# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Tartışma
Grunge kültürü
| 16.02.2015

Seattle’dan sevgilerle.

Huzurlu ve insanlığa yaraşır şekilde geçirmemizi umduğum bir haftadan daha herkese merhaba. Bu hafta, çıktığı dönemden bu yana müzik dünyasında kendine has bir yer edinmiş olan grunge’dan ve grunge kültüründen bahsedelim.

İdeolojik duruşu ile rock ve punk’ın özgün bir birleşimi olması itibarıyla 80’lerden bu yana kitleleri sürükleyen bir tür olan grunge, en parlak ve etkileyici dönemlerini biraz geride bırakmış olsa da kendini hayranları ve az sayıdaki icracısı ile yaşatmaya devam ediyor. Seattle’dan çıkıp tüm dünyanın rock kültürünü derinden etkilemiş olan grunge’ı bir janr olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Grunge’ın günümüzdeki temsilcileri ve grunge’dan etkilenmiş gruplara dair görüşleriniz neler? Yeraltı edebiyatından popüler kültüre ve hatta modaya kadar pek çok alanda izlerini gördüğümüz grunge kültürü hakkında neler düşünüyorsunuz?

Doğayı, canlıları, insanlık onurunu, kadın-erkek eşitliğini anlamak için kendinize bolca zaman ayıracağınız bir hafta diliyorum.

  Yorum alanı

“Grunge kültürü” yazısına 17 yorum var

  1. Grunge ile alakam, MTV Unplugged konser albümü başta olmak üzere bir miktar Nirvana şarkısı ve Pearl Jam’in “Ten”i ile sınırlı.

    Ortaokuldayken en yakın arkadaşlarımdan biri Nirvana’yı baya seviyordu ve onun sayesinde ben de baya bir şarkısını duymuş ve bazı şarkılarını çok sevmiştim. Genelde herkes Smells Like Teen Spirit’i duyup hasta olsa da, ilk dinlemede Lithium ve In Bloom bana daha çekici gelmişti.

    MTV Unplugged’ı sayısız kez dinlediysem de, bugüne dek herhangi bir Nirvana albümünü baştan sona açıp dinlemedim diye hatırlıyorum.

    Pearl Jam’in “Ten”i ise özellikle bir dönem çok fazla dinlediğim bir albümdü. 2008 yılında A.R.O.G.’u yaparken şirketin server’ında başkalarıyla da dinlenebilecek birkaç albüm vardı (Pearl Jam – Ten, QOTSA – Songs For the Deaf ve Therapy? – Troublegum) ve paso onları dinledik. “Ten” tabii ki enfes bir albüm.

    Bunlar dışında, Alice in Chains’in Would?’u, Soundgarden’ın da Black Hole Sun ve Jesus Christ Pose’unu biliyorum.

    Grunge kültürümün sonuna geldiniz.

    ismail vilehand

    @Ahmet Saraçoğlu, yani baya baya Nirvana’nın Nevermind albümünü hiç baştan sona dinlemedin? 78 – 88 arası doğup ve aynı zamanda rock metal dinleyicisi olup, Nevermind albümü almayan ve dinlemeyen nadir adamlardan biri olabilirsin.

    tabii ki bunu türkiye ile sınırlı tutuyorum. benim kuzenlerim, kuzenlerimin arkadaşları, onların benim yaşımdaki kardeşleri, benim yaşıtım olan arkadaşlarımın abileri ablaları, alayı Nirvana manyağıydı ve Nevermind’ın kasedi hepimizde vardı :)

    GiantZillerIndo

    @Ahmet Saraçoğlu, troublegum, depeche mode’un violator’ıyla birlikte, ciddi olarak dinlediğim ilk albüm. dayımın kasetleri arasında o zamanki aklımla yüzüne bakmayacağım bir dolu albümle beraber öylece duruyodu bu ikisi. ten de vardı hatta aralarında. şimdi bile çok az biliyorum o albümü.

    violator konumuzla alakasız elbette ama troublegum’daki kızgınlık dolu bütünlüğü çok az albümde gördüm. muhteşem bir albüm. anneannemin vefat ettiği günün gecesi, sabaha kadar o küçücük odada defalarca dinlediğimi hatırlıyorum. ilginçtir, hala gık demeden çalışıyor iki kaset de. elimdeki tüm kasetler bozuldu bir tek bunlar sağlam.

  2. saw you drown says:

    Mazide kalmış bir müzik. Ama dinlenir mi? Tabii dinlenir. Eski albümleri tabi.

  3. Headmaster says:

    Grunge’ı sevmem ama Alice In Chains’i çok severim ve o gruba neden grunge dendiğini anlayabilmiş değilim. Her şarkısında riff ise riff, solo ise solo. Diğer gruplar öyle değil dümdüz. Ritimler dümdüz. Sololar yok, varsa onlar da düz. Belki de ben rastlamadım bilmiyorum.

    Bu arada Ahmet abi A.R.O.G.’u yaparken demekle neyi kastettin vallahi çok merak ettim :)

    Ahmet Saraçoğlu

    @Headmaster, 2007-2012 arası Sinefekt’te çalıştım. O süre içinde Türkiye’de çekilen filmlerin büyük bir kısmının post prodüksiyonunda çalıştım. A.R.O.G.’daki görsel efektleri, animasyonları da biz yaptık.

    Headmaster

    @Ahmet Saraçoğlu, Vay çok iyiymiş abi sağol yanıtladığın için.

  4. Harun says:

    Grunge deyince aklıma ilk GTA San Andreas’taki Radio X geliyor. :D Biraz da Soundgarden dinlerim. Onun dışında çok bildiğim bir tür değil ama ne zaman bir grunge şarkısı dinlesem verdiği 90′lar hissiyatı hoşuma gidiyor.

