# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
DARK EDEN
04.02.2013

Black metal, insanın normal bir hayat düzeninde kültürle beraber edindiği bütün ahlâkî, etik olgu ve yargıların yüzüne çalınmış bir tokattır.

Bir röportajdan daha merhaba. Bu hafta, yeni albümünü çıkarmaya hazırlanan İzmirli black metal grubu DARK EDEN’ı sayfalarımızda ağırlıyoruz. Grupla, DARK EDEN’ın bugününü ve yarınını, black metali, Türkiye piyasasını da kapsayan güzel bir röportaj yaptık. Kaliteli işler ortaya koyacaklarına inandığımız DARK EDEN’a bol şans diliyor ve röportaja geçiyoruz.

Selam arkadaşlar. Umarım DARK EDEN cephesinde her şey yolundadır diyerek sorulara başlayalım. Öncelikle grubun kuruluşundan ve bugününden biraz bahseder misiniz?

Selamlar. Aslında grup 2004 yılında İstanbul’da kuruldu, ancak 2007 yılında Mehmet’in İzmir’e taşınmasıyla proje İzmir’de devam etti. Birkaç grup elemanı değişikliğinden sonra DARK EDEN şu andaki kadrosuna ulaştı. Grubun kuruluşundan şu ana kadar yaşanan zorluklara rağmen ayakta kalmayı, müzik yapmayı ve projeyi sürdürmeyi başardık. Birçok organizasyonda yer aldık ve biraz geç de olsa “The Chaos Masquerade” adlı ilk albümümüzü piyasaya sürmeye hazırlanıyoruz.

“The Chaos Masquerade” şu an ne durumda? Trailer’da Ekim 2012 yazıyordu ancak albüm henüz çıkmadı. Çıkış tarihi belli mi?

Şu anda şirketlerle anlaşma safhasındayız, bir şirketle anlaşmaya vardığımız zaman albümün çıkış tarihi kesin olarak belli olacak. Aslında daha erken çıkmasını planlıyorduk ama yaşanan bazı aksiliklerden dolayı 2012 yılında çıkması beklenen albüm 2013 yılına sarktı. Şu anda önümüzde herhangi bir engel bulunmuyor, çok kısa bir zaman zarfı içinde albüm piyasadaki yerini alacak.

Grup elemanlarından daha önce albüm kaydetme tecrübesi olan var mıydı, yoksa “The Chaos Masquerade” hepinizin ilk albümü mü olacak? Albümü kaydetmeden önce umduğunuz şeylerle kayıt sonrası gördükleriniz birbirine yakın şeyler miydi, yoksa tahmin ettiğinizden çok daha zor ya da kolay olan şeylerle karşılaştınız mı? Kayıt süreci nasıl gelişti, neler evde, neler stüdyoda kaydedildi?

“The Chaos Masquerade” albümü hepimizin ilk albümü olacak, daha önce herhangi bir albüm tecrübesi olan yok. Kayda başlamadan önce gelişecek süreçle ilgili çok da fazla bir fikrimiz yoktu, tabii ki bu albüm sürecinin kolay olmasını beklemiyorduk. Ancak kayıt sürecinde gelişen aksilikler, sürprizler, hepsi bizim için tecrübe ve ders niteliğinde. Ülke şartlarında bu müziği yapmanın zorluklarının bilincindeydik. Aslında yakın arkadaşlarımızdan bile bu albüm süreci boyunca çok fazla yardım ve destek göremedik. Maddi sorunlarımız oldu, kolayca halledebileceğimizi düşündüğümüz şeyleri halletmekte sıkıntılar yaşadık. Ama yaşanan bütün zorluklara rağmen albümü bitirdik, vokaller dışında albümü evde kaydettik. Şarkıları kaydettikten sonra miks ve mastering süreci tahmin ettiğimizden daha uzun zaman aldı, biraz daha seçici olmaya özen gösterdik.

DARK EDEN black metali nasıl tanımlıyor? “Black metal” denince kafanızda oluşan anafikir nedir?

