# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
MICHAEL SCHENKER GROUP – 19 Mayıs 2013, Garajistanbul
| 28.05.2013

Blood, sweat and that’s all folks!

Sezin KARLI

Michael Schenker Group denince Türk rock kitlesinin -abartısız- %90’ı kurmalı oyuncak misali “Anytime” ya da “Nightmare” diyecektir diye tahmin ediyorum. Kusuruma bakmazsanız, iflah olmaz bir romantik ve önü alınamaz bir power ballad tutkunu olarak ben de “Nightmare” ve “What happens to me” ve “When I’m gone” ve daha nice MSG’nin McAuley Schenker Group olarak anıldığı dönem parçasını söyleyeceğim. Bunlar yanında da Schenker’in UFO kariyerini de sınırlı miktarda bildiğimi ve bildiğim kadarını da sevdiğimi belirteyim. UFO’yu bir çok müzik eleştirmenine göre koca bir grup yığınından ayırıp ayrı bir köşeye koyan Schenker olsa da kariyerinin bu yönü daha az bilinir.

Konser haberini alınca ilk aklıma gelen soru “McAuley döneminden parça çalınıyor mu”, ikincisi “Kazara UFO çalınır mı” oldu. Yakın zamanda ikilinin (McAuley ve Schenker) birleşip canlı performanstan canlı performansa aktığını bildiğim için -ne yalan söyleyeyim- saçtaki beyaz tellere rağmen ufak çaplı bir ergen heyecanı yaşadım. Derken yeni turnede Robin McAuley’nin olmadığını gördüm, derken setlistte McAuley döneminden parça olmadığını gördüm ve finalde konserin MSG, Scorpions ve UFO parçalarından oluştuğunu farkettim. Setlistteki ortak nokta tamamının (ya da tamamına yakınının?) bestelenmesinde Schenker’in katkısı olmasıydı.

Konser gitmek için evden çıktım ve öncesinde kişi sayısını tahmin çalışmalarım her “hesaplayan adam”ın yapmaktan sakınamayacağı şekilde başladı. Anytime/Nightmare kitlesi temiz 30 kişi olurdu. Gitar çalıp Schenker’in stiline tapan 10 kişi olurdu. Setlistteki UFO ve Scorpions’lar için gelen de 5 belki 10 kişi olurdu. Bir o kadar da davetliyle düz hesap 90-100 kişiydik. Eh dedim, Mike Tramp konserinde bunun üçte biri vardı aynı mekanda; buna da şükür. Konser başladığı sırada üşenmedim kaba taslak yoklama aldım ve ilk tahminimin yarı yarıya yanlış olduğunu gördüm. Sanırım 200’e yakın insan vardı garajistanbulda. Kişi başı iki bira içseler ooohoov; temiz para.

Konser Scorpios’dan “Lovedrive”la başlayarak gecenin tavrını ortaya koydu. Bize vadedilen belliydi; bol rocker, bol riff, bol solo. Kan ve ter var, gözyaşlarıysa evi bekleyecek zira setlistte hanımevlatlarına (balladlara) yer yok.

