# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
IN FLAMES – Soundtrack to Your Escape [ORTAK İNCELEME]
| 28.05.2011

Hoş muyum, boş muyum?

“Soundtrack to Your Escape” hakkındaki düşüncelerini kısaca anlatır mısın?

Ahmet: “Soundtrack to Your Escape”i başarısız bir albüm olarak görüyorum. Ancak bunun sebebi IN FLAMES’in farklı bir yöne sapmış olması değil, albümdeki bestelerin yeterince güçlü olmamaları. My Sweet Shadow’a tapan, The Quiet Place, Touch of Red, Borders And Shading ve birkaç başka şarkıyı da az çok seven biri olarak, “Soundtrack to Your Escape” açık ara en az dinlediğim, en az özlediğim IN FLAMES albümü. Abanılan nakaratların gereken doluluğa ve akılda kalıcılığa sahip olmaması; şarkıların, yeni dönem olsun olmasın bir IN FLAMES şarkısı olmanın gerektirdiği karaktere çoğu zaman sahip olmaması ve bu yüzden aynı kalıptan dökülme hissi uyandırmaları, beni albümden soğutan başıca etkenler. Bu sebeplerden dolayı, dış basına uyup albümün türünü -mecburen- “modern metal” olarak özetlemek sanırım en mantıklısı, zira ortada ne bir death metal var, ne de “şudur” diyebileceğimiz spesifik bir tür.

havitetty: IN FLAMES diskografisi içindeki kara koyun. Vasat altı “Reroute to Remain“den bile daha az sevilmesine anlam veremiyorum doğrusu. Toplasan üç tane güzel nakarat dışında pozitif bir tarafı olmayan bir albümden sonra, beste ya da enstrüman işçiliği olarak olmasa bile, en azından dinleyiciyi yakalama, içine çekme adına “Soundtrack to Your Escape” tekrar ileri doğru atılmış büyük bir adım. Albümün tamamına (kapağından prodüksiyonuna kadar) hakim olan belli bir atmosfere sahip her şeyden önce, oradan buradan toplanmış şarkıların arka arkaya dizilmiş hali olmadığı belli. Grubun ne yapmak istediğini bildiği, her ne kadar tarz olarak çok kişice beğenilmese de, olgun bir albüm olduğunu düşünüyorum; ki yapmak istediklerini hayata geçirebildiklerini de aynı zamanda. Özet olarak, “Soundtrack to Your Escape”in dinleyiciyi saran, oturaklı, kimi anlarda dinleyiciyi hüzünlendirebilen, kimi anlarda odanın içinde zıp zıp zıplatabilen (ehm), IN FLAMES duygusal yoğunluğunu farklı bir biçimde de olsa dinleyiciye (ben) aksettirebilen, gayet iyi bir albüm olduğunu düşünüyorum.

“Soundtrack to Your Escape” ve “Reroute to Remain”deki kirli prodüksiyonun, müzikal açıdan çoğu kişiyi doyurmayan bu albümlere etkisi nasıl sizce?

havittety: “Reroute to Remain”de de, bu albümde de yaratılmak istenen belli bir hava olduğunu düşünüyorum ben. İkisine de bakıldığında, yalnız müziğin değil, albüm kapaklarının bile ”puslu” bırakıldığını görüyoruz. Bu albümler basit birer ”tarz değiştirmekte olan IN FLAMES” albümünden ziyade, grubun denediği bir konseptin parçası gibi. Reroute to Remain’de bunun başarılı bir şekilde hayata geçirildiğini düşünmesem de, bu albümde bu konseptten ziyadesiyle memnun olduğumu belirtmem lazım. Bu açıdan bakıldığında gitarların kirli, davulun tokmaktan hallice bir tona sahip olmasının, fanteziye kaçan vokal efektlerinin albüme katkısı -ilginç bir şekilde- pozitif yönde. Bu besteleri olduğu gibi, ama tertemiz bir sound’la düşünebiliyor musunuz? Ben düşünemiyorum.