Black metal bizim için bir haykırış gibi, bir anti görüş, bir anti duruş… İnsanların yıllar içinde inandığı her şeyin, kendini üstün kılabilmek için tutunduğu olguların başaşağı edilişi, çöküşü… İnsanın normal bir hayat düzeninde kültürle beraber edindiği bütün ahlâkî, etik olgu ve yargıların yüzüne çalınmış bir tokat, karanlığın içinden yükselen bir ses.

Albümünüz henüz çıkmadığı için sözleriniz konusunda bir fikrim yok. Sözel anlamda bir konsept var mı? Sözlerde ne gibi temalar işliyorsunuz?

Albümümüzün birinci şarkıdan son şarkıya kadar devam eden bir konsepti var; yazdığımız sözlerde ölümü herhangi bir insanoğlunun bakamayacağı bir hayali perspektiften anlatmaya çalıştık, bu perspektifte de ölümü kişiselleştirdik. Genel olarak baktığımızda birinci şarkıdan itibaren başlayan bu anlatımda, ana rahminden yok oluşa kadar olan süreci alışılmadık bir şekilde betimlemeye çalıştık. Albüme ismini veren de bu sürecin kaotik yanıdır.

Biraz da şarkı yazımından bahsedelim.Her grubun farklı beste tarzları var bildiğimiz gibi. Sizde durum nedir? Şarkı şarkı beste yapmayı mı tercih ediyorsunuz, yoksa güzel rifler, melodiler bulduğunuzda bunları biriktirip uygun olanları birleştirerek besteleme yoluna mı gidiyorsunuz?

Biz şarkı şarkı beste yapmayı tercih ediyoruz. Bulduğumuz güzel rif ve melodileri biriktirip onları peşi sıra bir şarkıya koymuyoruz, çünkü her şarkı bir anlatım ve bir hissiyatı barındırır, dolayısıyla yazıldığı andaki duygular bir bütünlük sağlamak adına önemlidir. Eğer rifleri birleştirerek yaparsak, şarkılardaki atmosfer ve ruhun yapay olacağını düşünüyoruz.

Şirket arayışlarınız ne durumda?Yurtdışında şansınızı deneyecek misiniz yoksa yerli bir firmayla ya da kendi imkânlarınızla mı götürmek istiyorsunuz?

Kendi imkanlarımızla bu işi devam ettirmeyi ya da yerli bir firmayla anlaşmayı düşünmüyoruz. Yurtdışındaki şirketlerle görüşme halindeyiz. Büyük bir olasılıkla albümümüz yurtdışındaki bir şirket adı altında piyasaya çıkacak.

Konserler konusunda neler söylemek istersiniz? Bugüne kadar kimlerle, nerelerde çaldınız? “En iyi konserimiz şuydu” dediğiniz bir konser var mı? Genel olarak konserlerde karşılaştığınız en büyük sıkıntılar neler?

Konser bir müzisyen için kendini ifade edebileceği ve dinleyiciyle etkileşim kurabileceği tek platform. Konser vermekten her müzisyen gibi biz de keyif alıyoruz. Yaşanan grup elemanı değişiklikleri ve albüm hazırlığı sebebiyle son iki buçuk yıldır grup olarak herhangi bir konser vermedik. Ancak bu süreçten önce İzmir, Ankara, İstanbul, Aydın gibi yerlerde konserler verdik ve dinleyicilerden çok olumlu tepkiler aldık. Bu konserlerde İsveç’ten DIABOLICAL ve Türkiye’den EPISODE 13 gibi gruplarla aynı sahneyi paylaştık. Ankara’da verdiğimiz konser için, en iyi konserimizdi diyebiliriz. O konserdeki coşku ve atmosfer üst seviyedeydi. Biz de bununla paralel olarak çalmaktan ekstra bir keyif aldık. Türkiye’deki organizasyonlar maalesef istenen düzeyde değil. Grupların kendini rahat hissedebilmesi ve izleyicilerin rahat bir şekilde konserin tadını çıkarabilmeleri için gerekli ortam çoğu zaman oluşmuyor. Ancak bu organizasyonlardaki birçok aksiliği Türkiye’de müzik yapan bir grup olarak göz ardı edip, müziğimize konsantre olmaya çalışıyoruz. Konserlerde gruplara sunulan imkânlar elbette yetersiz ama bunun zaman içinde gelişip düzeleceğini umut ediyoruz. Konserlerdeki sıkıntılara ek olarak, ilginin azlığı ve konserlerin ve çoğu organizasyonun beklenen dinleyici sayısına ulaşmaması, grupların yaşadığı sıkıntılara eklenip katlanıyor.

