# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
IRON MAIDEN – The Book of Souls [Ortak İnceleme]
| 08.09.2015

Sayfalara sığmaz.

Ünal Akünal

Hayatınızın bazı dönemlerinde içinizdeki heyecanı bastırmak için almanız gereken derin bir nefes vardır ya, işte o nefesi alarak başlıyorum bu yazıya.

IRON MAIDEN’ın müzik dünyasının en büyük gruplarından biri olmasının en önemli sebebi, kendi edinilmesi güç eşsizliklerini normalleştirmiş olmaları. Kariyerleri boyunca o kadar sık biçimde o kadar iyi albümler, şarkılar, konserler ortaya koydular ki IRON MAIDEN’ın muhteşem olması genel geçer bir olguya dönüştü. Bu başarılması olanaksıza yakın durumun, grubun ister tek bir rifine, ister tüm kariyerine bakacak olun, gözünüze çarpan ilk şey olarak karşınızda tüm ihtişamıyla durması, dünyanın en iyi grubunu dinliyor olduğunuzu size her saniyede hatırlatıyor zaten.

Şimdi o derin nefesten bir tane daha alıyor ve “The Book of Souls”u, IRON MAIDEN’ın özel bir albümünü, olabilecek en özet ve nesnel şekilde sizlere anlatmaya başlıyorum.

“The Book of Souls”un diskografide bambaşka bir yere oturmasının en önemli sebebi barındırdığı ferah ama yoğun atmosfer. Albümün konseptinden yazım tarzına (şarkılar yalnızca fikir aşamasındayken stüdyoya girilip yazılan bir albümden bahsediyoruz) kullanılan müzikal yaklaşımların çeşitliliğinden genel havasına ve sound’una kadar en özgür ve en canlı IRON MAIDEN albümü “The Book of Souls”. Tüm diskografiden bir şeyler barındırırken bunu olabilecek en nokta atışı şekilde sunan albüm, grubun her türden şarkısını bir şekilde barındırıyor olsa da en güçlü yanını uzun ve melankolik şarkılarda kazanıyor. Bu sebeple albümü iki bölümde inceleyeceğim.

“The X Factor” karanlığı, SSOASS prog.u, klasik dönemin gazı ve 2000′lerin epikliğine ek olarak gelen “The Book of Souls” özgürlüğü, albümün kısa ve enerjik şarkılarına da yansıdığını doğrudan gösteriyor. “No Prayer For The Dying” esintili ama bir yandan da grup için farklı denebilecek bir havaya sahip, davul-vokal uyumuyla insanı camdan THERE’S NO TIME FOR CRYIN’ WHEN SOME OF US ARE DYIN’ diye bağırtacak kadar gaz “When The River Runs Deep” ve Bruce’un gözyaşı döktüren vokalleriyle notaların fersah fersah ardına geçebilen, Robin Williams’a ithaf edilmesiyle bir derin nefes daha aldıran “Tears of A Clown” bu duruma direkt örnek olarak gösterilebilecek harika şarkılar.

Grubun Drop D’de yazdığı ilk şarkı olan “If Eternity Should Fail” de dahil olmak üzere birçok şarkıda bizzat yazım aşamasına katılan Bruce Dickinson’ın vokalleri, ilk dönem IRON MAIDEN dinleyicilerinin dahi aklını azaltacak derecede güçlü olabilirken, şarkı boyunca dört nala gidiyormuş gibi duyulan bas gitar, notalara anlam katan zil vuruşları (ki bence Nicko’nun en iyi performanslarından biri var bu albümde), palm mute rifler, akorlar ve önlerine gelen muazzam melodiler klasik IRON MAIDEN olağanüstülüğünü seviyesini koruyabilme başarısını bu farklı yaklaşımda dahi halen gösterebiliyor.

İşin atmosferik ve uzun şarkılı kısmına dair söyleyeceğim tek şey “The Red And The Black”, “The Book of Souls” ve özellikle “Empire of The Clouds”un birkaç ay sonra grubun

klasikleri arasında anılıyor olacakları. Bunun üstüne bir şeyler diyecek olursam aldığım derin nefes beni tutamamaya başlayacak, çünkü 18 dakikalık, umut dolu adamların başına gelen trajedik bir hikayeyi anlatan bir IRON MAIDEN şarkısı tek başına bir kritiği hak edecek kadar büyük bir şey benim için. Hele ki böylesine farklı bir yaklaşımla bestelenmişken.

IRON MAIDEN dünyanın en iyi grubu.

