# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
OPETH
11.02.2015

“Şu anki setlist’imizin yaklaşık %60′ı eski, brutal vokalli şarkılardan oluşuyor.”

Bu hafta röportaj köşemizde dev bir isim var. Ülkemizde çok sevilen ve 22-23 Mart tarihlerinde Vera Müzik organizasyonuyla İstanbul ve Ankara’da konserler verecek olan OPETH’i sayfalarımızda konuk etmekten mutluluk duyuyoruz. Telefonun diğer ucundaki OPETH gitaristi Fredrik Åkesson ile OPETH’e dair ne var ne yoksa konuştuk ve ortaya da bugüne dek yaptığımız en iyi röportajlardan biri çıktı. Röportajın İngilizce ses kaydını röportajın sonundaki SoundCloud bağlantısından dinleyebilirsiniz. Lafı daha fazla uzatmayalım çünkü röportaj yeterince uzun.

Selam Fred, umarım iyisindir. OPETH’i bir kez daha canlı izleyebilecek olduğumuz için çok mutluyuz, İstanbul ve Ankara’da vereceğiniz konserleri merakla bekliyoruz.

Selamlar, evet biz de merakla bekliyoruz, orada son verdiğimiz konser çok iyiydi.

İlk soruyla başlayalım. Tahmin edilebilir bir soru aslında; “Pale Communion“a yönelik genel tepkiyi nasıl değerlendirirsin, özellikle de “Heritage“a kıyasla.

İnsanlar albümü çok sevdiler, basının ilgisi de gayet iyi. Bu albüm için şimdiye dek pek çok konser verdik; Amerika’da IN FLAMES ile turladık, Avrupa’da pek çok yerde ve İskandinavya’da çaldık. Yeni albümden seçtiğimiz 2-3 şarkıyı eski şarkılarla birlikte sunduğumuz için daha dinamik bir setlist oluştuğunu düşünüyorum. İnsanlar bu kez brutal vokal olmaması konusunda daha hazırlıklıydılar ve “Heritage”da olduğu gibi bir şok yaşamadılar. Bence bu albümdeki şarkılar “Heritage”dakilere oranla daha kolay sindirilir yapıdalar. “Heritage” turuna başladığımızda albüm turnenin başlamasından bir gün sonra çıkmıştı insanlar biraz şaşkındı, suratlarında garip ifadeler vardı. Bu turda ise “Pale Communion” çok önceden çıkmıştı, dolayısıyla insanlar albümü uzun süre dinlemişti ve şarkıları biliyordu, bu da konserlerin daha iyi geçmesini sağlıyor tabii.

Bence “Pale Communion” son derece canlı bir albüm, kayıt adeta nefes alıyor ve CD’den dinlerken bile sanki plaktan dinliyormuş hissi yaratıyor. Kayıt ve prodüksiyon safhasından bahseder misin?

Harika bir deneyimdi. Galler’deki Rockfield Studios’da kayıt yapmak bambaşka bir deneyimdi. Bunun sebeplerinden biri Rockfield’ın tarihi açıdan çok önemli bir stüdyo olması. BLACK SABBATH’ın ilk albümü için provalarını yaptığı yer orası. Daha pek çok önemli grup orada kayıt yaptı. RUSH “A Farewell to Kings” ve yanılmıyorsam “Hemispheres”ı orada kaydetti. QUEEN orada kaydetti, JUDAS PRIEST “Sad Wings of Destiny”yi orada kaydetti, BLACK SABBATH birkaç albüm kaydetti, Ronnie James Dio ile birlikte HEAVEN & HELL de orada kayıt yaptı, yaptığı son albüm de orada kaydedilmiş oldu. BUDGIE, HAWKWIND, MOTÖRHEAD gibi birçok klasikleşmiş ismin tercih ettiği bir yer. Liste uzayıp gidiyor.