Facebook’tan paylaştığınız “The Crimson Path” klibinizi yabancı dinleyici adayları için “DISSECTION, WATAIN veya TAAKE seviyorsanız, klibimize bir göz atın” şeklinde lanse ettiniz ve sanırım promote da ettiğiniz bu post bir hayli ilgi gördü. Sizi bilmeyen insanlara kendinizi tanıtmak için türün büyük gruplarının adını anmak, en azından Türkiye gibi metal adına çok da parlak sayılmayan bir ülkeden çıkan yeni bir grup için sizce gerekli bir şey mi? Bunu sadece tanınmanızı kolaylaştıracak bir yöntem olarak mı düşündünüz, yoksa genel olarak da “Biz DARK EDEN olarak DISSECTION, WATAIN, TAAKE kitlesince sevilebilecek bir müzik yapıyoruz/yapacağız” diyor musunuz?

Öncelikle DISSECTION bizim için çok özel bir grup. İcra ettiğimiz müzikte DISSECTION ‘dan etkilendiğimizi söyleyebiliriz. WATAIN ve TAAKE de bu türün önemli ve takdir ve takip ettiğimiz temsilcilerinden. Yaptığımız müziği illâ ki bu tarz gruplar gibi ya da onların yaptığı eserleri kopya ederek yaptığımız söylenemez. Ancak şarkılarımızda bu tarz gruplardan etkileşimler olmadığını da söyleyemeyiz. Yabancı kitleye ulaşmak için uyguladığımız bir yöntemdi bu. Sadece o kitleye hitap etmeye şartlanmıyoruz. Bizi herhangi başka grupları dinleyen kitleler de dinleyebilir ve değerlendirebilir.
Bu tabii ki bir gereklilik değildir, fakat Türkiye’de yaygın olmayan bir müzik türünü icra eden bir grup olarak, ilk başta ulaşmak istediğimiz kitleyi kısıtlamış gibi görünsek de, aslında amacımız sadece bizi dinleyecek yabancı kitleye yaptığımız müzik hakkında bir fikir sunabilmekti.

Black metal dünyasını ne oranda takip ediyorsunuz? Yöneldiğiniz gruplar hep İskandinavya’dan mı çıkıyor, yoksa özellikle son yıllarda Kuzey Amerika’dan yükselen black metali de takip ediyor musunuz? Türün en iyileri olarak kimleri görüyorsunuz?

Türü icra eden grupları geldiği yeri gözetmeksizin takip ediyoruz. Biz daha çok müziğin nereden geldiğine göre değil, müziğin kalitesini baz alarak değerlendiriyoruz. Bazen insanların beklemediği ülkelerden çok sağlam sesler yükselebiliyor. Yukarıda belirttiğim gibi DISSECTION, gerek yazdığı sözlerle, gerek müziğiyle bizim için bu türün en iyi grubu. Faal olan gruplar arasında başarılı gördüklerimizden birkaçı SHINING, WATAIN, DARK FUNERAL ve CRAFT.

Grupların bulundukları şehirdeki metal ortamından şikayet etmesi artık geyikleşmiş bir durum olsa da, İzmir’deki durumu nasıl gördüğünüzü merak ediyorum. Genel hava nasıl? Gruplar arası bir dayanışma var mı?

İzmir’deki durum, bütün şehirlerde olduğu gibi iç açıcı değil. Daha önce farklı şehirlerde de performans verdiğimiz için bunu kıyaslayabilecek durumdayız. Türk metal dinleyicisi konserlere gitmek yerine, evlerinde müzik dinlemeyi tercih ediyorlar. Bizim istediğimiz her gruba, her dinleyicinin bir şans vermesi ve ondan sonra onu yargılaması. Zaten az olan organizasyonlara dinleyicilerin katılmıyor olması bütün piyasayı cansız kılıyor. Dinleyiciler konserlere gelmedikçe, organizatörler de organizasyon yapmaktan çekiniyorlar. İzmir’de genel olarak gruplar arası bir dayanışmadan söz edemiyoruz, çünkü biz hiçbir gruptan herhangi somut bir destek görmedik. Zaten bu ülkede metal müzik yapmanın zorlukları aşikârken, müzisyenlerin ve grupların birbirine destek olmamasına anlam veremiyoruz.

