# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
CATTLE DECAPITATION – The Anthropocene Extinction
| 20.08.2015

Artık saklanacak bir yer yok.

Bu kritiği okuyan herkesin gayet iyi bildiği üzere, CATTLE DECAPITATION, 2012’de death metal piyasasını kasıp kavuran, beklentileri fazlaca yukarı çeken, yılın en özgün ve en heyecan verici albümü olan “Monolith of Inhumanity”i çıkarıp kariyerlerinde ve müzikal gelişimlerinde büyük bir dönüm noktası yaratmıştı. Ve elbette bu ani muazzamlaşma hamlesi “The Anthropocene Extinction”ı dinleyicilerin gözünde grubun en çok merak edilen albümü yapmaya yetmişti. Bu noktada herkesin kafasındaki o karşılaştırmayı kendimce yorumlayacağım satırları yazmaya başlamadan önce, net olmak adına şimdiden şunu söyleyeyim: Bence “Monolith of Inhumanity” halen grubun en iyi albümü. Ancak;

Ancak bu sefer aradan geçen üç senenin ve geçmişteki hatalardan alınan derslerin mükemmelleştirdiği bir CATTLE DECAPITATION var karşımızda. Ortaya farklı bir şeyler koyma kaygısının yalnızca değişimden değil gelişimden geldiğini bilen, yazım aşamasındaki doğal süreci kendi amaçları doğrultusunda kontrol altına alıp tamamen ortak bir akıl ile hareket etmeyi öğrenen bu dört adam, kendilerinin de çok sevdiği fakat üzerine bir şeyler koymak adına olumsuz buldukları yönlerini budadıkları “Monolith”i bir basamak olarak kullanıp daha profesyonelce hareket etmeyi bilmişler. Yani aslında hangi albümü daha fazla seveceğiniz tamamen grubun hangi yönünü daha fazla benimseyeceğinizle alakalı. İki albümün de ortak olarak saldırgan, atmosferik ve riff tabanlı, bahsettiği konuları size sofistike bir hüzün şeklinde ileten bir müzikal gücü var, fakat 2012’de bu müzikal keşfin verdiği heyecanın yarattığı daha doğaçlamamsı, daha sürprizlerle dolu hava grubu yönlendirirken 2015’te ise özbilinç, sağlam temeller üzerine kurulma ve ne yaptığını iyi bilme gibi motivasyonlar CATTLE DECAPITATION’ı şekillendiriyor.

Yazının bundan sonrası tamamen yukarıda belirttiğim noktaların “Anthropocene”deki yansımaları üzerinden detaylandırılması olacak. Çünkü aslında albümü dinledikçe söylemek istediğim şeyler giderek daha da indirgendi ve tüm düşüncelerimin ardında grubun profesyonel yaklaşımının ve ne istediklerini gayet iyi bilmelerinin albümün her anında ortaya konulması olduğunu gördüm. Örneğin ilk dikkatimin çeken etken, “Monolith”i ilk dinlediğimden beri o albümün gücünü sağlayan şey olduğunu düşündüğüm, şarkılardaki akılda kalıcılık/hayvanlık oranının “Anthropocene”de de tamamen aynı şekilde korunmuş olması. Fakat albümü dinledikçe bu iki öğenin, grubun üç sene önce yapmayı başaramayacağı üzere, keskin çizgilerle ayrılmış ve sık şekilde birbiri ardına sıralandığı gözüme çarptı. Bunun da sebebini düşündüğümde grubun müziğinin ayrılmaz bir parçası olan groove’larının ilk defa bu kadar melodilerle ve rif bazında verildiğini fark ettim. Ve en sonunda tüm bu listenin aslında CATTLE DECAPITATION’ın sistematik düşüncelerinin bir ürünü olduğunu gördüğümde, yukarıda bahsettiğim “grubun ne istediğini bilmesi” sonucuna ulaştım.

