# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
AMORPHIS – The Beginning of Times
| 08.06.2011

Kalbime dokundun.

1994 civarı ve bir Fin arkadaşın kasete kaydettiği iki grup. A tarafında adını sanını hatırlayamadığım ama B tarafını ise ezbere bildiğim bir kasetti o. “Tales From The Thousand Lakes” ile geçirdiğim yazları ve kışları anımsıyorum. Ardından “Elegy”nin kara kış vakti beynimi delen o mağrur melodileri nasıl da hatırımda.

Yağmurlu bir günün ardında buğulu camlar arkasından nasıl da dikizlerdik caddeleri, nasıl dizlerimizi büküp gözlerimiz kan çanağı oluncaya kadar bizi terk-i diyar eden sevgilinin ardından ağıtlar yakardık her akşam, her gün. Karlarla dolu sokaklarda yapayalnız yürürdüm kendimle baş başa. Kalbime dokunan sımsıcak melodilerdi beni sımsıkı tutan. Hayatın gerçeklerini bir bir yüzümüze vuran, her acı notada belki de benliğimize giren, yıllarca beni bizi bırakmayan o beyaz zambaklar ülkesinin üzgün ozanlarıydı dokunan, derimizin ve kalbimizin her noktasına nüktesini vuran, bırakmayan, bırakılmayan.

“Tales From The Thousand Lakes” bir şiir ise “Elegy” tabii ki bir ağıttı. Sonrasında gelen “Tuonela“, “Am Universum” ve “Far From The Sun” ise ayrı ayrı güzellikler barındıran yegâne albümleriydi topluluğun. Eski vokalist Pasi Koskinen ile bir devri bitirmiş ve yerine gelen yetenekli Tomi Joutsen ile yepyeni başlangıçlara gebe kalmıştı Amorphis. Daha önceleri her albümünde – “Tuonela”, “Am Universum”, “Far From The Sun” hariç- kendilerinin dünyaca ünlü destanı Kalevala’dan esinlenmişler ve şarkı sözlerini bu destandan alıntılamışlardı. Tomi Joutsen’in katılımıyla grubun müziği bir parça değişime uğramış ve yine Kalevala’dan etkilenimlerle oluşturmuşlardır albümlerini. Joutsen’li ilk albüm “Eclipse“de Kalevala’nın en talihsiz karakterlerinden birisi olan Kullervo’nun hikâyesini anlatırlar. Ardından gelen “Silent Waters” ise yine destanın ana karakterlerinden äinen’in yaşamındaki önemli noktalara değinir ve “The Beginning of Times”da da karşımıza çıkan Väinämöinen ile yaşadığı çetrefilli olaylar anlatılır. “Skyforger” ismindeki diğer başyapıt albümünde ise destanın demirci karakteri Ilmarinen’den, onun yaptığı değirmen Sampo’dan ve karısının vahşi hayvanlarca öldürülüşünden bahsederler. Amorphis birkaç defadır sözlerini Fin şair Pekka Kainulainen’den alıyor ve onun üzerine bestelerini yaratıyor.

Son albümün konsept ve müzikal yapısına döneceğiz, ancak bundan bahsetmeden önce Amorphis müziği üzerine birkaç düşünce yazmak isterim. Şu son albüme gelene kadar grubun bestelerine bakıldığında çok fazla farklılık kulağa çarpmıyor, bu doğru. Hatta “Eclipse” albümünden bir şarkıyı getirip şu son albümün içine koysanız sırıtacağını da pek zannetmem. Amorphis müziğinin eleştirildiği en önemli konu ise bestelerinde hep aynı yapıyı kullanmaları, hatta aynı tonları aynı melodilerden vermeleridir. Elbette bu bir grup için büyük bir handikap, ancak şöyle bir durum var ki bu topluluğun her albümünde mutlaka bir enstrüman ön plana çıkıyor ve farklı tonlamalar sergiliyor. Bu farkı çoğu zaman hissedemiyoruz. Ayrıca bazı albümlerinde yeni ve farklı melodiler bulmaya çalışıyorlar ve bunu bizlere sunuyorlar. Örnek vermek gerekirse “Eclipse” albümünde basit gitar melodilerden yarattıkları ambiyansı “Silent Waters”da klavyeden vermeleri, “Skyforger”da ise kesik kesik thrash rifleri kullanmalarıdır. Bu bence bir değişimdir. Opeth yıllarca albümlerinde elektrik-akustik-elektrik ya da tam tersi brütalden temiz vokallere geçen şarkılar yapıp durdu ve hiçbirimiz de onları eleştirmedik. Konu Amorphis olunca maalesef bu dokunulmazlık kalkıyor. Neden? Kötü (!) bir grup olduğundan mı?

