# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
GÖKBÖRİ
12.08.2013

“Rakı balık yapalım!”

Bu haftaki konuğumuz, New York’da yaşayan Emre Balık tarafından kurulan ve sonradan DAYLIGHT DIES davulcusu Jesse Haff’ın da katılımıyla ilk albümü “Balbal”ı Şubat sonunda çıkaran thrash/black metal grubu GÖKBÖRİ. Vokalist, gitarist ve ana besteci Emre ile GÖKBÖRİ’nin dünü, bugünü ve geleceğini, Türk kültürü ve mitolojisinden nasıl beslendiklerini, ABD’de müzik yapan, hem de metal yapan bir Türk’ün neler yaşadığını ve daha pek çok şeyi konuştuk.

Merhaba Emre. Umarız o taraflarda her şey yolundadır diyor, sorulara geçiyoruz.

Grubu ilk kez duyacak dinleyiciler için GÖKBÖRİ’nin geçmişi ve bugününden biraz bahseder misiniz?

GÖKBÖRİ 2007′de kuruldu. 2009′da Jesse Haff’ın (DAYLIGHT DIES) davulcu olarak katılmasına kadar tek başıma parça yazımı ile meşguldüm. 2011’in Temmuz ayında “Balbal”ın kayıtlarına girdik. Albümün çıkışından kısa bir süre sonra da (Nisan 2013) Koray Önder gruba basçı olarak katıldı. Şu sıralar ise ikinci albüm üzerinde çalışmaktayız.

Yaptığınız müziği nasıl tarif edersiniz? Hangi duygulara hitap eden bir müzik yaptığınızı düşünüyorsunuz?

Metal. Nokta. Bir sanatçı için bence işin iki boyutu vardır: birincisi sanatçının kendi duyguları, ki bu özeldir ve genelde saklı kalmayı ister; diğeri ise dinleyicinin eserden aldığı haz ve eserin onda uyandırdığı duygulardır. Müziğin her bireyde farklı farklı duygulara hitap ettiği bilinen bir gerçektir. O açıdan burada belli kavramlar saymak yerine şunu söyleyebilirim: GÖKBÖRİ kalplerde kıvılcım yaratma çabasındadır.

New York’ta yerleşik olarak mı yaşıyorsunuz, hep orada mı kalacaksınız, biraz bahsederseniz seviniriz.

11 yılı aşkın bir süreden beri burada yaşıyorum. Hep burada kalmayacağım ancak şu an için buralardan göç ile ilgili kesin bir tarih yok (ya da var ama sürpriz. Gulyabani diye birşey yoktur ama olabilir de HA HA). Zevkle yaptığım bir mesleğim var ve herşeyden önce ikinci Gökböri albümünü kaydetmemiz gerekiyor.

GÖKBÖRİ ismini seçmenizdeki sebep neydi? Bu isim, duyan birine ne ifade etmeli?

Mustafa Kemal Atatürk bu adı seçmemdeki en büyük esin kaynağıdır. Gökböri motifinin Türk Mitolojisi’ndeki önemli konumu, adın Türkçe olması ve buna karşın Türkçe bilmeyen bir kişi tarafından zorlanmadan söylenebilmesi diğer nedenler diyebilirim. Hımm… Ana dili İngilizce olanlar için belki biraz zor olabilir.

Grup logosunun alt tarafındaki kanlı bıçak gibi duran şeyleri anlayabiliyorum, peki üst taraftaki kanatlar Türk kültüründeki herhangi bir şeyi sembolize ediyor mu?

Grubun logosunu DAYLIGHT DIES’ın ilk vokalisti Guthrie Iddings yaptı. Ondan logoyla ilgili iki tema üzerinde durmasını istemiştim: Orkun abecesi ile kurt figürü. O kulaklar kurda ait anlayacağın. Bıçaklar da kurdun çene kısmının ana hatlarını gösteriyor.

Albümde Divânu Lügatit Türk’ten yapılan “Kök temür kerü turmas” gibi alıntılar var. Söz yazımı için önceden bilgi sahibi miydiniz, yoksa bir araştırma safhası yaşadınız mı?