Ahmet: IN FLAMES’in melodik yönünü gitardan vokale vermesiyle, eski şarkılardaki yırtıcı tınının kaybolup daha dolgun bir tınının ortaya çıkması mantıklı bence. Birbirlerine çok benzeyen ve daha çok dur kalklı riflerle ilerleyen mısra kısımlarına, örneğin bir “Whoracle“daki gitar tonunu dayasan, muhtemelen o kısımların içleri daha boş kalır. Bu sebeple de bu iki albümdeki sound’un daha kirli ve jiletlikten uzak oluşu, bence grubun büründüğü yeni tını adına yanlış bir seçim değil.

IN FLAMES’in böyle bir albüm çıkartırkenki motivasyonu neydi sizce, eski tarzlarında doyuma ulaşmış olmaları mı yoksa gelişen modern metal piyasasından pay kaparak iyice popülerleşmek mi?

Ahmet: Grupların en ufak bir “hatalarında” dava satma edebiyatına maruz bırakıldığı düşünüldüğünde, IN FLAMES’in, zaten yaptığı ve yaratımına katkıda bulunduğu türü kırmak adına bu tarz bir şeyler yapması bence kaçınılmazdı. SOILWORK’ün bu tür “modern metal” olaylarına IN FLAMES’ten daha önce ve daha başarılı girmiş olmasının da IN FLAMES’in bu yön değişiminde etkili olduğunu düşünüyorum. Her ne olursa olsun, grubun “Clayman” turnesinin akabinde bir odada oturup “Hafız ya, tamam buraya kadar geldik ama bundan sonra daha çok para kazanmak adına ne yapmalıyız sizce?” şeklinde bir konuşma çevirdiğini hiç sanmıyorum. Kabul edilmesi gereken bir şey var ki, o da melodik death metal kendi yarattığı kafese kapanmaya mahkûm bir tür. Aslında pek çok türün böyle bir durumu, kendi kendini bitirme potansiyeli var, fakat iş melodi bazlı beste olayına gelince, bu müziği yapan müzisyenin her albüm öncesinde kendini yeni melodi yazmak zorundayken bulması, eminim zamanla can sıkıcı hale gelen bir durumdur. Zira asıl hedef “melodik olmak” olunca, eğer ne yaptığınızı çok iyi bilmiyorsanız, müziğin geri kalan kısmının sadece dolgu malzemesi olması kaçınılmaz oluyor. Yıllardır eleştirilen birbirinin aynısı power metal gruplarının asıl eleştirilme sebebi de bu diye düşünüyorum, zira şarkılar zamanla, barındırdıkları melodiler haricinde hiçbir karakter taşımamaya ve melodiye fon olmaya başlıyorlar. Kısacası, IN FLAMES’in bir şekilde kabuğunu kırması gerekiyordu ve onlar da bunu gidebilecekleri en mantıklı yol olan bu yeni tarzla gerçekleştirdiler. Duygusal açıdan bakınca insan üzülüyor belki, ah o eski günler diyor; ancak rızkını metal yaparak kazanan müzisyenlerseniz ve stadlarda çalmak istiyorsanız, yapmanız gerekenler de ortada oluyor. Bu sebepten ben, IN FLAMES’i davayı satmış olarak değil, yön değiştirmiş olarak görüyorum. Ha, bunu yine yön değiştiren ama öncesini de sonrasını da muazzam şekilde yapan bir KATATONIA kadar başarılı yapıyorlar mı, ona cevabım hayır.

havitetty:IN FLAMES’in melodic death metal dünyasında yaşadığı (yaşamış olması gereken de denebilir) doyuma, söz gelimi DARK TRANQUILLITY’nin de ulaştığını düşünüyorum; ama onlar, müziklerine her albümde ufak eklemeler yaparak, aynı tarz üstünde devam edilebileceğini gösterdiler. Bu durumda IN FLAMES’in, aslında Amerikan gruplarının İsveç metalini modernleştirerek ortaya çıkardığı core-vari alana kayması oldukça komik bir hale geldi; seni taklit edeni taklit etmek. Bunun altında daha büyük bir kitle tarafından tanınma isteğinin yattığından pek de şüphem yok açıkçası. Yıllarca bir türün lokomotifi, belki de en büyüğü olan bir grubu yaratan elemanların birdenbire içinden böyle müzik yapmak gelmesi hiç akla yatkın gelmiyor zira. Hoş, halen ”davayı sattılar” muhabbeti yapan insanlardan değilseniz, bunun pek de önemli olmadığı konusunda hemfikir olmamız lazım zaten.

