Gökten kremalı çilek yağdırmaya çalıştığım dev erotizm deneyimde en ufak bir yol katedemeyişimin 75. haftasından merhaba çok sevgili PASİFAGRESİF okurları. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde bir takipçimize IRON MAIDEN konser bileti hediye ettik. Kendisine iyi eğlenceler diliyoruz. Bir sonraki yarışmamızda 10 kişiye, vize, yol ve kalış da dâhil olmak üzere tüm masrafları karşılanmış şekilde, SUMMER SLAUGHTER turnesindeki tüm konserlere bedava katılım bileti hediye edeceğiz. Aslında böyle bir bilet yok ama renkli printer ve Photoshop’umuz var. KIPS.

Bu haftanın en ilginç olayı, Varg’ın dünyayı komple patlatmayı planladığına dair çıkan dedikodulardı. Söylentilere göre Varg, ailesiyle Fransa’da yaşadıkları çiftliğe dev bir DÜNYAYI PATLAT BUTONU yerleştirmiş ve Aryan ırkın üstünlüğünü kanıtlamak adına bu düğmeye basmak üzereyken yapılan ihbar sonucunda evi polis tarafından basılmış. Fransız polisinin “A tout le monde! A tous mes amis! Je vous aime! Je dois partir!!!” bağırışları arasında evinde kıskıvrak yakalanan Varg, gözaltına alınmış ve kendisine uzunca bir süre Kazlıçeşme mitingi izlettirilmiş. Neyse ki polis dev DÜNYAYI PATLAT BUTONU’nu bulamamış ve Varg serbest bırakılmış. Gelen duyumlara göre NARGAROTH bu tutuklanma olayını konu eden 3 albümlük konsept bir trilogy yayınlayacakmış.

“WATAIN y u do dis?” demek istiyorum arkadaşlar. Yayınlanan ikinci şarkının da “eh” kategorisinde olması beni ufak çaplı buhranlara gark etti. Yıllardır merakla bekliyoruz, büyük umutlar besliyoruz, umarım albümün geneli ÇOK iyi olur. Hakikaten, WATAIN’den bayık bir albüm dinlemeyi bu bünye kaldırmaz. Hafif bir tedirginlikle beklemeyi sürdürüyorum.

Jamie Saint Merat. Bu isme dikkat. Yok lan ne dikkati. Adam yıllardır ortalığı dağıtıyor zaten, bilen biliyor. Ufak çaplı ancak kendisine hasta olan bir hayran kitlesi yaratmayı sessiz ve derinden başaran Merat, ULCERATE gibi bayağı zor icra edilen bir müziğe yazdığı yine bayağı zor davulların tümünü BİR GÜNDE kaydederek, haysiyetsiz bir hayvan evladı olduğunu tekrardan kanıtladı. Bir önceki albümü de 2 günde kaydeden Merat’ın, bir sonraki albümü de albümle gerçek zamanlı olarak, ilk şarkıdan son şarkıya hiç durmadan 40 küsür dakikada, bir seferde kaydetmesini bekliyorum. Sen bir öküzsün Ceymi. Hem de utanmaz arlanmaz bir öküzsün.

“Jeff Loomis ve Keith Merrow kooperatife giriyorlarmış, evlerin tanesi bin milyarmış” deseler “Sus ve al şu parayı” derdim. Dolayısıyla “birlikte yeni bir grup kuracaklarmış” dediklerindeki tepkim de “oooOOOOOoooooOOOooo” şeklinde olmuştu. Sonra bu projeye Alex Webster ve Alex Rudinger eklendi. Şimdi de grubun adı açıklandı. Yani bildiğin gerçek oldu bu proje ve kısa süre sonra da albüm kaydına başlayacaklar. DÖRT TANE HAYVAN, yayınlanan iki şarkının ışığında belli ki ET DÖVECEĞİ gibi bir albümle gelecekler. Ölmemizi mi istiyorlar anlamıyorum.

SEPULTURA’nın yeni albüm adıyla merakımı cezbettiğini söylemem gerekiyor. Kült film Metropolis’te geçen bir replik olan “The Mediator Between The Head And Hands Must Be The Heart”, uzun zaman sonra ilk kez bir SEPULTURA albümünü merak ederek dinlememe vesile olacak. Umarım çooooook uzun zaman sonra SEPULTURA’dan hoşuma giden bir şeyler duyarım.

Bu haftalık bahsedeceklerim bu kadar. Kremalı çilek deneyini alevli karpuza çevirmeye karar verdim. Böylece erotizm unsuru yerini hayatta kalma mücadelesine bıraktı. Başarılı olursam sıçtık.

Bir de çok alakasız şarkı koyayım.