypnie

    @Agrypniæ, Vay be 5 yıl önce yapmışım bu yorumu.Dun gibiydi halbuki.Zaman gerçekten çok çabuk geçiyor.Duygulandim.O zamana dönsem neleri değiştirmek isterdim halbuki, gittikçe daha da batıyoruz.

  7. crowkiller says:

    Ahmet saraçoğlu, son 4 ayda dinlediğin en iyi albümler hangileri? bir de ben bakiyim

    Ahmet Saraçoğlu

    @crowkiller, bu sene şimdiye dek çıkanlar arasından en çok beğendiğim 10 albüm (karışık):

    http://www.pasifagresif.com/2016/04/katatonia-the-fall-of-hearts/
    http://www.pasifagresif.com/2016/01/borknagar-winter-thrice/
    http://www.pasifagresif.com/2016/01/nordjevel-nordjevel/
    http://www.pasifagresif.com/2016/02/obscura-akroasis/
    http://www.pasifagresif.com/2016/03/wormed-krighsu/
    http://www.pasifagresif.com/2016/03/vredehammer-violator/
    http://www.pasifagresif.com/2016/04/mantar-ode-to-the-flame/
    http://www.pasifagresif.com/2016/02/chtheilist-le-dernier-crepuscule/
    http://www.pasifagresif.com/2016/04/ihsahn-arktis/
    http://www.pasifagresif.com/2016/04/ripper-experiment-of-existence/

    ismail vilehand

    @Ahmet Saraçoğlu, Spinebreaker’ı tavsiye etmiştin burada, yazmadın zamanında bak kaynadı işte haha. yukarıda yazdıklarından iki tanesi benim banko ilk 2 zaten, Spinebreaker ise ilk 5′e rahat girer.

    P L A G U E

    @ismail vilehand, ihsahn ilk sıranda dimi :)

    crowkiller

    @Ahmet Saraçoğlu, çok teşekkürler, bazılarını dinlemiştim zaten diğerlerine bakacağım

  8. non serviam says:

    Albümü notlandıran 20 kişi de daha çıkmasına 3 hafta varken dinlemiş mi acaba ? :) Gecen yaz headbangers da izlemeden önce hiç bilmediğim bir gruptu ve konserde izleyeceğim için hiç dinleyip araştırmadım konserde zaten mest olurum ve daha sonra balıklama dinlerim diye düşünmüştüm zira konserde duyduğum şey sound olarak tatmin edici genel olaraksa my dying bride dan sonra izlediğim en sıkıcı konserdi.Grubun yaptığı şeylere yine de şans vermek istiyorum umarım bu albüm beni tepetaklak eder.

  9. bora says:

    iki haftadır şarkıyı günde en az üç kez dinlemeden duramıyorum. çıksa da doysak.

  10. kuruntu says:

    Kapak güzel hakikaten. Çıkış tarihi konusunda ise geçen yıl da Paradise Lost yapmıştı aynısını, sonbaharı tercih ederim ama çok da mühim değil.

  11. zombikids says:

    ‘Passer’a bittim! albüme bayıldım. 9/10 notum!

  12. P L A G U E says:

    Daha bir tur döndürdüm. Simdilik söyleyeceklerim,

    1- bu albüm uzun süre eskimez,
    2- mükemmel bir işçilik var, uzun süredir bu kadar komplike bir albüm dinlemedim.

  13. Ugur says:

    Kesinlikle marjinallik olsun diye demiyorum lakin benim görüşüm: Dead End Kings > The Fall of Hearts

    The Fall of Hearts tek başına muazzam bir albüm o ayrı tabi.

  14. Nephilim says:

    Adamlar her albümde kendini aşıyor. 4 gündür albümü kaç kere dinledim hatırlamıyorum (sanırım aylarca sadece bu albümü dinleyeceğim) Takeover, Old Heart Falls, Decima, Serac ve The Night Subscriber… çok fazla iyi şarkı var. Şarkılar fazla ve uzun, albüm süresi uzun. Tam da istediğim gibi bir albüm. Dead End Kings 10 ise 9,5 veriyorum bu albüme. Tek eleştirim bir kaç şarkı biraz daha gaz olabilirdi. Buildings, Liberation, Forsaker tarzında bir kaç şarkı beklerdim. Ama yine de çok beğendim albümü. Bir an önce gelsinler de canlı dinleyelim şarkıları.

