# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SILENCER – Death – Pierce Me
| 14.04.2015

Karanlık Şöhret.

Bazı grup ve albümlerin Türkiye’de nasıl bu kadar ünlü olduğunu anlayamıyorum. Bunların belki de en başında SILENCER geliyor diyebilirim. (Bir diğeri de MURMUÜRE mesela) Yani nasıl bu kadar uçlarda gezen bir albüm, ana akım metal müziğin domine ettiği Türk Metal piyasasında kendine bunca sağlam bir yer açabilmiş anlamak güç geliyor. Tabi SILENCER için konuşacaksak yalnızca Türkiye’de değil Dünya’nın her yerinde hatırı sayılır bir kitlenin yaşatmaktan asla geri durmadığı ve elbette diğer yandan hala huncarca ekmeğinin yenildiği bir grup olduğunu söyleyebiliriz. SILENCER değil de Nattramn desem daha doğru olur hatta zira grubun geri kalan iki elemanı hakkında hemen hemen hiçbir bilgi yok. Evet, sitede mutlaka olması gerektiğini düşündüğüm bu albüm için bugün kolları sıvıyorum, ancak bunca ağır ve önemli bir albümün üstesinden gelebilir miyim hiç bilmiyorum.

SILENCER kanımca 2005-2007 yılları arasında Türkiye’deki ADSL devriminin rayına oturmaya başladığı dönemde, yurdum kullanıcılarının daha Facebook’dan falan haberi olmadığından olacak, sabah akşam takıldığı Bin bir konu başlıklı forumların birine, depresif metal seven bir arkadaşın okuyucuların merakını cezbedecek şekilde yazdığı kısa kritiğimsi SILENCER yazısının tüm Türk forumlarına aynı şekilde kopyala yapıştır yapılmasıyla birlikte ünlü oldu. O dönemde ben de kendilerine denk gelmiş ve “Death, Pierce Me” şarkısının ilk çığlığında korkudan zıplayıp ardından şarkıdan adeta koşarak uzaklaşmıştım. Buna rağmen grubu internette deli gibi araştırıyor, Nattramn’ın o ünlü fotosuna dikkatlice bakıp “acaba gerçekten elini kesip, domuz toynağı mı basmış üstüne?” diye sorguluyordum. Hakkında az bilgi olan hemen her şey gibi, SILENCER ve Nattramn hakkında tonlarca asparagas hikaye, rivayet, doğru bilinen yanlış mevcuttu. Ancak şarkılardaki vokal performansı o kadar içten, o kadar tüyler ürpertici hatta ve hatta o kadar korkunçtu ki, kayıt esnasında kendini kestiğine, yine kayıt esnasında defalarca intihara kalkışıp hayatta kalmayı başardığına (!) inanmamamız için bir sebep yoktu, zira son nefesini verircesine çığlık atıyordu Nattramn.

Kalkıp müziği kritize etmek gibi bir yanlış yapmayacağım. SILENCER her ne kadar profil bakımından underground bir grup gibi görünse de, aslında oldukça rağbet gören, bilinen bir grup. Depresif Black Metal türünün belki de en kült albümlerinden biri, kendisinin izinden giden yüzlerce gruba ilham vermeye devam eden bir eser. Hakkındaki rivayetler albümü aşacak duruma gelmiş olsa bile, birçok manyak fikri kaldırabilmesi sanırım bu albümü efsaneler arasına almaya yetebilir. Her ne kadar DIAGNOSE: LEBENSGEFAHR projesini daha çok sevsem de hem kişisel olarak hem de metal müzik açısından bu albümün yeri gerçekten bambaşka.

