# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
ENSLAVED
13.02.2011

Metal dünyasının en hızlı ve güçlü yükselen gruplarından ENSLAVED’i ağırlıyoruz bu sefer de. E-mail’le yaptığımız röportajda karşımızdakiler grubun iki kurucusu Ivar Bjørnson ve Grutle Kjellson’du. İkili, ENSLAVED’in özgünlük sırlarından koyunlara, OPETH’le olan ilişkilerinden MOĞOLLAR’a kadar uzanan geniş bir çerçevede cevaplar vererek güzel bir röportaj çıkmasına yardımcı oldu. Kendilerine sorduğumuz Varg Vikernes konseptli soruyu ise cevaplamak istemediklerini söyleyerek boş bıraktılar. Uzatmayalım, Pasifagresif iftiharla sunar: ENSLAVED!

Note: For English, go to the bottom of the page.

Axioma Ethica Odini” ile “Vertebrae”yi birbiriyle nasıl mukayese edersin? “Axioma…”nın yazımında baştaki motivasyonunuz neydi?

Ivar: “Axioma…” neredeyse “Vertebrae”nin kötü kalpli ikiz kardeşi gibi, haha. Pek çok bakımdan iki albüm birbirini tamamlar nitelikte. “Vertebrae”nin ılıman olduğu noktalarda “Axioma…” gayet sert ve agresif. Ancak yine de şarkıların iskeletleri ve enerjinin nerede biriktirilip nerede bırakılacağı bakımından iki albüm arasında benzer bir atmosfer var. İki albüm açısından da prodüksiyon felsefesi gayet benzer, her ne kadar sonuçta ortaya çıkan şey farklı olsa da. İki albüm de sadelik üzerine yoğunlaşıp temiz ve minimalist bir kayıt ile maksimum etkiyi yaratmayı amaçlıyor, bu da şarkıların kompleks olması ve yarattıkları duygulardaki incelikler açısından daha çok yer sağlıyor.

Kulağa biraz bayat gelebilir gerçi, ancak pek çok farklı tarzı, şarkı yapısını ve îlhamı tek bir şarkıda, hatta tek bir albümde toplayıp buna rağmen ortaya harika ve atmosferinden bir şey kaybetmemiş, hâlen akıcı olan bir şarkıyı, albümü nasıl çıkarabiliyorsunuz? Bunun bir formülünün olmadığını, insanın içinden gelecek bir şey olduğunu da biliyorum ama “Giants”ta bir devin ayak seslerini, ya da “Clouds”ta bulutların süzülüşünü “gerçekten” duyuyor gibi oluyorum ki bu baya etkileyici bir şey bence. Sence sırrınız ne?

Ivar: Hiçbir fikrim yok ve bence bunu çok kurcalamamak daha akıllıca olacaktır. Basın perspektifinden bakıldığında biraz sıkıcı gelebilir, biliyorum ama Grutle’ın albümü yorumlarken ifade ettiği “akışına bırakma” muhabbeti gerçekten doğru. Benim en önemli amacım, sözlerin kaynağını oluşturan duygusal olaylar ile şarkıların altyapısı arasında minimum mesafe olmasını sağlamak. Bu amaca her zaman hepimizin yaklaşıyor olduğunu hissediyorum, ancak tabii ki asla bire bir bir sonuca ulaşmak mümkün değil. Planck sabiti, atomik düzeyde bir nesnenin bir fenomen tarafından nasıl hareket ettirildiğini ölçer – ve bence aynı şey sanat için de geçerli: Sanat hayatı, hayat da sanatı etkiler; hangisinin hangisini etkilediğini tam olarak bilmek mümkün değil ve kişisel görüşüm döngünün bozulmaması için çok dürtülmemesi gerektiği yönünde.

Birkaç röportajınızda şarkılarınızdaki PINK FLOYD etkisinden bahsedilmesi dikkatimi çekti. Fakat bence bu etki PINK FLOYD’dan çok CAN, AMON DÜÜL II gibi krautrock/deneysel gruplar açısından söz konusu. Belki biraz da “Hemispheres” dönemi RUSH. Ayrıca CAMEL aromalı melodileri de sıklıkla kullanıyorsunuz. PINK FLOYD rolünün bazen abartıldığını düşünüyor musunuz?

