# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
MYRATH – Tales of the Sands
| 27.09.2011

Teşekkür ederim. شكرا -

Myrath’in bir önceki albümü “Desert Call”un tanıtımında grubun nereden, hangi ülkeden geldiğinden, müzisyenlerinin kimler olduğundan ve grubun müziğinin hangi büyük gruplardan etkileşimlerle meydana geldiğinden bahsetmiştik ve eklemiştik ki, bu topluluk ilerki zamanlarda daha da bilinecek ve büyüyecek.. “Tales of the Sands”, Myrath’in 2011’deki çılgınlığı olmakla beraber, albümün dış müzik medyasında yarattığı merak ve sevenlerinde meydana gelen sarhoşluk da göz önünde bulundurulduğunda, topluluğun artık büyümeye bağladığını da görebiliyoruz sanırım. Bu yazıda grubun nereden geldiğinden ve müzisyenlerin kim olduğundan çok, albümün derinliğine yolculuk yapmak herhalde en doğru hareket olacaktır. Çünkü karşımızda artık bir şeyleri aşmış, olgunluk portresi çizebilen ve en önemlisi kendilerine çok güvenen bir müzik topluluğu var.

Bugün power metal ve progresif metal piyasasında öyle garip kayıtlar piyasaya sürülüyor ki dinleyiciler ikiye bölünmekle kalmıyor, çok büyük tartışmalara da ortam hazırlanıyor. Bazen bir topluluk bir albüm için 4-5 sene harcıyor ve ortaya çıkan sonuç kimi zaman hüsran oluyor, kimi zaman da çok güzel besteler yapım hatalarına kurban gidebiliyor. Bazen de biz dinleyiciler, bir topluluğa gereğinden fazla değer verebiliyor onu yükseklere doğru yüceltebiliyoruz. Ortaya çıkan sonuç hüsran olsa bile kimimiz o ürüne “süper” damgası vurabiliyoruz.

Gerçekten garip şeyler dönüyor. Tabii bazen körü körüne dinlemekle alâkalı bir abartma politikası yapmaktan da geri durmuyoruz. Bu sadece bir müzik türünün başını çeken popüler topluluklarla alâkalı olabiliyor, Myrath gibi müziğe yeni yeni ısınan gruplardan bahsetmiyorum tabii ki. “Desert Call” ilk çıktığında Symphony X’in Vanden Plas’ın ve Adagio’nun çok etkisinde kalındığından bahsetmiştik. Zaman geçti, müziklerini daha da geliştirdiler ve çok kısa sürede çok büyük işler başardılar. Öyle senelerce çalışmak gerekmedi onlar için, sadece ürettiler, stüdyoda çaldılar ve kulaklarımıza sundular. İkiye de bölmediler insanları; dinleyenler “yılın en iyi kaydı.”, “yeni albüm harika!” gibilerinden güzel sözcüklerle döşedi her yeri. Belki de güzel olan buydu.

Orhan Gencebay arabesk müzik için çok tartışmalı sözcükler söylemiştir. Ona göre bu tarz müzik serbest çalışmalardan ibarettir. Sadettin Kaynak’lara dek varan arabesk müziğin Türk müziği ile kaynaşması ve filmlerde kullanılan Arap melodileri sayesinde, Türk insanı bu tarz oryantal seslere pek sıcak bakar oldu. Eğer Sadettin Kaynak olmasaydı şimdi bu tarz melodilere başka taraflardan bakıyor da olabilirdik. Ümmü Gülsüm, Fairuz gibi Arap müziğinin en önde gelen ses sanatkârlarının yanı sıra Kuzey Afrika’da yaşayan bedevilerin dinlediği müzik bile bizi etkiler çoğu zaman, evet işte bütün bunlar bugün evrensel olarak kabul gören progresif metal ve power metal türlerinin kendi içerisinde sentezini yapan Myrath gibi bir topluluğun müziklerinde yaşıyor.

XII Bis Records albümün YouTube’daki tüm videolarını az önce kaldırttığı için, ulaşılabilen tek şarkı olan Merciless Times’ı şuradan dinleyebilirsiniz.

Albümdeki yaylıların kullanımına ve o tonlara dikkat edin; bizim arabesk dediğimiz ama Orhan Gencebay’ın serbest çalışmalar dediği müziklerde kullanılanların çok benzerleri. Ayrıca son dönemde fantezi müzik adına çıkan hemen hemen her kayıtta da bu yaylı tonlarına rastlayabilirsiniz. “Desert Call” albümünde hep gerilerden gelen darbuka bu sefer biraz daha ön plana geçmiş; hatta darbuka ile başlayan besteler bile duyabiliyoruz. “Desert Call”da müziğin düz yapısı üzerinde çok fazla oynama yapılmazken, “Tales of the Sands” albümünde daha karmaşık bir yapı kullanılmış, hatta o darbuka ritimleri bile bu kompleks yapı üzerinde çok nüans verici olmuş.