Beni bu albümle ilgili en çok rahatsız eden şey, çok fazla bilinmesi, yani çok takılmıyorum bu mevzuya normalde ama yine de burada belirtmek istiyorum. Albümdeki yadsınamaz vokal baskınlığının bir tık gerisine bakmak istediğimizde artık bir marka haline gelmiş “Death, Pierce Me” giriş melodisi ve komik biçimde şarkının gerçek klibi zannedilen 1990 yapımı Begotten filminden alınma hastalıklı görüntülerin bulunduğu Youtube’daki “Sterile Nails and Thunderbowels” klibi o kadar gereksiz yayıldı ki, albümün ruhaniliğini tamamen ortadan kaldırdı. Katılmayabilirsiniz ama depresif black metalin en önemli özelliği az bilinir olmasıdır bence. Arayan kişi bulmalı, isteyen, çabalayan ulaşabilmeli, yoksa sağda solda “tecavüz edilen kedi çığlığından hallice bir vokal” “arkadaşlarımı korkutmak için açıp dinletiyorum puahah” diye yorumlar türüyor. DSBM insanın kendine bile itiraf etmeye çekindiği o en derinlerdeki düşüncelere, hislere hitap eden bir müzik ve bu tarif ettiğim müziğin başka bir kişi tarafından espri malzemesi olarak kullanılması, sanki onu seven insanın özel hayatına bir müdahale gibi geliyor. Ya da belki ben çok içselleştiriyorum. Belki de bu yüzden DIAGNOSE: LEBENSGEFAHR projesini daha çok seviyor olabilirim.

“Death – Pierce Me” sahip olduğu karanlık şöhretinin haricinde oldukça korkutucu, tüyler ürpertici bir albüm. Her şey o kadar içten ki, dinleyiciyi depresiflikten çok dehşete itebiliyor. Çok fazla bilinmesinden dolayı ne yazık ki sevmeyeni seveninden fazla, ancak her ne olursa olsun asla ve asla unutulmayacak bir başyapıt.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.68/10, Toplam oy: 100)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2001
Şirket
Prophecy Productions
Kadro
Nattramn: Vokal
Leere: Elektro gitar, bas gitar
Steve Wolz: Davul
Şarkılar
1. Death - Pierce Me
2. Sterile Nails and Thunderbowels
3. Taklamakan
4. The Slow Kill in the Cold
5. I Shall Lead, You Shall Follow
6. Feeble Are You - Sons of Sion
  Yorum alanı

“SILENCER – Death – Pierce Me” yazısına 41 yorum var

  1. Eric E. says:

    bence asiri abartilan bir album, ayrica vokaller de berbat.

    saw you drown

    @Eric E., Sen hiç DSBM dinlediğine emin misin? Şaka mı bu? Nattramn’ın vokalleri bu türün çığlık vokal ölçütünü belirlemiştir. Bu albümden sonra bu türde yüzlerce grup Nattramn’ı taklit etmeye çalıştı.

    Gereksiz biri

    @saw you drown, Ya bu nasıl vokaldir ya. :D DİİİSİİİİİ Vİİİİİ HEBEBEBEBEEEEEEEE.Bir insanın şu vokal tarzını sevmesi için nasıl bir mevzu içinde olması gerekir ki ?

  2. crowkiller says:

    bu gruba metal injection sitesinin en sansasyonel metal grupları yazısında denk gelmiştim de Nattramn ın domuz toynağı olayını öğrenip meraktan albümü dinlemiştim

    yazıda belirtildiği gibi garip bir şekilde ülkemizde oldukça fazla biliniyor, örnek olarak ekşi sözlükteki böyle underground bir grup için yazılmış 10 larca entry i verebilirim

    grubun ülkemizde çok bilinmesini millet olarak şekilciliğe çok önem vermemmize bağlıyorum(grubun şekilci olduğunu düşünmüyorum bu arada)şahsen ben de grubu elini kesip domuz toynağı diken bir adamın müziği nasıldır acaba diye merak edip dinledim

  3. Ertuğrul Bircan Çopur says:

    Şekli mekli hiç umrumda değil, Sterile Nails and Thunderbowels bu türde dinlediğim en iyi şarkılardan biri. Hastasıyım.

    Güzide Arslaner

    @Ertuğrul Bircan Çopur, Bunu yazmaya gelmiştim (y)

  4. knight of ni says:

    İskandinavya da bizim balıkesir gibi delisi bol memleket.

    bleakeden

    @knight of ni, ben de balikesirdeki tek normal insanim diye 30 senedir kendimi teskin ediyodum :,(

  5. saw you drown says:

    Albüme 1 verenler var. Depresif insanlardan korkan güruh bence onlar. Neyse. Albüm kült. Bu türde dinlediğim en iyi birkaç albümden biri. Kritik için teşekkürler.

  6. Enlightment says:

    tespit doğru bende 2007 yılında tanımıştım bu gurubu hatta meşhur bi klibi vardı. Bi filmden alıntıydı ama hatırlamıyorum ismini.