Türk tarihi ve mitolojisi ile Türk dili uzun zamandan beri ilgilendiğim konular. GÖKBÖRİ’nin kurulmasındaki ana nedenlerden biri de aslında bununla bağlantılıdır: yukarda sözünü ettiğim konuları müzikal birikimimle beraber bir potada eritme arayışı. Bir diğer neden de tabii ki bitmeyen bir şekilde metal yapma arzusu. Doğal olarak söz yazım aşamasında araştırma yapsam da (özellikle eski atasözleri konularında), kullandığım kaynaklar çoğunlukla kitaplığımdaki kitaplardı. Demek isteğim, zaten o kaynakları ya okumuştum ya da okumayı planlıyordum.

En çok ilginizi çeken, en çok beslendiğiniz Türk destanı veya o destan içerisindeki belli bir kısım hangisi, neden?

“Balbal”da etkilerine rastlanmasa bile cevabım Oğuz Destanı olacaktır (Uygurca olanı). Bu destanda Türk mitolojisinin en güçlü temaları bir aradadır: boz (gök) yeleli kurdun yol göstermesi; ay ışığından gebe kalma durumu; Oğuz-Han’ın Gök ve Yer-Su’yun kızlarıyla evlenmesi ve buradan gelen soylar, vb. Gökten düşen kızdan Gün, Ay ve Yıldız-Han’ların; ağaç kavuğundan Dağ-Han’ın doğması ve bunların Büyük-Kosmos ile Küçük-Kosmos ile ilişkisi, Türk evren, uzay, yer yüzü düşünce tarzını açıklaması açısından üzerinde dikkatle durulması gereken konulardır. Bence Oğuz Destanı dünya mitolojisinde de, yaratıcılık ve içerik zenginliği bakımından da en üst kısımlardadır.

ABD dinleyicisinin albüme tepkileri ne yönde? “Balbal”ın farklı bir kültür içinden çıkmış olması ilgilerini çekiyor mu?

Yeraltı piyasasında yavaş yavaş tanınmaya başladık ancak hızlı ilerleyen bir süreç olduğunu söyleyemem. Konser veriyor olmamamız tabii ki bunda büyük bir etken.
Tepkiler genelde çok olumlu. İster inan ister inanma; grubun isminin ve sözlerin İngilizce dışında bir dil olması insanların ilgisini ilk çeken noktalar.

DAYLIGHT DIES’la olan tanışıklığınız nasıl oldu? Gruptan birkaç kişiyle faklı şekillerde çalıştınız, çalışıyorsunuz, biraz bahseder misiniz? DAYLIGHT DIES müziğini seviyor musunuz?

Jesse ile NY’de tanıştık ve her şeyden önce çok iyi arkadaş olduk. GÖKBÖRİ demolarını dinledikten kısa bir süre sonra da gruba davulcu olarak katılma teklfimi kabul etti. Logoyu yapan Guthrie ve “Balbal”ın miksajını yapan DAYLIGHT DIES’ın basçısı Egan O’Rourke’la çalışmamız tabii ki Jesse sayesinde oldu. Bu arada geçen sene yılbaşında Jesse ile, DAYLIGHT DIES’ın memleketi Kuzey Karolina’ya gittim ve grubun diğer elemanlarıyla tanıştım. GÖKBÖRİ-DAYLIGHT DIES kardeşliğinin alkolle de pekiştiğini söyleyebilirim. DAYLIGHT DIES’ın yaptığı müzik biçimi pek bana göre olmasa da son albümleri “A Frail Becoming“i çok başarılı buluyorum. Bence albüm beste, düzenleme ve miksaj açısından, DAYLIGHT DIES’ın ait olduğu ligde en tepe noktalardadır.

Türkiye’de bu isimle müzik yapsanız, pek çok insan daha müziğinizi dinlemeden, sözlerinizi okumadan sizi belli şekillerde yaftalayabilir. Bu konudaki görüşleriniz neler? Her albümünde aynı destanın bir parçasını işleyen İskandinav gruplar yüceltilirken, aynı şeyi bir Türk grubu yapsa neden ilk bakış açısı olumsuz taraftan yöneltiliyor?