“Desert Call” albümünde Zaher Zorgati’nin vokalleri çok iyi olmakla birlikte çok fazla değişkenlik göstermiyordu ancak bu albümde bu yapı da kırılmış ve farklı tonlardan farklı nüanslar vererek besteleri daha da zengin hale getirmiş. İki şarkıda Arapça söylenen pasajlar gerçekten de çok ustaca yerleşmiş beste içerisine. O kadar güzel durmuş ki insanın Arapça öğrenesi geliyor. “Desert Call” albümünde alt yapıda çok fazla ses duymuyorduk ama “Tales of the Sands”de o darbuka ritimleri dışında birçok enstrümanın sesine şahit olabiliyoruz ve bu da albümün çok sesli olduğu anlamına geliyor.

Oriental metal artık kimilerimiz tarafından kabul görmüş durumda, kimimiz ise pek hoşlanmıyoruz; ama şahsen etnik müzikleri evrensel bir müzik içerisinde kullanmanın çok zekâ gerektiren bir iş olduğunu düşünmekle birlikte, Myrath müzisyenlerinin de geçmişten gelen etnik müzik birikimlerini power ve progresif metal içerisine çok zekice yerleştirdiklerini düşünüyorum.

Albümdeki besteler öyle 2-3 dinlemeyle anlaşılacak gibi değil, aksine dinledikçe içine girilen ve güzelleşen türden. Açılıştaki Under Siege’in ilk notalarıyla etnik müziğe merhaba diyorsunuz. Gitarist Malek Ben Arbia kendisini çok geliştirmiş, hatta bu şarkıyla birlikte bazı bestelerde Michael Romeo’nun Symphony X’in “Iconoclast”ında kullandığı o dinamik ritim gitarlarını andıran şeyler yapıyor. Seri darbuka vuruşlarıyla başlayan Braving The Seas de albümün harika taraflarından birisi. Zorgati’nin güçlü melodik vokalleri ve nakaratın güzelliği kendine hayran bıraktırıyor. Gruba yeni gelen davulcu Piwee’nin dinamik stili ve klavyedeki Elyes’in neredeyse düğünlerde kullanılan klavye tonlarını hatırlatan o ilginç melodileri de albümde hiç eğreti durmuyor. Bir sonraki şarkı Merciless Time’da Zaher Zorgati’nin yaptığı o gırtlak nağmeleri de çok nefis. Albümle aynı adı taşıyan Tales of the Sands’deki yoğun arabik müzikal yapı sayesinde çok güzel anlar geçirebiliyoruz. Arapça nağmeler modern yapı içerisine çok zekice sentezlenmiş. Çok hüzünlü arabik melodilerle başlayan Sour Sigh Zorgati’nin nakarattaki haykırışlarıyla birlikte oryantal olarak albümdeki en güçlü şarkılardan. Zaher bu şarkıyı inanılmaz güzel yorumlarken, Beyond The Stars ise Myrath’in yarattığı en güçlü şarkılardan birisi belki de. Zorgati’nin Arapça söylediği bölümler çok harika ve şarkının devamlı değişen etnik-melodik yapısı da cabası.

“Tales of the Sands” Kuzey Afrika’nın yalnız çöllerinden hikâyeler barındırıyor. Tunus Ezzahra’dan çıkıp gelen Myrath bu sıcacık albümle çok samimi bir iş başarmış gözüküyor. En önemlisi bu albüm kendilerini daha da çok insana ulaştıracak, daha da çok profesyonelleşecekler. “Tales of the Sands” onların en iyi çalışması olmayacaktır ve daha da iyileri gelecek, ilerde…

Baha ÖZER

Not: Alttaki ilk 4 yorum albüm haberi içindir.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.67/10, Toplam oy: 66)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2011
Şirket
XIII Bis Records
Kadro
Anis Jouini: Bas
Saif Ouhibi: Davul
Malek Ben Arbia: Gitar
Elyes Bouchoucha: Klavye, Vokal
Zaher Zorgatti: Vokal
Şarkılar
1. Under Siege
2. Braving The Seas
3. Merciless Times
4. Tales of the Sands
5. Sour Sigh
6. Dawn Within
7. Wide Shut
8. Requiem for a Goodbye
9. Beyond the Stars
10. Time to Grow
  Yorum alanı

“MYRATH – Tales of the Sands” yazısına 31 yorum var

  1. zafer says:

    Merciless Times enfes

    Berker İlhan

    @zafer, o zaman sizi bi de böyle alalım http://www.youtube.com/watch?v=MHHUxAiHGcI

    zafer

    @Berker İlhan, bunu da seviyoruz zaten :)

  2. MetaLchesH says:

    bana sorarsanız albüm bir önceki albümü de geri de bırakacak, yeni baterist daha kaliteli birisine benziyor, ayrıca prodüksiyon acaip iyi olmuş. oriental elementler müthiş yedirilmiş parçaya.