    Güzide Arslaner

    @Enlightment, Begotten. http://www.imdb.com/title/tt0101420/

    Enlightment

    @Güzide Arslaner, oo çok sağol ya :)

  7. sanırım 2003-2004 yılları falandı o dönemler sikim hıyar diyene bir avuç tuzla koşan Türk metalcisi salyalar saçarak övüyordu bu albümü. bu kadar övülmesinden kıllanmadım değil ama çok ciddi merakta ettim. black metalci modumun tavan yaptığı bir akşam oturup dinliyim dedim, aldım biralarımı bu albümle başlar bütün gece black metal dinlerim diyordum. tam bir süre veya şarkı sayısı veremiyorum ama vokali duyduktan sonra çok az katlanabildim albüme. belki başları böyledir diyip ileri falan sardım ama yok yani olacak gibi değil.

    bırak gecenin devamında black metal dinlemeyi, bu albüm yüzünden çok uzun bir süre black metal açıp dinleyesim gelmedi.

    yıllar içerisinde çok defa muhabbetine denk geldiğim halde bu albümle ilgili konuşup tartışmayı bile müsriflik olarak gördüğümden, soranlara “bilmiyorum dinlemedim. bi ara bakarım.” falan diyordum. yani evet, ilk defa bu albümün hayatımda dinlediğim en kötü şeylerden biri olduğunu burada söylüyorum.

    bide şimdi farkettim haftanın tartışma konusuna yazsam da olurmuş bunu hahaha.

  8. B U R Z U M says:

    Öncelikle kritik için ne kadar tesekkur etsem azdir. Beynine sağlık.

    Zamanında sitede bi kaç kez dile getirmiştim mutlaka kritiği olması gerekir diye. Keşke kritiği yazanlar gibi yetenegim olsa bende karalasam birseyler ama olmayinca olmuyor.

    Neyse albüme gelirsem, kült, efsane, mükemmel derim. Arkadaşlar bahsetmis, bu albümden sonra çok taklit türedi ama hiçbir zaman ‘Sterile Nails and Thunderbowels’ gibi bir eser çıkmadı ortaya. Çıkacağınıda sanmıyorum. Her ne kadar bu parça ‘klibi’ yüzünden ön plana çıksa da albümün gizli yıldızı ‘i shall lead, you shall follow’ olduğunu düşünüyorum. Özellikle 4. dakikasından itibaren giren bölüm inanılmaz etkiliyor beni. Bir diğer parça ‘taklamakan’ da yine çok güçlü bir eser. Hunharca dinleyiniz. Bu albüm ile sert içkiler ayrica tavsiye edilir. Bkz: absinthe.

    Birde yazar arkadaş çok güzel bir konuya değinmiş. Silencer ı herkesin bilmesi, duyması muhabbeti. Açıkcası bu konuda bende muhafazakar bir adamım. Özellikle bu tarz albümlerin/grupların bu kadar ön planda olmasını sevmiyorum. Birde şöyle birşey var; bilenler ne kadar biliyor? Albümü oturup baştan sona kaç kere dinlemişler? ‘Biliom ben yea’ demesi kolay (yanlış anlaşılmasın, sevmeyen kişiler sonuna kadar dinlemez, dinlemek zorunda değiller büyük saygı duyarım). Silencer adı geçince sazan gibi atlayanlara silencer adını vermeden, ‘death-pierce me’ diye bir albüm var dinledin mi? deseniz emin olun boş boş bakarlar. Çünkü çoğu adam silencer ı isim olarak biliyor, bir kısmıda yutup da olan ‘begotten’ li klibi biliyor. ‘Death-pierce me’ yi herkes bilmiyor. Buna benzer bir durum shining içinde geçerli. Ulan kime sorsanız shining i biliyor. Bi tane albüm adı ver diosun, gözüne far tutulmuş tavşan gibi kalıyor. Adam shining lafi geçince ‘bende biliom ya kendini dogruyomus konserde ehi ehi ehi’ diye konuşur, sorsan halmstad ı dinlememiştir. Neyse fazla uzattim ama uyuz oluyorum bu muhabbetlere o yüzden.

  9. ÖNCÜL says:

    Şu domuz toynağı vesilesiyle duymuşluğum vardı. Ancak birkaç dakika öncesine kadar hiç dinlememiştim. Enstrümental olarak güzel şeyler olabilir ama şu vokalle baştan sona dinlemem mümkün değil. Bu kadarı benim için fazla ekstrem, ben almayayım.

