# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
A FOREST OF STARS – Beware the Sword You Cannot See
| 28.03.2015

Müzik değil, hikâyeler üretmek.

Ertuğrul Bircan Çopur

Sanıyorum bir önceki A FOREST OF STARS albümü olan “A Shadowplay for Yesterday”in kritiğini yazarken grubu yeterince övmüştüm. Bu defa bunu daha az bir seviyede tutmaya çalışacağım; fakat önümüzdeki albüm bunu ne kadar mümkün kılacak göreceğiz. Her neyse. Her albümde kendine özgü bambaşka havasını biraz daha oturtan grup, “A Shadowplay for Yesterdays”te ağzımı açık bırakacak kadar etkileyici bir şekilde bir tiyatro oyunu oynatmıştı. Bu defa ise teatral yaklaşımlarından ödün vermeden iyiye iyiye bir hikâye anlatıcılığına soyunmuşlar diyebiliriz.

Metal dünyasında kemanı gerginlik yaratmaktan ziyade 1900’lü yılların İngiltere’si atmosferini pekiştirmek amacıyla kullanan yegâne grup olan A FOREST OF STARS, bu konuda artık mükemmelleşti diyebiliriz. Gitarların ve davulların neredeyse ekstra hiçbir şey yapmadığı müziklerinin iyiden iyiye keman (ve kimi zaman yan flütün oluşturduğu) partisyonları ve vokalleri parlatmak amacıyla yazıldığı gün geçtikçe daha fazla ortaya çıkıyor. Gittikçe sahnenin en önüne çekilen vokallerin başarısı ise bu stratejinin muazzam bir şekilde işlemesini sağlıyor elbette. Centilmenler kulübünün tek kadın üyesi, aynı zamanda kemanlardan da sorumlu “Hayaletler Kraliçesi” Katheryne’in patlayıcılıktan uzak; fakat etkileyiciliği yüksek vokallerinin müziğin ruhuna olan katkısı yadsınamayacak derecede yüksekken, onun da birkaç adım önünde yer alan ve müsaadenizle yine iyiden iyiye öveceğim erkek vokalist Mr. Curse grubun özgünlüğünün bir numaralı müsebbibi.

Yalnız black metal değil, genel olarak metal dünyasında bile az bulunacak derecede alışılagelmişin dışında vokaller yapan Mr. Curse, KING DIAMOND’ı her daim zirvesinde gördüğüm teatral vokaller konusunda belki üstâdı dâhi geride bırakabilecek bir doğrultuda ilerliyor. “A Shadowplay for Yesterdays”de kendisinden bahsederken kullandığım “anlatıcı” tabirini iyiden iyiye üstlenmiş bir durumda, ve şarkıları söylemekten ziyade anlatıyor gerçekten çoğu zaman. Ve fakat yeri geldiğinde bu anlatımlardan brutal vokallere öylesine güzel geçişleri var ki (özellikle An Automaton Adrift bu konuda zirve noktası diye düşünüyorum; zaten albümün de en iyilerinden) insan hikayeyi dinlemeden dâhi neresinde heyecanlanıp neresinde gerileceğini sırf kendisinin ses tonundan anlayabiliyor.

Evet gördüğünüz gibi kendimi tutamayıp yine grubu övdüm uzunca. Benden başka rahatsız olanı görmediysem de, Mr. Curse’ün o anlatıcı rolündeki vokalleri sırasında sık sık dişlerinin arasından “sssh” diye nefes almasının bazen oldukça irrite edici hale geldiğinden de bahsedeyim de biraz objektiflik illüzyonu serpiştirmiş olalım şuralara.

Ehm, evet. Albümü dinlerken progresif rock’dan folk metale değin birçok değişik tarzdan esintiler yakalayabilirsiniz. Bunca çok tarzı bir potada eritmenin müziğin yapısını daha karmaşık bir hale getirdiği bir gerçek. Bunun üzerine grubun daha önceki albümlerde bir nebze yaptığı gibi müziği daha kolay dinlenilebilir bir hale getirmek için bu defa hiçbir çaba gerektirmediği de başka bir gerçek. Prodüksiyonun da etkisiyle, ilk birkaç dinlemede içine girmesi oldukça zor bir albüm olarak görünebiliyor bu sebepten “Beware the Sword You Cannot See”. Harcanacak zamanın karşılığını yine verdiği de su götürmez bir şekilde ortada duruyor elbette.

Kritiğin de sonlarına yaklaşırken, albümün sonundaki altı bölüme ayrılmış Pawn on the Universal Chessboard parçasından da bir söz etmek istiyorum. Bölünmemiş süresi 20 dakikayı aşan fakat adeta bir klasik müzik eseri gibi “movement”lara ayrılmış bu parça, tek başına ele alınırsa muhtemelen grubun yaptığı en güzel iş olarak görülebilir. İniş ve çıkışlar, erkek ve kadın vokalleri, albümün en yumuşak ve en sert noktalarını barındırışı, muazzam basları ve aşağı yukarı her şeyiyle gerçekten müzikal bir ders gibi adeta. Kapanışının da Katheryn’in en güzel vokallerini önümüze serdiği Let There Be No Light ile olması parçayı iyice lezzetlendiriyor.

