# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
18.11.2013 – HAFTA 51
| 18.11.2013

Üçgen biçiminde birbirimize takacağız.

Merhaba arkadaşlar. Kasım’ı yarıladığımız bu haftayla birlikte, sitenin şu an bu yazıyı okuduğunuz editör yazısı kısmı da dâhil olmak üzere kimi yeni kısımların eklendiği, bazı eski kısımların siteden çıkarıldığı ve köklü bir kadro değişikliği yapıldığı o yenilenmesinden bu yana neredeyse bir yılı devirmiş bulunuyoruz. Site çok uzak olmayan bir gelecekte tekrardan yenilenecek, ama o yenilenme biraz daha büyük çaplı olabilir. Bekleyelim görelim. Site yazarları bu aralar çok yoğun olduklarından, site yazarlarının yazılarını bir süre daha sıklıkla göremeyebilirsiniz. Ne mutlu ki sizler varsınız ve hiç durmaksınız konuk yazılar göndermeye devam ediyorsunuz. PA sizin sayenizde bir an olsun sekteye uğramadan düzenini sürdürmeye devam ediyor.

Bu haftaki konularda alfabetik olarak gidelim.

ALCEST’in son albümüyle duygusal bir ibişe dönüşen bünyem, “Shelter“ı delicesine bekleyedursun, albümdeki İngilizce varlığını görmemle birlikte “Yaaaa, yaaaa” diye iğrenç birisine dönüşmem bir oldu. Neden, çünkü çeşitli ortamlarda ALCEST’in büyümek adına İngilizce’ye de bulaşması gerektiğini söyleyip duruyordum. Bence mantıklı bir karar ve sonuç elbette ki çok güzel olacaktır. Neden? Çünkü Nej.

AMON AMARTH gibi her şeyini Viking konseptine ve Kuzey mitolojisine dayayan bir grubun, yeni şarkı sözü videosundaki 3D amatörlüğü cidden tadımı kaçırdı. Loke nere, 3dMax nere? Odin nere, Autodesk Maya nere? Nasıl böyle gereksiz bir şeyde karar kılmışlar anlamak zor. Belki de Metal Blade’in bok yemesidir, bilemiyorum.

Martin Lopez’in yer aldığı eski projelerden FIFTH TO INFINITY tarafından yayınlanan iki şarkı da çok hoş bence. Yeni albümlerini merakla bekliyorum. Çıkar çıkmaz dileyip yazasım var.

Ailemizin öcüleri GHOST, Dave Grohl prodüksiyonuyla çıkan yeni cover EP’siyle üretkenliklerini bir kez daha gösterdiler. EP’de özellikle ARMY OF LOVERS cover’lanmış olması pek tatlı. MTV Türkiye’ye ilk geldiğinde hiç durmadan çalınan bu acayip şarkıyı neredeyse 25 sene sonra GHOST’tan dinliyor olmak baya tatlı geldi.

ICED EARTH sevmiyorum evet. Elbet sevdiğim şarkıları var, ancak nedense bir türlü ısınamadığım bir grup. Zamanında “metal seven ICED EARTH de sever”, “herkesin sevdiği bir grubu nasıl sevmezsin?” türünde tepkiler almışlığım da var, ancak bu tarz bir yaklaşım baya deli saçması olduğu için sadece “sevmiyorum” demekle yetineyim.

Grubun yeni albümündeki 3 konuk vokalist konusuna gelirsek, Hansi’nin ICED EARTH’le olan ilişkileri zaten malum; VOLBEAT’ten Michael Poulsen de kısa süre önce ICED EARTH’le turladığına göre, bu iş birliği de gayet normal, SYMPHONY X’ten Russell Allen da bonus olarak pek güzel bir seçim, herhalde ortaya hoş şeyler çıkacaktır. Ancak ICED EARTH de tıpkı MEGADETH gibi albüm olayını özellikle son yıllarda fabrikasyona bağladığından, albüme dair herhangi bir duygu beslemiyorum.

MANOWAR’un Türkiye’ye gelecek olmasına sevindim. Neden, çünkü MANOWAR başka bir şeydir. MANOWAR sadece yansıttığı ve yansıtıldığı kadar çelik, zafer, kan, güç değildir; çok daha fazlasıdır. Ama bunun herkese anlatılamayacağını da gayet iyi bildiğimden, MANOWAR’u benim gibi 20 sene ve üzeri süredir dinleyen insanların neden bahsettiğimi anlayacaklarını düşündüğümü söylemekle yetiniyorum. Konseri dayımla birlikte izlemeyi umut ediyorum.