Black metal gruplarının röportajlarda, basın bültenlerinde hep “ciddi” ve “tavizsiz” takılması neredeyse bir gelenek. Corpse paint yapmayan ve şu ana kadar –en azından bende- uyandırdığınız his olarak kasıntı olmayan adamlar olarak göründüğünüz için sormak istiyorum; sizce black metal yapan bir grup duruşuyla, demeçleriyle, kısacası tavrıyla da bu müziğin barındırdığı ciddiyeti, amansızlığı vurgulamalı mı? İnsan içinde “Ehehehe” diye gülmek black metalciyi bozar mı?

Biz DARK EDEN olarak tamamen hissettiğimiz ve olduğumuz gibi davranıyoruz. His olarak, söylemek istediklerimiz olarak, yansıtmak istediklerimizin üzerine herhangi bir sahte sertlik, imaj ya da artı veya eksi bir olgu eklemek istemiyoruz. Grup olarak corpse paint yapmıyoruz, çünkü bunu gereksiz buluyoruz. Dinleyicilerin corpse paint yapıp yapmadığımıza şartlanıp bizi bu ölçüt ile değerlendirmeleri yerine, eserlerimiz üzerinden yorum yapmaları daha doğru olur diye düşünüyoruz.

Son yıllarda black metalde yükselen bir corpse paint’siz, steril grup furyası var. Promo fotoğraflarına bakıldığında bankada çalışıyor sanacağınız adamlardan oluşan WINTERFYLLETH, DODECAHEDRON, COBALT gibi pek çok grup, çatır çatır black metal yapıyor.Siz de olayın imaj tarafına kasıtlı olarak eğilmemiş gibi gözüken bir grup olarak, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Elinizde imkân olsa devasa sahne şovları, görseller vb kullanır mıydınız yoksa imaj konusunda, müziği öne çıkarma amaçlı bir minimalizm mi hedefliyorsunuz?

Biz belli fikirlere sahip bir aracı gibiyiz, bu yüzden nasıl göründüğümüz şu anda çok da önemli değil. Ancak daha büyük sahnelerde, daha uygun şartlarda bulunduğumuzda müziğin üzerine görsel bir anlatım eklemeyi düşünebiliriz. Müziği öne çıkarmak gibi bir hedefimiz yok, çünkü önde olması gerekEN şey zaten müziktir. Biz müzisyeniz, imaj ve görsel öğeler ancak icra ettiğimiz müziği ve söylemlerimizi desteklemek için kullanılabilir. Kesinlikle corpse paint’e karşıyız demiyoruz ama kullanmayı da tercih etmiyoruz.

Türk grupların son yıllardaki durumunu nasıl değerlendirirsiniz? Sizce eskiye göre bir kıpırdanma var mı? Sevdiğiniz yerli gruplar hangileri?

Eskiye göre bir kıpırdanma olduğunu söyleyebiliriz, ancak desteğin de çok fazla olmamasından dolayı çoğu projenin yarıda kaldığını görüyoruz. Metal müziği icra etmenin zorluklarının farkındayız. Ancak bunca zorluğa rağmen bu işi sonuna kadar devam ettirmeye kararlıyız. Piyasada bizim gibi düşünen grupları destekliyoruz.

Peki dinleyiciler konusunda ne düşünüyorsunuz? Bağnazlık ve açık görüşlülük skalasında sizce Türk metal dinleyicisi nerelerde duruyor? Sizler de birer dinleyici olarak, internetin coşmasıyla son 10 küsür yılda Türk dinleyicisinde bir gelişim gözlemliyor musunuz?

