# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
ANVIL
05.02.2016

“İstanbul konserini ne kadar büyük bir heyecanla beklediğime inanamazsınız.”

Renkli bir röportajdan daha merhaba. Bu seferki konuğumuz, 16 Mart’ta UDO DIRKSCHNEIDER ile birlikte İstanbul’a gelerek ülkemizdeki ilk konserini verecek olan Kanadalı grup ANVIL. Kariyerinde 39 yılı deviren grubun esas adamı Lips Kudlow ile ANVIL’ı, metalin geçmişini ve bugününü konuştuk. Eğlenceli bir insan olduğunu zaten bildiğimiz Lips, bazı sorulara verdiği samimi cevaplarla kahkahalar attırmayı da başardı.

Röportaj: Ahmet Saraçoğlu

Selam Lips nasılsın?

Sağ ol dostum iyiyim. Sen de iyisindir umarım.

Gayet iyiyim sağ ol. 16 Mart’ta UDO’yla birlikte burada olacaksınız.

Evet, müthiş bir deneyim olacağına eminim. Çok büyük heyecanla bekliyoruz. Orada ilk kez çalacağız ve hiçbir şey ilk seferin yerini tutmaz haha. Harika olacak.

Evet, burada sizi bekleyen pek çok insan var. Şu anda Toronto’dasın değil mi?

Evet. Her zamanki Toronto haha.

Ben de bir sene Vancouver’da yaşadım ama orası Toronto’dan farklı, en azından iklim olarak haha.

Evet, Vancouver harikadır.

Aynen. 3 hafta sonra yeni albümünüz “Anvil is Anvil” çıkıyor, önceki albüm “Hope in Hell” ile kıyaslarsan neler söyleyebilirsin?

Albümleri pek kıyaslamam açıkçası. Albümler, o anki varlığımın bir yansımasıdır. Mesela birisine geçen yıl bu yıldan iyi miydi diye sorarsan sana anında bir cevap veremezler, çünkü çok fazla şey olmuştur, pek çok şey yaşanmıştır; anlatabiliyor muyum?

Tabii ki.

Belki birkaç yıl sonra sorsan cevap verebilirim ama genel anlamda albümleri kıyaslamak bence garip, çünkü bir yerde, o sırada yaşananları karşılaştırmış oluyorsun ve bu da net bir cevap verilemeyecek bir şey.

Baya güzel cevaptı haha, çok iyi anlıyorum.

Tüm müziğime böyle bakıyorum. Aralarında müzikal tercihler yapmıyorum, ancak bazıları daha güzel zamanları hatırlattıkları için öne çıkabiliyorlar tabii. Hepsi de hayatımın çeşitli dönemlerinin yansımaları.

Peki şarkı yazımı açısından değişiklikler oluyor mu?

“Hope and Hell” biter bitmez hemen yeni şarkılar yazıp prova yapmaya başladık. O sıradaki tek amacımız, yeni çıkan şeylerin en son yapılan şeylerin benzeri olmamasıydı. Bir albümü bitirip diğerine başlayarak yolumuza devam etmek istedik. Bence bu yeni albümde görülüyor. Lineer bir devam niteliğinde. Bu albümde biraz daha odaklandığımızı söyleyebilirim. Bu odaklanma da geriye bakıp kendimizin ne olduğunu daha iyi anlayarak bunu yansıtmak şeklinde ortaya çıktı. Geriye baktık, ANVIL’ın ne olduğunu düşündük ve üstüne de daha önce hiç yapmadığımız bazı şeyler ekleyerek bir albüm yaptık. İleri gitmiyorsan geriye de bakamazsın, çünkü ilerlemiyorsan, arkanda bıraktığın bir şey yoktur haha. Dolayısıyla “Anvil is Anvil”in anafikri, kendimizi anlamakla ilgiliydi. Bence bugüne dek yazdığımız en iyi şarkılardan bazıları bu albümde, çünkü net bir kendinin ne olduğunu fark ediş var.

Belli bir olgunluğa erişmiş müzisyenlerle her konuştuğumda, ya da şöyle söyleyeyim, seksenleri görmüş, belli bir yaşın üstündeki müzisyenlerle konuştuğumda, bana büyük oranda yeni şeyler dinlemediklerini, gençliklerinde dinledikleri şeyleri dinlemeye devam ettiklerini söylüyorlar. BLACK SABBATH, LED ZEPPELIN, MOTÖRHEAD, bilirsin. Sende durum nasıl, yeni gruplardan takip ettiklerin, beğendiğin yeni albümler var mı?

