# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
MISERY INDEX
20.10.2013

Güzel günler göreceğiz.

Bu hafta iyice sert sulara doğru yüzüyor ve death metal/grindcore kırması müzikleriyle konserlerde boyun kıran, insanın kan dolaşımını hızlandıran ABD’li grup MISERY INDEX’i konuk ediyoruz. Eski DYING FETUS basçısı/vokalisti ve aynı zamanda da MISERY INDEX’in kurucusu olan Jason Netherton’la gruba dair epey bir şeyi masaya yatırdık. Size de okuması ve MISERY INDEX seven arkadaşlarınıza “Bak Pasifagresif’te MISERY INDEX röportajı var” demesi kaldı.

Selam Jason, röportaj teklifimizi kabul ettiğin için teşekkürler. Umarız o taraflarda her şey yolundadır. Bu aralar MISERY INDEX’te neler oluyor? Son zamanlarda nelerle meşguldünüz?

Yeni şarkıların yazım aşamasını tamamlıyoruz. 2-3 senedir demo olarak yeni şeyler kaydediyorduk ve yeni albümle birlikte hepsi en iyi şekilde sonuçlanacak. Bu sene Kasım ve Aralık aylarında kayıtları yapacağız.

Yeni albümle ilgili neler söyleyebilirsiniz? Geçtiğimiz Mayıs sonlarında yeni materyallerin demolarını alıyordunuz. “Heirs to Thievery” ile kıyaslarsak göze çarpan farklılıklar neler?

Birçok yönüyle hâlâ MISERY INDEX. Ama yeni bir gitaristimiz var, Darin Morris. Kendisi şarkı yazımlarında ve sololarda katkıda bulunuyor. Yani bu açıdan bir farklılık var. Müzik biraz daha epik. Biraz daha akla kazınacak cinsten. Ve kesinlikle zaman zaman daha melodik ve karanlık hissettiren bir yönü var. Ama bu sadece benim düşüncem… Söylemek zor, çünkü en sonda nasıl bir hissiyatın ortaya çıkacağını büyük oranda kayıt aşaması belirleyecek. Yavaş ve emin adımlarla ilerliyoruz, hep birlikte göreceğiz.

Son Avrupa turneniz nasıl geçti? En çok beğendiğiniz şehirler hangileri? Seyirciden aldığınız tepkiler hangi şarkılarda en iyiydi?

Fransa’daki Hellfest’e kadar 10 günlük kısa bir tur yaptık ve o dönemde bazı kulüplerde çaldık, bir de Hollanda’daki bir festivalde. Gerçekten çok keyifliydi, Fransa’daki konserler çok güzeldi, Zürih’de Carnal Decay ile, Almanya ve İsviçre’de Krisiun ile keyifli konserler verdik. Black Sites ve Thrown Into the Sun’ı ilk defa bu turnemizde çaldık, bu yüzden uzun süredir bekleyişte olan hayranlarımız için güzel sürprizler oldu.

“Heirs of Thievery”de death metal ve grindcore arasında mükemmel bir karışım vardı. “Traitors”da ise ilk 5 şarkı death metal gibi ve geriye kalanlarda ise daha ziyade grindcore havası var. “Heirs of Thievery”de bu türleri bilinçli olarak mı karıştırdınız? Yeni albümde de benzer bir yaklaşım mı beklemeliyiz? (Soru: Zafer TUNABOYLU)

Evet sanırım bunun hakkında özel olarak düşünmüyoruz, müzik yazarken “grindcore” ya da “death metal” yazmak için harekete geçmiyoruz… Bu daha çok yazım sürecinde kişisel olarak ortaya ne çıktığı ile alakalı… Hepimiz, bütün grup üyeleri beste yapıyor, dolayısıyla hepimizin katkıları var ve besteler herkesin değişik zevklerini yansıtıyor. Ben grind’dan daha çok death metal grubu olduğumuzu düşünüyorum, fakat birçok yönden her iki türü de kucaklıyoruz, mesela grindcore blast beat kalıpları ve sözleri gibi. Yani güzel bir karışım… Eski Earache albümleri tarzında.

son albümden “The Spectator” albümün geri kalanına göre biraz daha akılda kalıcı olması amaçlanarak yazılmış bir şarkı. Yeni albümde de bu tarz şarkılar görecek miyiz? (Soru: Zafer TUNABOYLU)

Her zaman en az bir tane dümdüz “punk” tarzı bir şarkı yapmaya çalışıyoruz ve genelde en az 1 ya da 2 tane yazıyoruz… Bu zevklerimizin bir başka yansıması, ben hardcore, crust ve punk’ı çok seviyorum. Yeni albümde bu havada en az bir şarkı olduğunu biliyorum… Yani sıfır blast beat, büyük bir nakarat vs. Bunları seviyoruz, epey eğlenceli.