Orada kayıt yapabilmiş olmanın haricinde, orada kalabilmiş, yemeklerimizi orada yiyebilmiş olmak bize fazlasıyla zaman kazandırdı ve albümü 13 gün gibi kısa bir süre içerisinde kaydedebildik. İzole bir kayıt ortamı yakalayıp, tam olarak odaklanabiliyor olmak bizim için çok iyiydi. İneklerin, keçilerin, atların olduğu bir çiftlikte yaşamaya çok benzerdi aslında. Ki bu çok iyi bir şeydi, çünkü hiç kimse evine dönmek, bir restorana gidip yemek yemek gibi şeyler nedeniyle dikkatini kaybetmedi. Arada bir yakındaki köye yürüyüp birkaç bardak bira içiyorduk. Ama genel olarak yoğun bir şekilde odaklanabildiğimiz bir kayıt süreci geçirdiğimizi düşünüyorum.

Prodüksiyon kısmında ise her şeyi test etmek için oldukça fazla zaman harcadık. Bu konuda ekstra bir efor sarf etmenin ve gitarlar, amfiler, pedallar ve davullar, hatta farklı mikrofonlar arasındaki tüm kombinasyonları denemenin önemli olduğunu düşünüyorum. Albümün mühendislik işlerini yapan Tom Dalgety ile çalışmak da önemliydi. Orada daha önce çalışmıştı, kayıt ortamını iyi biliyordu ve teknik konularda çok yetkindi. Evet, çok iyi zaman geçirdik, kayda odaklanmdık ve bundan sonra da orada kayıt yapmayı isterim.

Bu harika. Peki albümün yazım aşamasına ne düzeyde katıldınız? Baştan beri sürecin içinde miydiniz, yoksa Mike günün birinde gelip “Arkadaşlar, yeni albümümüz bu, dinleyin ve kendi kısımlarınızı yazın” mı dedi?

Haha, hayır. İyi olduğunu düşündüğü bir şeyler yazdığından bize mutlaka dinletir ve fikrimizi alır. Bazen fazla izole bir hale bürünebiliyor, sonuçta OPETH’in sound’undan o sorumlu. Bazen birlikte oturup bir şeyler yazıyoruz ve sonra gerektiği şekilde değiştiriyoruz. Bu süreçte benden gitar soloları yazmamı istiyor. Bu albümde bu şekilde epey zaman geçirdik. Birlikte kayıt yaptık, süreci yakından takip ettik.

“Heritage” piyasaya çıkmadan önce albümün hayranlardan olumsuz eleştiriler alacağını beklediğinizi düşünüyorum. Ancak OPETH’inki gibi büyük bir müzikal değişim söz konusuysa, en azından bir albümün bu tepkilere göğüs germek zorunda kalması ve böylece sonrasında gelecek albümlerin yolunu hazırlaması anlaşılabilir bir şey. “Pale Communion” çıkarken bu konuda rahat mıydınız, yoksa “peki ya bu sefer de olumsuz eleştiriler gelirse?” diye kaygılandığınız oldu mu?

Kayıttan önce bazı şarkılar ortaya çıkarken, mesel River ilk yazılırken giriş kısmının biraz fazla country gibi olduğunu düşünmüştüm. Ancak sonra kayıt ve provalar başlayınca herkes kendi imzasını atmaya başladı ve Axenrot, Mendez, herkes şarkıları şekillendirmeye koyuldu. Bence Mikael bu albümde müthiş bir iş çıkardı. O her zaman farklı bir şeyler ortaya koymaya çalışır ve OPETH’in özü de budur. Benzer albümler yapmaksızın istediğimiz şekilde özgür bir müzik yapabildiğimiz için şanslı sayılırız. Yaratıcı yanımızı geri plana atıp sadece insanları mutlu etmek için müzik yapamayız. Bu şekilde düşünüp bunu bir meslek olarak sürdürebilmek de harika. Ayrıca death metal sound’una sahip 8 tane albümümüz zaten var ve o albümlere de bayılıyoruz, konserlerde çalıyoruz. Şu anki setlist’imizin yaklaşık yüzde altmışı eski, brutal vokalli şarkılardan oluşuyor. Aslına bakarsan yeni albümdeki şarkılardan River’da brutal vokal olma ihtimali vardı; şarkının sonu iyice ekstremleşecekti. Ancak o şekilde olmadı. Sonuçta şarkının bunu sizden istemesi lazım ki kullanabilesiniz. Sırf brutal vokal eklemiş olmak için eklersek, bu kendi kendinin karikatürüne dönüşmek olur. OPETH’in brutal yönünü çok seviyorum. Mikael’in clean vokalleri ile brutal vokal, yin yang gibi müthiş bir kontrast ortaya çıkmasını sağlıyor. Sert ve yumuşak kısımlarla bu hisse hâlâ sahip olduğumuzu düşünüyorum; belki eskisi gibi çok ekstrem bir kontekst içinde değil, ancak OPETH’in kendine özgü kontrastları şu anda da geçerliliğini koruyor. Hâlâ belli açılardan ekstrem bir grup olduğumuzu düşünüyorum.