Grutle: Herkes PINK FLOYD’u bilir, bu nedenle insanlar için bir şeyi PINK FLOYD ile alkalandırmak kolay. Bu nedenle eğer biri PINK FLOYD’dan bahsediyorsa… Eh, madem konusu açıldı… hehe… Belki PINK FLOYD ile alâkalandırılabilecek birkaç işimiz olabilir, ama bütün bu PINK FLOYD’dan etkilenme olayı biraz abartılıyor dediğin gibi. Bizim için aynı derecede önemli başka gruplar da var, mesela dediğin gibi RUSH var, GENESIS, NEUROSIS, SWANS, KING CRIMSON, BATHORY ve tabii ki başka başka tarzlardan pek çok başka grup. Komiktir, CAN, AMON DÜÜL bunlar sayılabilecek grupların en barizleri arasında değil.

“Vertebrae”deki progresif rock etkisi “Axioma Ethica Odini”de nispeten daha az. “Vertebrae” Enslaved’in progresif rock yönünü yansıtan deneysel bir albüm olarak mı kalacak yoksa bu yönde başka albümler de yapacak mısınız? Çünkü “Axioma…”nın “Vertebrae”ye göre daha ağır, daha yalın bir yaklaşımı var.

Grutle: Bence bu ortak bir yanlış anlaşılma. “Axioma…”yı hiçbir şekilde daha sert veya daha az progresif olarak görmüyorum. Muhakkak daha farklı, ancak bence en büyük farklılığı prodüksiyonunda.

Tüm enstrümanların daha dışa dönük sound’u nedeniyle, “Axioma…” “Vertebrae”nin nispeten daha organik olan sound’una göre daha agresif bir albüm olarak ortaya çıktı. Eğer “Vertebrae”nin “Axioma…”daki, hatta “Frost”taki gibi bir prodüksiyonu olsaydı insanların albüm ile ilgili çok daha farklı fikirleri olabilirdi.

Yazdığınız sözler ile müzik birbiriyle çok uyumlu. Hepsini bir arada mı yazıyorsunuz, yoksa bir şarkıyı yazmadan önce aklınızda konsept açısından veya liriksel açıdan bir fikir oluyor mu?

Grutle: Beyin bazen iyi amaçlar için de kullanılabiliyor! Ben kendiminkini sözler için fikir toplamak amacıyla kullanıyorum mesela. Fikirler kafamda bir işe yarar hale gelene kadar senelerce beynimde dolanabiliyorlar. Örneğin Ethica Odini’nin sözleri neredeyse 15 yıldır kafamda dönüp duruyordu! Ivar’ın o şarkı için yazdığı rifleri ilk kez duyduğumda parçalar sonunda yerine oturdu! Diğer zamanlarda aslında müzikten ilham alarak sözleri hemen yazabiliyorum. Bilirsin, gerçekten fark ediyor bu. Sözler ile rifler bir simbiyoz oluşturur, ancak bunun nasıl olduğunu belirlemek zordur. Sadece bazı yerlerde doğru hissettirmesi lâzım, kulağa ne kadar soyut gelirse gelsin.

“Axioma Ethica Odini”nin kapağı muhteşem. Tamamen sizin fikriniz miydi, yoksa Truls ilk taslaktan itibaren kendi fikirlerini de işin içine katmaya başladı mı? Kapağı ilk gördüğünüzdeki tepkileriniz nasıldı? Konsepti nedir tam olarak?

Grutle: Kafamızda yapacağımız albümün kapağının konseptini Ivar’la belirlediğimiz zaman Truls’a ulaşır ve bir toplantı yaparız. O Bergen’e gelir ve fikirlerimizi kapağa nasıl taşıyabileceğimizi tartışırız. Biraz yer, içeriz ve Truls evine döndüğünde şarkıları dinleyip çizmeye başlar. Konseptleri her zaman Ivar’la ben belirliyoruz, ancak fikirlerimizi kapağa döken Truls. “Monumension”dan beri bizimle çalışıyor, bu nedenle birbirimizin olaylara nasıl baktığını, nasıl düşündüğünü biliyoruz. Resimleri gittikçe daha güzel hale geliyor ve “Axioma…”nın kapağı da istisna değil! Sonucu gördüğümüzde çok etkilendik!