  10. Rashid says:

    Nedense hiç bir zaman sevemedim bu grubu. Olay dsbm sevmemekse Happy Days, Nocturnal Depression, Psychonaut 4 gibi grupları baya severim. Bence fazla abartılan bir grup.

  11. markusulf says:

    7 8 sene önce bilekçi arkadaşlarım pek açar dinlerdi bu grubu “martı vokal” diye dalga geçerdik..hey gidi günler

  12. patognomonic says:

    Enstrumantel olarak müthiş bir albüm ama vokal gerçekten tahammül sınırlarımı zorluyor.Gece sessizliğinde,kapana yakalanmış fare ciyaklaması gibi bişey yani

  13. ofkelivatandas says:

    “diğer yandan hala huncarca ekmeğinin yenildiği bir grup olduğunu söyleyebiliriz.”

    ya bu nedir ya. biraz büyüyün be arkadaş, bunu yazan kafa pozculuğun kralını yapan kafa aslında.

  14. Anonymous says:

    Albüm o kadar uçlarda ki ekstrem müziği sevenleri bile her zaman her yerde ikiye ayırıyor. Ortalama bir yorum yapan yok. Bence en azından bu inanmışlıkla yapılan ve dibine kadar depresyonu yaşatan bu albüme saygıda kusur etmemek lazım. Vokal en öne çıkıyor ve bu kafayla yapılan bir işte başka türlüsünü düşünemezdim ancak müzisyenlikte bu müzik için ders gibi.

  15. Şafak says:

    Ozan abi eline sağlık güzel bir yazı daha olmuş. Aklıma takılan bir şeyi sormak istiyorum bu grup biliniyor tamam ama eğer diğer bahsettiğin “Murmuuüre” “http://www.metal-archives.com/bands/Murmu%C3%BCre/3540304148″ bu ise pek bilindiğini düşünmüyorum. Ya da aynı isimli başka bir grubu mu kastettin?

    Ozan H. E. Turakine

    @Şafak, Aynen bu gruptan bahsettim, ya tabii ki SILENCER kadar ünlü değil ama hiç olmadık mecralarda karşıma çıktı diyebilirim. O albüm 2010 değil de 2006′da falan çıksaydı Türkiye’de SILENCER gibi etkisi olabilirdi.

    Şafak

    @Ozan H. E. Turakine, anladım abi sağolasın. Bir ara o albümüde kritikleyebilirsen bir çok insan tanımış olur belki.

  16. Bu albüme hiçbir zaman ısınamadım, ama yarattığı ilgi ve etkileşimlere saygım sonsuz. Ayrıca ilk dinleyişimde baya baya korktuğumdan müziğin amacına ulaştığı oldukça net ahah. Ne olursa olsun cidden de türün kült albümlerinden biri, ellerine sağlık Ozan.

  17. TAAKE says:

    en ruh hastası depresif black metal albümü…net
    aslında bu albümün kritiğinin başlığı deliliğe övgü olmalıydı,ben olsam öyle yazardım,buradaki Nattramn reyiz bildiğin deli çünkü,domuz toynağı,satırla küçük bir kız çocuğuna saldırması,albüm kapağında albüm kayıtları süresince kendisinin kullandığı sakinleştirici ve antidepresanları yazması gibi bir sürü marjinalliğe imza attığı gibi kendisinin akıl hastanesinden yangın çıkartılarak kaçırıldığı da söylenir,defalarca intihara kalkıştığı ve iflah olmaz mega düzeyde bir major depresif ve deli olduğu için epey akıl hastanesinde kaldığı doğrudur.
    hiçbir depresif vokalci bu adamın vokal performansının yanına bile yaklaşamaz,müziği ise olabildiğince deli ve depresiftir,müziğinde acı,depresyon,intihar,misantropi gibi standart dsbm konularını işlediği gibi delilik kavramınıda ayrıntılarıyla işlemiş ve albüme yansıtmıştır,albümün bu kadar korkunç ve dayanılmaz olmasının sebebi de budur,bu albüm resmen bir delilik eseridir,onun için akıl sağlığı yerinde ve normal insanların bu albümü aşırı ve uç değerlendirmesi çok normal,bu albüm için depresif veya ağlak metalci olmanız asla yetmez,aynı zamanda kafadan sorunlu ve arıza olmanızda gerekir

    saw you drown

    @TAAKE, Dostum çok iyi anlatmışsın. Hakkaten deliliğe övgü bayağı iyi olurmuş.