Aslına bakarsan, böyle saf ve özüne sadık kalışımızın tek sebebi, yeni olan hiçbir şeyi dinlemiyor olmam.

Hadi ya?

Hiçbir şeyi. Asla.

İlginçmiş.

Yeni olan şeylerden bana ilham veren hiçbir şey bulamadığımdan, tümüyle eski şeylere yönelmiş durumdayım. Eski şeyler ve kendi yaptıklarım. Dünyaya kapımı kapattım ve sadece ANVIL dünyasında yaşıyorum da diyebiliriz. Bu yüzden dışarıda neler olup bitiyor ilgilenmiyorum. Bazen benim müziğime bir şekilde dâhil olan ufak ayrıntılar da olabiliyor. Mesela eski şarkılarımızdan Runaway Train’de DEEP PURPLE etkilenimleri var, ama sadece bu kadar. Çok az dozlarda dışarıdan besleniyorum diyebilirim. Sonuçta ne yersen osundur. Bu şekilde özetleyebiliriz. Bunun sebeplerinden biri de, ANVIL veya o dönemden bizim gibi gruplar yok olduklarında, onlar gibi başka bir grup kalmayacak. Biz o dönemin son temsilcileriyiz. Bizim gibi yenileri de çıkmayacak. Hepsi tamamıyla bitecek. Gençler farklılar ve bizi etkileyen şeylerden etkilenmeyecekler ve bizim yaptıklarımızı yapmayacaklar. Tıpkı benim de THE BEATLES’ın etkilendiklerinden etkilenmemiş olmam gibi. İlhamlarını nereden aldıklarını merak ediyorum, ama bunu tam olarak bilmem mümkün değil. İlham dediğin şey uçup yok olan bir şeydir.

Anlıyorum.

Başka bir MOTÖRHEAD olmayacak.

Maalesef.

Evet, maalesef. MOTÖRHEAD bitti ve başkası olmayacak. Yerine geçen kimse de olmayacak, çünkü bir tane Lemmy vardı. Başka bir Beethoven, ya da Hendrix olmayacak. Liste uzadıkça uzar; kimsenin yeri dolmayacak.

Bu konuda da tartışmalar var; METALLICA, SABBATH, IRON MAIDEN ortadan kalktığında, stadyumları tek başına doldurarak turlayan gerçek bir metal grubu olacak mı, bu potansiyeli taşıyan kim var, bunlar soru işaretleri.

Bu saydığın gruplar bittiklerinde, stadyum turnelerine çıkan yeni bir metal grubunun olabileceğini sanmıyorum. Bu baya üzücü ve bunu düşününce çok kötü hissediyorum ama bence bunun olması mümkün değil.

Bence de.

MOTÖRHEAD’İn yerini nasıl doldurabilirsin? İmkânsız. Bunu kimse yapamaz. Biri çıkıp denese, hemen “Tamam inin aşağıya, MOTÖRHEAD’i taklit ediyorsunuz” denecek haha.

Çünkü olay müzikten daha fazlası. Dönem, ruh, pek çok farklı dinamik var.

Ruhla, dönemle ve o şeyi yapan kişiyle ilgili. MOTÖRHEAD’den söz ediyorsan, olay müziğin çok çok ötesindedir.

Tabii.

Başka bir Lemmy olmayacak, başka bir MOTÖRHEAD olmayacak…

Ne yazık ki… Dönem demişken, sen 80′leri, 90′ları ve 2000′leri yaşamış bir müzisyen olarak, 80′lerden en çok özlediğin şey nedir?

Groupie’ler! Hahaha!

Ahaha

THERE AIN’T NO PUSSY MAN!

Ahahahaha ne yazık ki!

Evet!!!

Ahahaha

Kısa etekler, file çoraplar, yüksek topuklu ayakkabılar, bunlar artık yok adamım!

Ahaha… ANVIL’in yeniden doğmasını sağlayan şu müthiş belgeseli sorayım. “The Story of Anvil”. O belgeselin ardından neler oldu, o dönemki ilgi devam ediyor mu, yoksa azalarak söndü mü?

O belgeselden bu yana sürekli turlamadık. Tüm dünya bizi görmek istiyor hahaha. Çok fazla konser verdik, veriyoruz.