Not: 8,5/10

Nazım Kemal Üre

Maiden birçok yaşıtının aksine hâlâ yeni albümün çıkışıyla heyecan yaratabiliyor. Evet, belki gruptan daha önce duymadığımız bir yenilik, değişik bir melodi ya da şarkı yapısı gelmesi artık imkânsız. Ama son 3-4 Maiden albümüne baktığınızda 60 yaş civarında olmalarına rağmen hâlâ net şekilde dinlenebilir besteler yapmaya kafa yoran ve kendilerini teknik olarak belli bir formun üstünde kalmaya zorlayan adamlar duyuyorsunuz. Bence bu inanılmaz bir şey. Sırf bunun için bile “The Book of Souls” her türlü övgüyü hak ediyor. Albümü dinlerken adamların şarkı kurgularına ve melodilere ne kadar emek harcadığı resmen film gibi gözünüzde canlanıyor. Açıkçası ben Bruce’un “Empire of the Clouds”’ın melodisini yazdıktan sonra kendi kendine “oha süper şarkı girişi olur bundan” dediğini, Harris’in “The Man of Sorrows”’un ortasındaki bas süslemelerini çalarken nasıl keyiften geberdiğini, ya da bir Maiden hayranı olarak “The Book of Souls” şarkısı konserde çalınınca ortasındaki rifte nasıl boynum koparcasına kafa salladığımı filan hayal edebiliyorum. Maiden hâlâ bu kadar etkileyici bir grup işte…

Albümün eleştirilecek yanları da var tabii. Son dönem Maiden’ın bence en büyük sorunu olan “albüm aşırı epik olsun, her yerden çifte gitar solosu fışkırsın” sorunu burada da mevcut. Arada olmazsa olmaz “Speed of Light” gibi çerez şarkılar da var tabii, ama albümün genel havasına “büyük” şarkılar hakim. Ben kurgu olarak büyük ve küçük şarkıların daha dengeli olduğu “Powerslave” ve “Seventh Son of a Seventh Son” gibi albümleri biraz özlüyorum. Bir de albümün aşırı uzun olması var tabii, eminim birçok dinleyici albümü tek seferde tüketirken zorlanacaktır.

Son olarak bir de uzun süredir Maiden dinleyen hayranlara bazı melodiler ve rifler fazlaca tanıdık geliyor. Ama bu büyük bir eksi değil, albümü dinleyince her şarkıda kendine özel anlar keşfetmeye başlıyorsunuz.

Maiden hayranıysanız düşünmeden albümü alın ve zevkten dört köşe dinleyin. Adamlar hâlâ yaptıkları müzikten müthiş keyif alıyor, buyurun siz de alın.

Not: 8/10

Ahmet Saraçoğlu

The Final Frontier“ı çok fazla sevmiş bitri olarak, “The Book of SOuls”dan da beklentim yüksekti elbette. Zaten “The Final Frontier”ı çok sevmemiş olsam bile beklentimin yüksek olması gerekirdi, zira mevzu bahis grup IRON MAIDEN’dı. If Eternity Should Fail’un Barış Manço şarkısı gibi başlayan ilk notlarından itibaren, IRON MAIDEN’ın sağlam bir şey ortaya çıkardığı belliydi. Grup, uzun zamandır eleştiri konusu edilebilen çok uzun ve epik şarkılar olayını dengelemiş, ancak bu sefer de 92 dakikalık dev bir albüm yapmıştı.

Double albüm olayı, iyi yapılmazsa ne kadar zorlayıcı olabiliyor hepimiz biliyoruz. Çok iyi örnekleri de var, sıkıntıdan uyutanları da. “The Book of Souls”un, çok iyilik kısmı göreceli olmakla beraber, sıkıntıdan uyutmadığı kesin. IRON MAIDEN, kendisini IRON MAIDEN yapan sayısız şeyi kullanarak, elbet grup adına yeni çığırlar açmayan, ancak IRON MAIDEN kalitesini ve ruhunu her şeyiyle ortaya koyan bir işe imza atmış.

Albümün ne olup olmadığını böyle vıdıvıdı yazıyorum ama, aslında demek istediklerim başka. “The Book of Souls”u dinlerken, hayatımın bilmem kaç bininci IRON MAIDEN tecrübesini yaşarken, şu an yazmakta olduğum kritiğin nasıl olması gerektiği konusunda aklımda net fikirler oluştu aslında. Bu fikirlerin hiçbiri albümün teknik yönleriyle, iç dinamikleriyle, artıları eksileriyle ilgili değildi aslında. O yüzden yazının kalan kısmında “The Book of Souls”dan ziyade, hayatlarımıza etki etmiş, bizleri değiştirmiş bir kavram olan IRON MAIDEN’dan daha genel anlamda bahsetmek istiyorum. “The Book of Souls” zaten iyi albüm, güzel albüm, kimse merak etmesin.