Çok yetenekli olduklarını defalarca ispatlamış bu adamların, kolay dinlenebilir, fazla ustalık istemeyen besteler yapmaya başlaması ayıp değil mi? Neden?

havitetty: Baştan söyleyeyim, bence değil. Sebepleri ne olursa olsun, IN FLAMES artık modern metal tabir edilen şeyi icra ediyor ve bundan sonra onlardan beklentilerim eskiye dönmeleri değil; yalnızca müziklerinden keyif alabilmem. Böyle düşününce de, ayılıp bayıldığım Claymen’e tarz olarak oldukça benzer bulduğum Reroute to Remain üç-dört şarkısı dışında çöp bir albümken, diskografilerindeki en aykırı albüm “Soundtrack to Your Escape” benim için bir şahanelik abidesi olarak duruyor. 2011 yılında bile beni ergen gibi zıplatabilen birkaç albümden biri bu, böyle olsunlar, canımı yesinler.

Ahmet: Üstte de dediğim gibi, bir müzisyeni yaptığı işi döndürmek istediği yönden dolayı ayıp etmekle suçlamak bana anlamsız geliyor. Yapılan iş bir yaratım doğurduğundan, insanların bu çıkan şeyle ilgili yorum yapması doğal; lakin unutulmaması gereken, IN FLAMES veya benzer şekilde eleştirilen grupların “metale hizmet etmek için” müzik yapmadığı. Bu sebepten, övdüğümüz eski zamanların da, yerdiğimiz yeni zamanların da bu adamlar tarafından yaratıldığını unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Müzik ayakta durması çok zor bir piyasa ve bu işten ekmek yemek, kendinize ait bir stüdyonun olması, dünyayı turlamak, stadyumlarda çalmak gibi dertleriniz varsa, bunları bir kenara itip “Olsun biz eskiden yaptığımız müziğin aynısını yapalım, turnelerden dönünce de tersanede, marangozda çalışmaya devam ederiz; yeter ki metalin adına zeval gelmesin” diyemeyeceğiniz ortada.

Anders Fridén’in bu albümdeki kimi zaman ıstırap çekermiş gibi icra ettiği clean vokalleri hakkında neler düşünüyorsunuz?

Ahmet: Akla ilk andan KoRn’u getiren bu vokaller, ilk belirtilerini “Clayman”de gördüğümüz ve şahsen zamanla alıştığım olaylar. Elbet gönül ister ki Anders Jester Script Transfigured’daki gibi “In koooold, seremoniyıl pörfekşıııııın!” diye dünyayı yıksın, Satellites and Astronauts’taki tek bir “Never!”ıyla akılları alsın, ama demek ki o da bu tarz bir çeşitlendirme istedi ve bu vokalleri kullanmayı seçti. İlk duyduğumda “WTF?” demiştim, artık alıştım.

havitetty: Daha önce değindiğim konseptin bir parçası olarak düşünüyorum. Kıvranan vokaller ve abanılmış vokal efektlerinin üstüne, bir de örneğin Evil in a Closet’taki gibi vokal melodileri binince, albümün puslu havasını oldukça iyi yansıtan, oldukça doyurucu bir performans dinlemiş oluyoruz. Baya iyi yani.

Bu albümü IN FLAMES değil de ismi duyulmamış bir grup çıkartmış olsaydı albüm hakkındaki fikriniz nasıl olurdu?

havitetty: Bu albümü başka bir grup çıkartmış olsaydı, zerre dinlemediğim bir tarzda olduğu için muhtemelen haberim bile olmayacaktı. Olsaydı bile ilk dinlememde ”bu ne lan?” deyip bir kenara atacaktım. Albümün tepesindeki IN FLAMES etiketine minnettar olmamın tek sebebi, sırf onların hatrına albüme defalarca şans vermemdir. Eğer bu şansı vermeseydim, hayatımdan, en çok sevdiğim ve muhtemelen en çok dinlediğim albümlerden biri eksik olacaktı.