Mikael’in kontrast yaratan brutal ve clean vokalleri OPETH’in özünü oluşturuyordu ve bunun kaybedilmesi hayranlar arasında OPETH’e dair en büyük şikayet, ya da en azından tartışma konusu haline geldi değil mi?

Evet, bunu anlayabiliyorum. Ancak Mikael sevdiği şeyi yapan bir sanatçı ve doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmazsa devam etmeyeceğinden de evinim. Ben bu değişikliği bir şok olarak da görmüyorum. “Heritage”a gelene kadar “Damnation” da vardı; bu tür şeyler daha önceden de yaşanmıştı. Bence bu tarz albümler yapabilmek bizim bir grup olarak devam etmemizi sağlayan çok önemli unsurlar.

Sence OPETH bu “70′ler 80′ler progresif rock’ı metalle buluşuyor” formülünü daha uzun yıllar devam ettirecek mi, yoksa daha da deneysel işlere girmeyi düşünüyor musunuz?

Şimdiden bir şey söylemek erken, ancak ileride bir ekstrem metal albümü çıkarıp çıkarmayacağımızı şimdiden söylemek zor. Eskiden yaptıklarımızı çok sevsek de, OPETH geçmişte yarattığı bir şeyi tekrardan yaratmaya çalışmayacaktır, bundan eminim. Aslına bakarsan Mikael’in ne yapmak istediği ile alakalı, haha. Sıradaki albümün nasıl bir şey olacağı konusunda şimdiden heyecanlıyım ve”Pale Communion”dan farklı olacağından da eminim. Belli de olmaz tabii, ancak OPETH’in beklenmedikliklerle dolu oluşunu seviyorum. Diğer yandan, internette, şurada burada pek çok insan olumsuz yorumlar yapsa da, insanlar konserlerimize geliyor ve ben son iki albümün de çok iyi olduğunu düşünüyorum. Bazı insanların şikayet etmesini ve brutal vokalleri geri istemesini de tamamen anlayabiliyorum, ancak konserlerimize gelirlerse bunu zaten istedikleri kadar alıyorlar.

Şu anki setlist’iniz zaten OPETH’in her yönünü yansıtıyor ve dinleyicilerin “Heritage” turnesine oranla OPETH konserlerine daha büyük bir heyecanla yaklaştıklarını görüyorum. Daha yumuşak olan “Heritage” turundan sonra setlist’inizi sertleştirme konusunda konuştunuz mu?

“Heritage” turu sırasında Türkiye’ye uğradığımızda eski şarkılardan da çalmıştık, ancak sonraki Avrupa konserlerinde “Heritage” ağırlıklı ve yumuşak şarkılardan çaldık. Ancak sonrasında Mikael’le konuştuk ve insanların konserlerden mutlu ayrılmasının önemli olduğunu ve onlara istediklerini vermemiz gerektiğini düşündük ve OPETH’in sert tarafını daha çok yansıtan bir setlist belirledik. Bence bu doğal bir gelişim, zira zamanında tamamen yumuşak şarkılardan oluşan setlist’ler de çalmıştık ve bundan sonra bunu bir daha yapmayacağımızı biliyoruz. Kısacası şimdi farklı bir yöne doğru gidiyoruz ve OPETH’in her yönünü yansıtıyoruz.

Bunu söylemen iyi oldu. Mikael’in yakınlarda yaptığı bir röportaj aklıma geldi; Mikael o röportajda METALLICA’nın yeni albüm çıkarmasına rağmen hiç yeni şarkı çalmıyor oluşuna anlam veremediğini söylüyordu. Şimdi siz de eski şarkılara tekrardan yöneliyorsunuz, ama bir yandan dinleyiciler yeni OPETH’i de kabul ediyorlar. Bu sizin için sevindirici bir durum.