“The Beginning of Times”, Amorphis’in 2011’deki bir çılgınlığıdır. Grup hem müzikal yönden diğer yapıtlarını aşmış hem de liriksel açıdan en başarılı ürünlerinden birisini ortaya çıkarmıştır. Bugün bu metal grubunun bu albümünün şarkılarında kullandığı tonları (özellikle klavye) bir başka topluluk kullanmıyor. AMORPHIS kendi yarattığı bir dünyada kimseye bakmadan hızlıca ilerliyor ve kendileri için muğlak bir şey de gözükmüyor. Daha önceki albümlerinde iki gitarist Holopainen ve Koivusaari dizginleri ele almışken “The Beginning of Times”da klavyeci Santeri Kallio’nun bestelere nasıl da sinsice nüfuz ettiğini keyif alarak dinlemekteyiz. Santeri Kallio’nun bu albümde kullandığı o tonlar şimdiye kadar Amorphis müziğinde kullanılmamıştı. Bugün bu tonlamaları IQ, Wobbler, Glass Hammer ve White Willow gibi kalburüstü progresif rock toplulukları kullanmakta ve bu durum grubun müziğini çok detaylı taraflara ve derinlere sürüklemekte. Hatta bunun ucu Alan Parsons Project’lere kadar gidebilmekte ve isteyen inanır istemeyen inanmak istemez ama, topluluk bu ilerici yapısıyla bizi şaşırtmaktadır. Bestelerde Blind Guardian, Jethro Tull gibi folk yönü kuvvetli grupların etkilerini de hissedebilmekteyiz. Gitarlar çok daha melodik, saksafon ve klarnet gibi enstrümanlar da yine farklılık yaratmak için kullanılmış. Müzikal açıdan progresif yaklaşımları olan topluluk albümün konsept yapısında ise Kalevala’nın ana karakterlerinden bilge ve yaşlı kişi, Kantele’nin yaratıcısı Väinämöinen’in hayatına bir bakış fırlatıyor ve onun yaşam savaşını, aşkta kaybedişini, sürüklenip debelenişini ve ne olursa olsun hayata ışık getirmek ve şarkı söylemek için uzaklara gidişini anlatıyor. Albüm kapağındaki yumurta ise bir dünyayı içerisinde saklıyor ve o kırılınca, kırılan bu parçalardan yaşam meydana geliyor.