Ahmet: İlk soruda söylediğim gibi, “Soundtrack to Your Escape”i açık ve net olarak “ortalamanın altı” bir albüm olarak görüyorum. Bu sebepten albümü kim yaparsa yapsın, hakkındaki fikirlerim değişmezdi. My Sweet Shadow kim yaparsa yapsın muazzam bir şarkı, F(r)iend kim yaparsa yapsın rezalet bir şarkı.

The Quiet Place’in klibini karanlık bulup yayınlamayan MTV’ye, “Alın size istediğiniz türde klip” diyerek Touch of Red’e böyle janjanlı bir klip çekmek sence yerinde bir davranış mıdır? “Ne gerek var” mı diyosun yoksa “Helal olsun adamlara” mı?

Ahmet: Grubun genel anlamda rahat ve komplekssiz oluşuna bağlıyorum. Zamanında sevenlerine türlü duygular yaşatan, onlara December Flower solosunu, Zombie Inc. nakaratını falan veren adamlardan o tarz şeyler görmek çok hoş olmasa da, IN FLAMES gibi bir grubun istediği şeyi yapması kadar da normal bir şey yok.

havitetty: Aslında ikisini de diyesim gelmiyor. ”Ne gerek var” sorusunu soracaksak, zaten bu adamların bariz bir popülerleşme çabası içinde olduğunu gözardı ediyoruz demektir; ”Helal olsun adamlara” diyecek isek ise, bu popülerleşmelerini takdir ediyoruz demektir. Bu iki durumda da değilim; sanırım popülerleşme çabalarına yalnızca saygı duymakla birlikte, bunu (bile) azıcık adabıyla yapıyor olmalarını, ”tamam MTV böyle istiyorsa biz de o hale geliriz” mentalitesinde olmamalarını tercih ederdim.

Bundan yıllar sonra IN FLAMES külliyatını öğrenmek isteyecek birileri için kapsamlı bir IN FLAMES toplaması hazırlansa, bu albümden hangi şarkıları koyardın? Albümde IN FLAMES’in yaptığı en iyi şarkılar arasında gördüğün parçalar var mı?

havitetty: Açıkçası külliyatın ne kadar kapsamlı olacağına göre değişebilir; ama My Sweet Shadow banko olarak yer alırdı listemde. Büyük olasılıkla Borders and Shading de öyle. Utanmaz ve arsızca bunları IN FLAMES’in yaptığı en iyi şarkılar arasında da görüyorum. Şayet külliyatın kapsamını biraz genişletecek olursak Evil in a Closet ve bonus şarkı Discover Me Like Emptiness da kıyıdan köşeden kendilerine yer bulabilirler.

Ahmet: Sadece My Sweet Shadow. Diğer tüm şarkılar onun epey gerisinde bana göre.

IN FLAMES’i, her ne kadar kendi içinde değişimler gösteriyor olsalar dahi, “Clayman”e kadarki kısmı ve “Clayman”den sonraki kısmı olarak ikiye ayırırsak, “Soundtrack to Your Escape”i “Clayman” sonrası IN FLAMES’inin neresinde görüyorsun, “Clayman” sonrasında çıkan albümleri kötüden iyiye sıralar mısın?

