# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
CORROSION OF CONFORMITY – Corrosion of Conformity
| 25.03.2012

Sonradan sevmek.

Berca B.

Şuraya ilk başta dinleyip de sevmediğim, “bu ne lan, nesi güzel bunun” dediğim, ama sonradan zaman içinde köpeği olduğum klasik albümleri yazsam taşlanır mıyım, yoksa aramızdan birkaç kişi çekingen tavırlarla bana katılır mı emin olamıyorum.

Yaşla, tecrübeyle, farklı müzik tarzlarına aşina olabilmekle ortaya çıkan bu “sonradan sevme” durumu, kişiye eskiden ne kadar toy ve cahil olduğunu hatırlatıp o zamanki halinden biraz tiksindirebildiği gibi, kişinin kalıplarından kurtulduğunun, olgunlaştığının, bazı şeylerin oturmaya başladığının bir göstergesi olup gülümsetebiliyor ve müzikten daha fazla zevk almasını sağlayabiliyor da.

Gojira, Atheist, Mastodon, Candlemass, Meshuggah, Cynic, ilk dinleyişimde “bu müzik mi şimdi?” tepkisini verdiğim tonlarca gruptan yalnızca birkaçı. O anki anlayamamazlığımla, cahilliğimle, kibirimle ve “ulan bunları sevmek de moda oldu, birkaç önemli adam sevse hemen herkes sevmeye başlıyor” sığlığıyla bir kenara attığım bu grupların çoğu belli bir süre sonra bu söylediklerimi bana bir güzel yedirdiği gibi, hayatımın özel anlarında fon müziği olmuş, şu anda bende çok ayrı yerleri olan gruplara evrilebiliyorlarsa, dinleyicilerin bir grubu veya albümü kafasından tamamen silmeden önce müzikal bilgi birikimini biraz sorgulaması ve dinlediği şeyi biraz daha anlamaya çalışması gerekiyor diye düşünüyorum. Bu sadece yabancısı olduğumuz, ilk defa duyduğumuz gruplar için geçerli değil, aynı zamanda çok sevdiğimiz gruplardan beklemediğimiz, anlayamadığımız albümler geldiğinde de sıkça düşülen hata, o albümü 3-5 turdan sonra bir daha dinlememek oluyor. Bu durumun aynısını birkaç sene önce çok sevdiğim Down, üçüncü albümü Over the Under’ı çıkardığı zaman yaşamıştım ve o ilk birkaç tur boyunca albümden hiçbir şey anlamamış, bir kenara fırlatmıştım. Fakat birkaç yıl sonra albüme tekrar şans vermeye karar verdiğim zaman yaşadığım o şaşkınlık ve hayranlık, albümü kafamdan tamamen silmeyerek ne kadar doğru bir iş yaptığımı kanıtlar nitelikteydi. Aynı şekilde Corrosion of Conformity’nin de yeni albümünü hiç sevmememe ve albümün sonunu zor getirmeme aldırmayıp bir daha, bir daha dinleyerek sonunda içindeki cevherin beynime nüfuz ettiğini görünce, hem çok bariz örnekler dışında bir albümden hiçbir zaman o kadar kolay ümidi kesmemek gerektiğini bir kez daha anladım, hem de hala ne kadar cahil ve yolun başında olduğumun tekrar farkına vardım. Kim bilir daha neler neler keşfedip, nelerin hastası olacağız.

Bir albüm olarak Corrosion of Conformity’nin ilk dinleyişte vurmamasının tek sebebi benim kaskafalığım değil elbette, orjinal kadroda bulunmamasına rağmen CoC diyince akıllara gelen ilk isim Pepper Keenan’ın eksikliği, ilk albümden bu yana ilk defa yanlarında başka kimse olmadan bir araya gelen orjinal üçlünün aradaki albümleri adeta yok sayıp, 2012 yılında cillop prodüksiyonlara alışmış kulaklara inat son derece çiğ bir soundla dönüş yapmaları, sürekli değişen tempo, Mike Dean’in bolca ruh barındırmasına rağmen görmezden gelinemeyecek çirkin sesi (kötü demiyorum, dikkat) ve albümün gerçek anlamda yalnızca 1 hit bulundurması gibi etkenler, Corrosion of Conformity’yi içine girmesi zor bir albüm kılıyor.

Ancak albümün içine girdikten sonra bünyeye yaptığı olumlu etkilere bakınca, yine yukarıda saydığım olguları, biraz farklı bir bakış açısıyla karşımızda buluyoruz. Orjinal, kült kabul edilen üçlünün tam 27 yıl sonra tekrar bir araya gelmesinin yarattığı sinerjinin şarkılara yansıması, üçlünün şarkı yazım yeteneklerindeki bariz artış ve olgunluk, çiğ prodüksiyonun samimiyeti, Mike Dean’in çirkin olmasına rağmen bolca ruhlu vokalleri, yalnızca 1 hit bulunduran bir albüm olmasına rağmen hemen her şarkıda kendini gösteren epik partisyonlar, adamı kimi zaman yerine çivileyen, kimi zamanda ciğeri patlatırcasına bağırtan rifler, basit ama iç yakan sololar gibi etmenler de Corrosion of Conformity’yi içinden çıkması zor bir albüm haline getiriyor.