  15. şeyh hulud says:

    Bu albümde farklı versiyonlara dağıtılmış 4 bonus şarkı mı var toplamda? Benim gördüklerim şunlar:

    Vakaren
    Sistere
    Wide Awake in Quietus
    Night Comes Down (bu sadece japon versiyonlarda var, çok pis uyuz oldum)

  16. Salih Yaman says:

    Harika bir albüm ya, iyi ki şans vermişim yılın albümlerinden biri kesinlikle!

    Salih Yaman

    @Salih Yaman, Yalnız daha giriş şarkısındaki o tappingli riffi duyunca ‘o ney lan fingerstyle country riffi bu bildiğin’ oldum,on numara riff cidden.

  17. Albüm haberini aldığımdan beri endişelendiğim şey ile karşı karşıyayım. Katatonia müziği gerçekten çok güzel geliştirdi, zenginleştirdi. Buna herhalde herkes şapka çıkartır bir noktada. Fakat katatonia bunu yaparken hep bir çekirdeğe sadık kaldı. Bu grubun en önemli özelliklerinden birisi (brave murder day’den beri) eşlik edebildiğimiz, melodileriyle sözlerinin uyum içinde olduğu, akılda ve yürekte kalan nakaratlarıydı. Bir diğer özelliği de lead gitarlarıydı. Geri kalan herşey, müziği zenginleştiren çeşitli alt yapı tercihleriydi. Bir önceki albümde grup akılda kalıcı nakarat yazmakta zorlandığının sinyalini vermişti.

    Bu albümde ise bu özelliğinden vaz geçmiş bir katatonia ile karşı karşıyayız bence. Albüm derin bir albüm, uzun süre dinlemek, hazmetmek için zaman vermek gerekecek. Günün sonunda dinledikçe daha çok seveceğimden eminim. Ayrıca adamların deneysel işler yapmalarından da hiç rahatsız değilim fakat bunu yaparken kendilerinin en önemli özelliklerinden bir tanesinden vaz geçerek bunu yapmış olmalarından ötürü çok üzgünüm. Üstelik alacakları bütün olumlu yorumlar onları bu girdikleri yolda yürümeye daha da teşvik edecek.

    Sikth

    @Mehmet Emrah Konya, Çok yerinde tespitlerin var ve katıldığım noktalardan birine dair bende bir ekleme yapmak istedim.
    Albümü en az 5-6 kez döndürmüş olmamın ardından albümün ben de üstteki yorumlardaki gibi öyle hemen çok sevdim,müptelası oldum, çarpıldım , mükemmel ötesi diyebilecek kadar kendini ve içeriğini hemen belli eden ya da böylelikle kendisini sunan bir albüm değil.

    Dead and kings’te senin de belirttiğin gibi nakarat yazma yönüyle bir kıtlık vardı ama albüm dinlemesi en kolay Katatonia albümlerinde belki de birinci sıradaydı.Tümüyle kendini ve içeriğindeki duyguları daha şarkıları ilk dinlemede kişiye sunan ve hiç de kompleks olmayan direkt bir yapısı vardı.
    Bu albüm ise Dead and kings’in bu apaçık rengini belli eden melodik yapısıyla kıyaslanamayacak kadar anlaşılması zamanla kendini ifade edebilecek, hissi yönüyle de ancak zamanla dokunduğu duyguyu dinleyeninde netleştirebilecek bir müzikal yoğunluğa sahip.
    Ben hala albümün çok iyi olduğuna ya da daha doğrusu ne kadar iyi olduğuna karar veremedim.
    Beni dinlemeye iten bir his yarattığı kesin.Güzel anları var diyecek kadar da çaktırmadan kafamda bitirdiğim bir albüm olabileceğini sanmıyorum. Zamanla seveceğimi hissettiren bir albüm olacak muhtemelen.Ya da olmayacak…

  18. ÖNCÜL says:

    Belki de en az hit içeren Katatonia albümü. Albümün önemli bir yükünü hit parçalara bölüştürmektense, takım oyununu tercih etmişler. Bunun sonucunda da bütün halinde bir albüm ortaya çıkmış. Sindirmesi, hakim olunması kolay bir albüm değil. Tüm bu içine girilmesi zor albümü hazmettiğinizdeyse, buna kesinlikle değiyor. Belki bir Hypnone, The Parting, Lethean çapında bir hit değiller ama Takeover, Serein, Residual, Serac, Last Song Before the Fade, The Night Subscriber ve Passer’i çok sevdim (bütün albümü yazdık nerdeyse). 9/10.