Açıkçası bu şaşırtıcı olmaz (-dı) çünkü Türkiye’de insanlar çoğu zaman bir kişiyi, bir görüşü ya da bir düşünceyi tam anlamadan çok kolay etiketlendirebiliyorlar. Sorunun yanıtı sorunun içinde saklı aslında: ”Daha müziğimizi dinlemeden, sözlerimizi okumadan bizi belli şekillerde yaftalayabilenlerle” ne işimiz olabilir ki? Sorunun ikinci kısmında geçen ‘olumsuz bakış’ açısı ile ne demek istediğini pek anlamadım. Şunu söyleyebilirim ki; tarihimizi yeteri kadar derinlemesine bilmiyoruz, burası kesin. Bu, ”etiketlendirme” durumunla birleştiğinde sözünü ettiğin olumsuz bakış açısını doğuruyor olabilir.

Türkiye’deki pek çok dinleyici, bu toprakların geçmişini ve mitolojisini hakkını vererek işleyebilen bir grubun halen çıkmadığını, böyle bir albümün henüz yapılamadığını düşünüyor. Bir seyler yapmaya çalışanlar da hep aynı kalıplara, aynı Anadolu ezgilerine, doğu motiflerine sıkışmış gibi görünüyor. Sizce bu durumun sebebi nedir? Hem buralardan olup, hem de insanları heyecanlandıracak bir şeyler yapmak sizce nasıl mümkün olur?

İşte GÖKBÖRİ’nin başlamasındaki nedenlerden biri! Bu boşluğu doldurma çabası… Bir önceki sorunun yanıtında dediğim gibi bu, bence toplumumuzun tarih bilgisinin çok sınırlı olmasından kaynaklanıyor. Örneğin; İslamiyet öncesi Türk Devletleri, Türk mitolojisi, şamanizm/Gök-Tanrı inanç sistemi gibi konular hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz?

PAGAN ne alemde? Faaliyetleri durdu mu, yoksa gelecekte yeni bir albüm çıkaracak mı?

Bundan birkaç yıl önce Arda ile yeni parça yazma girişimlerimiz oldu ancak pek bir şey çıktığını söyleyemem. Ben GÖKBÖRİ ile, o da Japonya’da yaptığı müzik ile meşguldü. Gelecekte bir albüm çalışması zor olsa da imkansız değil tabii.

ABD ve Türkiye’yi metal konusunda karşılaştırmak herhalde çok abes olur, ama iki ülkede de müzik yapan biri olarak sizce en Türkiye’de eksik olan veya daha iyi yapılması gereken şeyler neler?

Tesis yok abi, tesis HA HA

Konserlere ikinci albümden sonra başlamayı planladığınzı biliyorum. Peki ikinci albüme dair herhangi bir çalışma var mı?

İkinci albüm üzerinde çalışmaya çoktan başladık. Bestesi ve düzenlemesi bitmiş 4; üzerinde çalışılmayı bekleyen 4-5 parçamız var. Kapak fikir olarak az çok belli ve tabii ki Dilek Baykara ile çalışacağız.

Kapağı çizen Dilek Baykara da ABD’de yaşıyor. Onunla tanışıklığınız nereden geliyor?

Koray yaptığı çalışmaları bir rastlantı sonucu İnternette görmüş. Bana gösterdi ve ben gördüğüm an gerçekten çok etkilendim. Albümün kapağını Dilek’in yapmasına o an karar verdik aslında. Birgün iyi bir arkadaşım olan, NATUR’dan Tooth ile buluşmaya Saint Vitus’a gittiğimde, Dilek’in o akşam orada olduğunu; ortak arkadaşımızın da Tooth olduğunu fark ettim. Gerisi belli… Kendisi çok yetenekli bir sanatçı ve burada birçok grubun kapak ve posterlerini yaptı. Dilek’le geçen hafta konuştuğumda WATAIN grubunun, ondan tişört tasarlamasını istediğini söyledi (Al sana paparazzi tadında haber).