Ahmet: “Soundtrack to Your Escape”i grubun yaptığı ve umarım yapacağı en kötü albüm olarak görüyorum. “Reroute to Remain”i ilk dinlediğimdeki hislerim zamanla değişmiş ve albümden çok çok sevdiğim şarkılar çıkmışsa da, “Soundtrack to Your Escape”i bugün dinlediğimde içindeki pek çok şarkıyı sanki ilk kez dinliyoröuşçasına yabancı hissettim kendime. Demek ki o derece benimseyememişim albümü. Benim sıralamam ”Come Clarity” > ”Reroute to Remain” > ”A Sense of Purpose” >Soundtrack to Your Escape” şeklinde.

havitetty: ”Soundtrack to Your Escape” aşırı deneysel bir albüm; bu konuda halefinden de selefinden de çok ileride. Bahsedilen ayrımdan sonraki tüm albümlerde farklı farklı unsurlar öne çıksa, grup her defasında yeni şeyler deniyor olsa da, bu albümün en çok cesaret getiren albüm olduğunu düşünüyor, ortaya konulan eserin bu cesaretin getirdiği ağırlığı kaldırabildiğini düşünüyorum. ”Clayman” sonrası IN FLAMES’inin en ”cesur” noktasında görüyorum sonuç olarak bu albümü. Kötüden iyiye (tamamen aldığım keyif bazında) sıralamam da ”Reroute to Remain” – ”A Sense of Purpose” – ”Come Clarity” – ”Soundtrack to Your Escape” şeklinde olur; azcık objektiviteye kayarsam en tepeye ”Come Clarity” yerleşir.

Albüme notun?

havitetty: 9
Ahmet: 5

(9+5)/2=7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.31/10, Toplam oy: 126)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2004
Şirket
Nuclear Blast
Kadro
Anders Fridén: Vokal
Jesper Strömblad: Gitar
Björn Gelotte: Gitar
Daniel Svensson: Davul
Peter Iwers: Bas
Şarkılar
1. F(r)iend
2. The Quiet Place
3. Dead Alone
4. Touch of Red
5. Like You Better Dead
6. My Sweet Shadow
7. Evil in a Closet
8. In Search for I
9. Borders and Shading
10. Superhero of the Computer Rage
11. Dial 595-Escape
12. Bottled
(13) Discover Me Like Emptiness (Bonus)
  Yorum alanı

“IN FLAMES – Soundtrack to Your Escape [ORTAK İNCELEME]” yazısına 26 yorum var

  1. Ugur says:

    Dinlediğim ilk In Flames albümü (ikincisi de Whoracle, aradaki farka gel).Ben albümün içeriği açısından havitetty gibi düşünüyorum.Reroute to Remain, kritiği altında da söylediğim gibi eğlencelik bir albüm.STYE ise daha ciddi ve daha dolu bestelere sahip bir eser.Sıkıcı tarafları yok değil ama dediğim gibi “dolu” bir albüm.Dinlerken üzerinde uğraşılmış, düşünülmüş gibi geliyor bana herşeyiyle.In Flames’e dair duyduğum ilk şeyin bu albüm olmasından dolayı duygusal bir bağ da kurmuş olabilirim bilemiyorum heh.Kısacası eskisi kadar sık dinlemesem de hala sevdiğim ve bendeki değerinden birşey kaybetmemiş bir albümdür bu.

    Touch of Red ve Like You Better Dead ikilisini çok severim.
    Bir de genelde albümün yıldızı My Sweet Shadow denir ama bence ondan öte Evil In A Closet vardır.Gelmiş geçmiş en iyi In Flames bestelerinden biridir.

  2. swedish says:

    Öncelikle
    Kabul edilmesi gereken bir şey var ki, o da melodik death metal kendi yarattığı kafese kapanmaya mahkûm bir tür. Aslında pek çok türün böyle bir durumu, kendi kendini bitirme potansiyeli var.
    Bu yorum In Flames i bağlamaz diye düşünüyorum.Neden ndersen ilk albümden clayman a kadar bakarsan her albümde değişen bir yapı var özellikle colony ve clayman albumlerinde değişim daha fazla hissediliyor ama hiçbi zaman bu albümlerden sonra artık bu adamlar ne yapacak diye düşünmemiştim.Her albümleri farklı tatta ama aynı ruhtaydı.Ama bu ruh herkesin söylediği gibi melodiler gitardan vokale kayınca malesef durumlar değişti.Her albümde muhakkak yarıdan fazla parça dilimize dolanırken yeni nesil in flames albümlerinde 1 yada 2 de kaldı.
    Kendi adıma eğer Clayman dan sonraki albümler In flames adı altında çıkmasaydı zerre umursamaz atardım kenara ama işte nasıl bir hisse bu bile bile yine umut besliyoruz.Hiçbir zaman amaaan jester race whoracle dan sonra bu adamlar bozdu demedim.Çünkü colony ve clayman muhteşem albümler ve bence In flames türün kafeslerini bu şekilde kırdı ama diğer albümlerle yerle bir etti ki zaten artık melodic death metal olarak ta adlandırılmıyorlar..
    Lafı çok uzattım son olarak bu albüme dair bende yeri hep bir Korn taklidi olarak geçiyor.Şiddetle jesper ve Glenn in yeni grubunu bekliyorum