  3. özgür says:

    Desert Call süper bi albümdü. Bakalım bu nasıl olacak. Şarkı da fena değil.

  4. Baya güzel olmuş yeni albüm. Ne yaptığını bilen adamların hali başka.

    trevum

    @Ahmet Saraçoğlu, evet tr’dekı eksıkde bu ne yazıkkı. bızden kımse ne yaptıgını bılmıyor. umut ısıgıda yok ne yazıkkı. elıne enstruman kapan muzık yaparsa bı cacık olmaz buı topraklarda. bu yorum yıkıcı anlasılmasın ama aynen boyle. bu topraklara bı kazc grup geldı yenısıde zor gelıor. nıtekım denemelerıde goruyoruz. hepsı fos.

  5. jarenk says:

    albüm gerçekten çok iyi, şarkı sürelerinin kısalması da iyi olmuş. yalnız İlyas kardeşimiz yine öyle oynak klavye soloları atmışki, şöyle kalkıp ofiste iki tur dönesim geliyor valla. Çekirgeyi, geyiği bıraktım sabah akşam deveyi dinliyorum 8.5/10.

  6. Çok güzel kritik, eline sağlık.

  7. cenkozmercan says:

    imaj çok önemliymiş şu an anlıyorum. fotoya baktıkça play tuşuna basamıyorum

    ismail vilehand

    @cenkozmercan, hahahaha. sabahtan beri benzer bir yorum ben yapacaktım, dinlemediğim bir grup, seveni de çok, ayıp olmasın diye yazıp yazıp sildim. ikinci fotoya baktıkça adamlara “koşun beyler kavga var.” diyesim geliyor.