İşte hayatını dünyaya ışık getirmeye adamış bilge kişi Väinämöinen’in savaşını anlatan şarkı iç acıtıcı klavye melodileriyle başlıyor. Battle For Light boğazınızda yumru oluşturucu etkisi ve harika gidişatıyla mükemmel ötesi bir açılışa sahip devasa bir şarkı. Koral vokallerdeki dolgun yapı besteyi farklı hale getirmiş. Ardından gelen kompleks şarkı Mermaid’in lirikleri ise çok acı verici bir olaydan esinlenmiş. Şarkı Väinämöinen’in sevdiği kız olan Aino’nun (albümde karakter isimleri yer almıyor) kendini suda boğmasından esinlenir ve şarkı müzikal olarak kusursuz bir şaheser olmakla birlikte Aino’nun inlemeleriyle başlar. Joutsen’in ilk vokallerine dikkat edin nasıl da kırılgan söylüyor. My Enemy’de Väinämöinen’in düşmanları anlatılır ve Joutsen’in katıksız brütal vokalleri de bu şarkıda kendilerine yer buluyorlar. You I Need tertemiz Joutsen vokalleriyle ilerleyen kan kaynatıcı duygusal bir eserken nakaratlardaki kusursuzluğa dikkatinizi çekmek isterim. Albümün en iyilerinden Song of the Sage’de üst üste bindirilmiş vokaller, progresif yapı, ritim değişiklikleri, Blind Guardian ve Jethro Tull etkileri tek kelimeyle kusursuz. Three Words kararlı Joutsen vokalleriyle nefis ilerliyor ve Santeri Kallio’nun bahsettiğim farklı klavye oyunlarından bazıları da bu şarkıda duyuluyor. Reformation, Soothsayer ve ardından gelen mükemmel nakaratlı On a Stranded Shore bu albümün en keskin çalışmalarından bazıları. Albüm sonlara gelirken Escape ve Crack in a Stone ile iyice deliriyor ve kendinizi muğlâk bir yolculukta hissediyorsunuz. Amorphis o devasa yumurtadan bilinmez yolculuklara gebe bırakıyor biz insanlığı.

“Tales From The Thousand Lakes” ve “Elegy” ile hayatıma etki edip, unutulmaz, bembeyaz ve kapkaranlık anlar, anılar bırakan bu grup yıllar sonra beni aynı duyguyla baş başa bıraktı. Yürürken, yatarken, koşarken, nefes alırken, yollarda dinliyorum seni. Kalbime dokundun.

Baha ÖZER

Not: Aşağıdaki ilk 46 yorum ve onlara verilen cevaplar, albüm haberi, klip gibi çeşitli haberler içindir.

9,9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.11/10, Toplam oy: 106)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2011
Şirket
Nuclear Blast
Kadro
Tomi Joutsen: Vokal
Esa Holopainen: Solo gitar
Tomi Koivusaari: Ritim gitar
Santeri Kallio: Klavye
Niclas Etelävuori: Bas
Jan Rechberger: Davul
Şarkılar
1. Battle for Light
2. Mermaid
3. My Enemy
4. You I Need
5. Song of the Sage
6. Three Words
7. Reformation
8. Soothsayer
9. On a Stranded Shore
10. Escape
11. Crack in a Stone
12. Beginning of Time
13. Heart's Song (Bonus)
  Yorum alanı

“AMORPHIS – The Beginning of Times” yazısına 99 yorum var

  1. Kapak güzel duruyo lan.

  2. b says:

    bismillahirrahmanirrahim.

  3. Aeonian_Lich says:

    Kapağı çok beğendim. En güzel şarkılar 8, 9 ve 10 olacak. (Tutarsa link verip “ben demiştim” deyip havamı atarım, tutmazsa nasıl olsa kimse hatırlamaz unutulup gider) :P

  4. amanın kapağına kurban !

  5. hf says:

    dev yumurtanın dönüşü !!!

  6. swedish says:

    kapak şahaneee eskileri hatırlatıyooo hadi olum tales from thousand lakes hesabı bi geri dönüş yapın hatta albüm ismi de göz kırpıyo zamanın başlangıcı falan merakla beklemekteyizzz

  7. Jotunblod says:

    ooo yeee amorphis.

  8. b says:

    defalarca bakmadan duramadım. travis smith iyice uçmuş. kendi işleri arasında katatonia “last fair deal gone down”ın kapağından sonra en çok beğendiğim bu kapak oldu.

  9. hiç says:

    ne eylersen güzel eylersin..

  10. canadianjesus says:

    üff kesin industrial, new generation bişey geliyo. ben tırstım açıkçası :\

  11. Mustafa Sakallı says:

    Çok hoş duruyor kapak ama keşke çerçeve olmasa.

  12. Exorsexist says:

    çerçeve deilde yumurta olmasa başka bişey olsa daha iyi olurmuş.