  3. aşırı derecede düşük ortalamaya inat 10 verdim, ama gözümde 9 luk bi albüm. baştan sona dinlerim 10 kere 20 kere, hem de üst üste ve hiç sıkılmadan. bottled’a ısınamadım bi tek, o yüzden 9.

  4. oqz says:

    F(r)iend en kötü in flames şarkısıdır ne zaman albümü dinlemek istesem baştan soğutuyo. onun haricinde ahmetin saydıkları bide Superhero of the Computer Rage’i hoş buluyourum. Geri kalanı harbiden kötü 5/10

  5. Ömer Kuş says:

    The Quiet Place, My Sweet Shadow, Evil in a Closet ve Borders and Shading’e bayılıyorum, gerisi ortalamanın altında bana göre.

  6. illuminati says:

    Boşsun, hem de ne boş!
    1/10.

  7. B U R Z U M says:

    albüm modern metal adına yada türüne ne deniyorsa genel olarak başarılı olabilir…ama kendi adıma ben bu albümü in flames in en kötü albümlerinden olarak görüyorum reroute to remain ve A Sense of Purpose ile beraber…The Quiet Place ve My Sweet Shadow bence albümün en iyileri…clayman sonrası çıkan albümler içinde come clarity i inanılmaz derecede seviyorum…keşke o çizgide dewam etselerdi ama sonrasında çıkan A Sense of Purpose bütün umutlarımı yok etti…

    illuminati

    @B U R Z U M, come clarity bence de en iyilerinden, ilk 3′üne girer (diskografisinde). Onun dışında modern In Flames sıfırdır benim için.

  8. Exorsexist says:

    belki reroute to remain den zorlasam bikaç tane eli yüzü düzgün şarkı çıkar da bundan hiç çıkaramam. in flames’in kendi standartlarını dibe çektiği bir albüm bana göre.

  9. blackroseimmortal says:

    “metallica black album’den sonra bozdu amk” gibi olcak ama,

    in flames clayman’den sonra bozdu amk…

    illuminati

    @blackroseimmortal, clayman de bozuktu bana göre.

  10. Akın says:

    Aynen havitetty’nin dediği gibi sırf albumun In Flames çıkışlı olması yuzunden bu albume o kadar şans verip defalarca dinledip ve açıkçası grubun en zor sindirebildiğim albumuydu. My Sweet Shadow dışında her şarkı yabancı geliyordu bana , album bir türlü bitmek bilmiyordu. Ama zamanla alışıyor insan. Gönül ister ki ikinci bir Whoracle , Jester Race ama çok düşük bi ihtimal bundan sonra. Bazı gruplar vardır ne kadar tarz değiştirseler köklerinden uzaklaşsalar da daha ilk dinleyişte bi tanıdıklık bi samimilik olur. İşte In Flames de benim için öyle bir grup. O yüzden bu saatten sonra ne yapsalar dinlerim. Albume puanım da 7.

  11. Ubeydullah İndiroğlu says:

    Bişi dicem. Albümdeki davul sound’u en az St.Anger kadar boktan.