IRON MAIDEN cidden çok önemli bir şey. IRON MAIDEN’ın bu müziğe ve dolayısıyla bize kattığı o kadar çok şey var ki, ortaya konan şeyi sevip benimsemek sanki DNA’mıza kodlanmış gibi. Böyle olunca da insan ister istemez olaya duygusal bakıyor ve bence bunda hiçbir sakınca yok. Basılan notaların, Bruce’un ne kadar bağırdığının, çalınan melodilerin falan çok bir önemi kalmıyor. 2015 yılını geride bırakırken, 1975 yılında Londra’dan çıkan bu paha biçilmez adamları dinlemek, müzik eleştirmenliğini, çalan şeyi yorumlamayı falan anlamsız kılıyor. IRON MAIDEN, yaptıklarına canlı tanık olmakla gurur duyulacak, insanın modern tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir kavram ve bugün bile yeni yaratımlarını deneyimliyor olmak gerçekten büyük bir keyif. Üstelik o yeni yaratımlar bir de böyle güzel olunca.

IRON MAIDEN asla sadece “IRON MAIDEN” değildir.

IRON MAIDEN, Eddie’nin sırtını sıvazlayıp, bunca yıldır bize yaşattıklarını düşünüp tebessüm etmektir.

IRON MAIDEN çok sevdiğimiz bu müziğin ta kendisidir.

IRON MAIDEN mutluluktur.

(8,5+8+8)/3=8,16/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.51/10, Toplam oy: 148)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2015
Şirket
Parlophone
Kadro
Bruce Dickinson: Vokal, piyano
Steve Harris: Bas, klavye
Dave Murray: Gitar
Adrian Smith: Gitar
Janick Gers: Gitar
Nicko McBrain: Davul
Şarkılar
Disc 1
1. If Eternity Should Fail
2. Speed of Light
3. The Great Unknown
4. The Red and the Black
5. When the River Runs Deep
6. The Book of Souls

Disc 2
1. Death or Glory
2. Shadows of the Valley
3. Tears of a Clown
4. The Man of Sorrows
5. Empire of the Clouds
  Yorum alanı

“IRON MAIDEN – The Book of Souls [Ortak İnceleme]” yazısına 36 yorum var

  1. saw you drown says:

    Albümü hala dinlemedim. Ama evet;

    ”IRON MAIDEN çok sevdiğimiz bu müziğin ta kendisidir.”

  2. Gökhan says:

    İlk defa full Iron Maiden albümü dinledim, öncesinde de Iron Maiden bilgim 6-7 şarkıyı geçmiyordu, daha fazlasına girememiştim bir türlü. Bu albümü yaklaşık 1 haftadır durmadan dinliyorum. 90 dakika civarı bir süresi var ama çok rahat dinleniyor bana göre. Ama dinlerken kendime şunu sordum: Acaba grubun asıl dinleyicilerinin nefret ettikleri ama benim gibi adamların daha çok seveceği bir albüm mü acaba bu? O yüzden incelemeleri okumak iyi geldi :D Çünkü bana göre bu albüm baya baya şahaser. Empire of the Clouds, The Red and The Black ve The Book of The Souls efsanevi şarkılar.

  3. Roc says:

    Albüm tüm rock-metal müziğinin özeti sanki. Birçok grubu, birçok şarkıyı anımsatan melodileri duyabilirken bir de şarkıda duyamadığın ama kafanda devamını getirdiğin melodiler var. Bu albüm rock-metal müziğin başlangıcı gibi hissettiriyor.

  4. blckrthm says:

    Ya arkadaşlar biliyorum iron Maiden gibi bir grubu eleştirmek zor ama en azindan soundunun iyi olmadigini soyleseydiniz :) ayrica uzun sarkilar çok zorlama ve solo agirlikli. Bir yerden sonra hangi sarkidayim diye bakma ihtiyaci hissediyor insan. Sıkılmadan dinleyen insanlara helal olsun diyorum, ne diyeyim… Favorilerim if eternity should fail ve speed of light.