Tabii, son çıkardığımız albümü tanıtmaya da çalışıyoruz, ancak aynı zamanda OPETH’in her döneminden şarkılar da çalıyoruz. “Orchid” dışındaki tüm albümlerden şarkı çalıyoruz. Şu anki setlist’imiz 2 saat 15 dakika civarı sürüyor ve bu kadar uzun çalan fazla grup da yok.

Peki “Pale Communion”dan Moon Above Sun Below ve River gibi daha progresif şarkıları, bu arada araya gireyim, Moon Above Sun Below’un solosu gerçekten mükemmel, onun için önce bir tebrik edeyim.

Oh, çok teşekkürler, çok memnun oldum.

Rica ederim, evet, bu tür daha progresif şarkıları gelecekte setlist’inize eklemeyi düşünür müsünüz, bir de OPETH’in konserlere pek uygun olmadığını düşündüğünüz şarkıları var mı?

Bence Moon Above Sun Below mükemmel bir konser şarkısı olurdu. Çalması çok zor.

Tahmin ediyorum.

Şarkıda ben ve Joakim aynı anda hem çalıp hem de şarkı söylemek durumundayız ve ikisini aynı anda yapması gerçekten zor. Bu seferki gelişimizde bu şarkıları Türkiye’de çalmayacağız, ancak zamanında ikisini de prova ettik ve ileriki turnelerde bu şarkılara mutlaka yer vermek istiyoruz. Bence “Pale Communion”dan daha fazla şey çalmayı düşünürsek, setlist’e girecek iki şarkı, bu bahsettiğimiz ikisi olur. Diğer yandan, albümdeki son iki şarkıyı yaylılarla falan sahneye taşımak da çok ilginç olabilirdi; son derece görkemli bir sonuç çıkabilir diye düşünüyorum.

Bunu duymak güzel, umarım o şarkıları da günün birinde canlı olarak izleriz. Sıradaki soru senle ilgili. OPETH’e katılmadan önce daha klasik heavy metal ağırlıklı gruplarda çaldın, hatta konuk olarak turladığın ARCH ENEMY bile OPETH’e göre çok daha klasik bir heavy metal icra ediyor.

Evet.

OPETH’in sen katıldıktan sonra kısa sürede bu tarz bir hard rock, progresif rock, heavy metal eksenine kayması, OPETH şarkılarına solo yazma konusunda senin işini kolaylaştırdı mı? Mikael hâlâ Serenity Painted Death, April Etheral veya The Leper Affinity gibi şarkılar yazıyor olsaydı şimdiki kadar rahat olur muydun, bu konuda neler söylersin?

Evet, ben daha sert ekstrem death metali gerçekten çok seviyorum. ARCH ENEMY melodik death metal çalıyor, aynı zamanda KRUX’ta da saykodelik doom çaldım, TIAMAT’ta daha basit ve karanlık şeyler çaldım. Ama gençliğimden bu yana RUSH gibi progresif şeyleri hep sevdim. Gençliğimde TALISMAN diye bir grupta çaldım ve DEEP PURPLE, DIO benzeri daha klasik, hard rock türünde şeyler çaldım. Diğer yandan “Heritage”ı çok seviyorum ve death metal ağırlıklı şeyleri de aynı şekilde çok seviyorum. Aslına bakarsan gideceğimiz yön, daha ziyade Mikael’in kafasında ne olduğuna bağlı olarak değişiyor. Ama Serenity Painted Death’i çalmayı da çok seviyorum, şu anki setlist’imizde aynı albümden The Moor var ki o da en sevdiğim OPETH şarkılarından biri.

Benim de.

Dolayısıyla o tarzı da her türlü çok seviyorum. İçinde gitar solosu atabileyim yeter haha.

Haha, anladım. Yine benzer konuda bir soru sorayım. Metal dinleyicileri açık fikirli insanlar olarak görülürler, ancak konu en sevdiğikleri gruba gelince bir anda aşırı derecede muhafazakârlaşabiliyorlar.

Evet.

Bir grubun müziğini çok sevdikleri anda, grubun o müzikte yaptığı en ufak değişikliğe bile tepki gösterebiliyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsun, gençliğinde sen de böyle miydin?