Dünya size konuşulacak bir sürü şey sunuyor. Sözleri yazarken nasıl bir süreçten geçiyorsunuz? Bir şey okur veya izlerken “Bunun hakkında bir şeyler yazacağım.” deyip, notlar mı alıyorsunuz? Bir sonraki albümde bazı spesifik olaylar ile ilgili sözler olacak mı, yoksa “dünyadaki sorunlar” tarzı bir tema mı işlenecek?

İyi bir soru. Zamanlaması da iyi, çünkü tam da bu aralar bu konuyu düşünmeye başlamıştım. Geçmişte, eleştirmek istediğimiz bir dizi belirli konu vardı, ABD tarihinin üzerine çökmek (“Heirs to Thievery”) veya CIA’in olağandışı hükümleri (“Black Sites”) gibi. Fakat yeni albümde daha ileri bir seviyeye gelmek için, daha felsefi, içe bakan, kişisel ve yansıtıcı sözler olacak. Edebiyattan daha fazla yararlanmaya başladım, hatta albümde 5 parçalık bir konsept çalışmamız bile olabilir. Biraz daha karanlık bir yapıda olan müziğe atıf yapacağı için, sözler de bununla uyumlu olacak.

Suriye’deki olaylar ile ilgili ne düşünüyorsunuz? ABD hükümetinin Orta Doğu’daki olaylarda birtakım “hassiyetleri” nedeniyle işe karışması sizi sinirlendiriyor mu?

ABD hükümetinin müdahalesi/desteği olsun veya olmasın, dünya medyasının önünde bunca şiddet ve katliamın çok “normal” bir şekilde yaşanması ve dünyanın bu insanlara yardım etme veya harekete geçme kapasitesinin olmaması çok üzücü. Yardım etmek veya saldırmak, ABD’nin pozisyonuna dâhil bir şey değil. ABD’nin bir yardım sağlaması gerçekten mümkün değil, çünkü emperyalist bir ülke olarak görülüyor ve bu tip hareketlerin (Irak vs. nedeniyle) dünya gözünde hiçbir inandırıcılığı yok. Fakat bu, durumu değiştirmiyor. Çok karışık bir durum ve şu an mevcut olan ittifaklarla ilgili yeterli bilgim yok. Bu tam bir trajedi… Keşke bu gibi bölgelerdeki insanlara yardım etmek için daha uluslararası bir çaba gösterilebilseydi. En azından Kızılhaç, Kızılay, Sınırları Olmayan Doktorlar ve Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlar ve bu gibi zamanlarda her şeyden daha fazla desteklenmeliler.

Frank Mullen’ın son turnede SUFFOCATION’la sahneye çıkamayacağı belli olduktan sonra John Gallagher gruba destek olmuştu ve izlediğim videolardan gördüğüm kadarıyla elinde bir gitar olmadan şarkı söylerken oldukça zorlanıyor gibi görünüyordu haha. Sen hiç böyle bir tecrübe yaşadın mı? Yani gitarın olmadan şarkı söyledin mi? Kollarınla ne yapacağına karar vermek oldukça zor olsa gerek.

Evet, John’la bunun hakkında konuştuk ve gerçekten de ilginç bir durum… Başka bir gruba konuk olarak sahneye çıktığımda (Mesela geçen sene Maryland Death Fest’deki NASUM konseri) oldukça garip hissediyorum, mikrofonun kablosunu elime alıyor, ya da air-drum çalıyorum, bu çok garip…Hiç hoşuma gitmiyor bu durum… Ayrıca John “Frank gibi” olmak istemediğini söylemişti ve yalnızca işini yaparak bir çeşit epik sahne şovuna filan imza atmak istemediğini söylemişti. Gerçi zaten Frank bu konuda yarışılabilecek birisi değil.

John’dan söz açılmışken, DYING FETUS şu anki turnesinde “Destroy the Opposition” albümünden hiç şarkı çalmıyor, üstelik de grubun en çok sevilen albümlerinden biri olmasına rağmen. Sence bunun sebebi ne? “Killing on Adrenaline”den çalıyorlar ama “Destroy the Opposition”ı atlıyorlar. Sebebini biliyor musun?

Yeni şarkılara odaklanıp işleri daha “taze” bir kıvamda tutmak istediğini söylemişti. Sürekli turluyorlar, o yüzden “Praise the Lord’u bir daha asla duyamacaksınız” gibi bir şey söz konusu değil tabii ki. Yalnızca konserlerinde neler çalınacağının önceden tahmin edilememesini ve heyecan uyandırmasını istiyorlar bence.

Günümüz gruplarından favori brutal vokalistlerinden birkaçını sayabilir misin? Bugünlerde karakteristik bir böğürtüsü olan vokalist bulmak oldukça zor gözüküyor.