  8. MetaLchesH says:

    Aslında bu albüm için ben de bir kritik yazmayı düşünüyordum. fakat gerekli koşullar oluşmadığı için maalesef yazamadım. Bu albümü en az 7-8 kez baştan sona kadar dinledim mecralara düştüğü ilk günden beri. Şöyle söylemek gerekirse, hiçbir zaman bir gruptan aşırı derecede yüksek bir beklentiniz olmasın, o zaman albüm çok kaliteliyse bile size kaliteli gelmeyebiliyor. Önceki albümle karşılaştıracaksan önceki albümün gölgesinde kalmış bir albüm olduğunu söylemem lazım bu albümün. Önceki albümde adamlar resmen Progressive Metal’de bir devrim yaratmışlardı. Arap müziğini progressive müziğe yedirmek her yiğidin harcı değil sonuçta. Desert Call’da gerek parça süreleri gerekse bu parçalardaki müzikal yapı için tamamen bir Progresif albüm olduğunu gösteriyordu bize. İşte öyle bir albümden sonra bu albümü dinleyen ben, açıkçası biraz hayal kırıklığına uğradım. Gerçi albüm çıkmadan önce yayınlanan tracklistteki şarkı sürelerine baktığımızda öyle olacağı belliydi. Bir Power metal albümü geleceği bekleniyordu ve en niyahetinde de öyle oldu. Şimdi gelelim esas noktamıza: Desert Call’dan sonra neden beklentimiz yüksekti. Bir teknik direktör fazla forma şansı bulamayan genç bir futbolcusunu sahaya sürer, genç futbolcu ilk maçta gol atar. Bu performanstan etkilenen teknik adam bir sonraki maçta bu oyuncuyu ilk 11′e alır. Genç oyuncu bu maçta Hat-Trick yapar hem de güçlü bir rakibe karşı. Aynı teknik adam yine bir sonraki maçta ilk 11′e alır bu genç oyuncumuzu, teknik adama göre artık bu futbolcu ilk 11′de sürekli oynamalıdır. İlk 11′de başlayan futbolcumuzun ihtiyacı olan tek şey artık istikrardır, formasını garanti altına alabilmesi için bugün oynayacakları zayıf rakibe karşı atacağı gol ya da goller onun formasının garantisi olacaktır. Maç başlar, takım bastırır goller arar bir türlü bulamaz. Genç oyuncumuz show yapmaya başlar. Atılan pasları alır ve kaleciyle baş başa kalır, bomboş pozisyonda gol atmak yerine kaleciyi çalımlamaya çalışır, çalımlayamaz ve gol atamaz. Son dakikalarda rakip takım kornerden bulduğu bir golle maçı kazanır. Genç oyuncumuz kendisine verilen şansı kötü kullanır ve beklentileri boşa çıkarır. Evet, neden böyle uzun bir örnek verdim. Myrath aynısını yaptı çünkü bu albüm. Geçen albümde hat-trick yapmışlardı, bu albümde kendilerinden beklenen önceki albümün üstüne çok az bir şey koyarak yola devam etmeleriydi. Maalesef ki öyle yapamadılar. Bir yemek yapıyorsanız, koyduğunuz malzemelerin en iyisini seçmeli ve bu malzemelerin ölçüsünü iyi tutturmanız gerekmektedir. Malzemelerden birisinin tadı kaçtı mı artık yemeğin tümü yerine, sadece o malzemenin tadını almaya başlarsınız. Yapılan iş metalse, bize gitarın sesini duymak düşer. Bu albümde sanki yapım şirketinin bir uyarısı üzerine Malek Ben Arbia’nın gitarlarının sesi kısılmış gibi bir izlenim var. Bass gitarın sesini ise çok az duyabiliyoruz yine. Kardeşim, metal yapıyorsunuz siz. Halk müziği değil! Ben Arap kökenliyim. Bir grubun kullandığı en küçük bir Oryantal riff beni mest eder; ama Myrath bu albümde dozajı fazla kaçırmış. Tales of the Sands, belki de albümün en güzel parçası, fakat bu parçada maalesef ki ritim gitar oryantal elementler arasında kayboluyor. Önceki albümü hatırlayalım. Oryantallik ve Metal arasında kurulan denge çok iyiydi. Bass ve elektro gitar kendi arasında duvar pası yapıyordu sürekli. Bu albümde öyle oyunlar kullanılmamış. Önceki albüm daha teknikseldi bu albümde tekniksellik bir kenara itilmiş, nasıl bu albümü daha fazla sattırabilirim kaygısı var. Şimdi naptn kardeşim sen güzelim grubu yerden yere vurdun diyebilirsiniz; fakat önceki albümü hatmetmiş biri olarak bu albümün o albümün yanına yaklaşamayacağını söyleyebilirim. Yine de bu albümde laf edemeyeceğim iki kişi var. Zaher Zorgatti, yaptığı vokaller yine insanın aklını baştan alacak cinsten. Bir insan metal müzikte Arap gırtlağını ancak o kadar iyi kullanabilir. Bir de yeni gelen baterist var, o da önceki bateristten daha iyi bir baterist olduğunu kanıtlıyor.

    Albümün miksajı önceki iki albümün miksajından çok daha iyi olmasına rağmen bana sorarsanız master (montaj) aşamasında bir sıkıntı var. Gitarların arka plana atılmasından dolayı bu albüme 10/7 veriyorum.

  9. Ertuna Yavuz says:

    b’nin kritiklerini yan yana koysan bağcıklı inci kolye gibi olur

  10. cenkozmercan says:

    Ana sayfadaki sevgi sözcüklerine “yapılan iş metalse, bize gitarın sesini duymak düşer” eklensin diyorum.

  11. berat mutluhan seferoğlu says:

    Albümü çok sevdim ama bir şeyin eksikliğini çok yoğun hissettim: Desert Call’dan sonra Zaher’den arabesk gırtlağını daha etkili kullanmasını beklerdim. Oysa bazı parçalarda adeta Russell Allen’cılık oynamaya çalışmış bana kalırsa.

  12. Aeonian_Lich says:

    Çok güzel bir kritik, ellere, klavyeye sağlık. Albümü yakın zamanda dinlşeyeceğim bakalım. :)

  13. blackroseimmortal says:

    albüm gayet iyi… çok özgün olmamasına (symphony x, (russell alen terk) orphaned land) ve aşırı modern olmasına rağmen insana sıradan gelmiyor… en azından beni baymıyor… tunus’tan böyle acayip profesyonellik kokan, mükemmel prodükte edilmiş (bkz: kıçtan kelime uydurmak) bir albümün çıkması beni rahatsız etmiyor değil… bizim niye bi orphaned land’imiz olmasın, neden bi my… boşverin bi thrown to the sun yeter bize (bkz: yağcılık)… vokalist birader biraz daha erkeksi söyleseymiş keşke… ah bi de şu boş telden çalınan “progresif” riffler yerine daha özenli riffler yazılsaymış :( bu son saydıklarıma rağmen gayet başarılı, eğlenceli, etkileyici bi albüm olmuş… 7.5′tan 8… kritik çok iyi, eline sağlık birader…