    Beorn

    @blckrthm, Sound’u iyi degili biraz acar misin?

    blckrthm

    @Beorn, Ya cevap biraz gez oldu :) sound kötü derken yanlış yazmışım. Aslında ortada sound falan yok. Dünyanın en pahalı stüdyosunda canlı kayıt adı altında bu tuhaf albüm çıkmış. Ayrıca şunu da ekleyelim, bu albüme 9/10 vereceksiniz, seventh son yada piece of albümlerine sanırım 11-12 verirsiniz not olarak. Amacım trolluk değil kesinlikle.

  5. Nurhacı Çeri says:

    ”IRON MAIDEN dünyanın en iyi grubu.”

    IRON MAIDEN benim için dünyadaki en özel şeylerden biri, her şeyi hakkında sayfalarca öznellikten kırılan şeyler yazabilirim ve bu gerçekten hiç iyi bir fikir değil. 10, yüz bin kere 10. Bu yıl dinlediğim en iyi albüm.

  6. Draozg says:

    Brave New World kalitesinde vokaller var, buna şaşırdım ve sevindim. The final Frontier kadar sevdim albümü. Rahatlıkla 9′luk bir albüm haline de getirilebilirmiş, ama 8′lik bir albüm de iyidir.

  7. şeyh hulud says:

    Benim gibi beyin tembelini bile 90 dk oturtturup dinlettirecek kadar iyi albüm.

  8. 74 says:

    dünyanın en iyi gurubu motörhead dir…

    ismail vilehand

    @74, tartışmaya açık bişey değil bence. Iron Maiden veya başka bir grubun başlığının altında bunu ekstradan belirtmeye gerek yok. aksini iddia eden kafirdir.

    Aiden

    @ismail vilehand, Abi senin ayrıca bir yerde belirtmene gerek yok last.fm profiline girenler rahatça anlayabilirler. Severek takip etmekteyim buralara yazdıklarını da. Sevgiler, saygılar…

    akanker

    @ismail vilehand, Abi senin facebook var mı ya?

    ismail vilehand

    @akanker, bende ne facebook, ne twitter, ne instagram hiç biri yok. teknolojiyi çok seviyorum ama sosyal medya karşıtıyım. hatta aşırı nefret ediyorum. ev telefonum var, cep telefonum var, mail adresim var, birde apartmanın girişinde posta kutum var. bunlar harici bütün oyun platformlarında varım. PSN, Steam, Battle.net. steam veya battle.net istersen paylaşabilirim.

    OnurOnur

    @ismail vilehand, Hayatı boyunca hiç sosyal medya kullanmayan biri olarak ellerinden öpüyorum Re!s.

  9. orca says:

    Muhteşem bir müzik ziyafeti.tam anlamıyla bir güç gösterisi.rock-metal camiasında hiçbir grup aşamayacak sanırım şu yapılan müziği…

  10. Sheva says:

    Grubun nerede ise her döneminden tatlar sunan bir çalışma olmuş. Söylenecek pek bir şey yok aslında, keyfine bakmalı.

  11. TheMercenary says:

    “The Empire of the Clouds” diyorum, başka da birşey demiyorum :)

  12. Serkan says:

    Normal bir Maiden dinleyicisi değilim, Maiden fanıyım. Bunu söylemekle beraber, bu albüm bende hayal kırıklığı yarattı. Beklediğimi alamadım. Çok üzdüğünüz lan beni alacağınız olsun.

  13. Ouz says:

    Başıma bir iş gelmeyecekse albümü beğenmedim. Tamam paşaların yaşlarına, kariyerlerine ve önceki yaptıklarına saygımız sevgimiz çok ama, bence olmamış. Bu albümdeki şarkılara “şaheser” diyen arkadaşlar önceki albümlerindeki şaheserlere nasıl bir isim veriyorlar, meraklardayım.

  14. Dysplasia says:

    ilk iki şarkısıyla ‘oh yis’ dedim ama sonra bi tıkandı albüm. ‘yeni şarkıya geçtim mi, bu şarkı ne zaman bitti, bu neydi şimdi?’ gibi sorular eşliğinde bitiyor albüm.
    the final frontier şahane bir şeydi bu da böyle kolaj gibi olmuş ama tam da olmamış. ‘hmm evet bu riff şurdan, bu ritim burdan’ derken özgün bir şey duyamıyorsunuz, bütün olmuş bir şarkı yok nerdeyse.
    6/10

  15. The Unbeliever says:

    Iron Maiden fanı değilim, Iron Maiden yobazıyım.