Sanata ve sanatseverin ortaya konan sanat eseri ile ilgili subjektif yorumunu yapabilmesine olan saygımdan dolayı, asıl konsept ile ilgili detaylı bilgi vermeyeceğim. Fakat kaba bir tanım yapacak olursak: Başlangıç noktası bir daire içindeki insan kafası. Daire ürpertici bir şeyle çevirili; bu şey belki kaos olabilir. “Kaos”, dairenin içine doğru çekiliyor da olabilir, daireden dışarı itiliyor da. Yani daire bir çeşit mikrokozmosu, etrafı da bir makrokozmosu ifade ediyor. Dairenin içindeki kafa day a parçalara ayrılıyor, ya da bir bütün haline geliyor. Dairelerin barındırdığı bu konsepte biraz daha kafa yorarsanız, anafikre yaklaşabilirsiniz.

“Night Sight”ın kaydı sırasında gerçekten iki farklı davul seti mi kullandınız? Bunun arkasındaki hikaye nedir?

Ivar: Kayıt stüdyosunda aranjman üzerinde çalışırken o şarkının dinamikleri ile ilgili bir sürü deneme yaptık. Şarkının yüksek ve düşük kısımlarının öne çıkabilmesini istedik açıkçası. Bu nedenle kayıt zamanı geldiğinde yardımcı prodüktörümüz Iver kontrastın daha belirli olabilmesi için iki kit kullanmamızı önerdi.

Bazı insanların “Monumension”ı bir nevi geçiş albümü olarak gördüğünü ve bu nedenle diğer albümlerinize göre o kadar da güçlü olmadığını düşündüklerini gördüm. Buna ilişkin fikirlerin neler? Albüm yeni alanları keşfetme amaçlı mıydı, yoksa insanların albümün deneyselliği dolayısıyla mı böyle düşündüklerini sanıyorsun?

Ivar: Geçen yıllar içinde o albüm ile ilgili farklı fikirlerim oldu. Bir süre albümün kalitesi ile ilgili olarak fikirlerim gölgelendi, bunun nedeni albüm ile ilgili olarak o dönem yaşadığımız kadro problemleri ve bundan kaynaklanan negatif yorumların fazlalılığıydı. Fakat yıllar geçtikçe, gelişimimizi ve başardıklarımız gördükçe hepsinin değmiş olduğu sonucuna vardım. Şimdilerde daha mesafeli olarak dinleyebiliyorum o albümü. Hep en önemli albümlerimizden biri olduğunu düşünmüştüm, şimdi müzikal açıdan en ilginç albümlerimizden biri olarak görüyorum ve daha keyif alarak dinleyebiliyorum. Tamam, bazen biraz fazla uzaklara gitmiş olabiliriz ancak bunu yapmak bir yerde gelişim için gerekliydi. Değişim için kendini kasmazsan hayat nasıl ilerleyebilir ki?

ENSLAVED ile OPETH pek çok yerde karşılaştırılıyor. Bu konudaki fikirleriniz nedir? Grup içinde OPETH hayranları var mı? Ayrıca her ne kadar ekonomik bazda olmasa da, ENSLAVED kendine has soundu’yla, bir zamanlar OPETH’in oturmakta olduğu tahta dikkate değer şekilde ortak olmaya, hatta oturmaya başladı artık. Çünkü müzikal açıdan OPETH albümleri giderek “çok fazla OPETH” olmaya başladılar. Hâlâ mükemmel olsalar da, bir OPETH albümünden ne bekleyeceğimizi az çok biliyoruz. Ancak aynı şeyi ENSLAVED için söylemek mümkün değil. Hâlen değişken bir sound’unuz ve müzik anlayışınız var. Bu konuda neler söyleyebilirsin?

Grutle: Hehe. Evet, böyle şeyler duyduk. Aslında olay basit. OPETH de biz de tarz ayırmaksızın müziği seviyoruz. Caz veya metal, insanlar ne isim veriyor olursa olsun sadece dinleyip beğenebiliyoruz. Bugünlerde tabii ki bu iki grubun en sevdiği müzik 70’lerin başlarında yapılmış olan. Aynı dönemdeki aynı tarz müziğe olan sevgimiz, aynı yerlerden etkilenmemizi sağlıyor. Tam olarak o dönem müziğini kopyalamak değil, o dönemki müziğe yaklaşımdan îlham almak bizim yaptığımız. Bu noktada ENSLAVED ile OPETH arasındaki ilişkiyi görebilirsin. Çok farklı camialardan geliyoruz; biz Norveç ekstrem metalinden geliyoruz, onlar İsveç death metalden geliyorlar. Hâlâ baya farklı gruplar olduğumuzu düşünüyorum. Bu arada OPETH’i, müzikal açıdan da kişisel olarak da çok severim, çok iyi dostlarımız.