  5. Uğur says:

    soundgarden’ın king animal albümü çıktığında rastlamıştım bu yazıya. yazının intro kısmı da gayet derli toplu, okumakta yarar var; http://www.paslanmazkalem.com/soundgarden-king-animal-republic-records-2012

    bir de, alice in chains dinleyelim, dinletelim.

  6. ben akımın sonlarına yarım yamalak yetişebildim ama benden yaşça büyük olanlar daha iyi bilirler, 90larda Nirvana diye bi manyaklık vardı. neredeyse Metallica’ya denk bir popülaritesi vardı bu grubun.

    bana Vulgar Display of Power kasedini vererek şuanda burada olmamı sağlayan ve ömrümün sonuna kadar en sert ne ise onu dinleyecek olmama sebep olan adi kuzenim bu Nirvana’cılıktan manyak ekmek yedi. o dönemler rock/metal dinleyen kızların yüzde 90′ı Nirvana manyağıydı ve şuan ki gibi işler fazla komplike olmadığından dolayı sadece Nirvana dinleyerek kazanova (Johnny Sins) olunabiliniyordu.

    böyle bir neslin kardeşi olarak büyüdüğümden dolayı her ne kadar fanı olmasam da Nirvana’nın her şarkısını ezbere bilirim ve severim. bu yüzden Nirvana’yı çok sevdiğim gruplardan çok daha fazla biliyorum hahaha.

    Soundgarden’ın eski sert dönemlerini çok seviyorum. ki o dönemler sayesinde metal-archives.com’da aratınca Soundgarden çıkıyor.

    birde dünya üzerindeki en büyük Alice in Chains fanlarından biriyim. her ne kadar Layne Staley sonrası dönemi %30 grunge %70 sludge olsa da 1990 yılında grunge akımı başlarken It Ain’t Like That gibi şarkı yapmak o dönem düşünüldüğü vakit Devourment’ın alternatif rock yapması gibi bişey olsa gerek.

    Alice in Chains gelmiş geçmiş en iyi, en büyük, en muhteşem gruplardan biridir. adamları ilk canlı izlediğimde hüngür hüngür ağlamıştım. neyse sustum, yoksa daha 90 paragraf daha Alice in Chains’i övebilirim.

  7. günhan says:

    Herşey MotherLoveBone’la ve AliceInChains’le başladı.

  8. Ufuk Sönmez says:

    lise 2-3 gibi(2001-2002 gibi oluyor) sony walkman’imde az dinlememişimdir nevermind kasetini. o albümden en çok “lounge act” şarkısını severdim. nirvana gerçekten müzik adına değişik bir olgu. bu kadar düz, basit müzik yapıp bu kadar insanı sevdirebilmek insanların akılda kalıcı, kolay melodi-rif isteme yatkınlığıyla mı açıklanabilir, kurt cobain’in hem ses hem de karizma olarak süper olmasıyla mı açıklanabilir bilmiyorum ama virtiözite-ruh tartışmasında nirvana, ruh tarafına başarılı bir şekilde gösterilebilecek gruplardan biri gerçekten.

    bunun haricinde come as you are’ın o başındaki melodisini çalıp şarkıyı söylemek de epey bir zordur.

    nirvana harici gruplardan pearl jam ve alice in chains’i de hiç bilmiyorum, ne cahil adamım lan.

  9. saw you drown says:

    Şüphesiz ki Grunge ruhunun tanrısı olan Kurt Cobain bu ruhun en büyük temsilcisidir. Bir diğer tanrı için; https://www.youtube.com/watch?v=eipuJPgHFZk

  10. GiantZillerIndo says:

    bilinen ve öncü olarak tanıdığımız popüler gruplar haricinde hammerbox, paw, love battery, mudhoney, melvins, gruntrück gibi tam olarak grunge diyemeyeceğimiz, aslında grunge’ın spesifik bir tanımı yok -buna ihtiyacımız da yok, aynı dönemde albümler yapmış gruplardan öteye gitmedim ben de pek. zaten bu grupların bir kısmı hala aktif ve azımsanamayacak kadar da ünlüler memleketlerinde.

  11. Son of moonshine says:

    Öss’ye hazırlanırken çözdüğüm bir türkçe paragraf sorusu vardı. Kaç sene geçmiş hala unutmamışım. Şu mimvalde bir şeyler diyordu : Artık eskisi gibi edebiyat akımları olmuyor(beş hececiler, 2. yeniler vb) Gelecek gibi de görünmüyor. Eskiden 2. yeniler in etkisi 10 yıl sürer bir 5 yılda diğer akım etikisini artırır falan derken aralıksız son temsilcisi yazana kadar filliyatta 20 sene buluyordu etkisi.İnternet vb iletişim araçlarıyla hızlı tüketim, bireyslilik daha ön plana çıktı. Artık nerdeyse herkez başlı başına birer akım.
    Rock müziktede artık yenitürler ortaya çıkmıyor. Enson grunce, nu-metal dan sonra başka bir tür ortaya çıkmadı. Artık herşey daha bireysel. Sanatçının kişisel beğenileri hayal dünyası 1. sırada. Etkileride daha az sürüyor. İster istemez sanatcı müzisyen kendini sürekli yenilemezse ilk bıraktığı tadı, etkiyi sürdüremiyor.Rock müzikte bir kültüre bir topluluğa ait bir müziği yapmak bana her zaman daha çekici gelmiştir. Sevdiğim grupların hepsi öyle mesela. Belki şimdiki gözle bakınca katagorize yapmak daha kolay oluyor.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.