Şirket konusunda durum nedir? Kendi imkânlarınızla devam etme amacında mısınız yoksa arayışlar var mı?

Yeni bir arayış yok. Bizim bir şirketimiz var aslında: BUZ. Çok iyi bir teklif almazsak, bir sonraki albüm de BUZ’dan çıkacak.

ABD’li gruplardan en sevdikleriniz, birlikte konser vermek isteyecekleriniz hangileri?

Eski yeni, önem sırası olmadan: DIO, METAL CHURCH, NATUR, MIDNIGHT, GATES OF SLUMBER, PENTAGRAM, MANILLA ROAD, PILGRIM, HOUR OF 13, POSSESSED, HIRAX, MASTER, AGENT STEEL, DANZIG, vb.

Türk metal piyasasını takip edebiliyor musun? Edebiliyorsan son yıllarda bir canlanma görüyor musun, yoksa aynı tas aynı hamam mı?

Pek takip ettiğim söylenemese de geçen sene UÇK GRIND konserine gittiğimde -ki yaptığı müzikleri ve duruşlarını çok severim (Esenlikler Levent ile Tanju!)- EPISODE 13′i görme şansım oldu. Performanslarını ve yaptıkları müziği çok beğenmiştim. Piyasa konusu hakkında yorum yapmam pek doğru olmaz çünkü 10 yılı aşkın bir süreden beri oralardan uzağım. Ancak her zaman derim (hatta ara ara buralarda da konusu geçtiğinde gururlanarak söylerim): dünyanın ilk kadın black metal grubu bizden çıkmadır! (EBONSIGHT)

Bu taraflara dair özlediğiniz şeyler neler? Gerçi New York’ta aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuzdur, ama yine de arada aklınızdan geçen bir şeyler oluyordur.

NY’de aradığım herşeyi bulamıyorum. En çok özlediklerim Boğaz (ve tabii ki rakı balık); yemekler (annemin yemekleri özellikle); insanların görgü kurallarına uyması; sağduyu; ailem ve arkadaşlarım.

Son sorumuza geldik. Geleneksel sorumuz olarak, röportajın manşetine koymamız için bize ilgi çekici bir manşet cümlesi söyler misiniz?

30 Ağustos’ta İstanbul’dayım. Rakı balık yapalım!

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Umarız her şey istediğiniz gibi gider. Son olarak söylemek istediklerinizi alalım.

Bize vermiş olduğun bu röportaj olanağı ve özenle hazırlanmış soruların için çok sağol, Ahmet. İlgilenenler “Balbal”ı Türkiye’de Hammer Müzik‘ten, diğer yerler de gokbori.com‘dan alabilirler.

Röportaj
Ahmet Saraçoğlu

etiketler:
  Yorum alanı

“GÖKBÖRİ” yazısına 19 yorum var

  1. Bende Saklı Kalsın says:

    Hakkında çok şey söylemek istediğim, ama pek az şey söyleyemediğim…
    Albümlerini aldım ve beğendim. Devemı gelsin istiyorum. Gelişsin istiyorum.
    Tıkandım yine; daha konuşmam ben.

    Alperen

    @Bende Saklı Kalsın, Bugün grubun resmi facebook sayfasından yeni albümlerin geldiğine dair duyum aldım. Gözümüz aydın!

  2. Bende Saklı Kalsın says:

    Unutmadan:
    http://youtu.be/-_uD5pRo3AU

  3. crowkiller says:

    Kritik bekliyordum, röportaj geldi, çok sevindim :)
    Bana göre şimdiye kadar çıkmış en iyi türkçe black/thrash albümünü yaptı bu elemanlar,günde 20 kez dinliyorum ,kritiği de sabırsızlıkla bekliyorum

    Bu arada grubun stüdyo da kayıt sürecini gösteren şöyle bir video var youtubeta

    http://www.youtube.com/watch?v=-_uD5pRo3AU

  4. moruk says:

    manilla road en sevdiğim gruptur…bu adamların konseptiyle uygun epic işlerin adamları.. epitaph to the king aşmıştır…

  5. emre says:

    Aranan kan bulundu ama biraz daha folklorik olmalı bence. Başarılı buldum albümü, takip edeceğim.