Başta söylediğim görüşümü biraz daha sebeplere dayandırmak adına tekrar edeyim, ben tüm olumlu yanlarına rağmen “Anthropocene”i “Monolith”den daha az keyif alarak dinliyorum. Her ne kadar bu aradaki fark tamamen benim müzikle olan kişisel bağımla ilgili olsa da ve aradaki puan farkı 1’i dahi geçmese de, süprizsiz ve her anı planlanmış bir CATTLE DECAPITATION’ın çoğu insan tarafından garipsenmesini anlıyorum. Örneğin “Plagueborne”da bas gitar + arpej kullanılarak oluşturulan gerilim, “Mammals in Babylon”daki ENSLAVED etkileri, “Apex Blasphemy”deki breakdown’lar ilk dinleyişte neredeyse yapaymış hissi verebilseler de, sonuç olarak hizmet ettikleri amaç doğrultusunda şekillenen şarkılara alışmanızla birlikte birdenbire sadece CATTLE DECAPITATION’dan duyabileceğiniz birer death metal ziyafeti hissi yaratıyorlar.

Bu ciddi ve programlı havanın belki de en büyük artısı, albümün atmosferinin çok daha karanlık bir hal almış olması. Bunun en net örneği olan “Pacific Grim”de ard arda gelen klasik death metal rifleri, black metalimsi kısımlar, breakdownlar ve melodik nakarat sonrasında 3. dakikadan itibaren sadece kapaktaki dehşet verici manzaraya bakıp kara kara düşünmenizi sağlayan, odağınızı yalnızca oraya toplayan, adeta epik bir ballad sonunda yükselen vokalisti dinliyormuşsunuz hissi uyandıran bir şey oluyor ve albüm sona eriyor. İşte diğer her yorumumdan bağımsız olarak, tam olarak bu hissi yaratması açısından “Anthropocene” , CATTLE DECAPITATION’ın başyapıtı olarak görülebilir.

Sona gelecek olursam, CATTLE DECAPITATION artık benim gözümde türler üstü bir konuma ulaşan ve daha da önemlisi “Monolith of Inhumanity”nin ardından böylesine ince eleyip sık dokunmuş ama bir o kadar da ne istediğini bilen bir albüm çıkarabildikleri için -henüz kısa vadede de olsa- zamanın testini geçtiğini düşündüğüm, death metal adına en önemli 2-3 gruptan biri olan harika bir oluşum. “The Anthropocene Extinction” ise grubun heyecan verici bir atılım yapmasının ardından ne bambaşkalaşıp ne de tekrara düşüp, tam olması gerektiği yerde duran, bu müzikal temellerini daha derinlere atacak şekilde yapılandırılmış, en kıymetli CATTLE DECAPITATION albümü.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.04/10, Toplam oy: 138)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2015
Şirket
Metal Blade
Kadro
Travis Ryan: Vokal
Josh Elmore: Gitar
David McGraw: Davul
Derek Engemann: Bas
Şarkılar
1. Manufactured Extinct
2. The Prophets of Loss
3. Plagueborne
4. Clandestine Ways (Krokodil Rot)
5. Circo Inhumanitas
6. The Burden of Seven Billion
7. Mammals in Babylon
8. Mutual Assured Destruction
9. Not Suitable for Life
10. Apex Blasphemy
11. Ave Exitium
12. Pacific Grim
  Yorum alanı

“CATTLE DECAPITATION – The Anthropocene Extinction” yazısına 31 yorum var

  1. Kadir says:

    Mükemmel bir albüm. Cattle Decapitation ile bu albümle tanıştım. Monolith of Inhumanity albümünün adını çok duymuştum ama içimden hiç dinlemek gelmemişti, bu albümden sonra en kısa zamanda mutlaka onu da dinleyeceğim. Bu albüme gelirsek benim için 2015′te şu ana kadar çıkan en iyi 3 albümden biri. Her şarkı ayrı mükemmel ama en sevdiği şarkılar şu an için Not Suitable for Life ve Plagueborne. İkisinin arasında tercih yapamıyorum.