  19. deadhouse says:

    Decima :(

  20. ÖNCÜL says:

    Residual ne kadar boğaz düğümleyen bir şarkıdır…

  21. Dysplasia says:

    davullar eleman değişiminden hiç kötü etkilenmemiş, tüm muhteşemliğiyle yine şarkılara bambaşka bir boyut katmaya devam ediyorlar.
    albüm çok güzel. katatonia’nın güzel albüm yapması sağlığa zararlı bir şey. yasaklansın.
    of ya.

  22. neant et rien says:

    Ben de decima şikayetçisiyim. O nasıl nakarattır.

  23. beterin bateri says:

    bir önceki albümden daha güzel ve oturaklı olmuş, kesinlikle yılın en iyilerinden. krtitikte fazla abartıldığını düşündüm ama gerçekten de albümün sizi çarptığı ve benimsendiği an albüm bir üst seviyeye taşınıyor müzikal damakta. sert/yumuşak kısımlar arasındaki ustaca geçişler, basit ama güçlü melodiler, yaratıcı ve orijinal efektler çok nefis bir şekilde albümle bütünleştirilmiş.

  24. Horrendous says:

    Yok kurtulamıyorum… Olmuyor arkadaş. Ilk çıktığında burun kıvırıp, 1 kere dinleyip kenara atmıştım. Geçtiğimiz haftalarda uzun yolu fırsat bilip üst üste hatırı sayılır şekilde dinledim, zorlandım ama yılmadım… Sonra puff. Kıvılcım çaktı, şimşekler patladı ve artık albümün kölesi olmuştum. Kana karışan aspirin gibi, hissettirmeden ama birden kesmişti ağrımı. Yok böyle bir güzellik, zeka, ustalıķ, işçilik… Katatonia’yı aman aman seven biri hiç olmadım. The Great Cold Distance ve bilindik şakıları dışında çok irdelemediğim bir grup idi. Bu albümün ağırlığını daha doğrusu kesintisiz dinleme isteğini üzerimden attığım anda yumulacağım diskografiye. Albümde hangi şarkıyı en çok sevdiğimi bile bilmiyorum. Hepsi birbirinden enfes. Mesela albüm bitiyor ve aklımda en çok kalan nakaratı beynim arka planda tekrarlamaya başlıyor ama hangi şarkı olduğunu bilmiyorum ve kendimi tekrar dinlerken buluyorum…

  25. Rashid says:

    İlk dinlediğimde baya afallamıştım. Katatonia belkide şu ana kadar ki, en farklı albümüne imza atmış gibi görünüyor. Adamlar futbol maçı tarzı taktik değiştirmiş ve hit bir kaç şarkıya bel bağlamak yerine takım oyununa dönmüş. Katatonia albümlerini normalde ilk dinleyişte hazmeden ben, The Fall of Hearts’ı ikinci dinleyiş sonrasında yavaş-yavaş albümü kavradığımı hissettim. Ulan işte değişiklik böyle oluyor. Belki saçma gelebilir ve burası bunun yeri olmayabilir ama Opeth Katatonia’ya bakıp ders almalı. Tür değiştirmesine rağmen hala nasıl fanlarından tam not aldığını. Katatonia’yı canlı izlemeden dağılırlarsa cidden höngür-höngür ağlarım, kalp krizi filan geçiririm. Hoş zaten konserde o kadar mükemmel şarkı sonrasında kalp krizi geçirme olasılığım büyük ama farketmez :D

  26. Horrendous says:

    Decima doğaüstü bir parça.