Dinleyicilerin büyük çoğunluğu hayranı olduğu grup hakkında doğru bilgiye sahip değil, ne dinlediğini bilmiyor. Progresif süreci görmezden gelerek 5 dakikalık dinleme süresi ile “olmamış” yaftası yapıştırılıyor. Dolayısıyla evet, büyük çoğunluk bağnaz ve cahil. Geri kalan kemik dinleyici de kabuğuna çekilmiş durumda. İnternet daha fazla müzik eserine ulaşmayı kolaylaştırdı, ancak sadece arşiv yapmaya yönelik bir faydası oldu. Kültüre pozitif anlamda bir katkısı olduğunu düşünmüyoruz. İnternet, dinleyicileri bir bakıma evlere hapsetti. Canlı performansları dinlemek için konserlere gitmek ve o havayı solumak yerine evinde oturmayı tercih eden ve oturduğu yerden grupları acımasızca eleştiren dinleyicilerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Biz de birer dinleyici olarak önyargılı olmamaya özen gösteriyor ve emek sarfedilen işleri en azından dinledikten sonra değerlendirmenin doğru olacağını düşünüyoruz.

İzmirli bir grup olarak, Süper Lig’de hiç İzmir takımı olmadığı için geceleri gizli gizli gözyaşı döküyor musunuz?

Hayır dökmüyoruz. İzmir gibi büyük bir şehrin Süper Lig’de takımı olmamasını büyük bir kayıp olarak görüyoruz sadece.

Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Umarız albüm ve sonrasındaki her şey istediğiniz gibi gider. Son olarak söylemek istediklerinizi alalım.

Desteğiniz ve keyifli sorularınız için teşekkürler. “The Chaos Masquerade” isimli albümümüzü en kısa süre içinde dinleyiciyle buluşturmak istiyoruz.

DARK EDEN Facebook sayfası.

Röportaj
Ahmet Saraçoğlu

etiketler:
  Yorum alanı

“DARK EDEN” yazısına 16 yorum var

  1. nordson says:

    metallumda göremedim bu gurubu acaba hata mı yapıorum?

  2. Ufuk Sönmez says:

    yazıdaki 2 vidyoyu da dinledim, gayet modern bir black metal sound’u hatta death metale bile yakınlaşabilecek bir sound var ortada. vokali de beğendim, başarılar diliyorum arkadaşlara.

  3. hiç says:

    2. şarkı gayet keyifli.Başarılar diliyorum.

  4. sambalici says:

    ben crimson path şarkısını pek bir beğenmiştim ama şarkıyı niye kısa tuttuklarını anlamadım. dissection’cıyız diyorlar madem uzat akustik geçişlerle falan bi 7-8 dakika olsun mis :d

  5. saw you drown says:

    Beğendim. Başarılar.

  6. Jester says:

    İki şarkıyı da sevdim, devrim yapacaklarını sanmıyorum ama gayet dinlenilir bir grup. Dissection sevgisi de var, mis.

  7. “Piyasada bizim gibi düşünen grupları destekliyoruz.”

    Şı kısım dışında, çok güzel sorular ve güzel cevaplardan oluşan bir röportaj olmuş. Yanlış anlaşılmasın, tek bir cümleyi cımbızla çekip gruba yükleniyor değilim, lakin bu söz son derece cahilce ve bağnazca bir lakırdı, hele ki öncesinde şunu demişken:

    “Zaten bu ülkede metal müzik yapmanın zorlukları aşikârken, müzisyenlerin ve grupların birbirine destek olmamasına anlam veremiyoruz.”

    Bir destek kültürü oluşmalı tarafında da değilim, ama alaşağı etmeye çalıştığınız kültürel değerlerin en pislerinden biri de, insanları sadece kendi gibi düşünenlere saygı duymaya yönlendirmesidir.

    Pue

    @Özgür Durakoğulları,Şimdi öncesindeki belirtilen madde zaten ikinciyi de kapsar nitelikte olacak şekilde düşünülürse ben bi sorun göremiyorum!!!