  2. Albüme ilk notasından son notasına kadar bayılıyorum . Favori şarkım olamayacak kadar çol sevdim be ! Kritik çok başarılı abi eline sağlık . Albüme benden bir 9 işler

  3. Osman says:

    Çok atmosferik, çok damar… Böyle müzik yapan çok grup var ama çok azı bu kadar sevimli prodüksiyon kullanıp heryerden riff/melodi çalıyor. Adamlar tüm Gojira diskografisini albümün yarısına sığdırabilmişler en azından sdfsd. Albümü dinlerken bazen kendimden utanıyorum, bazen de gülüyorum. Ama daha çok kendimden utanıyorum lol. Guttural vokalli breakdown’ın ardından gelen ağlamalı bölümler süper la. O vokal tarzı kimin aklına geldiyse… Monolight’ta en azından 3 5 şarkıda vardı, bu albümde her şarkıda var, ayrıyeten üstüne ballad döşemiş hayvanlar. Çok vegan hareketler bunlar. 2deep4me.

    Yarrak gibi albüm 3/10

  4. psylocke says:

    kritik çok güzel.
    ve Plagueborne sarkısını cok sevdim.

  5. Korhan Tok says:

    “death metal adına en önemli 2-3 gruptan biri olan harika bir oluşum”

    Şu kısım dışında sanırım şimdiye kadar okuduğum en iyi kritiğin Ünal. Albümün ne olup ne olmadığını o kadar iyi anlatmışsın ki.

    Şahsi görüşümse galiba böyle bir Cattle Decap’i tercih edeceğim.

  6. ismail vilehand says:

    çok uzun zamandır okuduğum en iyi kritik. albümü ve grubu çok iyi anlatan can alıcı tanımlar var. mesela;

    “Ortaya farklı bir şeyler koyma kaygısının yalnızca değişimden değil gelişimden geldiğini bilen, yazım aşamasındaki doğal süreci kendi amaçları doğrultusunda kontrol altına alıp tamamen ortak bir akıl ile hareket etmeyi öğrenen bu dört adam, kendilerinin de çok sevdiği fakat üzerine bir şeyler koymak adına olumsuz buldukları yönlerini budadıkları “Monolith”i bir basamak olarak kullanıp daha profesyonelce hareket etmeyi bilmişler.”

    ve

    “The Anthropocene Extinction ise grubun heyecan verici bir atılım yapmasının ardından ne bambaşkalaşıp ne de tekrara düşüp, tam olması gerektiği yerde duran, bu müzikal temellerini daha derinlere atacak şekilde yapılandırılmış, en kıymetli CATTLE DECAPITATION albümü.”

    kısımlarına %200 katılıyorum. daha iyi anlatılamazdı sanırım. tamamen aynı fikirdeyim.

    madem Monolith’le kıyaslıyoruz oradan devam edeyim, Anthropocene çok daha karamsar bir havaya sahip. bu karamsarlığın müziğin sertlik kısmını bi tık üste çekmesi albüm konseptine fazlasıyla uymuş.

    yarım clean olarak adlandırdığım Travis Ryan’a has vokallerin artışı, albümü gaddarlık bakımından geriye çekmesin diye artan guttural vokaller, breakdownlar ve bol taramalı davullar dengeyi mükemmel kurmuş. ve son olarak bass gitara daha fazla iş düşmesi albümün lezzetini arttırmış.

    Monolith’i o kadar çok seviyorum ki, hala bu albümün daha iyi olduğunu kendime itiraf etmekte zorlanıyorum. ancak er yada geç benim de tercihim bu Cattle Decapitation’dan yana olacak orası kesin.

    Osman Gümüş

    @ismail vilehand, Albüm budur hacı,

    http://postimg.org/image/qoy9503rd/ şaka bi tarafa bi Lifestalker gelmez diye düşünüyorum.