  6. eXozmen says:

    tam hayalimdeki konseptle hareket eden bi grup. işe bakın ki kendi kendime Türk mitolojisi/hayalimdeki band vs vs konularında kapak tasarımı yapma derdindeydim bugün. ve bu grubun varlığını öğreniverdim aynı gün içinde. bu yeni tanımış olmanın burukluğunu bi kenara atıyorum. parçaları İngilizce/Türkçe karışık söyleseler ilginç olabilir aslında. tabii Türkçe dışında bi dil kullanmadan pek ilerleyebileceklerini sanmam.

    crowkiller

    @eXozmen, Kvelertak norveççe şarkılarla baya bir ilerleme kaydetti :)

    eXozmen

    @crowkiller, Türkçe’nin pek ilgi görmeyeceği kanısındayım. Tabii çok bilen bi metal müzik dinleyicisi olmadığımı da belirtmemde fayda var. Yeni sayılırım.

    crowkiller

    @eXozmen, metel müzik dinleyicisi yeni arayışlar içerisinde, farklı bir dilde yapılan müzik ilgilerini çekiyor,türkçenin ilgi çekmemesi sadece şarkı sözlerinin anlamsız ve klişe olması ve metal müziğe adapte etmede sorun yaşanması durumunda ortaya çıkabilir ama adamın yazdığı sözler gerçekten çok iyi, albümü ilk dinlediğimde geceler gebedir isimli şarkının söleri çok klişe gelmişti ”hey sen! karanlık nedir bilir misin? o olmadan aydınlık olmaz!” falan gibi…ama diğer şarkıların her biri farklı bir hikayeyi anlatıyor ve tıpkı norveçli grupların viking kültürlerini, efsanerini lirikleştirmesi gibi gökböri de türk kültüründen besleniyor(tepegöz,kürşad isyanı vs)ayrıca bana klişe gelen sözler aynen hastası olduğumuz norveçli grupların çoğunda da var ama biz yabancı dilde olduğu için garipsemiyoruz, sonuç olarak diyeceğim milliyetçi ve kendi kültürünü yansıtan bir grubun anadilinde müzik yapması çok iyi bir seçim bence

    Güzide Arslaner

    @eXozmen, http://www.pasifagresif.com/2009/07/pagan-oz-in-transcendence

    crowkiller

    @Güzide Arslaner, vay be sitede bu albümün kritiği olduğunu bilmiyordum, okuyim bari :)

  7. Beorn says:

    Röportajı görüp merak ettim, aldım albümü. Konsepte yaraşır bir albüm olmuş. Daha iyiye giderek devam ederler, grubun adını daha çok duyarız umarım.

  8. TAAKE says:

    bu adam eski pagan grubundan kendisinin şamanik kökenli black türk black metaline çok katkısı oldu bu projesi de mükemmel

    Jester

    @TAAKE, Abi ne zor işmiş o ya “Şamanik kökenli black türk black metali”.

    crowkiller

    @Jester, true shamanian turkish black metal :P

  9. Nightwing says:

    Kendisini Pagan grubundan da biliyordum. Müzik böyle bol bol Darkthrone etkilenimli, güzel ve gaz, Türk mütolojisi ve kültürlü konsept müthiş, hele ” Türkiye’de bu isimle müzik yapsanız, pek çok insan daha müziğinizi dinlemeden…” ile başlayan soruya verdiği cevaba bittim (Ahmet abide çok klas bi soru sormuş ağzınıza sağlık) Röportajı geç okudum. Her şey çok iyi. Tabi özel nedenleri bilemiyorum ama tek sorun bu işi Türkiye’de yapması gerektiğiydi.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Nightwing, yeni sahne adım: Ahmet Abide

    ahah, sağ ol.

  10. SMONARCH says:

    E var mı hala bu grubu dinleyen?

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.