    Iron Maiden gelmiş geçmiş en iyi gruptur.

    Fakat albümden beklediğimi alamadım. Elbette yaptıkları işe saygımız sonsuz fakat Nicko ya da Dave’in sözleri ile “sadece son albümünüz kadar iyisinizdir.”

  16. İlker says:

    Öncelikle, AMOLAD ve Brave New World ile birlikte 7th Son sonrasında çıkmış en iyi Maiden albümü olduğunu düşünüyorum. İkinci Bruce döneminden Dance of Death hariç tüm albümleri çok seven biri olarak, bunu da çok sevdim.

    The Red and the Black (bence çok net albümün en iyisi), Empire of the Clouds ve The Book of Souls, Maiden’ın 7th Son sonrasında yapmış olduğu en iyi 10 şarkıya kafadan girerler bence. Bunların dışında, If Eternity Should Fail ve When the River Runs Deep de harika şarkılar. Geri kalanların da neredeyse hepsi belli bir kalitenin üzerine çıkmayı başarıyor. Bana kalırsa The Great Unknown, Death or Glory ve The Man of Sorrows hiç eklenmeyip 75 dakika civarı tek CD’den oluşan bir albüm olsaymış etkisi çok daha büyük olurmuş ama neyse.

    Maiden gibi bir diskografiye sahip olan grup için, albüm süresinin dinlenebilirliği azaltacak kadar uzun olması ve yazıda da dendiği gibi ”büyük ve küçük şarkıların” pek dengede olmaması gibi sebeplerden dolayı 8.5 veriyorum. Aslında 8 verecektim ama o 3 olağanüstü şarkı hatırına biraz bonkör davrandım.

    Bu biraz fazla kişisel gelebilir ama, The Red and the Black bence grubun yaptığı en iyi 10 şarkıdan biri.

  17. dr.nepenthe says:

    Albümün parça isimleri ve süreleri ilk duyurulduğunda uzun parça süreleri nedeni ile sıkıcı bir albüm geliyor diye düşünmüştüm. Fakat albümü dinleyince en iyi parçaların en uzun süreli parçalar olduğunu görmek güzel bir sürpriz oldu. The Red and the Black, Empire of the Clouds ve The Book of Souls her biri ayrı birer şaheser.

  18. junkman afatsum says:

    Bende albümü nasıl bulduğumu diskografileri içinde belirteyim diyorum net belli olur düşüncem sanki!

    Şunu da belirteyim hayatımda tek bir grup dinleme şansım olsa o Iron Maiden olurdu.

    1-The Number of the Beast
    2-Seventh Son of a Seventh Son
    3-Somewhere in Time
    4-Powerslave
    5-Piece of Mind
    6-Iron Maiden
    7-Killers
    8-A Matter of Life and Death
    9-Dance of Death
    10-Fear of the Dark
    11-Brave New World
    12-The Final Frontier
    13-The Book of Souls
    14-No Prayer for the Dying
    15-The X Factor
    16-Virtual XI

    Not:The Book of Souls belki zamanla The Final Frontier’ın üstüne çıkar.

    Not 2: II. cd ilk cd’den kesinlikle daha güzel.

    UP THE IRONS \m/

  19. Hakan says:

    Adamlar çoğumuzun babası bazılarımızın dedesi yaşında..rock metal i dünyaya sevdiren en önemli birkaç gruptan biri..üstelik 60 larında bize bir albüm sunuyorlar..e böylesine yaşayan efsaneden beklentilerde yüksek oluyor haliyle..bende ilk dinlediğimde yeni birşey yok zorlama gibi düşündüm..ancak sonradan şarkıları keşfetmeye başladım..Hergün dinlemeden edemiyorum..mal bu ister beğenin ister beğenmeyin..
    Tarihe tanıklık ediyoruz..metal müziğin bu kısır döneminde babalar bize 90 dk lık albüm yapmış kafa yormuş …şapka çıkarmak lazım vesselam..

  20. hen says:

    olm Dance of Death’i sevmeyen ama geri kalan 1999 sonrası albümleri “somehow” seven insanlar şu dünyada en şaşırdığım insanlar arasında (sabahları Zincirlikuyu’da 34AS bekleyen ekip de baya şaşırtıyor, bunlarla “rival” bir yerde).