  27. Özgür says:

    Çıktığından beri dinlediğim en mükemmel albüm, muhteşemliğinden de yeterince bahsedilmiş yukarılarda. Bu yüzden, lead gitarların Paradise Lost gitaristi Greg Mackintosh’a ait olduğu bonus parça Wide Awake in Quietus’tan bahsetmek istiyorum biraz. Greg bu şarkıya imzasını öyle bir atmış ki, ilk dinleyişte o olduğunu anlayıp derhâl bu bilgiyi araştırdım ve gerçekten şarkıda onun da yer aldığını doğruladım. En sevdiğim grubun gitaristinin, ikinci en sevdiğim grubun bir şarkısında döktürdüğünü öğrenince inanılmaz mest olmuştum sahiden. Bu iki grubun çok iyi arkadaş olması ve ortaya birlikte, tek şarkıda da olsa, bir şeyler koyuyor olmaları benim açımdan harika bir olay. (Bloodbath’i de unutmayalım elbette.) Çıkmasına birkaç ay olan yeni Paradise Lost albümünde de Anders veya Jonas yer almış mıdır? Ya da eski bir Katatonia şarkısı cover’ı duyar mıyız? İhtimaller çok kuvvetli sayılmaz ama bu tip güzel hareketlerle karşılaşmam hâlinde, albümden aldığım keyife keyif katılacağı kesin.

  28. deadhouse says:

    Şaka maka Viva Emptiness’ten bu yana en iyi albüm. TGCD severim baya. Ama bu albüm kadar yüksek bir seviyede değil. NITND ile Dead end Kings kayıp albümlerdi. Keşke şanlı Katatonia diskografisinde olmasalardı.

  29. P L A G U E says:

    Residual tam bir serefsizlik…

    Ayrica serac ı opeth-ghost reveries a koysan siritmaz.

  30. deadhouse says:

    Ahmet Saraçoğlu kritiği şu an yazsa yine 9.5 verir miydi?

    Ahmet Saraçoğlu

    @deadhouse, veririm valla ben çok seviyorum bu albümü. Benim için enteresan bir dönemi yansıtıyor.

  31. Noumena says:

    Allah allah kimse Sanction dememiş ki albümde en bayıldığım şarkılardan biri

  32. Twat says:

    Değerinin her gün biraz daha anlaşıldığını düşündüğüm evladiyelik bi albüm. Buram buram olgunluk, bütünlük, sonbahar hissiyatı. Son şarkılara hatta bonuslara kadar kendinden emin, acayip dolu bir albüm. İlk çıktığında da epey sevmiştim gerçi ama havalar yine şu albümün kapağındaki tonlara yaklaşırken su gibi akıp gidiyor.

    Şarkılara tek tek yorum yapmak isterdim ama gerek yok. Takeover özellikle nakaratlarıyla 4 yıldır en sevdiğim 10 katatonia şarkısı listesine girmiştir bile. Ayrıca bonuslar her zamanki gibi keşke esas albümde olaydı dedirtecek kadar iyi.

    (Hakikaten de, passer örneği çok doğru. Başlayınca coşkudan bir nevermore filan girmiş gibi oluyor ama yine de buna paralel olarak ilk saniyeden bir katatonia hüznü/rengi de çok belli. Bu nasıl oluyor yav hahah. Grubun adını görmeden dinleseydim de katatonia damarı var dedirtecek böyle bir bütünlük ve kimlik var. Bunu oluşturmak herhalde çok az grubun harcıdır.)

  33. İlker says:

    Residual inanılmaz güzel bir şey ya.

    Last Fair Deal Gone Down, Brave Murder Day ve Night is the New Day ile birlikte en iyi 4 Katatonia albümünden biri.

  34. Akşam akşam hiç oldu mu Decima…

  35. Yiğit says:

    Nasıl olduysa hiç yorum yazmamışım. Bu sene en çok dinlediğim albümlerden biri oldu. Nedense bir türlü paçasından kurtulamadım. Bir sarıyorum, geçiyor, birkaç ay sonra tekrar hatırlatıyor kendini, yine sarıyorum. Haftada bir ya tamamını ya da arka arkaya bazı şarkılarını dinliyorum.