  14. zafer says:

    Gitarların geride kalmasının yanı sıra davulda bi yapaylık var gibi. drum machine mi acaba?

    blackroseimmortal

    @zafer,
    Kadro
    Anis Jouini: Bas
    Saif Ouhibi: Davul
    Malek Ben Arbia: Gitar
    Elyes Bouchoucha: Klavye, Vokal
    Zaher Zorgatti: Vokal

    sanmıyorum ama yeni çıkan albümlerin çoğunda suni bir davul soundu var gibi…

    zafer

    @blackroseimmortal, orası öyle de burdaki sunilik daha tanıtık geldi bana ondan öyle söyledim. bi takım pogramların tonlamasına benziyor davul tonu. ayrıca drummachine kullanan gruplar da albüm kadrosuna “Drums : ezdrummer” yazmıyorlar haliyle :)

    Sambalici

    @zafer, öyle direkt drum machine kullanılmasa bile bi çok “modern” prodüksiyonda davul kayıtlarında snare, kick, tom vuruşları tek tek eldeki bi “mükemmel kayıt” ile değiştiriliyor, triggerlanıyor falan filan. çok az davul kaydı canlı ve organik artık.

    ben albümü dinlemedim ama araya gireyim dedim :)

  15. Albümü sevdim fakat Desert Call’dan bir basamak aşağı koyuyorum bu albümü. Elektro gitarın biraz geri planda kalması en başta ısınamadığım durum oldu. İlk altı parçada elektro gitar , doğu ezgilerini yaratan yerel enstrümanların gölgesine seyrediyor fakat son dört parça daha riff bazlı parçalar ve biraz da Dream Theater esintilerine sahip olması istediğinden sanırım elektro gitarı biraz daha ön plana çıkarmak istemişler. Bunun dışında albümün genelindeki soloları yine başarılı buldum . Malek Ben Arbia’nın shredleri ve kendine has tarzı beni yine etkilemeyi başardı . Albümün beni en çok etkileyen kısmı klavye ve vokal performansı oldu. Klavye kullanımı gerçekten inanılmaz ilerlemiş Myrath adına ve bu ilerlemenin müziklerine bir olgunluk kattığını düşünüyorum. Vokal performansına gelirsek Zorgatti yer yer Symphony X ve Dream Theater gruplarını ne kadar çok sevdiğini gösterse de o kendine has gırtlak kullanımı ve Arapça sözlerin geçtiği kısımlar insanı alıp götürüyor. Yine Desert Call albümünde daha çok ön planda olan ve parçalara yön veren bass gitar ara sıra duyulsa da bu albümde çok geri planda kalmış.. Myrath geçtiğimiz albümde en çok kullandığı gitar , klavye , bas paslaşmalarına ise bu albümde neredeyse hiç girmemiş ki en sevdiğim müzikal yönlerinden biriydi ve bu yönlerini kullanmamaları bence albümün biraz aceleye getirilip daha çiğ bir sound ile daha fazla albüm satma kaygısı taşıyorlarmış gibi geldi.. Sonuç olarak neler yaptığını bilen bir müzik grubuyla karşı karşıyayız ve albüm dinleyiciye keyif veriyor . Ha Myrath daha iyi bir albüm yapamaz mıydı ? Bence çok daha iyisini yapabilecek potansiyele sahip :)

  16. Ömer Kuş says:

    Merciless Times ne güzel şey be.

    b

    @Ömer Kuş, :) di mi. nakaratı özellikle çok hoş.

    Ömer Kuş

    @b, nakarat iki gündür kafamda çalıyo zaten. Arapça kısımları da sallayarak söylüyorum. My life carries on and i stay behiind, deliiyalii, stay behind, deliiiiyaliiii.

  17. b says:

    gözler bunu gördü kulaklar bunu duydu ya artık mutlu. bir dansöz çıkarmadıkları kalmış.:)

    http://www.youtube.com/watch?v=mPSKzFAI17A

  18. patognomonic says:

    Zaher Zorgatti’nin taşaklarını yerim ben..O nasıl bi vokal.

  19. atoutlemonde says:

    Fakat Zaher Zorgatti’nin, homojen Burak Yılmaz-Selçuk İnan karışımı olması ?

  20. THRASH says:

    Merciless Times ne güzel şarkıdır öyle be.. 1 haftadır aklımı çaldı.

  21. Tuna says:

    Myrath’ın Legacy’den sonraki en iyi albümü.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.