  13. kantele says:

    Amorphis bu albümle insanın maymundan değil yumurtadan geldiğini kanıtlamaya çalışacakmış.

  14. BELUS says:

    Kapak figürlerinde Summoning tadı var..Gerçi ne olursa olsun Amorphis albüm yapıyor;bu keyifli bir şey..

  15. Ugur says:

    Amorphis albümlerinin tasarımına en çok önem veren gruplardan bir tanesi bence.Özellikle son üç albüme de bakın birbirinden şahane hepsi.

  16. b says:

    ahhh kalbim!:( santeri kallio ne yapmışsın sen ah ah.

  17. Ugur says:

    Şarkı enfes.Amorphis her yaz olduğu gibi yine haziran-temmuz-ağustos üçlüsünde en çok dinleyeceğim grup olacak.

    Aeonian_Lich

    @Ugur, +1 (Symphony X, beklediğimden iyi bir albüm yapmazsa)

  18. tam da Skyforger albümünü dinlemeye başlamışken gördüm haberi. bir yerlerden edinip dinlemeyi planlıyorum, eminim güzeldir.

  19. klavye baya ön planda , klasik Amorphis ama bu kadar melodiyi nerelerinden üretiyorlar hala anlayamadım :D

  20. hiç says:

    ilk girişte duyduğum heyecan yerini sıradan bir şarkının verdiği hislere bıraktı.Amorphis ruhumda öyle biryerdeki hep mükemmeli bekliyorum adamlardan.şu şarkıyı başka bir gruptan dinlesem aşık olurum belki ama Amorphis’ten delice birşey bekliyor bünye.yine de play tuşuna basarken feci heyecan yaptım.Amorphis sen nasıl birşeysinki..

  21. swedish says:

    ŞArkı çok güzel geldi bana

  22. Belus says:

    Eğer bu şarkı genel albüm perspektifini yansıtıyorsa tounela^dan bu güne amorphis tadlarını sığdırcak.öyle böyle eleştirsekte(nerde eski modun) Amorphis işte vazgeçemiyor insan!(kötü değil şarkı!)

  23. Az önce burada bir şey yaşandı ama Exorsexist sağolsun sitenin tüm itibarı ayaklar altına alınmadan kurtardık. :)

    havitetty

    @Ahmet Saraçoğlu, Noldu yahu :)

    Ahmet Saraçoğlu

    @havitetty, nuclear blast’in zalım tweet’ini yeni haber sanıp yeni bir şarkı olarak haber koyduk ama 10 saniye geçmeden eski şarkı olduğu konusunda uyarıldık.

    hatta körpe bi ceylan gibi “eski amorphis’i anımsatıyo” diye yorum bile yapmıştım altına ahaha.

  24. yüzsüz says:

    bende dinliyorum dinliyorum bunun neresi yeni diyordum:) gözümden bi kirpik düştünüz:p

    Ahmet Saraçoğlu

    @yüzsüz, sus sus, bu utanç bize yeter. :)

    Berker İlhan

    @Ahmet Saraçoğlu, olur böyle hatalar yahu :D

  25. Ugur says:

    2.30′da başlayan melodi.

  26. My Enemy’nin piyano melodisini biraz fazla Amorphis Song Generator buldum.

    Berker İlhan

    @Ahmet Saraçoğlu, Kesinlikle katıldım daha girer girmez kendini gösteriyor melodinin random bir Amorphis albümünde ki melodiye benzediğini..

  27. patogonomic says:

    neredeyse tüm şarkılarında ucundan köşesinden bi hüzün barındırmasıyla hayatımın gruplarındandır amorphis..
    şarkılar bilindik amorphis havasından hiç çıkmamış olsalar bile ben boylesini çok seviyorum ki iki şarkıyı da kapağı da çok beğendim.
    beklemedeyim

  28. yalnız Jan Rechberger baya baya tales… tonlarına dönmüş. ataklara dikkat edin.

    bu arada bu esa holopainen sakallarıyla gözleriyle iyiden iyiden charlie benanteye benzedi zamanla.

