# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
METSATÖLL – Äio
| 23.11.2010

Folk metalde bas gitarın yeri ve önemi.

Ömer Kuş

Yine metal denince pek akla gelmeyen ülkelerden birinden çıkmış bir grupla daha karşınızdayım. Konuğumuz Estonya’nın metal adına en büyük temsilcisi diyebileceğimiz METSATÖLL.

Uzun yıllardır piyasada olan ve Estonya yerel müziğiyle heavy metali birleştirerek ilginç bir karışım ortaya çıkaran grup, son albümleri “Äio”yu bu yıl çıkardı ve rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu albüm yılın en başarılı folk metal albümlerinden biri.

“Äio”, ilk albümünü 2004 yılında çıkaran grubun dördüncü albümü. Bu albüm henüz piyasada değilken, grup hakkında okuduğum yorumlardan yola çıkarak 2005 yılında çıkmış olan “Terast Mis Hangund Me Hinge 10218” albümünü edindim. Albüm ismi uzunluğundaki değişim bile grubun ne kadar yol katettiğinin göstergesi bence (evet). Neyse, işte bu uzun isimli albümü açıp dinlemeye başladım fakat üç şarkıdan sonra inanılmaz sıkılıp başka bir zamana erteledim, bir daha da fırsat olmadı ve hâlâ da dinlemedim. Müzik fazla yavaş ve sıkıcı gelmişti. “Äio” ise daha ilk dinlememden itibaren değişken, sıkmayan yapısı ve başarılı besteleriyle beni etkilemeyi başardı. Okuduğum kritiklerde de genelde grubun en iyi işi olduğu söyleniyor, ben diğer albümleri hakkını vererek dinlemediğim için o tip yorumlara giremeyeceğim.

METSATÖLL’ü diğer folk metal gruplarının çoğundan ayıran birkaç güzellik var. Bunlardan ilki, yapılan müzik “folk metal” olarak anılsa da yerel enstrümanlara abanılmaması ve hâlâ metal dinlediğinizi unutturmaması. Flüt, gayda, torupill (Bir tür Estonya gaydası. Daha fazla bilgi isteyenler Tarihi Osmanlı Mecmuası‘nın 3. cüzünün 1912. sayfasına bakabilirler.) gibi enstrümanlar müziği domine etmeyip daha çok destek görevi görüyorlar. Gitar, bas ve davul üçlüsü ise asıl yükü taşıyorlar. Bas demişken, grubun ikinci güzelliğine de değinelim.

“Äio”da bas gitar, müziği yönlendiren ana enstrümanlardan biri. Birçok metal albümünde olduğu gibi diğer enstrümanların arkasına gömülmekten ziyade tam tersine öne çıkarılmış, rahatlıkla duyulabilen ve dinlemesi oldukça keyif verici, lömbür lömbür bir bas tonuna sahip albüm; hastası oldum. Metalde rahat rahat bas dinlemeyi sevenler de bundan hoşlanacaktır diye düşünüyorum. Çoğu şarkıda müziği bir adım ileriye taşıyan bas partisyonları mevcut. En güzel örnekleri Vaid Vaprust ve Kabelimatsid adlı şarkılarda görülebilir. Ama bunlarla sınırlı kaldığı sanılmasın, albüm boyunca bas gitar önemli bir rol oynuyor.

Bir üçüncü güzellik de grup elemanlarının enstrümanlarına gerçekten hakim olması. Diğer folk metal gruplarından alıştığımız basit davullar, klasik zaman ölçüleri yerine zaman zaman progresif metale göz kırpan (göz kırpan diyorum bak, sonra DREAM THEATER fanları albümü dinleyip “Bu ne biçim progresif metal ulaaaan!” diye kapıma dayanmasın) aksak ritimler, nispeten kompleks davul partisyonları gibi şeyler bulmak mümkün. Dediğim gibi olayı abartmasalar da en azından müziğe farklı bir çeşni kattıkları kesin.

Gitarlar da zaman zaman gayet başarılı rifler icra ediyorlar, bazen de basit, doldurma riflerin rahatlığına bırakıyorlar kendilerini. İşte o zaman devreye yerel enstrümanlar giriyor. Grup burada da sınavı geçmeyi başarıyor yani.

Bir de vokallere değinmek lâzım bu noktada. Grubu ilk defa dinleyenleri en çok soğutabilecek kısım Markus adlı bu abinin garip sesi. Sanki şarkı söyler gibi değil de düz yazı okur gibi söylüyor desem bilmem ne kadar açıklayıcı olur. Siz en iyisi bu sayfadaki şarkılardan birini dinleyip kendiniz duyun. “Ya sev ya nefret et” tarzı bir vokal sanki, çünkü okuduğum bazı kritiklerde vokalleri yerden yere vurup albümün notunu hayvan gibi düşürenler var, bense gayet iyi buluyorum arkadaşın sesini, farklı bir yorumu var. Brutal vokal yok ama albümde, onu söyleyeyim. Bütün şarkı sözleri de Estonca ve bence dinlemesi çok zevkli bir dil.

Prodüksiyon daha önce de değindiğim gibi profesyonelce kotarılmış. Her enstrümanı ayrı ayrı duymamıza olanak veren, berrak bir sound’a sahip albüm.

“Äio”nun 14 şarkı barındırması ve biraz uzun olması (tam 1 saat sürüyor) bir eksi olarak gösterilebilse de, bu uzun süreye rağmen pek sıkılmadan albümün sonunu getirmek mümkün. Ama yine de biraz daha kısa olsaydı daha şukela olurdu demekten kendimi alamıyorum.