Peki ya belgesel olmasaydı?

Her şeyimizi o belgesele borçluyuz. Onun sayesinde uluslararası tanınırlık kazandık ve yaptığımız müziğin bugün bile anlam taşıdığını görmüş olduk, çünkü insanlar hâlâ o albümleri alıyorlar ve konserlerimize geliyorlar. Bu hâlâ anlamlı bir şeyler yaptığımız anlamına geliyor. Bu bence çok önemli. Bir sürü yeni genç dinleyicimiz var ve tüm bunlar uğraşıp didinerek geçen onca yılın sonunda harika bir noktaya vardı. İstediğim şeyi, istediğim şekilde yapıyorum ve bu sayede yaşamımı sürdürebiliyorum. Bence bu başarının gerçek anlamıdır. Milyon dolarlar kazanmıyorum, ama çok sevdiğim şeyi yapıyor ve kendi hayatımı bundan kazanıyorum. Önemli olan tek şey bu.

Bunları duymak çok güzel.

Teşekkürler.

Bu işi bu kadar uzun zamandır yapan biri olarak, sevdiğin gruplar yeni albüm çıkarınca veya iyi bir rif yazdığında yaşadığın heyecanı tarif eder misin?

Heyecan aynen devam ediyor. İçimde bir çocuk ve metalci var ve dediğin şeyler olduğunda tabii ki heyecanlanıyorum. MOTÖRHEAD yeni albüm çıkardığında bundan aşırı zevk alıyordum. MOTÖRHEAD adamım! Bu büyük bir şey. JUDAS PRIEST, aynı şekilde. O albümlerin çıkmasını hep dört gözle bekliyorum, bu asla değişmeyecek. Son DEEP PURPLE albümü tek kelimeyle mükemmel! Ama hepsi yakında bitecek haha. Bu gruplar hâlâ ortadalarken onları dinleyin dostum, çünkü bir daha asla yeni bir şey yapamayacakları günler uzak değil. Hayranlar gençleşirken gruplar yaşlanıyor haha.

Kesinlikle katılıyorum. Peki 16 Mart’taki İstanbul konserinizde hayranlarınız neler beklemeli?

Normal setlist’imizi biraz modifiye edeceğiz. İlk albümler de dâhil pek çok şey çalacağız. Free as the Wind gibi 1983′ten beri çalmadığımız şarkılar olacak.

Güzel. Konser açıklandığında sizi izleyecek olmaktan dolayı çok mutlu olan insanlar vardı, eminim baya güzel bir konser olacak.

Eminim harika olacak. Çok heyecanlıyım ve iple çekiyorum.

Sorularımız bu kadardı Lips, zaman ayırdığın ve bu müziğe olan bağlılığınla bir ilham kaynağı olduğun için teşekkürler.

Ben teşekkür ederim dostum. İstanbul konseri müthiş olacak, orada çalacak olmak beni inanamayacağın kadar çok heyecanlandırıyor. Kim bilir nasıl harika bir deneyim olacak.

Eminim çok güzel olacak. Kendine iyi bak Lips.

Sen de dostum, konserde görüşmek üzere!

Röportaj
Ahmet Saraçoğlu

etiketler:
  Yorum alanı

“ANVIL” yazısına 7 yorum var

  1. Bütün gün bu röportajın siteye konmasını bekledim. Beklediğime değmiş, cillop gibi röportaj olmuş.

  2. Cattle Bilmemne says:

    Kapak Yedinci Mühür filmini anımsattı bana.

    Alper.

    @Cattle Bilmemne, çok doğru tespit. Bu bir kenarda dursun: http://i.imgur.com/AQfYE5R.jpg?1

  3. BelGarath says:

    Güzel sohbet olmuş, elinize sağlık…

  4. burock1988 says:

    Bu söyleşi için sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır. Anvil uzun zamandır hayranlıkla takip ettiğim bir grup. Udo ile beraber geleceklerini öğrendiğim an biletimi aldım. Son albümleri Anvil is Anvil oldukça sağlam olmuş dinlememiş arkadaşlar varsa mutlaka zaman ayırsınlar.

  5. Tompa says:

    Arkadaşlar yok mu yeni röportaj? Gözlerimiz yollarda kaldı.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Tompa, en fazla birkaç güne geliyor.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.