  29. bu arada 11 Kasım 2011 günü Amorphis İstanbul’daymış gençler ! http://amorphis.net/?page_id=5

  30. Exorsexist says:

    tomi bu sefer kameranın karşısına post-apocalyptic hunter olarak çıkmış.

  31. Belus says:

    saçma sapan bir klip olmuş.

  32. Deon says:

    Chicken Invaders Amorphis Edition

  33. Ugur says:

    Post apokaliptik dünya ile deniz kızı birazcık alakasız olmuş ama yine de güzel bir klip kanımca.Beğendim ben.

  34. blackroseimmortal says:

    çok basit grup, bi de etafta ” aga biz proğresifiz” diye geziyolar… in flame’simsi proğresif medıl…

    b

    @blackroseimmortal, sana göre basit. tabii etrafta “ağa biz progresifiz” diye gezecekler. çünkü progresif bir müzik yapıyorlar bu kadar basit. in flames’imsi den daha çok amorphis kendi soundunu yaratmıştır. in flames ile bir alakası yoktur. in flames progresif bir grup değildir. amorphis müziği ile aralarında farklar vardır.

    nordson

    @blackroseimmortal, “eheh, tek progresif grup Opeth mi sandın be şaşkın” demek istiyorum sana.
    amorphis 1996′dan beri progresif rock etkileşimli çalıyor, epey de iyi gidiyor.

    blackroseimmortal

    @nordson, yok koç sen dalgaa bak :D

    Ugur

    @blackroseimmortal, Yazdığın saçma yorumlar yüzünden Opeth’ten tiksinme noktasına geldim.

    trust

    @Ugur, evet ben de bu arada bu sitedeki en saçma olmayan yorumlar senin tarafından yazılıyo tam bi forum insanısın. ayrıca bilgi birikimine de hayranım. çok sağlam bi bekravundun var. Gruplara iyidir demen yeterli benim için. tavizsiz iyidir o grup. ayrıca seni yazdığın yorumlar için tebrik ediyorum. takipteyim de ne zaman bi yoruma gıcık kapsam senden yanıt geliyor. böyle devam et. keep up the good work ecr

    nordson

    ne koçu lan?

  35. önder says:

    benim için Opeth 1 Amorphis 2 her zaman favorim olacak gruplar. Konserlerini iple çektiğim, şarkılarını bagıra çağıra söylediğim.. Yavaş yavaş ısındıgım bir şarkı.

    b

    @önder, eğer ghost reveries kadrosu olsaydı ben de sayardım opeth’i ama şimdi amorphis yanında kim takar opeth’i diyorum.:)

    in flames we trust

    @b, mikael=opeth hocu, o varken gerisi teferruat. ki yeni kadro da iyi bence.

    in the court of the crimson king

    @b, koskoca opeth’le bunlar bence kıyaslanmaz bile ama daha iyi bulabilirsin tabii. yalnız bunların yanında kim takar opeth’i denilecek kadar mükemmel bi grubun varolduğunu düşünmüyorum. morningrise, still life, blackwater park, ghost reveries.. böyle şaheserleri yok bence bu grubun.

    blackroseimmortal

    @in the court of the crimson king, +1

    saw you drown

    @in the court of the crimson king, +1

    blackroseimmortal

    @b, bence şu amorphis mikael reizin daşaklarındaki kıl olamaz… “aga biz proğresif metal yapıyoz” la siktir git ben dream theater’ın son albümünü power metal kabül etmiş adamım, onun çeyrek progressiveliğindeki amorphisi napam, o kadar progresive metal grubu arasında (mesela opeth, pos, eski dt, riverside, mastadon, devin townsend ve hatta porcupine tree) gerçekten siklenmeyecek grup şu amorphis, bilmem senin zevkini ama ben melodic death metal de sevmem, amorphisi melodic death metal grubu olarak görüyorum ve şu herifleri lütfen progressive metal gruplarıyla karşılaştırmayalım, ne bilem in flames’le soilwork’le falan karşılaştırın…