Vokal Dougie White, Scorpions’ın gözbebeği Klaus Meine’yi ilk parçada da ikinci parça olan “Another piece of meat”te de aratmadı. Ardından gelen “Assault attack”te da gördük ki sempatikler sempatiği Dougie yılların rokçusu Graham Bonnet’yi de aratmıyor.”Assault attack”in solosunda Schenker kendinden -doğal olarak- beklediğimiz üzere şıkır şıkır döktürüp aklımızı aldı; cebine koydu. Sonrasında gelen “Armed and ready” beni en çok bayan MSG parçalarından olduğu için sadece “you you YOU” denilen kısımlarda parmağımı sahneye tehditkar bir tavırla yöneltmekle yetindim. Konserin 5. parçası, 3. ardışık MSG parçasıydı ve oha lan “Into the arena” çalıyor? Bu enstrümantal rockerla keyfimin güzel’den süper’e geldiğini belirtmem lazım. Ardından gelen “Rock my nights away” de nefis nakaratıyla coşturdu. Sonraki konuğumuz olan “Attack of the mad axeman”se eski MSG parçalarının sonuncusuydu. Ardından çaldıkları “Horizons” çıkacak yeni albümde (Bridge the gap) yer alan tek parçaydı. Çok bayıldım diyemeceğim. Parça bitiminde Dougie bizi metal dünyasının kutsalı, 140 cm’lik dev DIO anısına bir dakikalık \m/ duruşuna davet etti. Umarım bulunduğu yerde burada olduğundan daha mutlu ve uzun boyludur ve oradan bize bakıp gülümsüyordur diye düşünmeden edemedik. Saygı duruşu ve taziyelerin bildirimi sonrasında safkan DIO parçası olabilecek sound’da bir MSG parçası (Before the devil knows you’re dead) çaldı ki ismi Temple of Rock olan albüm turnesindeki tek albüm parçası olması, atlanmaması gereken bir detaydı. MSG parçalarının vedasıyla sahne tekrardan Scorpions cover’larına kaldı ve sıradaki parça nefis girişiyle “Coast to coast” oldu. Bu enstrümantal güzellik ardından UFO’dan sırasıyla “Shoot shoot” ve “Only you can rock me” geldi. “Only you can rock me”nin nakaratına ağız geve geve eşlik ettik, solosunda çakmağımız havada salınım hareketi yaptık ve işte konserin benim için dip noktası olan “Let it roll” çalmaya başladı. Bildiğim UFO parçaları arasında daha kötüsü aklıma gelmiyor. Solosu olmasa çekilir dert değil kendisi. Son iki parça da UFO’dan “Too hot to handle” ve “Lights out” oldu. İkisi de konserde eşlik için ideal parçalar ama olmaz olsun böyle konser bitişi! Veda edip gittiler adamlar ya? “Bir ballad bir şey? Ne bileyim bildik bir Scorpions ya da UFO single’ı? Rock Bottom dışında herhangi bir parça hiç değilse?” diye düşünürken geri geldiler ve Dougie “Bu çalacağımız sizin parçanız kankazorlar. Hep bir ağızdan söyleyeceğiz, eski kız arkadaşlara ‘Dün seni rüyamda gördüm; umarım iyisin :s’ sms’leri atacağız” dedi. “Hadi yavrum kemik valla never ending nightmare geliyor” dedim ki Scorpions’dan “Holiday” başladı. Sever miyim? Severim ama arkadaşlar size sorarım: McAuley Schenker gibi rock tarihinin en güzel power ballad’larına kafadan 3-4 parça sokmuş bir grubu es geçip Scorpions coverlamak nasıl bir kendini bilmezliktir, paganlıktır, mecusiliktir? Cevapsız kalan smslerimizin ardından en beylik Scorpions rocker’larından “Rock You like a hurricane” geldi. Parça bitmeye yakın spotlar davulcu Rarebell’e odaklandı ve etkileşimi en yüksek konser anı başlamış oldu. Rarebell’in “Here I am”lerini seyirciler olarak “Rock you like a hurricane”lerle karşıladık. Bu esnada Rarebell de kick’le tempo tutmayı ihmal etmedi tabii. Sonrasında çalan ve evlat olsa sevilmez ekolünden Rock Bottom (UFO) bile beni coşturduğuna göre MSG bu akşamı dört dörtlük kotarmış diyebiliriz. Konser “yine” bitti ve çalınmış bir parmak balın ardından ikincisi için tempo tuttuk. Vee ikinci bisle tekrar döndü grup. Blackout (Scorpions) ardından gelen mırıl mırıl gitar sesleri UFO’nun en bilindik parçasının habercisiydi. Çevremdeki kitle dolayısıyla Energizer tavşanı gibi zıplayamadığıma üzüldüğüm tek konser anı bu oldu sanırsam. Sonrasında kara haber geldi ve konser bu sefer “gerçekten” bitti. E hani Nightmare? Biletix sayfasında bile yazıyor ya? Love to love? Lost horizons? Ve banttan müzik başladı, ardından ışıklar açıldı. Kaçan o kadar güzel gole rağmen nefis bir maç oldu ve seyircilerin suratlarında eblek gülümsemeler ya da muadili mutluluk ifadeleri vardı.

Grubun performansını değerlendirirsem herkes dört dörtlük çaldı bence. Zaten bizim yaşımız kadar süredir önlerinde bulunan enstrümanları çalmış insanlardan başka türlüsünü beklemiyordum. Dougie White sempatik tavırlarıyla ve sık sık başarılı olan coşturma çabalarıyla alkış topladı ( Bunda belki “alkış yapın alkış” hareketi yapmasının da etkisi var). Dougie bey’i ilk defa canlı izledim ve bir Bruce Dickinson olmasa da gayet iyi bir frontman olduğunu düşünüyorum. Michael Schenker fiziksel olarak sütlaç kıvamında olsa da enstrüman hakimiyeti yine azami seviyedeydi. Seyirciyle dialogu sıfır da olsa güleryüzlülüğü dolayısıyla sempatimizi kazandı ki bizim sevgimiz/sempatimiz olmadan yaşamını idame ettiremeyeceğine eminim. Grupta Schenker’den sonra en büyük fan kitlesi olan kişi de davuldaki sütlaçımız tontişler tontişi Rarebell’di.

Son olarak da seyirci kitlesi hakkında 1-2 kelam edeyim. UFO sevenler, Scorpions sevenler, MSG sevenler ve Nightmare’den başka parça bilmeyenler gibi yoğun heterojen bir kitle için süper bir performans sergilediler bence. Herkes ilgili, coşkulu ve eğlenmeye odaklıydı. Sololara tezahürat tarzı OOOHOOO’larla eşlik edildi, el çırpıldı, gruptan yöneltilen soru cümlelerine içerikten bağımsız olarak toplu halde “Yeah!” diye yanıt verildi. Kitlelerin en sıkıntılısı olan Nightmare Osman’ların bile sıkıldığını düşünmüyorum konserde.

Toparlarsam mekan seçimiyle, eklektik setlistiyle, güzel performansı ve süper seyirci kitlesiyle gayet başarılı bir konser oldu. Tabi ki kendi adıma isterdim ki McAuley dönemi power ballad’lar ardarda dizilsin, UFO’dan “Love to love” ne bileyim “Doctor Doctor” (dikkatinizi ölçtüm) çalınsın. Scorpions’dan “Gyöngyhaju lany” patlatılsın, ve son olarak da tabi ki “Rock bottom” çalınmasın. Artık başka bahara diyelim. Garajistanbul’un da bar konserleri için hem konumu itibariyle, hem de havalandırma/tuvalet gibi ikincil yönleriyle başarılı bir mekan olduğunu düşünüyorum. Son olarak fiyat/performans’a bakarsak sahne önü biletleri sadece 3-4 metrelik bir avantaj için çarpı 2 fiyatlandırmayı bence haketmiyordu. Kapitalizm çok kötü. :(

  Yorum alanı

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.