    Cattle Bilmemne

    @ismail vilehand, Abi senin favori bölümün hangisidir bilmiyorum ama Manufactured Extinct’te giren;

    ”Machines to make machines fabricating the end of all living things
    Sacrificing all morality, the ends never justify the means”

    Kısmında AKLIMI KAÇIRICAM ya, böyle bir öfke yok abi. Olamaz yani bilmiyorum.

    Saygin

    @Cattle Bilmemne, Ayni sarkida hemen sonra gelen;

    “Under the sun and in the light of day we throw this all away
    Instinctual devotion to annihilation
    Eradication, mass predation manufactured extinction
    The powers that be are you and me”

    Kisminda resmen canim aciyor ya, bir muzik nasil bu kadar guzel olabilir? Insan varolusu nasil bu kadar net, nefret dolu anlatilabilir? Hakikaten algim yetmiyor.

  7. B U R Z U M says:

    Albumu cok defa dondurdum. İlk dinleyisimde bile sinyali almistim zaten ama neyse. Evet, bu album monolith e gelinlik giydirip, tecavuz eder, gozlerini cay kasigi ile cakarip domuz bagi yaptiktan sonra gömer.

  8. İlker says:

    Kritiğe tamamen katılıyorum. Puan da çok yerinde olmuş. Benim puanım da aynı şekilde. Geçen gün albüm haberine yaptığım yorumu copy-paste yapacağım, idare ediniz.

    İki hafta önce hangi kafayla dinleyip de beğenmemişim bilmiyorum, fikrimin bu kadar değişeceğini hiç beklemezdim ama neyse ki korktuğum olmadı ve kısa sürede ısınabildim. Kesinlikle harika bir albüm. Bir kere ilk yarıda Manufactured Extinct ve Circo Inhumanitas dışında manyağı olduğum parça olmasa da, Mammals in Babylon ile başlayan ikinci kısım net olarak muazzam.

    Elbet bir Kingdom of Tyrants, Dead Set on Suicide, Lifestalker gibi şaheserler yok, ya da ben bulamadım diyeyim. Ancak son albümden biraz daha farklı, daha direkt bir albüm olmasının da bunda etkisi var. Yani sürekli Monolith’le kıyaslıyorum ama onun seviyesinde olmasa da Nile ile birlikte şimdilik bu yılın en iyi ekstrem metal albümü diyebilirim.

    Bir de Mammals in Babylon, Not Suitable for Life ve Pacific Grim cidden olağanüstü ya.

    İlker

    Unutmadan, Travis Ryan death metal aleminin gelmiş geçmiş en iyi vokalistidir gözümde. Bu albümle bir kez daha anladım.

  9. bahadır says:

    Albüm çok bekleniyordu ama yazılan yorumlar çok az bunun için. şahane şarkılar yapmışlar. Verilen puanı az bulmakla birlikte bir önceki albüme nazaran aşırı şekilde gürültü koparmayacağını düşünüyorum.

  10. B U R Z U M says:

    Bir yudum sek oda sicakliginda viskimi agzimda bekletiyorum, tadini aldiktan sonra mideme dogru indiriyorum. Elbette biraz bogaz yakiyor, üstüne buzzzz gibi birayi yudumluyorum. Arkada bu album çalıyor. İbretlik bi zevk….tekrar diyorum, monolith i siker…

  11. emre says:

    Cattle Decapitation’ın %75′i Travis Ryan’dır, önce burada bi anlaşalım.

    Daha karanlık olması süper olay, Pacific Grim muazzam şarkı, totalde taş gibi albüm.

    Monolith hâlâ daha iyi.

    Ellerine sağlık Ünal, on numara yazı olmuş cidden.

  12. zombikids says:

    Akerfeldt ne ara Cattle’a geçti ya?!

  13. ismail vilehand says:

    Clandestine Ways dinlerken duvara kafa atmamak için kendimi zor tutuyorum.

  14. İlker says:

    The Prophets of Loss mahvediyor.