Bu albümle sesini biraz daha duyuran METSATÖLL, 2010 yılının en başarılı folk metal albümlerinden birine imza atmış. Türün sevenleri kesinlikle bir şans vermeli, vokal bariyerini de aşarsanız baya keyifli bir dinleme sizleri bekliyor diyebilirim. Eğer benim gibi grubun eski albümlerini dinleyip ısınamadıysanız da, “Äio” grup hakkındaki fikirlerinizi değiştirme potansiyeline sahip.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.63/10, Toplam oy: 16)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2010
Şirket
Spinefarm
Kadro
Markus “Rabapagan”: Vokal, gitar, geleneksel enstrümanlar
Lauri “Varulven”: Gitar, gayda, vokal, flüt, torupill, yoik-singing, throat singing
Raivo “Kuriraivo” Pirsalu: Bas, geri vokal, yoik-singing
Marko Atso: Davul, vokal
Şarkılar
01. Ema Hääl Kutsub
02. Kui Rebeneb Taevas
03. Tuletalgud
04. Vaid Vaprust
05. Äio
06. Vihatõbine
07. Kuni Pole Kodus, Olen Kaugel Teel
08. Vägi Ja Võim
09. Minu Kodu
10. Nüüd Tulge, Mu Kaimud
11. Roju
12. Kabelimatsid
13. Verijää
14. Jõud
  Yorum alanı

“METSATÖLL – Äio” yazısına 15 yorum var

  1. Ahmet Saraçoğlu says:

    şu en az 1912 sayfası olan dergiyi merak ettim doğrusu. haftalık çıkıyosa baya kasıyodur yazı işleri.

  2. Deon says:

    Folk metal çok dinleyemesemde adamların farklılıkları ve cesaretleri dikkatimi çekti. Onun dışında lisandaki vurguların dilimizle benzerliği ilginç. Ya da kafam ağrıyor bilmiyorum. Ama sanki Türk bir grup bu tarz müzik yapsa Türkçe sözlerle bu tınıda olabilirliği var gibi.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Deon, işi icabı Güzide çok daha iyi bilir tabii ama onun sebebi iki dilin de Ural-Altay dil grubundan olması. Tıpkı Fince, Macarca, Moğolca, Türkmence, Tatarca gibi.

    http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/9/9b/Fi-ugr-turk-comparison.png

    Deon

    @Ahmet Saraçoğlu, Teşekkür ediyorum bilgilendirme için Ahmet’cim. Bakıyorum wiki’den hemen.

    Omer Kus

    @Deon, 9. sarkinin adina da dikkat bu arada. Mina kodu valla.

    Guzide Arslaner

    @Deon, Ahmet’in dediği gibi dil akrabalığından ileri geliyor. Yan odada radyoda Estonca konuşuluyor olsa önce Türkçe zannederiz. Dediğin gibi vurgunun benzer olması aslında her iki dilin de sondan eklemeli olması, aynı kökene ve köke sahip kelimeler bulunması, cümle öğelerinin aynı sıralamada olması gibi faktörlere dayanıyor.

    Öte yandan bu dil ailesini atasının torunlarının çok fazla olması sebebiyle artık Ural ve Altay diye tamamen ayırdılar (işin içine Başkırtça, Laponca falan girdiği için). Örneğin Fince’yle Estonca Ural’a dahil olup kardeş dil sayılırken, Estonca ile Türkçe kuzen dil sayılır.

    Ural: http://www.policy.hu/filtchenko/Uralic%20Language%20Family.gif

    Altay: http://www.astroset.com/bireysel_gelisim/ancient/images/a4.jpg

    Deon

    @Guzide Arslaner, Sağolunuz, küçükte olsa bir bilgim olmuş oldu.

  3. b says:

    kayıt olarak folk metalde skyclad’in the answer machine?’inden sonra dinlediğim en güzel grup. tabii buradaki şarkıları biraz dinledim ama albümü edineceğim, çok beğendim.

  4. nordson says:

    e madem öyle, “Negură Bunget – Vîrstele Pămîntului” kritiği de isteriz :)

  5. Ahmet Saraçoğlu says:

    Ben metalin folkunu, şarkı isimlerindeki üstü noktalı ünlü harflerden anlarım.

  6. duraganyolcu says:

    Vokalde hiçbir sorun yok bence. Keyif veriyor hatta.

    Deon

    @duraganyolcu, Vokalle ilgili bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Sadece dikkatimi çekti ve ilginç geldi. Nötrüm gayet. Hatta Türkiye’de bu tip işler yapılsa demekki böyle olacakmış diye sevinmiştim. Öyle bir algı mı oluştu?

    ps: Sadece ben vokalle ilgili soru sorduğum için cevap verdim. Yanlış anlaşılma olmasın mirim. :)

    duraganyolcu

    @Deon, yok hacı senin dediğinle hiçbir alakası yok kritikte Ömer demiş ya kimisi yerden yere vuruyor vokali diye ondan dedim. Yoksa senin dediğine de katılıyorum.

  7. nekropunk says:

    lan müzisyen olmayı sırf şu konserden sonra seyirciye arkasını dönüp çekilen pozdan yapmak için istiyorum.

  8. lftf says:

    Metsatöll’ün, ülkesi Estonya’da sadece metal çevrelerince değil geniş kitlelerce tanındığını ve sevildiğini, Estonya kültürünü yeni nesillere aktardığı için takdir edildiğini okumuştum. Kapağı şöyle bir ülkeye atamadık gitti.

    Albüm fena değil ama bir Hiiekoda da değil bence.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.