  18. saw you drown says:

    İlginçtir.. Çoğu kişi vokal tarzına değinmiş. Böyle vokal olur muymuş, fare ciyaklaması mıymış, nasıl sevilir bu vokal, tahammül edilemezmiş vs.

    Yahu arkadaşlar. Siz ne dinliyorsunuz? Avangart Black metal mi, progresif black metal mi, teknik-thrash black metal mi, ya da düz raw black metal mi? Nasıl bir müzik dinlediğinizden haberiniz yok.

    Cidden anlamakta güçlük çekiyorum. Bu müziğin (Depresif Black metal) teknik hiçbir tarafı yok. Bu müzik tekniğe, müziğin kalitesine çok az, önem verir. Temel amaç ve duygu, tamamen depresif, acı dolu bir atmosfer yaratmaktır. Ve Nattramn’ın yaptığı vokal, bu müzikteki en uç örneklerden biridir hatta en uç örneğidir. Bu vokal tarzına ulaşabilmiş hiçbir vokalist görmedim. Tamamiyle içten, saf, olabildiğince leş ve ürkütücü… Nattram’ın vokalinin genel özellikleri bunlar. Dinlerken şunu dersiniz: Aman tanrım ne bu. Sikerim lan bu dünyayı. Böyle bir acı, böyle bir çaresizlik, böyle bir depresiflik var mı a.q. Baybora’nın dediği gibi, dinlerken korkarsınız. İşte bu müzik, dinleyiciye bunları dedirtir. Bunu başarmıştır.

    Bir de şunu söylemem lazım: ‘Sterile Nails and Thunderbowels’ın başındaki o basit (olumlu anlamda basit) melodi, bu müzikte duyduğum en depresif, en yıkıcı melodidir.

    Gereksiz biri

    @saw you drown, Ya ben gülüyorum işte sıkıntı orada.Uaral dinlerken de kapı gıcırtılarını duyunca gülüyorum. :D

    Müziği piç ediyorlar bana kalırsa.

  19. saw you drown says:

    Şahsi görüşüm; Depresif Black Metal’in Silencer’dan sonraki, en efsanevi grubu; Lifelover’dır.

    B U R Z U M

    @saw you drown, https://www.youtube.com/watch?v=zWV5ohcdoL4 <3<3<3

    saw you drown

    @B U R Z U M, Ah dostum ah. Ne süper gruptu:( Bu arada Konkurs, en sevdiğim albümleridir. Cidden sikip atan bir albüm. Paylaştığın şarkıları da gerçekten muazzam.

  20. deatheist says:

    death – pierce me’yi dinlediğim ilk günü hatırlıyorum da, grup hakkında birkaç şey okuyup/duyduktan sonra albümlerini dinlemek istemiştim.. hiç bir şarkılarını dinlemeden netten albümü indirip mp3e atmıştım. uyumadan önce yeni albümler dinlemeyi çok severim ya; işte o gece de mp3′ün oynatma tuşuna bastım, ışıkları kapattım ve kendimi yatağa attım. ilk bir dakika boyunca herşey gayet güzel gidiyordu. hatta ”bu albüm böyle sürecekse kesin ağlayacağım ben” diye geçirmiştim içimden. ve o malum kısım geldi. sanırım 1:40′a falan tekabül ediyor. işte orda ilk çığlık girdiği zaman hayal gücünün sınırlarını zorlayacak derecede yaratıcı küfürler ederek kendimi yataktan nasıl attığımı bir ben bilirim.. kulaklarımı koparırcasına çıkarttım kulaklıkları kulağımdan ve yatağın üstüne fırlattım. salona koştum, annemler televizyon başında birden bana dikkat kesilmiş falan. annem bana bakarak ”n’oldu anneeem?” demişti herzaman ki tontonluğuyla.. nasıl anlatabilirdim ki içinde bulunduğum durumu? su verdi, alnımı öptü falan. babamda ordan bişeyler söyleyip duruyor ama o anın şokuyla kafam hiç bişey almıyor tabi. odaya gitmeye korkuyorum çünkü o lanet oynatıcı orada o lanet şarkıyı çalmaya devam ediyor. ben baya baya 1-2 hafta doğru düzgün elime almadım sanırım o mp3′ü. hatta elime ilk aldığımda da o albümle muhattap olmamak için mp3′ü fabrika ayarlarına çevirdim..