Bir açıdan belki öyleydim. Bazen bir gruba olan ilgini kaybedersin, ancak bu senin kişisel gelişiminle ilgili bir konu. Yaşlanırsın ve kulağın değişir, dinlediklerin değişir. On dört yaşındayken dinlediğini bugün dinlemiyor olabilirsin. Gerçi ben dinliyorum, ama genelde arkadaşlarla takılıp bir şeyler içerken yapıyorum bunu. Gençken dinlediğin o klasik albümleri büyüyünce dinlediğindeki o nostaljik hissi seviyorum. Ama evet, bunu gayet iyi anlıyorum. OPETH hayranlarının bu konudaki yaklaşımlarının farkındayım, ama bu da bir yerde iyi bir şey, zira grubu gerçekten önemsediklerini hissediyorsun. Belki de internete girip yazılanları okumalıyım; bunu hiç yapmıyorum haha. Kısacası bu beni pek etkilemiyor. Bazı insanlar konuşulanları çok önemsiyor ve haklarında kötü konuşunca üzülüyor. Ancak sonuçta insanlar hâlâ konserlerimize geliyor, müziğimize ilgi gösteriyor ve önemli olan da bu.

Anladım. Gruba girdiğinde Mikael sana şarkı yazımı konusunda bir şeyler dedi mi, bir şeyler yazıp yazmama konusunda konuştunuz mu?

Evet, aslına bakarsan şu sıralarda bile bir şeyler yazıyorum. Ona fikirlerimi sunuyorum, mesela “Watershed“de “Porcelain Heart”ı birlikte yazdık, aynı şekilde “Heritage”da da Pyre adlı bonus şarkıyı birlikte yazdık. Kısacası birlikte çalıştığımız şarkılar da oluyor. Ancak “Pale Communion”da Mikael hiç olmadığı kadar izole şekilde çalıştı. Aslında şu anda da stüdyodayım ve yeni bir şeyler üzerinde çalışıyorum. Bakalım nereye varacak. Ona bir şeyler sunmayı seviyorum, ancak fazla da üstüne gitmek istemiyorum. Bir şekilde kullanılırlar elbet. Belki solo albümümde kullanırım.

Ben de bunu soracaktım, solo albüm gibi bir şeyler yayınlamayı düşünüyorsundur herhalde.

Evet, böyle bir planım var. Yazdığım ve kaydetmem gereken çok fazla rif ve şarkı fikri var ve şu anda da onlar üzerinde çalışıyorum. Ancak öncelik tabii ki OPETH’te ve yazdığım bir şey Mikael tarafından beğenilirse OPETH için kullanılır. Şu anda da bunu yapmaya çalışıyorum, müsait zamanımız var ve ben de yeni şarkılarımı düzenlemeye çalışıyor.

Son yıllarda IN FLAMES, KATATONIA, MASTODON, RED FANG, GHOST, ALCEST gibi gruplarla turladınız. Bu gruplar arasından birlikte takılması en eğlenceli olan grup kimlerdi, bir de ilk kez büyük bir turneye çıkmaya hazırlanan genç gruplara önereceğin en önemli şey ne olur?

Açılış grubu olarak mı, headliner mı?

Açılış grubu diyelim.

Sorunun ilk kısmı için, saydığın grupların hepsiyle de takılmak çok iyiydi. Ancak özellikle MASTODON’la turlamak ve özellikle de Brent Hinds’la takılmak çok eğlenceliydi, onunla baya güldük.

Tahmin edebiliyorum haha.

Evet, ayrıca birlikte gitarlarımızı alıp takıldık. Turnelerde vakit öldürmek için bir şeyler yapman gerekiyor. Brent’le birlikte baya gitar çaldık. Onun tarzı benimkinden çok farklı. IN FLAMES çok iyi insanlardan oluşuyor, RED FANG de baya komik adamlar. Turlarda insanlarla arkadaş olmak garip bir duygu. Beş, altı, yedi, sekiz hafta takılıyorsun ve sonra “Görüşürüz” deyip çok uzun süre ayrı kalıyorsun.

Anladım.

İlk kez büyük bir tura açılış gruba olarak katılacak gruplara tavsiyem ise, ilk başlarda fazla yer kaplamamak, rahat olmak. Çoğu grup bunu zaten biliyor, bu şekilde davranıyorlar. Her şeyin takibini yaptıklarından emin olsunlar. Grup iyiyse zaten ne yapacağını biliyordur, önemli olan ortaya iyi bir şov koymak ve bunun için gerekenleri bilmek. Eğer bir açılış grubuysanız sakin olmanız her şeyi daha kolay hale getirecektir. İyi bir tavsiye olarak, saygılı olmalarını önerebilirim. Saygı duyarsan, saygı görürsün.