    (çok mu sert konuştum)

    patogonomic

    @blackroseimmortal, amorphis nereee in flames nere..
    amorphis neree soilwork nere..

    bu yorumları dikkat çekmek amacıyla mı yazıyosun bilmiyorum ama,eğer öyleyse bu konuda gayet başarılı oldun zaten.bence artık bu alışkanlığından vazgeç..

    bir dost..

    blackroseimmortal

    @patogonomic, in flames soilwork oldukça kötü gruplar ama ilk aklıma gelen melodeath grupları onlar oldu, örnek olarak onları verdim…

    b

    @blackroseimmortal, amorphis amerika’da düzenlenen USA Prog festivalinde headliner olmuş gruptur. progresif olmasını zaten müziği elveriyor yani müziğinde belli her şey. progresif olması illa dream theater gibi fates warning gibi olmasını gerektirmez. bu bir anlayış bir tavır meselesidir. eğer akıllarında gelişmeyi ve ilerlemeyei kafalarına koymuşlarsa yaptıkları müzik progresif anlayıştatır. örn. ihsahn, örnek enslaved, örnek radiohead, evet radiohead! bunların hepsi progresiftir.

    blackroseimmortal

    @b, radiohead? ihsahn’ı enslaved’i anlarım çok ilerici değişik şeyler yapıyolar, ihsahn’ın after’ında saksofon soloları, enslaved’de ise progressive rock ın ta kendisini bulabiliyoruz… bence herhangi bi festivalde headliner olmak o grubun büyük oranda popülerliğini ölçer… mesela slipknot’un yan grubu mastadon :)

    progresif mi diil mi benim kesin bi fikrim yok, bugün silent waters dinlerken uyuya kalıyorsam bu grubu sevmeyebilirim, çok sevdiğim opeth’le bu grup arasında yapılan karşılaştırmayı da haksız bulabilirim, grubun progresifliğini de sorgulayabilirim…

  36. cudas says:

    Bildiğin göle bıraktı deniz kızını. Neyse ama yine de düşünce hoş. Şarkı da fena değil.

  37. b says:

    skyforger’ı da aşacaklar galiba öyle geldi bana. eyvahlar olsun!

  38. harbiden battal boy tadımlık ahah.
    şakalar espriler bi yana da skyforger’ı da geçicekler gibi duruyor, bana da “hayvansın rıza” demek düşüyor.

  39. @2 says:

    kötü grup.

    blackroseimmortal

    @@2, başlıkta benim gibi düşünen tek kişisin, şuku…

    önder

    @@2, Ahmet abi niye onaylıyorsun ki böyle yorumları.

  40. Aeonian_Lich says:

    Beni hiç hayal kırıklığına uğratmamış tek köklü grup. En sevdiğim grup adaylarının da en güçlülerinden.

  41. Ugur says:

    Mermaid süper lan.O melodik rifler bitirdi beni.Tam yazın dinlenicek şarkı haha.

  42. hiç says:

    yeni albüm düştü.3. şarkıdayım çok şık gidiyor.Bu yazın en çok dinleyeceğim albüm olacağı kesin.çok farklılar bende..

  43. b says:

    yeni albüm düştü de ben iyi bir kayıttan dinlemek isterim detaylı olarak. çok az sabredeceğim. az kaldı.:)

    Ugur

    @b, cd-rip’i ve flac’ı da yeni düşmüş :) zaten bugün çıktı albüm.

  44. swedish says:

    Raulniolla parçası albümden çok farklı bi yerde durmuş heart song tan sonrası da pek mi manidar olmuş

    Belus

    @swedish, Üstadım hangi parçaydı o?

    ali ihsan balı

    @swedish, rauniolla Moonsorrow’un şarkısı ama.. karıştırmış olmayasın?