  12. blackroseimmortal says:

    şunu diyelim, modern metalden nefret ederim, ama bu albüm nedense biraz takdirimi kazandı, the quiet place çok gaz, my sweet shadow fena değil, diğer şarkılar direk kötü… albüm de en fazla amorphis’in elegy albümü kadar deneysel… o yüzden notum 3…

  13. Mardukcan Belphegorgil -1349'dan beri- says:

    beterin beteri var! Sounds of a Playground Fading rahmet okutuyor bu albüme. böyle kalsalar iyimiş valla. Hiç değilse bir The Quiet Place, bir My Sweet Shadow var albümde ve iyi denebilecek birkaç parça daha…

    iyi geçirdim SoaPF kritiğine ama onaylanmadı tabi hehehe.
    Gün geçtikçe daha bir janjan, daha bi teenager oluyorlar. bkz kişisel notlarım (zorlama):

    Clayman – 9(In Flames’in kırılım noktası)

    Reroute To Remain – 7 (deneysel In Flames albümü)
    Soundtrack to Your Escape -6.5 (Neo-In Flames)

    Come Clarity – 6 (Link-In Flames)
    A Sense of Purpose – 4.5 (uygun yorum bulamadım)
    Sounds of a Playground Fading -5 (biraz gözden geçir kopyala yapıştır)

    mert öncel

    @Mardukcan Belphegorgil -1349′dan beri-, Come Clarity yi Linkin Flames e benzetiosan jester race ve whoracle da Müslüm-İn Flames benzetirsin kardeşim bu ne ya !!

  14. Black says:

    Superhero of the computer rage’in introsu yeni in flames’in melodikliğini çok güzel özetliyo aslında. Albüme alışmak için baya bi şans vermem gerekmişti ama bi yerden sonra artık kulak mı alıştı nolduysa çok güzel gelmeye başladı. jester race > whoracle > stye > colony derim.

  15. mert öncel says:

    bu albüm gerçekten çok kötü bi albüm bencede toplasan toplasan 13 şarkıdan 3-4 şarkı çıkar ama şöle bişey var İn Flames’in Reroute To Remain den sonra ki en iyi şarkılarından 2 tanesi burda Evil İn A Closet ve The Quiet Place. My Sweet Shadow ve Dial-595-Escape te iyi şarkılardır. İşte Dediim gibi toplasan toplasan 3-4 şarkı çıkar. Benim oyum 3

  16. Atakan says:

    İyi şarkılar da var kötü şarkılar da var ama bu albümü bu kadar kötülemeye gerek yok denildiği gibi deneysel bir albüm. Yeni bir şeyin başlangıcı belki de. Ama burada da harika parçalar yok mu? Var. İn Flames gibi bir grubun bu kadar hakarete uğramasını haklı bulmuyorum doğrusu

  17. Cattle Bilmemne says:

    Ahmet abi zamanında R2R’den bariz daha güzel olduğunu yazmış Ekşi’ye bu albümün. Puanı neden bu kadar düşük ki abi bunun? :) Birde merak ediyorum, senin In Flames albümlerinde puanlamaların nasıl, yani hangi albüme kaç verirsin?

    Reroute to Remain

    @Cattle Bilmemne, Onun yerine ben yapayim

    Lunar Strain – 7
    The Jester Race – 10
    Whoracle – 9
    Colony – 9,5
    Clayman – 9,5
    Reroute to Remain – 10
    Soundtrack to Your Escape – 10
    Come Clarity – 8,5
    A Sense of Purpose – 7
    Sounds of a Playground Fading – 8,5

  18. Reroute to Remain says:

    in Flames’in bana göre en iyi 3 albümünden biri. (Diğerleri Reroute to Remain, The Jester Race)
    Albüm içindeki müthiş bütünlük,kulak doyurucu inanılmaz gitar tonu ve anders’in en vahşi vokal performanslarından biri var. albüme yerleştirilen elektronik öğeler müthiş yerlde müthişçe kullanılmış. come clarity’de bundan vazgeçtikleri için bu albüm dahada güzel oldu benim için. baştan sona sıkılmadan 10 kere dinleyebilirim sanırım. 10!

  19. northern says:

    spam kısımlar var yazıda

    Ahmet Saraçoğlu

    @northern, düzelttim sağ ol.

  20. şeyh hulud says:

    Sırf prodüksiyonu için dinlediğim albümlerden, harika tınlıyor.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.