Bu konuda önceden sıkıntı yaşamış mıydınız? Şu an böyle bahsedince geçmişteki sıkıntılı bir durumu hatırladığını hissettim.

Açılış gruplarıyla ilgili mi? Pek sayılmaz aslında. Camdan aşağı metal kovalar fırlatan bir grup vardı ve birileri yaralanabilirdi; herhalde parti modundaydılar. Evet biraz saygısızca davranan bir grup vardı, isimlerini söylemek istemiyorum. Genel olarak, birlikte çaldığımız tüm açılış grupları saygılı ve iyiydiler.

Önceden ARCH ENEMY ile turlamış biri olarak, Jeff Loomis’in ARCH ENEMY’ye katılmasıyla ilgili ne düşünüyorsun?

Bence çok iyi bir seçim, Jeff müthiş bir gitarist. Onunla tanışmıştım, çok iyi biri. Jeff ARCH ENEMY’ye katılmadan önce Michael Amott ile bu konuda konuşmuştum. Henüz bir YouTube videosu falan izlemedim ama harika bir iş çıkardığından şüphem yok, gerçekten muazzam bir gitarist. Umarım iyi ilerler. Ayrıca Jeff de beste yapıyor ve Michael ile aralarında bir denge kurarlarsa çok iyi sonuçlar elde edebilirler. İkisi de uzun yıllardır müzik yapıyorlar ve oyunun kurallarını biliyorlar. Onu grupla birlikte canlı izlemek istiyorum, bence gayet iyi bir birliktelik.

Anladım.

Diğer yandan ben büyük bir NEVERMORE hayranıyım ve o grubu da çok özlüyorum.

Ben de, NEVERMORE en sevdiğim gruplardan biriydi ve dağılmalarına da hâlâ üzülüyorum. Bu arada yeni SANCTUARY albümünü dinledin mi?

Hayır henüz değil, birkaç canlı performans gördüm, sanırım Wacken’dı. Albümün çıktığını bile bilmiyordum, ne zaman çıktı?

Ekim başı çıktı.

Hmm tamam, bakacağım.

Baya iyi bir albüm.

Tamam, sağ ol, tavsiyen için sağ ol. O albümü yarın dinleyeceğim.

Güzel. Hepsi bu kadardı Fred, zaman ayırdığın için çok sağ ol. Ben “Still Life”tan bu yana, 17 yıldır büyük bir OPETH hayranıyım ve yakında İstanbul ve Ankara’da vereceğiniz konserleri de iple çekiyorum, çok iyi konserler olacağına eminim, buralarda görüşmek üzere.

Benim için zevkti, kendine iyi bak, görüşmek üzere.

Röportaj
Ahmet Saraçoğlu

etiketler:
  Yorum alanı

“OPETH” yazısına 23 yorum var

  1. rbarac says:

    Açıkcası fred Opeth’e geldiğinden bir müddet hiç ısınmadım hiç istemedim sevmedim. Sonuçta peter gibi bi adamın yerine gelmesi onun yerini doldurması pek olanaklı gelmiyordu. Bu yorumum fred’in müzikal açıdan yetersiz olduğu yada kişisel olarak yetersiz olduğunu düşündüğümden değil. Kendisi teknik konuda çok iyi bir gitarist bunun farkındaydım ama ne bileyim abi. Hani bi arkadaşın vardır bide onun kankası vardır, o arkadaşın askere giderde sen onun kankasıyla takılırsın ama üçünüz varken aynı hissi almazsın falan onun gibi bişey. Peter lan bu… ama sonradan fikirlerim değişmişti. Sonuçta emirkulu gibi bişey bu adam. Çünkü heritage ve watershed’de gözüme çarpan ne varsa salak gibi fredden bilmeye başladım evet salak gibi. çünkü salak gibi. opeth’in mike üzerine kurulu olduğunu unutmuşum çünkü. Şimdi bu yazıyı da okuyunca hepten değişti fikirlerim. River konusunda çok şaşırdım brutal olma ihtimali varmış ama fred’in ona yaptığı yorumda çok “cuk” bi yorum olmuş “Sonuçta şarkının bunu sizden istemesi lazım ki kullanabilesiniz. Sırf brutal vokal eklemiş olmak için eklersek, bu kendi kendinin karikatürüne dönüşmek olur.” Çok oturaklı bir cevap bence.