    Öncesindeki 11 parçanın her bir saniyesine bayılıyorum ama o son 2 şarkıya pek ısınamadım. Herhalde onlar olmasa Katatonia ilk üçüme alsam mı diye bile düşünürdüm bu albümü. Tabii imkansız ama bir düşünürdüm yani. O derece seviyorum bu albümü.

    Hepsi benim canlarım ama favorim oldu bitti Decima. Sen ayrı bir şarkısın amk. Safi insafsızlık.

    deadhouse

    @Yiğit, Yapma. Karartma hayatını. Deep House dinle.

    Belki saçma, aptalca gelebilir ama bazen Radiohead, Katatonia, Agalloch gibi grupları hiç tanımasaydım, dinlemeseydim diyorum.

  36. Noumena says:

    Havalar soğudu ve The Night Subscriber’a düştük gene.. Bence Katatonia’nın en gizli kalmış hitlerinden biri ve aynı zamanda ilk dönem ve son dönem Katatonia’sının özeti gibi parça. Müthiş.

    Ali Osman

    @Noumena, “Bence Katatonia’nın en gizli kalmış hitlerinden biri.” Yorumuna aşırı katıldım. En underrated şarkılarından birisi Katatonia’nın. Nakaratı olsun gitar işçiliği olsun muazzam ötesi bir parça.

    Noumena

    @Ali Osman, hala düzenli olarak dinliyorum desem.. Geçen Ekim ayında yazmışım yorumu ve yine Ekim ayındayız :) Serin havaların iç ısıtan grubu Katatonia.. İyi ki varlar.

  37. şeyh hulud says:

    Katatonia, dearest of all my friends (Rus aksanıyla)

  38. İlker says:

    Takeover nedir öyle ya.

  39. monke says:

    sen ne güzel şeysin öyle ya

  40. Ali Osman says:

    Breathing under siege, oppressed by the dreams I have to feed
    And crushed by the flood, I won’t let you go
    Born unwise, seeking trust, in a broken creed
    Crushed by the grey, I’m waiting for color

    Gerçekten şu şarkı hayatımda duyduğum en iyi şeylerden birisi ya.

  41. Koray says:

    Nedense sen çalınca aklıma annem/babam geliyo, bir sürü ”struggle” falan. Nedenini bilmiyorum ama şunu biliyorum, allahın kitabın yok DECIMA.

  42. Koray says:

    Darling, you had me here for a while
    Breaks my heart to see you cry.

  43. Spacedementia says:

    Müzikte “en” lere pek inanmıyorum ancak Prog dendiğinde üretilmiş en kusursuz albüm olarak geliyor hislerime. Sadece tür olarak da değil, bir albümden prodüksiyon olarak beklentilerimi bu kadar iyi hatta daha fazla karşılayan başka bir iş olmadı sanırım. Bir yandan bu kadar iyi sözlere sahip olmak da inanılır gibi değil… İnsan işi değil bu, bir albüm 7 sene boyunca aynı duyguları hatta sahip olduğu derinlikleri yaşatabilir mi her çevrildiğinde? İnanılmaz gerçekten.

  44. monke says:

    İyi ki varsın Katatonia… :(

  45. Yiğit says:

    TGCD sonrası en iyi katatonia albümü bence. Sky Void of Scars’ı gayet beğenmeme rağmen bir buçuk senede The Fall of Hearts’tan daha çok eskidi benim nazarımda. Bu albümden sıkılmıyorum yıllardır. Bir Shifts’e sarıyorum, başka zaman Residual’a, The Night Subscriber’a, Sanction’a, Serac’e, Decima’ya.. bütün şarkılar hem bütün olarak hem de ayrı ayrı hayatımın çeşitli dönemlerine epey etki etti.

    Ayrıca sound kusursuz. Her şeyiyle 10/10 bir albüm.

    monke

    @Yiğit, katılıyorum. Özellikle son 1 yılda benim için müzikte güzelliğin tanımı gibi bir şey oldu.

    12ParmakBağırsağı

    @Yiğit, Benim de favori Katatonia albumum, TGCD’den veya diger klasiklerinden cok daha fazla seviyorum. Her seyiyle 10/10.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.