Kariyeri boyunca hardcore punk’tan crossover thrash’e, heavy metal’den southern’a yolculuk etmiş bir grup olarak, tüm etkileşimlerini bu kez tek bir seferde adamın suratına çarpmayı başarmış Corrosion of Conformity. Ağır, doom’a göz kırpan bir rifle açılan şarkı birden bire vitesi 6′ya takıp hardcore punk riflerini sıralayabilirken, blues soslu southern enstrumantalleri de atmosfere direkt katkı yapabiliyor. Albümdeki bu çeşitliliği ise ancak şarkıların derinlerine inince anlayabiliyorsunuz. İlk birkaç dinleyişte zaten akılda hiç şarkı falan kalmadığı için anlaşılmayan bu durum, albüme giderek daha da hakim olunmaya başladığı zaman kendini göstermeye başlıyor ve 30 yılı aşkın tecrübeleri sayesinde hiç de at sikinde kelebek etkisi yaşanmıyor. 2005′teki In the Arms of God’dan beri çıkan ilk albüm olması sebebiyle elemanların müzik yapmaya ne kadar aç olduğunu rahatça hissettiren albümün her anından uzun süre kafa yormuşluk akıyor. Amatör ve ne yaptığını bilmeyen gruplar tarafından rahatlıkla eline yüzüne bulaştırılabilecek bu türler arası yolculuk, CoC elemanlarının elinde tam anlamıyla amaca hizmet etmiş ve CoC’un her döneminden hoşlananlar için tam bir ziyafet haline gelmiş.

“CoC’un her dönemi” demişken, grup 2010′da, Down’a yoğunlaşmış olan Pepper Keenan’dan yoksun bir şekilde tekrar birleşince, grubun southern etkileşimlerinin en büyük müebbibi olan Pepper’ın yokluğu pek çok fan arasında grubun southern’dan uzaklaşacağına dair bir korku uyandırmıştı. Ancak albümde görüldüğü üzere hem southern’dan tamamen kopulmadığı, hem de Animosity’de görülen leşliğin sound’a tekrar katılmasıyla ortaya sludge severleri de memnun edecek bir çalışma çıktığını görebiliyoruz. Bu arada Pepper Keenan’ın gruptan tamamen ayrılmadığını, sadece bir ara verdiğini ve orjinal üçlünün Pepper’a kapılarının her zaman açık olduğunu hatırlatalım.

İlk başta hiç sevmediğim, ne gereğinin olduğunu anlayamadığım fakat sonra kafamda ampulün yanmasıyla ne gereğinin olduğunu anlayıp haklı bulduğum çiğ prodüksiyona bir parantez açacak olursak albümün, kendi grubunun da son albümünü son derece ilkel metotlarla kaydetmiş ve bu konuyla ilgili Grammy’lerde bayağı konuşulmuş sözler sarfeden, grubun uzun süreli hayranı Dave Grohl’un stüdyosu Studio 606′da, John Custer patronluğunda kaydedildiğini ve yine Foo Fighters ekibinden John Lousteau tarafından mikslendiğini görüyoruz. Önce Foo Fighters’ın son albümü, sonra CoC’un yeni albümü derken belki bu tarz çalışmalar ileride moda olabilir, güzel de olur ha.

Yavaş yavaş toparlayacak olursak, karşımızda hemen bir kenara atılmaması gereken, CoC’un her döneminden tatlar bulunduran, son derece dengeli ve biraz içine kapanık bir albüm var. Pepper Keenan’ın yokluğu gruba yaramış gibi bir şey tabii ki söylemeyeceğim zira ne Pepper’a karşı bir garezim var (aksine çok severim), ne de 7 yıllık bir aradan sonra 4′lünün nasıl bir şey çıkartacağını asla bilemeyeceğim için duymadığım bir şey hakkında karşılaştırmaya gidemem. Ancak gerçek şu ki orjinal üçlü pek çoklarını şaşırtabilecek derecede kaliteli bir işle, hem de son derece zor bir albümle geri dönüş yapmış, bu bakımdan grubun mirasını devam ettirmesinden dolayı bayağı mutluyum. Aynı anda hem Black Sabbath, hem Black Flag, hem de CoC’un mimarlarından olduğu crossover tatlarını duymak istiyorsanız ve sabırlı bir dinleyiciseniz bu albümü tavsiye ediyorum. Ama böylesi zor albümlere zaman tanımayı sevmiyorsanız bu albümü es geçebilirsiniz, fakat neler kaçırdığınızı bilmek istemezsiniz.
İyi dinlemeler.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.50/10, Toplam oy: 22)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2012
Şirket
Candlelight
Kadro
Mike Dean: Vokal, bas
Woody Weatherman: Gitar
Reed Mullin: Davul, vokal
Şarkılar
1- Psychic Vampire
2- River of Stone
3- Leeches
4- El Lamento de Las Cabras
5- Your Tomorrow
6- The Doom
7- The Moneychangers
8- Come Not Here
9- What We Become
10- Rat City
11- Time of Trials
12- Canyon Man (bonus)
13- The Same Way (bonus)
  Yorum alanı

“CORROSION OF CONFORMITY – Corrosion of Conformity” yazısına 2 yorum var

  1. ali ihsan balı says:

    hala adam akıllı dinlemeyedim. ama kalitesinden emin olduğum bir albüm.

  2. ali ihsan balı says:

    Yahu çok güzel. Mike Dean albüm boyunca vokalleri çok iyi götürüyor ama kimi şarkılar -The Doom özellikle- resmen “Beni Pepper söylesin” diye bağırıyor.

    Neyse seneye Pepper geri dönüyor. Çıkacak albüm iyi olacaktır mutlaka.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.