    Oh aq fredrick ile ilgili içimi dökdüm

    röportajın geneline diycek bişey yok zaten elinize kolunuza dilinize sağlık keşke şu röportajları yaparken yanınızda olsamda bi kolonya ne biliyim su falan tutsam size adsdgfs.

  2. ÖNCÜL says:

    “Mikael’in clean vokalleri ile brutal vokal, yin yang gibi müthiş bir kontrast ortaya çıkmasını sağlıyor.”

    Çok samimi söylüyorum, hemen hemen aynısını kendi kendime defalarca söylemişimdir. Yalnız Mikael tahmin ettiğimden de öte “ağam, paşam” çekilen bir adammış. Bu kadarını beklemiyordum.

  3. GLaDOS says:

    Çok güzel olmuş, teşekkürler. Röportaj Mikael’la olsaydı PA’nın zirve noktası olurdu, net.

    Çok Opeth sever biri olmadığımdan mı bilmiyorum ama Pale Communion en çok dinlediğim ve sevdiğim Opeth albümü oldu zamanla. Mikael ın istediği müziği yaptığı ortada. Blackwater sonrası bazı albümlerdeki o zorlama/ısmarlama şarkı hissiyatı yok. Bilmiyorum bu benim kendi ön yargım da olabilir. Ben yeni Opeth albümünü sabırsızlıkla bekliyorum açıkçası.

  4. çaksu says:

    Keyifle okudum elinize sağlık. Şu adamın sololarını seviyorum. Güzel bi tat kattı bence Opeth’e. Royal Albert dvd’sinde gıcık olmuştum yalnız. Bikaç yıl oldu çok hatırlamıyorum. Cleanleri sanki çok cırlak kaçıyodu köprü manyetiğiyle. Eski şarkılardaki o buz gibi sololar heavy metal kafasıyla wah’la falan cıvıklaşıyodu. Öyle. Klas adam ama görünen o ki.

  5. Melkor says:

    Röportaj çok iyi geldi. onun dışında mikael’in nasıl bu kadar ego point biriktirdiği anlaşıldı.

  6. Çok doyurucu bir röportaj olmuş gerçekten, sesli röportajlar diğerlerine göre oldukça dinamik oluyor, okuması da daha keyifli oluyor. Ha bir de şu röportajdan sonra Opeth’in death metale yeniden selam çakacağına artık daha çok inanıyorum. Bir sonraki albümde kulağımızda kükreme ve kükremeler göreceğiz diye düşünüyorum.

    ismail vilehand

    @Ozan H. E. Turakine, Opeth sonraki albümlerinde brutal vokalli tek bir şarkı yapsın, editörler ve katkıda bulunanlar kısmının şuan ki capsini alın hepinize bira ısmarlıycam. hatta arttırıyorum birden fazla şarkı olursa ikişer bira ısmarlıycam.

    Ghost Reveries albümden beri hiç bir Opeth albümünü baştan sona dinlemedim. yani ortada benlik bişi yok ama death metale ve brutal vokale bu kadar ayarsız giydirdikten sonra böyle bir geri dönüş yaparsa (bence zaten öyle ama) Mikael’in nasıl müthiş bir karaktersiz adam olduğu bal gibi ortaya çıkar.

    müzisyenliğine lafım yok ama futbolda Emre Belözoğlu neyse müzikte de Mikael Akerfeldt o dur. karakteri zayıf, iyi oyuncu.

    saw you drown

    @ismail vilehand, Katılıyorum. Bence taşak geçiyor. Yüzde 1 bile ihtimal vermiyorum brutal vokal yapacağına.