Yakın zamanda DIMMU BORGIR’le yaptığınız tur nasıldı? İzleyici sizi yeterince iyi biliyor muydu, yoksa ağırlıklı olarak DIMMU BORGIR kalabalığı mı vardı? Nette “Enslaved bitince çıkarım, DIMMU’yu izlemem” türevi pek çok yorum gördüm.

Grutle: Tur gayet iyiydi! DIMMU BORGIR elemanlarını çok öncelerden tanıyoruz, yani herkes birbirini gayet iyi biliyordu. Genel olarak izleyici kitlesi iyiydi ve DIMMU BORGIR için gelmiş olan kısım bizim çaldıklarımıza da gördüğüm kadarıyla kolaylıkla uyum sağladı. Bence her zaman alt grubu sevip headliner’dan nefret eden ve bunu sevgili internetimizde afişe etmek için sabırsızlanan “pürist”ler olacak, bu konuda yapılabilecek pek bir şey yok.

Ayrıca o tur içerisinde 40 dakikanız vardı, o kadarcık sürede hangi şarkıları çalıyordunuz?

Ivar: “Axioma Ethica Odini”den üç şarkı çaldık: “Ethica Odini”, “Raidho” ve “The Beacon”. Sonra “Vertebrae”den “Ground”, “Ruun”dan “Fusion of Sense & Earth”, sonrasında “Isa” ve son olarak ilk MLP’miz “Hordanes Land”den “Alfadr Odinn”i çaldık. Malum, bizimkisi gibi bir katalog içerisinden 40 dakikalık bir set ayarlamak pek kolay olmuyor hehe.

Otobüsle Avrupa’yı turlamak mı, yoksa koyun download etmek mi daha eğlenceli? (Bilgi notu: 2007 yılında, Norveç’teki Liberal Parti üyelerinden Lars Sponheim’ın internetten illegal download yapmayı yasal hale getirmek istemesini protesto etmek amacıyla, ENSLAVED’in şu röportaja konuk olan kurucuları Ivar ve Grutle, Sponheim’ın çiftliğine girerek otlamakta olan bir koyunu kaçırmış ve “Birilerinin size ait olan bir şeyi çalması neymiş görün” minvalinde esprili bir olaya imza atmışlardı. O günden beridir bu olay “ENSLAVED’in koyun download etmesi” olarak anılageldi.)

Ivar: İkisinin de kendi ilgi çekici yönleri var, ikisini de birleştirip Avrupa turundaki boş günler boyunca koyun download etmek isterdim.

3 ENSLAVED elemanı aynı zamanda avangard/noise proje grubu TRINACRIA’da, yani o camianın da bir parçasısınız. Avangard metal grupları ile ilgili genel fikirlerin neler? Bu projeden ilerde yeni haberler duyacak mıyız?

Ivar: Bu yıl TRINACRIA için şarkı yazmaya başlayacağım ve umarım 2. albümü 2012’nin başları gibi kaydetmeye başlayacağız. Korkarım hakkında bir fikir verebilecek seviyede avangard grupları takip etmiyorum… Pek çok sevdiğim grup var, ama “camia”yı nerede bulabileceğimden pek emin değilim hehe.

Aşağıda sayacağım gruplar hakkında kısaca yorumda bulunur musun?

IHSAHN: Gerçekten çok güzel bir grup, “After” albümünü çok sevmiştim. Bunu söylediğimde insanların tepki göstereceğini biliyorum, ancak IHSAHN çoğu zaman benim için EMPEROR’dan çok daha ilgi çekici.

KVELERTAK: Pek benlik değil, ancak objektif olmak gerekirse rock/metal için uzun zamandır Norveç’ten çıkmış olan en enteresan grup olabilir.

SPIRAL ARCHITECT: İster inan ister inanma ama grubun müziğini hiç duymadım. Gitarist Steinar ile basçı Lars’ı tanıyorum ve çok iyi adamlardır, umarım duyduğumda beğenirim.

BORKNAGAR: Dürüst olmak gerekirse ayrıldıktan sonra takip etmeyi bıraktım.