    uzun süre sonrasında cesaret toplayıp albümü tekrar dinledim ve bana yaşattığı o huzursuzluğun müptelası oldum.. silencer <3

    (benim için zoeken = death-pierce me)

  21. Ş. Yıldırım says:

    Şahsım adına konuşuyorum, şu kısa hayatımda dinlediğim en hastalıklı işitsel nesne bu albümdür. Aniden giren çığlıkları, huzursuz edici, dehşete düşüren atmosferi, ateşi ve yakıcılığıyla inanılmaz bir albüm. Fakat depresif black metalin bu en uç örneklerinden biri olması ve yazarın da belirttiği gibi gereksiz bilinirliği ortaya bir önyargı duvarı örüyor. Bütün önyargıları aşıyorum ve albümün müptelası oluyorum. Death-pierce me: bana ışıkları açtıran albüm.

  22. Raddor says:

    Bu albüm beni ne korkutmuştu ya. Bir ara black metal en sevdiğim türdü. Klasik grupların klasik albümlerini severek dinliyor, türü yeni yeni keşfediyordum. DSBM diye bir tür var, bu türün de Silencer diye önde gelen bir grubu var dediler. Facebook’un ilk zamanları. Facebook metalciliğinin önemli olduğu zamanlar yani. Harbi ne saçma dönemdi lan. Türkiye’deki tüm metalciler, çoğu da benim gibi yeni yetme dinleyiciler o zamanlar, birbirini tanımadan ekliyor, ortalık corpse paint’li satanik görünümlü profillerden geçilmiyordu. Burzum’du Mayhem’di yıllardır bitmeyen klişeler yüzünden birbirine giriyorlardı bir de. Daha başarılı, grup kurmuş olanlar da vardı tabi. ‘Mistir if pippits kiviriniz çik bişirili ilmiş’ yazdığımı hatırladığım basçı bi abi daha sonra Mekanik isminde albümler çıkarmıştı mesela.

    Neyse Silencer diye bir grup varmış diye dinlemeden indirdiğim (yukarıda yazan deatheist’le neredeyse aynı anıyı yaşamışız) ve gece gece bakayım şuna diye açtığım
    Death – Pierce Me’de vokalin girdiği anda kısa süreli bir kalp durması yaşadıktan sonra kulaklığı fırlatıp titreyerek mutfağa su içmeye gitmiştim. Sonra da gündüz birkaç kez tırsarak dinleyip sildim. Şu an bile bunları yazarken nasıldı bir bakayım diye dinlemek istemiyorum. Black metali keşfetmeyi o noktada bırakıp Guns’çı oldum. Eski dinlediklerimin yeni albümleri hariç (Darkthrone, Immortal) dinleyemedim türü (Mgla hariç demek lazım). Neyse özetle; allah belanı vere Saylınsır!

    O facebook metalcilerinin de çoğu arabeskçi olmuş. Ayrıca sırf Simone Tarja’dan daha güzel dedim diye bana okkalı bir küfür yollayan kıza selam olsun.

    Salata

    @Raddor, Oha çok fena nostalji oldu o facebooktaki metal sayfaları grupları :) Kesinlikle facia bir ortamdı şimdi düşününce ne kadar kanser olduğunu fark ediyor insan hahahah
    Bir de Mekanik diye bir grup vardı doğru.. Pek iyi bir grup değildi diye kalmış aklımda

    Raddor

    @Salata, “At avrat Amon Amarth!” yazıp bir sürü beğeni alıyordum. “Oğlum bütün arkadaşların mı metalci? Anlamadığımız şeyler yazıp duruyon!” derdi okuldakiler. Evet bütün arkadaşlarım metalciydi ama hiçbirini tanımazdım. En iyi arkadaşımla 15 ortak arkadaşımız varken hiç tanımadığım corpse paint profilli adamlar 700 ortak arkadaş diye sağ köşede beliriyordu.

    Oğuzhan Metaloji, Elif BFMV, Levent Jordison, Rammstein Okan.. Nerede, n’apar şimdi bu adamlar acaba.

    “Slm satanistim ben. Satanizmin bilmemne koluna inanıyorum. Sen hangi inanıştasın panpa?” diye mesajlar geliyordu aq.