  45. Aeonian_Lich says:

    “AMORPHIS kendi yarattığı bir dünyada kimseye bakmadan hızlıca ilerliyor”

    Şuna aynen katılıyorum. Şaşırtmayan, ama aynı zamanda şaşırtan Amorphis iş başında. Kalplere dokunmaya da devam ediyor, kim ne derse desin…

  46. Ertuna Yavuz says:

    çok euphuist bir metin olmuş lan kim yazdıysa eline sağlık

  47. Ugur says:

    Çok güzel lan, yine çok güzel, sahiden kalbimize dokunuyorsun.Ayrıca 100. kez aynı şeyi söylüyor olcam ama albüm tam bir yaz albümü.

  48. nepenthe says:

    ” Opeth yıllarca albümlerinde elektrik-akustik-elektrik ya da tam tersi brütalden temiz vokallere geçen şarkılar yapıp durdu ve hiçbirimiz de onları eleştirmedik. Konu Amorphis olunca maalesef bu dokunulmazlık kalkıyor. Neden? Kötü (!) bir grup olduğundan mı? ”

    Çok fazla duygusallık içeren ve yazan kişinin kendi zihnindeki dokunulmazlıkları yansıtan bir yorum olmuş. Sanatta dokunulmazlık diye bir şey olabilir mi? Sonuçta ortada bir ürün vardır beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Yine bir grubun benzer yapıda şarkılar yapması o grubun ”kötü” olduğunu gösterseydi Motorhead, Manowar gibi gruplar efsane olmazdı. İşi futbol taraftarlığı boyutuna getirmenin çokta anlamı yok.

    b

    @nepenthe, sen de mi opeth fanatiğisin?

    işte her şey eleştirilir de opeth eleştirilemez. buraya bu yorum geleceği belliydi. oraya opeth değil de in flames yazılsaydı bu eleştiriyi getirmeyecektin sanırım, yine de teşekkürler.:)

    Ahmet Saraçoğlu

    @b, bence insanları en ufak bir yorumda fanboy olarak değerlendirmek iyi bir şey değil.

    nepenthe

    @b, :)) Bence yazdıklarımı tekrar okuyun. Ben müzik konusunun ”takım tutmak” gibi bir şey olmadığını yazarken, kendim opeth fanatiği şeklinde etiketlendim. Orada bana ilginç gelen şey yazıda amorphis’in benzer şarkılar yaptığı eleştirisine tepki olarak opeth’in müziğinin elektrik-akustik-elektrik şeklinde basite indirgenmesiydi. Yani eleştirdiği davranışı kendisi sergiliyor. Bu yüzden kendi zihnindeki dokunulmazlıkları yansıtıyor dedim. In Flames yazılsaydı eleştirmeyeceğim gibi bir ön yargıyı da anlayamadım bu da muhtemelen kendi içinizdeki In Flames müziğine olan bakışınızla ilgili. In Flames’i A sense of Purpose albümü hariç çok severek dinledim. Ayrıca son bir ayda en çok dinlediğim albüm de The Beginning of Times :))

    Aeonian_Lich

    @nepenthe,”Sanatta dokunulmazlık diye bir şey olabilir mi?”

    Şaşırtıcı ama olabiliyor, hatta “klasik olmuş albümler dokunulamaz, eleştirilemez” şeklinde sözler ediliyor ve sitenin saygın yazarları dahil bir kesim bu söze destek çıkıyor. Karşı çıkan da olmuyor. Susanlar ve destek çıkanlar oluyor kısaca. Başıma geldi oradan biliyorum.

    nepenthe

    @Aeonian_Lich, Başına gelmesine hiç şaşırmadım, eğer benim ilk mesajımı okuduysan orada çok açık bir şekilde her grubun eleştirilebileceğini yazmama rağmen opeth’in eleştirilemeyeceğini söylemek ve opeth fanatiği olmakla itham edildim. Bu da buraya yazılan yorumların ne kadar ”ciddiyet ve mantık” içerdiğinin açık bir kanıtı sanırım :))

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.