  15. Circo Inhumanitas yaptıkları en acımasız parça gibi duruyo şu an. Böyle giderse hayvanlaştıkça hayvanlaşan tek grup olma meşalesini uzun bi süre tek başına götürecekler.

  16. deadhouse says:

    İlk çıktığında Monolith’in 1 adım gerisinde görmüştüm. Sonrasında benzer dehşette albüm olduklarını düşündüm. Şimdi ise Monolith’in bir adım önünde görüyorum. Gerçekten muhteşem üstü bir albüm. Söylenecek fazla söz yok!

  17. Burak says:

    gfgffdh RUVINIS
    sggdfhfsgg CEYINIS
    fdgdfggbd SAFILIS
    fgdfhdfh PAZIRIS
    MUTUAL ASSURED DESTRUCTIOOOOOON

    10/10

    Joke

    @Burak, :D

  18. CupOfHeresy says:

    Kritiğe tamamen katılmakla birlikte puanını Monolith of Inhumanity’nin tam puan alışını görerek düşük buldum kesinlikle Monolith’in üstüne kat kat koyularak yapılmış bir albüm bence hakettiği not 10/10

  19. deadhouse says:

    Keşke her sene albüm çıkarsaydılar. Marduk ile beraber bu isteği taşıdığım ikinci grup.

  20. deadhouse says:

    29 yaşındayım. 49 yaşında da bu albümü şu an aldığım zevkle dinleyeyim, kendimi şanslı sayacağım.

  21. deadhouse says:

    Aman diyeyim yeni şeyler denemeyin. En üst seviyede olan bir grup yeni bir şeyler denediğinde sıçar. Marduk ve DsO güzel örnekler. Cattle Decapitation yeni bir şeyler denerse ortaya yarrak gibi bir şey çıkar bence. Çünkü zaten oldukça komple, katmanlı bir müzik yapıyorlar.

  22. Negro Lupus says:

    İşemeli,sikertmeli,sıçırtmalı, emmeli ,gömmeli çatır çutur metal kokusu gelen efsooo bir albüm Monolith albümünün kudreti , kusursuzluğu ve asaleti o kadar yüce ki bu albümün şaheserliğini bir tık gerisine atıyor ama canavar gibi albüm müthiş ötesi 🤘🏻

  23. Melkor says:

    Yangınları takip ederken kaç gündür bu albümü dinliyorum. İnsanlık küresel ısınmaya çözüm bulana kadar bu albüm hiç eskimeyecek. Artık geri dönülebilir aşamayı geçtiğimizi söyleyen makaleler var. Doğayı terk ettikten sonra kendine medeniyet kurup ölümsüz olmaya çalışan açgözlü bir tür, daha type 1 bile olamadan 6. büyük yok oluşun eşiğinde resmen. Evrenin keşfedebildiğimiz cansızlığın hakimiyet sürdüğü kısımda, canlılığımız bir pürüzdü zaten. Yaşamın ara geçiş formu olmayı bile beceremeden yok olacağız galiba. Gelişmiş medeniyet tarafından izleniyor olsak şu halimize çok büyük gülerlerdi.

  24. deadhouse says:

    Müziğin bu kadar ezici olabileceğini düşünemezdim. Resmen çaresiz hissedebiliyorum Cattle Decapitation dinlerken. Ezim ezim eziliyorum ve bundan zevk alıyorum. Böyle bir sertlik, böyle bir sound, böyle komplike bir şey yaratmak akıl alır gibi değil.

  25. deadhouse says:

    Cattle Decapitation dinleyince diğer müzikler çocuk müziği, gençlik hevesi gibi geliyor.

    Kudret
    Haşmet
    Olgunluk
    Karakter
    Yüksek

  26. Koralp says:

    Monolith of Inhumanity’den daha iyi bir albüm olduğunu yavaş yavaş kabullenmeye başladım sanırım. Her dinleyişimde dehşete düşüyorum.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.