KEEP OF KALESSIN: “Armada” ilk çıktığında çok beğenmiştim, “De Mysteriis Dom Sathanas” daha yeni çıkmışken yaşadığım hisleri uzun zaman sonra ilk kez yeni bir grup sağlamıştı. Ancak sonrasından vagondan düştüğümü belirtmem gerek, daha power metal oldular ve beni biraz kaybettiler gibi. Evet hâlâ “epik”ler, ama ben ekstrem metalimde “Kara Ayin” havasındaki epikliği, power metalin maceracı epikliğine tercih ederim hehe.

Çok parlak bir soru değil farkındayım ama 2010’da çıkmış favori albümlerini sıralar mısın?

Grutle: Yoo gayet eğlenceli bir soru hehe.

SHINING: “Blackjazz”

ROBERT PLANT: “Band of Joy”

TRIPTYKON: “Eparistera Daimones”

SUSANNE SUNDFOR: “The Brothel”

Daha önce Türkiye’ye konser için çağrıldınız mı? Burada bir sürü hayranınız var da.

Grutle: Hatırladığım kadarıyla hayır. Bir gün Türkiye’de çalmak isteriz tabii, belki MOĞOLLAR‘ın altında çalarız? Hehe.

Röportaj için teşekkürler, umarım Türkiye’de görüşürüz.

Ivar: Teşekkür ederim! (Bunu Türkçe yazmışlar.)

Röportaj

Ahmet Saraçoğlu

Ertuğrul Bircan Çopur

Çeviren

Levent Mukan

etiketler:
  Yorum alanı

“ENSLAVED” yazısına 36 yorum var

  1. harro says:

    Hiç abartmıyorum, PA’daki tüm röportajlar arasında hem sorular, hem de verilen cevaplar arasında en doyurucu en tatmin edici olanı bu idi. Emek sarfeden herkese teşekkürler. Şu Varg sorusunun ne olduğunu da duymak isterdim açıkçası.

    Ahmet Saraçoğlu

    @harro, sağol. Varg sorusu şuradaki ikinci soruya verdiği cevapla ilgiliydi.

    http://www.pasifagresif.com/2010/03/varg-vikernesten-konusulacak-sozler/

  2. geçen grutle cahit berkayla arkadaş oldu feysbuktan. güzel şeyler vuku buluyor dünyada. röportaj nefis bu arada. üşengeçliği bırakıp gruba eğilmemi sağladı. faydasını şimdiden gördüm. vay anasını.

  3. nekropunk says:

    röportajdan sonra gruba olan sevgim 1000 kat daha artıp kozmik boyutlara ulaştı. artıyor efendim durduramıyoruz. emeği geçenlere saygılar.

  4. ben says:

    çok klas olmuş röportaj

  5. Cihan says:

    ropörtaj güzel… yoğun olarak enslaved dinlediğim şu günlerde iyi oldu.

  6. Ugur says:

    Adamlar herşeyleriyle olağanüstü yahu.

  7. Röportajında Planck sabitinden bahseden başka bi grup daha var mıdır emin değilim. :)

  8. Ubeydullah İndiroğlu says:

    Grutle ciddi ciddi Türk grupları dinliyor.Bir gelsinler buraya,Sabahat Akkiraz CDsi hediye etcem.Halk müziğine de girsinler ellaaam. :)

  9. zafer says:

    çok dinlemediğim bir grup enslaved. şu röportajdan sonra biraz daha kafa patlatayım. sitenin en beğendiğim özelliği bu zaten “bi grup buldum lan”cıları mutlu ediyor. (yıkama yağlama servisi sundu.)

  10. swedish says:

    klas röportaj elinize saglık beyler vikingler yaşıyormuş vesselam

  11. b says:

    böyle adamları al karşına saatlerce müzik konuş. ekstrem metal tayfasının en üstünde bunlar duruyor benim için. ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını çok iyi biliyorlar. böyle ciddi adamlara kurban olam. rush seviyor iki defa kurban…:)

  12. saturn666 says:

    artık burzum röportajı farz oldu

    Ahmet Saraçoğlu

    @saturn666, teklif ettik ama kabul etmedi. bi progresif metal bi de black metal röportajı koymak istiyoruz siteye. Önerisi olan varsa söylesin (e-mail röportajı yapmayı kabul etmeyecek kadar büyük olmasın tabi). Denediklerimiz sallamadı şimdilik. Sitede o iki türde röportaj eksiği var.