MESHUGGAH’ya tapan, ancak en çok da “Destroy Erase Improve“, “Chaosphere” ikilisi ile seven bir kişi olarak, grubun “Koloss“la seçtiği yola hasta olmadığımı burada çeşitli yerlerde belirtmiştim. Grubun bir sonraki adımı nasıl olacak bilmiyorum ama eğer “obZen” ile “Koloss” arası bir yerlerde devam edeceklerse… Etmesinler lan. :( “Corridor of Chameleons” gibi yapsınlar, “Beneath” gibi yapsınlar…

NACHTMYSTIUM’un dağılma olayı iiçn “yhaaağğğ….!!!! :((((” demiyorum. Blake’in hayatını ele geçirdiğini söylediği uyuşturucudan, NACHTMYSTIUM var oldukça kurtulamayacağını belirtmesi dolayısıyla, verdiği karara saygı gösterilmeli. Zira empati kurulacak bir konu değil. Aramızda “Abi ben de 7-8 sene eroin kullandım, baya kötü oluyo. Yazık adama, müziği bıraksın bence de” diyecek birileri var mı bilmiyorum ama, genel olarak böyle bir durumda, uyuşturucudan kurtulmak isteyen kişi ne diyorsa, kaçışını, çıkışını neyde görüyorsa o şekilde davranması gerekir herhalde. O yüzden “en iyisini bilirsin Bleyk” diyor, bu bahsi kapatıyorum.

Evet, bu haftalık da bu kadar. Haftaya çok ilginç bir şey yapacağız. Üçgen biçiminde birbirimize takacağız. Ben Bahadır’a takacağım, Bahadır Bircan’a takacak, Bircan da bana takacak ve gazeteler için haber niteliğinde olan bir şey çıkacak. O zamana kadar her an tetikte olun, uyur gibi yapıp uyumayın, size sunulan yemekleri yer gibi yapıp peçetede biriktirin, size yardım etmek isteyen biri olursa hemen koşarak kaçın, böyle acayip bi insan olup çıkın.

  Yorum alanı

“18.11.2013 – HAFTA 51” yazısına 4 yorum var

  1. Ufuk Sönmez says:

    eline sağlık öncelikle, gene her zamanki gibi keyifliydi.

    meshuggah konusunda tam anlamıyla zıt yerlerde duruyoruz diyebilirim. benim nedense ilk dönemlerdeki thrash metale yakın sound’un aksine son 3 albümdeki gitar sound’u hoşuma gidiyor. catch 33′ten bu yanaki obzen-koloss çizgisine hastayım. ha belki destroy, chaosphere dönemi daha çılgınca, daha manyak olabilir, ama sanki koloss benim en beğendiğim meshuggah işi oldu. tabii tüm şarkıları 5 milyar ışık yılı kere dinlediğim için pek de bişey hissedemiyorum dinlerken artık ama son dönemlerdeki 8 telli djent sound’u iyidir diyorum.

    alcest’teki ruha karşı duyarsız olmak mümkün diil. huzurlu mu hüzünlü mü diye hep konuşulur, bende bıraktığı etki kesinlikle huzur ve pozitif hisler.

    manowar’dan ziyade the aristocrats’ın 18 mart’la 10 nisan arası bi tarihte türkiye’ye gelecek olmalarına sevindim. guthrie govan’ı dünya gözüyle görmeyi çok istiyorum.

  2. Cattle Bilmemne says:

    Meshuggah konusunda ben de Ufuk arkadaşımıza katılıyorum, catch 33 hayatım boyunca dinlediğim en iyi metal albümlerinden biri olabilir hatta, zaten Meshuggah’ı Meshuggah yapan şeyde ilk dönemdeki teknik thrash soundundan ziyade şu an sahip olduğu djent soundu bana kalırsa. Ghost ise yeni dönemin King Diamond’u olma konusunda hızla ilerliyor, hem tarz hemde müzikal olarak, yolları açık olsun. Bu arada Ahmet abi, şu ‘sevdiğin’ Iced Earth şarkıları hangileri, belkide sen yüzeysel dinlemişsindir sevmediğin için, haşa gerçi. :)

    Ahmet Saraçoğlu

    @Cattle Bilmemne, ilk aklıma gelen A Question of Heaven. Fazla şarkı ismi de bilmiyorum ama en az 30-40 şarkısını dinlemişimdir ve ısınamıyorum. Çok benzer geliyor birçok parçası.

    Cattle Bilmemne

    @Ahmet Saraçoğlu, A Question For Heaven cevabını beklemiyordum ne yalan söyleyeyim, koro tadında vokalleri, orta tempoya sahip epik yanı daha çok hoşuna gidiyorsa Night of the Stormrider alümünün Barlow ile kaydedilmiş versiyonunu gayet de sevebilirsin bence, yok ben ays4ün ‘çıkı çıkı’ rifflerini sevmiyorum diyorsan seni Dystopia’ya alabiliriz abi. :)

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.