Yeni gruplardan… Hmm, gerçekten de zor, çünkü old-school death metalle büyüdüysen o zamanlar hepsi yeni ve farklı geliyordu. Ama bir şey ancak bir kere yeni olabiliyor, bu yüzden şimdi “taze” olmak epey zor. Yine de oldukça güçlü vokalistler var, örneğin Türkiye’de DECAYING PURITY’nin vokalisti Serkan var, derin ama karakteristik bir ses. Yeni old-school İsveçli death metal gruplarından sevdiklerim var; örneğin MIASMAL, ENTRAILS ve TRIBULATION’ın vokalleri. CATTLE DECAPITATION’ın vokalisti Travis’i de beğeniyorum, çok dinamik ve güçlü.

Turlayan bir müzisyen olarak sürekli metal müziğe maruz kalıyorsun. O yüzden evde veya arabanda neler dinlediğini merak ediyorum. Turne dışında dinlediğin metal ve eğer varsa metal olmayan şeyler neler?

Tabii ki, metal olmayan çok şey dinliyorum. BAND OF HORSES’ı, PJ Harvey’i seviyorum. 70′ler Almanya’sından ELOY gibi şeyler, Frank Zappa, FUDGE TUNNEL ve THE GATHERING gibi 90′lar müzikleri. BAD RELIGION, TERROR, PLACEBO ve AC/DC de seviyorum… Çok şey var gerçekten. THE DEVILS BLOOD gibi yeni okült rock gruplarını da seviyorum.

Grup dışında günlük çalıştığınız işler var mı? Turlamaktan ve müzik yapmaktan başka neler yapıyorsunuz?

Şu anda doktoramı yapıyorum ve Kanada’da bir üniversitede ders veriyorum. Diğer gitaristimiz Mark yüksek lisans yapıyor ve Missouri’de çalışıyor. Gitaristimiz Darin’in ev restorasyonuyla ilgili kendi işi var. Adam ise tam zamanlı davulcu (PIG DESTROYER ve diğer bazı gruplarda) ve aynı zamanda düşük gerilim elektrik teknisyeni.

2013′te çıkan albümlerden favorilerin neler?

CARCASS – Surgical Steel
GORGUTS – Colored Sands
KEN MODE –Entrench
TRIBULATION – Formulas of Death
DENOUNCEMENT PYRE – Almighty Arcanum.

Son sorumuza geldik. Geleneksel sorumuz olarak, röportajın manşetine koymamız için bize ilgi çekici bir manşet cümlesi söyler misin?

Güzel günler göreceğiz.

Zaman ayırdığın için çok teşekkürler Jason, yeni albüm işlerinde iyi şanslar ve umarım sizi tekrardan Türkiye’de görürüz.

Sağ ol dostum! Kendinize iyi bakın!

Röportaj
Ahmet Saraçoğlu
Zafer Tunaboylu (konuk)
Tercüme
Pasifagresif

etiketler:
  Yorum alanı

“MISERY INDEX” yazısına 8 yorum var

  1. kenibıl says:

    2014′te yeni albümleri geliyor. yine ne karımız kalacak ne kızımız, yıkıp geçecekler…

  2. ozgur says:

    Adamlar kültürlü çıktı Rıza baba, merkeze dönüyoruz.

  3. patognomonic says:

    Bu adami çok seviyorum lan.

  4. Lefthandpath says:

    tribulation – Formulas of Death kesinlikle senenin en iyilerinden. jason’ın da bunu farketmesi beni ayrıca sevindirdi. watain’in son albümünden sonra ilaç gibi geldi.

    aaa

    @Lefthandpath, Tribulation canmış cidden ya, Watain tadımı tuzumu kaçırmıştı bu baya iyi geldi.

  5. Exorsexist says:

    jason’a bak lan doktora yapıyormuş, üniversitede lekça filan. Jason’ı söz yazarı olarak zaten çok beğeniyordum, iyice hayran oldum. ayrıca Decaying purity’i bilip dinlemesi hatta serkan’ın vokallerini beğenmesi sevindirici.
    Sparky’nin neden gönderildiğini neden sormadınız? :<

    Siouxie

    @Exorsexist, Sparky gönderilmedi, kendi isteğiyle ayrıldı… Uzun ve yorucu turların, tur yolculuklarının eklemlerinde ciddi ağrılar oluşturması ayrılığının tuzu biberi oldu… Lokal bazda hala müzikle uğraşıyor, Jason ile baya iyi arkadaşlar… Adam biramı içerim, Caps maçlarını izlerim, DC’de kafa dağıtırım modunda… Darin’ın katkısı MI’i daha da şahlandıracak bence…

    Exorsexist

    @Siouxie, Sparky ile ahbaplığınız uzun yıllara dayanıyor galiba?
    Darin’in katkısının o denli iyi olacağını sanmam. Kendisini Criminal element’ten tanıyoruz. Ve çok über alles olmadığı ortada.

    Şöyle bir haber var: Jade simonetto -en sevmediğim davulculardan- Hate ETernal’dan ayrılmış ve yerine gelen kişi ADAM -en sevdiğim davulculardan biri – JARVIS!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
    Tabii kalıcı değil galiba şimdilik.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.