    Ozan H. E. Turakine

    @ismail vilehand, Abi söylediklerinin hepsine katılıyorum, özellikle Mikael’in kişiliği konusuna ama diğer yandan da kaynağı belirsiz bir umut var içimde. Bu adam şaşırtacak yine bizi diyebiliyorum.

    gXnn

    @ismail vilehand, bana da hep karaktersiz gibi gelir ama bir okadar da seviyor insan. bence martin ve peter’ın da gruptan ayrılmasının tek sebebi bu herifin grubu kendisinin sanıyor olması basitçe. yani 4 kerata bir grup kuruyorsunuz sonradan aranızda en zeki olan yok o ole olmaz yok bu boyle olmaz diye atarlanmaya başlıyor. mikerler böyle aşkın ızdırabını afedersin. ben de opeth’in son album ile bitmiş olduğunu düşünenlerdenim.

    Furkan Keskin

    @gXnn, Yalnız Opeth albüm yayınlamaya başladığından beri hep Mikael’in oldu zaten. Martin Lopez sağlık sorunları yüzünden ayrıldı, Peter Lindrgen de akademik kariyerine ve ailesine daha fazla zaman ayırmak için ayrıldı. Mikael durup dururken gruba darbe yapıp Heritage’i yazmadı.

    Röportaj çok güzel. Fredrik Åkesson gruba gireli kaç yıl olmuş diye düşünüp afalladım. 2008 Unirock’da Mikael sahnedeki grup elemanlarını tanıtırken Fredrik’i tanıtırken bir sürü grupta çalıp turladığı için “band whore” demişti ahah. Baya seviyorum bu adamı bence Mikael’e epey iyi ayak uyduruyor.

    çaksu

    @Furkan Keskin, Şey hatırlıyorum. Deliverance zamanı mı ne, Peter bi kaset dolusu materyal veriyo Mikael’e. Yazığı rifler, hoşuna gideni kullan diyor. Mike’a göre kendisi zorla sevmeye çalışıyor bu işleri. Sonradan Mendez’e dinletiyor, bak şurdan bişey çıkar mı vs diye. Mendez de “Bunlardan bi halt olmaz, sen adamı sevdiğin için oldurmaya çalışıyosun” diyor. Öyle kalıyor hiçbiri kullanılmadan. Sonradan bu konu hakkında hiçbişey konuşmuyolar Peter’la. Ayrılmasını herhaldi o tetikledi diyo Mikael.

    Grupta patronluk yapmasına gelince.. Yapacak tabi yahu. Peter’la yazdığı ilk albümde bile Mikael bişey sunarsa Peter onun üstüne katkı yapmış mesela. Mikael Opeth. Ben olsam aynısını ben de yaparım net. Ben de karaktersizim arkadaşlar bunu böyle bilin. Atarlandım haha.

    çaksu

    @ismail vilehand, Valla sözlerini hatırlamıyorum da benim anladığım güncel metali sevmediği, doğru düzgün metal dinlemediği ve brutal olsun diye brutal şarkı yazmaktan da vazgeçtiği idi. Olur, canı çeker de yapar bi şarkı nolcak. Özellikle konserlerde bu kadar çaldıktan sonra.

    ÖNCÜL

    @ismail vilehand, ahaha ben de yetenek, yüksek ego ve İsveçli olmasından dolayı Zlatan’a benzetiyorum. Hele Zlatan sakal bırakınca daha da benzetmeye başladım.

  7. Ufuk Sönmez says:

    çok güzel röportaj olmuş harbiden, elinize sağlık.

  8. Rashid says:

    Çok güzel bir röportaj olmuş. Elinize sağlık. Tamam Mikaelin kaptan olduğunu biliyorduk ama sanırım daha da fazlasıymış.

  9. Ediz says:

    Harika röportaj ya. Emek verenlerin ellerine sağlık.

  10. Sağ olun. Röportajın ses kaydını da röportajın sonuna ekledik.

  11. Denizz says:

    Çok güzel röportaj olmuş emeğinize sağlık. Herifle telefonda konuşmanızı kıskanmadım değil.

  12. zombikids says:

    röportaj için teşekkürler. elinize sağlık :)

  13. songofthehell says:

    Gençler konser için 1 sahne önü biletine ihtiyacımız var elinde bulunan var mı

  14. deatheist says:

    ”Baya iyi bir albüm.”

    ”Tamam, sağ is viagra generic safe ol, tavsiyen için sağ ol. O albümü yarın dinleyeceğim.”

    bir şey anlatmak istiyor galiba böyle spame can kurban

    Ahmet Saraçoğlu

    @deatheist, ahah, düzelttim sağ ol.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.