    Berker İlhan

    @Ahmet Saraçoğlu, prog değil ama “dredg” şık olurdu aslında :)

    Batuhan Bekmen

    @Berker İlhan, Onu da denedik. Hatta soru bile gönderdik diye hatırlıyorum ama sonradan noldu bilmiyorum haha.

    Berker İlhan

    @Batuhan Bekmen, hadi ya , üzüldüm bak şimdi..

    ismail vilehand

    @Ahmet Saraçoğlu, progresif olarak bir Textures röportajı olabilir. yeni albüm hazırlığındalar zaten. black metal olarakta aklıma Carpathian Forest geldi. aynı şekilde onlarda albüm hazırlığındalar. geri çevirmezler tahminimce.

    Avcı

    @Ahmet Saraçoğlu, Animals As Leaders güzel olur.şukela olur

    Enver Yılmaz

    @Ahmet Saraçoğlu, denendi mi bilmiyorum ama watain olabilir.

    Caner

    @Enver Yılmaz,
    Blotted Science,Animal As Leaders ile Necrophagist olursa cidden şuku olur.

    Cem Torunlu

    İhsahn olabilir.

  13. anonim says:

    enslaved’in facebook sayfası resmi mi? oraya koymuşlar bu röportajı. okuyamıyok falan yazmışlar gavurlar yorumlarda:)

    Sambalici

    @anonim, resmi gibi duruyor. helal valla, röportaj da şahane zaten. enslaved röportajlarını özellikle takip ediyorum bi süredir, bizim röportaj harbiden benim gördüğüm en iyisi.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Sambalici, röportajın ingilizce’sinin linki röportajın altına eklendi, gruba da mail attık yakında değişir facebook’taki röportaj.

    Ubeydullah İndiroğlu

    @anonim, İngilizce link görülmeye başlanmış herhalde ki “Screw the interviewer.” diye bir tepki gelmiş Opeth sorusuyla ilgili. :D Ne ırkı olursa olsun,insanlara yaranılmaz. :)

  14. ismail vilehand says:

    Enslaved hiç tarzım olan bir grup değil açıkçası. yaptıkları müziği hiç sevmem ama bu röportajı keyifle okudum. çok güzel adamlarmış kendileri. röportajda emeği geçen herkesin eline koluna sağlık.

    Ahmet Saraçoğlu

    @ismail vilehand, biri de Monumension’ın neresi kötü, bulşit falan demiş. :) sanki biz dedik monumension kötü diye.

  15. Mustafa Sakallı says:

    Kaliteli grup , kaliteli röportaj. Teşekkür ettim.

    “Sanata ve sanatseverin ortaya konan sanat eseri ile ilgili subjektif yorumunu yapabilmesine olan saygımdan dolayı, asıl konsept ile ilgili detaylı bilgi vermeyeceğim”

    Bu kısım ise zirvesidir bence bu sayfanın.

  16. blackroseimmortal says:

    ooo, çok heyecanlandım, hemen bi bakıyım :D:D

    çok güzel olmuş, 4 gözle bekliyoruz…

    etiketler:
    enslaved koyun

    :D:D

  17. blackroseimmortal says:

    yalnız opeth’in hep opeth olduğuna katılmıyorum, morningrise’la ghost reveries arasında dağlar kadar fark var, damnation var, hatta son albümde ne olacağını tahmin bile edemiyorum…

  18. hakan says:

    ruun hayvan gibi güzeldir.

  19. Exorsexist says:

    enslaved dinliyorken röportajı tekrardan okudum da; adamlar çok haklı lan pink floyd ve opeth konusunda. adamlar klavye kullanıyor “aynı pink floyd”, progresif elementler katıyor “aynı pink floyd”, clean vokal kullanıyor “aynı pink floyd”. bir de sürekli “enslaved, norveçin opeth’i” “shining, black metal’in opeth’i” vs. yorumları görmekten gına geldi.
    bir de kayıtlarda brutal vokallerde kim yapıyor bilen var mı? konserlerde ivar yapıyor ama bana grutle gibi geliyor Trinacria’da da yapıyordu benzer şekilde.

  20. bathory says:

    enslaved çok kaliteli bir grup progressive black ve viking metali harmanlamaları ayrı bi güzel oluyor helal be moğollar dinliyolarmış

  21. Jester says:

    Dünyanın en iyi grubusunuz lan.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Jester, ahah anlık metal gazlanması.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.