    Rock & metal’in admini “Arkadaşlar yeter artık. Hep Metallica istiyorsunuz. Metallica paylaşmaktan bıktım. Başka gruplar da var.” yazınca büyük kavga kopmuştu. Sanki yorumlar canlanmıştı da beraber pogo yapıyorlardı.

    Şimdi düşününce aşırı kanser cidden. Ama bir yandan bayağı eğleniyorduk sanki. Ne günlermiş.

    Fatih No More yoksa sen misin?

    Salata

    @Raddor, Hahahahah hayır o değilim maalesef, aslında herkes az çok birbirini tanıyordu çünkü belli başlı sayfalar vardı zaten, adminlerini görsem anında tanırım şu an hepsinin, çok kötü bi dinleyici kitlesinden oluşmasına rağmen benim bu tarz müziği dinlemeye başladığım zamana denk geldiğinden olsa gerek oradaki saçma sapan kavgalardan, banal ortamdan aldığım tadı pek başka bir yerden alamadım hala, hatta orada tanışıp hala iletişimde olduğum kişiler de az değil

  23. Alondate says:

    Saat 4:43 ve ben bu albumu dinlerken uykuya dalmaya calisiyorum. 11de uyanip saat 1de de kucucuk cocuklarla zoomda ingilizce dersi yapicam. Super bi hayatim var cidden iyiki gelmisim su hayata <3

    Alondate

    @Alondate, Pandemiden beri ozellikle baska bir istahla dinliyorum bu albumu. Keske yazisi olmasaydi da ben yazsaydim :/

  24. Nocturnalwalker says:

    🤘🏻 Ş…A…H…E…S…E…R 🤘🏻

  25. Cryosleep says:

    Bu albümü bir gün baştan sona dinlemeyi isteyeceğim hiç bir zaman aklıma gelmezdi.

    Pandemi sürecinde(ki hayatımın en depresif süreçlerinden birisiydi) bile bu albümü bir kere açmak istemedim, benimseyemedim, canım istemedi. ”Vokalleri bana göre değil” diye bir bahane uydurup uzun süre uzak durdum. Sonra 6 Şubat depremi oldu. Eşimiz, dostumuz, bir kere de olsa sohbetimizin olduğu insanlar, simaen tanıyıp hiç sohbetimizin olmadığı insanlar, hiç tanışmadığımız ve belki de hiçbir zaman tanıyamayacağımız insanlar, insanlar. Etkilenmeyen kimse yoktu. Bu ülkenin vatandaşı olan ve azıcık da olsa düşünce ve fikir sahibi herkes elinden geldiğince depremzedelere yardım etti, onların hakkını aradı. Deprem gününden çok kısa bir süre sonra beklediğim üzere okullar tatil edildi. Beklemediğim kısım ise, bunun yaza kadar devam edecek olmasıydı. Benim gibi bütün öğrenciler başka bir uzaktan öğretim kaldırabilecek psikolojiye sahip değildi ama kendilerinin tabiriyle biz ”istesek de istemesek de” uzaktan öğretime geçildi. Ara tatil zaten yeterince sıkıcıydı benim için, bir de ”beklenmedik” bir deprem sonrası gelen uzaktan öğretim kararı.

    Şu son 1 ay benim için yat, kalk, biraz oyun oyna, arada bir film izlemeye çalış ve yarısında kapat, daha çok oyun, Formula 1′in yeni sezonuna dair makale oku, video izle, yatakta dön, gecelere kadar uyuma, arada bir ağza alınmayacak düşüncelere gir, ömür boyu yalnız hisset şeklinde geçti. Ve ilk kez bu akşam bu albümü açıp, oyunumu oynarken bir yandan da Nattramn’ın acı çığlıkları içerisinde hipnotize oldum. Ve albüm bittiğinde ise, arkada ses olsun diye açtığım televizyon ve oyundaki ses efektlerine rağmen usul bir sessizlik çöktü. ”Keşke hiç bitmeseydi” diyordum bir yandan içimden ama olsun, 49 dakika boyunca sağladığı acı sakinlik bir süre bana yetecekti.

    Ondan sonra hayatımda ne olacağı ise muallak. Bilseydim zaten kahin olurdum.

    Ama Nattramn’ın acı çığlıkları içinde geçen o 49 dakikayı bir daha asla aynı duygular içerisinde yaşayamayacağım.

    Çünkü ölüm, bir kere deneyimlenebilir.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.