    Albümde çok güzel anlar var, teker teker isim vermeyeceğim. Fakat güzel an kadar da (belki daha fazla) can sıkan an var. Can sıkandan kastım: “Lan Maiden bunu şu şarkısından kopyalamış resmen” dediğimiz kısımlar. İnanılmaz derecede fazlalar; gene isim vermeyeceğim. Ulan kendinden esinlenirsin de böyle mi esinlendin yani. Zaten müziği bu şekilde pratiğe döken senden başka grup yok; 150 km öteden duyunca “bu Maiden” diyoruz, oraya kadar sorgulamıyorum. Birebir aynı melodinin / riffin olduğu şarkı var ve böyle bir çakışma bundan 1-2 albüm önesine kadar hiç olmazken, 1-2 albüm öncesinde de tek tük olurken bu albümde iyice boku çıkmış durumda. Bu şeklide 90+ dakika 2 cd’lik albüm çıkarın diye size kimse ısrar etmedi. Bu tekrar eden kısımları çıkarsak zaten albüm 60 dk olacak. Amk bok mu var 90 yaptınız? Bunları kaydederken biri de çıkıp demiyor mu “lan bunu şu şarkıda zaten yaptık aynı şekilde” diye? Artık inkar edilemeyecek boyutta, o yüzden farkedilmemiş olamaz, göz yumulmuş olabilir ancak. Albümü ilk kime dinlettiyseniz onların g.tüne koyim yani kısaca. Albümün orjinal kısımlarından da aldığımız zevki baltalıyor.

    6 / 10

  21. northern says:

    yazının içinde spam linkler mi var?

    Ahmet Saraçoğlu

    @northern, arada öyle şeyler oluyor, gördükçe düzeltiyor. Uyarı için sağ ol.

  22. Ben Iron Maiden says:

    Merhaba. Nasılsınız? Sevgili Iron Maidencılar! Iron Maiden’ın The Book of Souls adlı Albümü’ne 17 Kasım 2017 Cuma Günü The Book of Souls Live Chapter’ı Yayınladılar Onunla ilgili de Yazınız olursa iyi olur. Teşekkürlerimle…

  23. chuck says:

    bunu muhtemelen başka bir grup için yapmazdım.

    EN İYİ:

    1) The Number of the Beast (10/10)

    2) Powerslave (10/10)

    3) Piece of Mind (10/10)

    4 Seventh Son of a Seventh (10/10)

    5) Somewhere in Time (10/10)

    6) Fear of the Dark (10/10)

    7) No Prayer for the Dying (10/8)

    8) Killers (10/9)

    9) The X Factor (10/7)

    10) Iron Maiden (10/8)

    11) Brave New World (10/9)

    12) The Final Frontier (10/9)

    13) A Matter of Life and Death (10/8)

    14) The Book of Souls (8.5)

    15) Dance of Death (10/7.5)

    16) Virtual XI (10/6.5)

  24. gXnn says:

    the x factor dünyanın en cok haksızlıga ugramıs albumu falan olabilir. su albumde blaze yerine bruce olsa minimum 9 alırdı herkesten eminim. bana kalırsa bruce’un ayrılışından sonra günümüze kadar yaptıkları a matter of life and death’ten sonraki en iyi album.

    hen

    @gXnn, abe bura x factor degil

    kaziklubey

    @gXnn, hocam yanlış yer

  25. Emre Görür says:

    ’90′larda dinlemek istediğimiz her albümün orijinalini almak veya Akmar’a gidip onların kaliteli çekim kasetlerini edinmek haliyle mümkün değildi. Maddi olarak olayın altından kalkabilmek için boş kaset stoğu yapardık. İdeali kromlu Raks idi, ama çekim yapacağımız kasedin kaydı iyi değilse ciddi şekilde daha ucuz olduğu için Maxell tercih ederdik. Birçok albümü çamur gibi, ikinci, üçüncü el (albümün nadirliğine göre belki daha da fazla) kayıtlardan dinlemek durumunda kalırdık. Ama şüphesiz önemli olan albüme ulaşabilmiş olmaktı. Bugün bu albümü döndürdüğümde aklıma o kayıt kalitesi geldi.

  26. Yiğit says:

    Rafları doldurduğu ilk gün okuldan çıkıp d&r’a gidip satın almıştım cd’sini. Ses sisteminin başına oturup play tuşuna bastıktan sonra daha ilk şarkının outro’sunda çok sevmiştim bu albümü. Tamamını büyük zevkle dinlemiştim. Hala daha üç-beş şarkısını açıp zevkle döndürürüm. Çok seviyorum bu albümü. Çoğu kişinin aksine 10 üzerinden en az 9′u hak ettiğini de düşünürüm.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.