    Özgür Durakoğulları

    @Pue, Kendi gibi “düşünen” gruplar destekneliyorsa, geriye kalanının desteklenmediğini çıkartıyorum ben. Bu da mantık olarak, kültürel bağlamda “bizim gibi düşünenlere saygı duymalıyız” kapısına çıkan çirkin öğretiye dahil oluyor. Kapsama derken, eğer “tüm gruplar birbirine destek olmalı, ve böyle düşünen grupları / müzisyenleri destekliyoruz” gibisinden bir anlamda söylüyorsan, bunun mantığı beni aşar. :D

    Özgür Durakoğulları

    @Özgür Durakoğulları, Aslında “bizim gibi düşünen” olayı başka anlamda kullanılmış orada tabii ki, ama bir biçimde alakalı. Bi daha bakınca, beni asıl kıl eden şey “bizim gibi düşünen grupları destekliyoruz” lafıydı. Ve dediğim gibi, bu kültürel olarak yıkılması gereken kötücül değer yargılarından biri. Neticede röportajı beğendim, detaylara takılmayalım.

    Pue

    @Özgür Durakoğulları, Cevapları veren olunca takılınılan yerde “yok orda şöyle denmek istendi” gibi düzeltmeye ihtiyaç duydum.

    Özgür Durakoğulları

    @Pue, Tamam anladım. Boş bi zamanımda müziğinize göz atacağım, iyi şanslar ve güzel röportaj için teşekkürler.

    Can Gelgec

    @Özgür Durakoğulları,

    “Bizim gibi düşünen” ifadesi orada bu müzik türünün icrası, ayakta tutulması, istenilen dünya standartlarındaki ilgi düzeyine ulaşabilmesi için mücadele etmeyi düşünen, isteyen, sıkıntıları aşma konusunda birtakım şeyler yapmaya gönül verenler manasında deniyor yani. Kesinlikle “yok efendim şöyle bir attitude sahibi olacak, şu alt janr’a dahil olacak, düşünceler ve kişiler şu çerçeveye dahil olacak” manasında değil, grup kadrosundaki kişilerin her biri de çok canayakın, açık zihniyetli insanlar.

    Neticede aksi takdirde üzücü olan büyük bir hevesle, uğraşla, girişimle başlanılan projelerinin rafa kaldırılması, hayalkırıklığı ve ardından gelen (atıyorum) “yok abi olmayacak ben kapeseseye giriyorum” gibi istem dışı bir kararla iplerin bırakılması ile sonuçlanabiliyor, eminim ki diğer herkes gibi mümkün mertebe gerçekleşmemesini diledikleri için böyle bir ifadeyi kullanıyorlar.

    İnternet konusunda da kısmen kayıtsız şartsız katıldığım yerler var, ammavelakin zaten bilginin bile değersizleştiği, solid bilgiyi bulmanın giderek daha da zorlaştığı bir dönemde üstüne tuz biber niyetine etraf troll kaynarken bazı şeyleri görmezden gelip kaale almamak en mantıklı çözüm olabiliyor.

    Hakikaten zor iş aslında ciddiyetle oturup düşününce, bu yüzden kimseye kızacak veyahut fanboyluğunu yapacak psikolojinin yanına yaklaştırmıyorum kendimi.

    Bilemiyorum abi çok dertliyim bu aralar skjdfghskjdgdf.

  8. Rotten Angel B.C. says:

    ”Dark Eden” adı altında bir sürü grup var metal-archives’da.

    Bence özgün bir isim gerekli. En azından geleceği düşünen gruplar için.

    Ufuk Sönmez

    @Rotten Angel B.C., ben de katılıyorum bu fikre. benim abimlerimin de vardı black metal grubu, adı dark art’tı. hani yazsan youtube’a dark art diye, grup haricinde bin tane şey çıkar.

  9. Can Gelgec says:

    Gitaristleri ve prodüktörü olan Baran çok sevdiğim bir arkadaşım, istedikleri Dissection/Nodtveidt tribute kıvamındaki müziği çok tatlı bir şekilde icra ettiler. Şu ana kadar release olan (kıpss) materyalin kayıtları tamamen taş çatlasa 400 liralık ses kartı ile evde kaydedildi, ekipman farketmeksizin elindeki malzemeyi sınırlarının ötesine bile kullanabilen kişilere hakikaten çok saygı duyuyorum. Bestekarlık da gayet iddialı, tadından yenmiyor.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.