Evet daha fazla uzatmayayım. “Beware the Sword You Cannot See” kesinlikle kendinden önceki A FOREST OF STARS albümlerinden daha iyi; daha komplike, daha progresif ve daha etkileyici. Bir önceki albüme verdiğim dokuz puandan sonra buna vereceğim not az daha yukarısında aslında, ama yuvarlayınca aşağı yukarı aynı yerdeler. 2015 şimdiden müthiş bir yıl oluyor, ve henüz yalnızca üç ayı geride bıraktık.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.93/10, Toplam oy: 30)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2015
Şirket
Lupus Lounge
Kadro
Mr. T.S. Kettleburner: Vokal, gitar
Mister Curse: Vokal
Katheryne, Queen of the Ghosts: Keman, flüt
The Gentleman: Klavye
Mr. Titus Lungbutter: Bas gitar
Mr. John "The Resurrectionist" Bishop: Davul
Şarkılar
1. Drawing Down the Rain
2. Hive Mindless
3. A Blaze of Hammers
4. Virtus Sola Invicta
5. Proboscis Master Versus the Powdered Seraphs
6. Part I: Mindslide
7. Part II: Have You Got a Light, Boy?
8. Part III: Perdurabo
9. Part IV: An Automaton Adrift
10. Part V: Lowly Worm
11. Part VI: Let There Be No Light
  Yorum alanı

“A FOREST OF STARS – Beware the Sword You Cannot See” yazısına 11 yorum var

  1. Albümü deli sevdim, A FOREST OF STARS bilmeyen herkes için büyük bir hazine niteliğinde, bu adamların kötü işi yok. Gün geçtikçe de kendilerini geliştiriyorlar. Grubun eski gitaristinin kendi projesi var, o da süper (harbiden grupla ilgili her şey çok güzel lan) şuradan dinleyebilirsiniz; http://courtsleet.bandcamp.com/

    Bir de 2012 yine bu grubun elemanlarının yaptığı bir albüm var, o da muazzam, dinlemeyen varsa buyursun, kesinlikle kaçırılmaması gereken dört dörtlük bir black metal albümü.

    http://thewaterwitch.bandcamp.com/

  2. Albüme bayılım ilk bu albümlerini dinledim hemen ilk albümlerini dinlemeye başlıyayım . Ellerine sağlık abi kritik çok güzel olmuş

  3. B U R Z U M says:

    O kadar mükemmel bir albüm olmuş ki gerçekten ertuğrul dost sonsuza kadar övse gene okurdum. Gerçekten inanılmaz bi grup. bütün albümlerini yeterince dinledim ve gruba hakim olduğumu düsünüyorum. Sahsi fikrim ‘şimdilik’ grubun zirvesi bu albüm. Şimdilik diyorum cünkü bu adamlar kesinlikle bu albümü de ezip geçecekler diye düşünüyorum.

    Ayrica bu albümün sene sonu yapılan listemde yeri garanti. Biliyorum daha birçok albüm çıkacak daha çok ağız suyu akıtıcam elbette ama gerçekten eşsiz bi grup bu. Ayrica kritik yine muhtesem. Beynine saglik…

  4. saw you drown says:

    Grubu ilk defa dinliyorum. Gerçekten güzel, üst seviyede bir müzik yapıyorlar. Ama black metal nasıl yapılmaz? Bu soruya da iyi cevap oluyorlar. Cidden bu gibi grupların black metal olarak adlandırılmasına karşıyım. Yani şarkıyı dinliyorum en ufak bir karanlık duygu uyandırmıyor. Ne bileyim, belki eski kafalıyımdır, bu yüzden etkilenmiyorumdur diyeceğim ama cidden black metal bu değil. Bence bu gibi gruplara black metal etkileşimli avangard metal demeleri lazım, avangard black metal değil. Metal archive’de de psychedelic black Metal yazıyor. İlk defa duyuyorum. Böyle bir tür de varmış. Neyse. Şimdi diyeceksiniz ki, dinle müziği ne karıştırıyorsun tür mür muhabbeti falan siz de haklısınız aslında. Güzel müzik sonuç olarak. Kritik’teki şarkı bayağı iyi.

  5. Korhan Tok says:

    Ellam kritik AQIYOR, ellerine sağlık.

    Albüm hakikaten çok çok iyiymiş. Fakat ileride çoluğum çocuğum black metalci oldum ben diye bu albümlerle gelirse kendimi de, bebeyi de jiletlerim. Bunu asla kabul edemeyeceğim galiba.

    saw you drown

    @Korhan Tok, Ahahahaha aynen abi ya.

  6. leavescars says:

    dev album.

  7. Ertuğrul Bircan Çopur says:

    Guzel sozler icin sag olun. Kendime bir duzeltme de yapayim, 1900′lu degil, 1800′lu yillar diyecektim aslinda, 19. yuzyil Ingiltere’siydi kastettigim.

    @Korhan, @saw you drown haklisiniz acikcasi. Black metali oldukca geride biraktilar zaten, gercekten de pek alakalari kalmadi. Muzikleri bu denli guzel oldugu surece bosverin gitsin. :)

  8. progressive says:

    Bu sene hastası olduğum iki albümden biri, resmen benim için yapmışlar, dinlerken gözlerim doluyor mutluluktan:) Kritik te çok güzel elinize sağlık, yazılan herşeye katılıyorum.Beni manyak eden bir diğer albümse Archgoat – The Apocalyptic Triumphator, buna da kritik gelse ne güzel olur :)

  9. Son şarkı muhteşem. Albüm bütün olarak da çok güzel gözüküyor, ama hâlâ ısınma aşamasındayım. Yine de son şarkıyı şimdiden çok defa döndürdüm, net müthiş atmosfer. Eline sağlık abi.

  10. akanker says:

    İlk şarkı mükemmel

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.